bugun yine elimde olmadan öğrencilerime canımı sıktım ve eşimde dahil kimseye anlatmadım.cunku cevremdeki herkes cocukları bı yere kadar takmam gerektıgını soyluyor ama ben bısey oldugunda dunyanın en onemlı konusuymus gıbı uzulmeye devam ediyorum.
Ama bugun bir kez daha şunu oğrenmenın uzuntusundeyim sanırım.sen ne kadar elinden tebesırı dusurmeyıp sureklı caba sarf etsen de,daha 3 bucuk yıllık ogretmenlık hayatında berbat bır tahta yuzunden kronik bronşit de olsan,müfredatı yetiştiriyim aman cocuklar sbs de bu konu ne demesınler diye kendini de paralasan,dönemin basından beri sayfalarca konu anlatıp öğretsen de,onlarla sürekli şakalaşıp bır kere bile elini kaldırmasan da,test cozerken soruları acıklayım hepsı neden yanlış yapmış gorsunler die uğraşıp test dagıttıgına ıcınden bin pişman da olsan öğrenci için sen sadece herkes gibi bir öğretmensin ve öğrenci her zaman nankördür.asla ve asla da kıymet bilmez.
bugun öğrencilerle yaşadıgım diyalog sonucu bunu bana bunu bır kez daha hatırlattılar ya da öğrettiler deyim.
yaşanılan bu ayrıntılar sizin tüm hevesinizi kırıp,sizi gıderek sıradan bir öğretmen yapıyor...
Ve biz de böylece gördüğümüz ama bir türlü anlayamadıgımız,eleştirdiğimiz öğretmenlerimiz gibi olma yolunda ilerliyoruz...
aynı duyguları ben de yaşıyorum zaman zaman. Kızgınlık anında fevri düşünsemde şunu diyorum sonra kendime, ben herkes gibi değil kendim gibi olmalıyım.
Eğer ben iyi olanı yaparak kendimi iyi hissedeceksem, balık anlamasa da meşhur kıssadaki gibi, Halık bilsin yeter.
"umut karamsarın hakkıdır"
Umut ediyoruz biz de...