iyi akşamlar, geçen gün bugün kaikene başlayacağım demiştim başlayamamıştım. dün başladım ve bitirdim
mükemmel bir kitap, kitabın sonlarına doğru biraz sıkılsam da, tekrardan toparladı. bir solukta okudum hatta bazen soluk alacak zaman bulamadım soluğum kesildi
özellikle hiç bir tahminde bulunamama ve her bulunduğunuz tahminin yanlış çıkması insana inanılmaz bir okuma hırsı veriyor. ilk başta katilin direkt belli olması "Allah Allah hiç böyle bir şey yapmazdı" dedirtiyor ama asıl kitap yarısından sonra başlıyor diyebilirim
doğan kitabın sayfasında kitabın tanıtımı şu şekilde yapılmış..
"Aklınızı başınızdan alacak bir insan avı
Doğan güneş karardığında, Geçmiş, çıplak bir kılıç gibi keskinleştiğinde, Japonya artık bir anı değil, kâbus olduğunda,Kaikenin zamanı gelmiş demektir.
Polisiye romanın en popüler isimlerinden Fransız yazar J. C. Grangé, tüm dünyada büyük yankı uyandıran son romanında okurlarını korkunç bir insan avının labirentlerinde dolaştırıyor.
Başkomiser Olivier Passan, Japon karısı Naokoyla boşanmanın eşiğindedir. Bu arada Fransanın Seine-Saint-Denis ilinde vahşi cinayetler işlenmektedir. Katil, hamile kadınların karınlarını yarıp, çıkardığı fetüsleri yakmaktadır. Passan bu cinayetleri Patrick Guillard adında bir adamın işlediğinden emindir ama Guillard her seferinde onun elinden kurtulur.
Passan, Guillard hakkında derin bir araştırma yapar. Patrick Guillardın, anne babasının reddettiği, Çocuk sirgeme Kurumunun yurtlarında, koruyucu ailelerin yanında büyümüş, sorunlu bir çocuk ve doğuştan hermafrodit olduğunu keşfeder. Cinsiyetini seçme yaşına gelmeden, ameliyatlarla, testosteron iğneleriyle erkek olmasına karar verildiğini anlar.
Bir kaçıp kovalamaca Passanın hayatını değiştirecek ve olaylar hiç de beklenmedik bir yönde gelişecektir.
Kitapları tüm dünyada ve Türkiyede aylarca çok satanlar listesinden inmeyen Grange, polisiye gerilim alanındaki tüm birikim ve yeteneğini Kaikene ansıtmayı başarmış. Olaylar yine soluk kesecek nitelikte, gerilim yine üst düzeyde. Grangé sevenlerine heyecanlı ve zevkli bir okuma vaat ediyor.
Kitaptan
Koruyucu eldivenlerini taktı, cesedi odanın diğer ucuna kadar yerde sürüdü ve atıkların boşaltıldığı lağım çukurunun kapağını açtı. Acı ve keskin asit kokusu boğazını yaktı. Suyun yüzeyinde yansımasını gördü. Solgun, olağanüstü bir heykeli andıran, sadece yok etmeyi düşünen, kapkara dalgalarla şaşkın bir siluet
Kendine olan inancı daha güçlü bir şekilde geri geldi. Bu akşam, Gece Süvarisi burada olacaktı. Onun peşindeydi. Onun yapacağı en ufak hareketi, yanlışlığı kolluyordu. Öyleyse harekete geçme zamanıydı.
Ayağıyla cesedi yuvarladı ve üzerine su sıçramaması için geriye kaçtı. Çukurdan yanmış et kokusuyla daha yoğunlaşan iğrenç kokulu bir duman yükselirken, gözlerini kapattı ve kollarını açtı. Son yeniden doğuş bu akşamdı."