Evlilik Ve Boşanma

Çevrimdışı tuba84

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 264
  • 186
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 264
  • 186
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 25 Ağu 2007 20:26:48
teşekkürler sude öğretmenim umarım siz benden de mutlu olursunuz.sevgiler.bu arada zeliha hocama benden de kucak dolusu mutluluklar.

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 25 Ağu 2007 21:31:06
 Evlenirken insanların beklentileri ile , evlendikten sonra beklentileri değişiyor çoğu zaman . (Bu benim   gözlemim. )

 Evlenmeden önce aile içi mutluluk, çocuk bakımı, aile içi diyalog, karşılıklı saygının seviyesi, nerelerde fedakarlıklar yapılabileceği, nelerde fedakarlıklar yapılamayacağı vs. gibi konular pekde önemsenmiyor.

 Bunun yerine daya yüzeysel değerlendirmeler yapılıyor. 'Ben onu seviyorum ' gibi.

 Peki birini sevmek onunla evlenmek için yeterli mi? O kişiyi sevmek herşeyi halleder mi? Yada güzel veya yakışıklı , yada kariyeri çok iyi , geliri çok iyi . Ama ya kişiliği !? ...  Kişiliğinin hiç mi önemi yok. Evden içeri girilince kariyerde dışarıda kalıyor, biraz konuşmaya başlayınca güzelliği veya yakışıklılığı da geride kalıyor. Artık hayatın gerçek yüzü ile karşılaşıyorsunuz. Aynı evi paylaştığınız insanın hal hareketlerine katlanmak zorundasınız, onun cümlelerine tahammül etmek zorundasınız, onun psikolojik sorunları ile uğraşmak zorundasınız...  Bu kadar mı? Tabiiki hayır. Hayal gücünüzü kullanın !

 İnsanlar evlenirken evine yeni bir aksesuar almıyor , yeni bir hayat alıyor. Yeni bir yaşam tarzı , yeni bir insan , yeni güzellikler , yada yeni sorunlar. Bunun tercihini yaparken iyi düşünmek lazım. Ama malesef çoğu insan bu tercihini evlendikten sonra yapıyor ve ben bu hayatı beğenmedim diyip soluğu mahkemelerde alıyor.

Halbuki başta kriterler değişse , insanlar evliliği ticarileştirmekten kurtarsa , eve bir eşya alıyorum mantığıyla evlenmeyi bıraksa , biraz daha derin baksa , biraz daha hassas olsa ölçülerinde  belki de bu boşanmaların bir çoğu hiç olmayacak. Belki bir çok çocuk annesiz babasız yaşamak zorunda kalmayacak. Belki daha huzurlu , daha mutlu bir toplumda yaşama şansımız olacak o zaman.

Ne dersiniz bu çok mu zor?

Çevrimdışı mtdemirci

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 25 Ağu 2007 21:49:25
Türkler evlilikte statüye, Avrupalılar karşılıklı anlaşmaya önem veriyor 
 
Avrupa, Baltık ve İskandinav ülkelerinde yaşayanlarla Ruslar, evlenirken eşler arası makam, renk, mevki, iş denkliği ve toplumsal statüleri gözetmiyor. Türkiye'de ise birinci derecede maddi zenginlik, kariyer, güzellik ve yakışıklılık tercihi belirliyor. 
 
Öyle ki Almanya, Belçika, Avusturya, Hollanda ve Moskova'da doktor bir bayanın, inşaat ustası, taksi şoförü ve maden işçisi biri ile evlenmesi normal karşılanırken, Türk toplumunda böyle bir evlilik anormal olarak görülüyor.

İsveç Stockholm Üniversitesi Davranış Bilimleri Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi sosyolog Yard. Doç. Dr. Nafy Giefer, 4 yıl içinde Almanya, Hollanda, İzlanda, Norveç, Danimarka, Moskova, Estonya, Letonya, Ukrayna, Belçika, Finlandiya, İsviçre ve Türkiye'de 9 bin 778 evli çiftle yaptığı görüşmede 'Ülkeler arası evliliklerde birinci önceliği ne belirliyor?' sorusuna cevap aradı. İsveçli öğretim üyesi araştırmasını güçlendirmek için Türkiye'de 398 evli çiftle görüştü.

Nafy Giefer, eşlerin evlenirken yüzde 64'ünün makam, mevki ve toplumsal statüye bakmadığını, Türkiye'de ise tam tersine evliliklerin yüzde 72'sini birinci derecede makam, mevki, toplumsal statü, kariyer ve gayrimenkul mal varlığının belirlediğini tespit etti. Türkiye'deki evliliklerle Avrupa ve İskandinavya ülkeleri evlilikleri arasında kültürel değer yargılarının taban tabana zıt olduğunu vurgulayan Nafy Giefer şöyle konuştu: "Avrupalı eşlerin birbirleri ile evlilik kararlarını almada yüzde 80'ini ekonomik özgürlükleri, kendilerine özgüven duygusu, sıra dışı yaşam ve 18 yaşında özgür hale gelmeleri belirliyor. Avrupalı ile Asyalının evliliklere bakış açıları farklı. Türkiye'de kadınların büyük çoğunluğunun ekonomik özgürlüğü olmadığı için, aileler kızlarını evlendirirken gelecek kaygısı taşıyor. Türkiye'de evliklerin yüzde 72'sinde maddi değerler öne çıkıyor. Avrupa ve İskandinavya ülkelerinde ise bu rakam yüzde 12."

Türk aile yapısı Japonlara benziyor

İsveçli sosyolog Giefer, dünyada evlenme ve aile yapılarına göre, Türk aile yapısının Japonya, Güney Kore, Pakistan, Malezya, Endonezya, Bulgaristan, Arnavutluk ve Makedonya ile örtüştüğünü belirtiyor. Giefer, şöyle devam ediyor: "Türk aile yapısı ile Avrupa Birliği (AB), İskandinav ülkeleri ve Rusya aile yapılarının değer yargıları çok çok farklı. Avrupa ve İskandinav ülkelerinde evlilikler, bay ve bayanın karşılıklı anlaşmasına bağlı olarak yapılıyor. Bu evliliklerde anne ve baba faktörünün etkisi yüzde 13. Türkiye'deki evliliklerde anne-baba ve kardeş faktörü yüzde 84. Türk aile yapısı ataerkil bir yapıya sahip olduğu için evliliklerde anne ve babanın etkisi çok yüksek. Evliliklerdeki değer yargıları ve inanç da çok önemli."

Rusya'nın başkenti Moskova Devlet Hastanesi'nde jinekolog doktor olarak görev yapan Margarita Gerasina, sosyolog Giefer'in araştırmasını doğrular nitelikte bir evlilik yapmış. Dr. Gerasina'nın eşi bir TIR şoförü. Dr. Gerasina, bugüne kadar Rusya'da hiç kimsenin, 'Sen doktorsun, eşin şoför niye evlendin?' diye sormadığını söyledi. Belçikalı inşaat mühendisi David de Santa Pascal da 8 yıl önce Brüksel'de renk ve ırk ayrımını protesto etmek için Eritre kökenli hemşire Soyge Delville ile evlenmiş. Macaristan Budapeşteli doktor Gulasci Scilsal da anne-babasının ve yakın çevresinin onayını alarak özel bir hastanede temizlikçi olarak çalışan Jose Andies ile nikâh masasına oturmuş.
 
Abdurrahman Büyükkeskin
25 Ağustos 2007, Cumartesi

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı emilii

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.578
  • 1.599
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.578
  • 1.599
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 27 Ağu 2007 22:48:15
Peygamber efendimiz evlenirken seçtiğiniz kişide;
ahlak, soy, mal, güzellik gibi özelliklere bakın buyurmuş.

Evlenirken bu sünnete uysak daha iyi evlilikler yaparız sanırım...

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 28 Ağu 2007 12:09:51
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Peygamber efendimiz evlenirken seçtiğiniz kişide;
ahlak, soy, mal, güzellik gibi özelliklere bakın buyurmuş.

Evlenirken bu sünnete uysak daha iyi evlilikler yaparız sanırım...


Hocam genelde bu hadisin yanlış anlaşıldığını görüyorum , bu konuda birşeyler söyleme ihtiyacı duyuyorum , affınıza sığınarak.

Peygamber efendimiz insanların evlenirken dikkat ettikleri şeyleri sıralıyor. Bu 'mal ,soy , güzellik , dindar ( güzel ahlak) '  ve tavsiyede bulunuyor. Siz bunlardan dindar  (güzel ahlak ) olanı seçin diyor.

Ama dindar olmasının yanında diğer özelliklerine de dikkat etmek gerekir, o ayrı mesele , ama temel tavsiye dindar olaması (güzel ahlak sahibi) . Evlenirken buna özellikle dikkat etmek gerekiyor.



Bunu günümüze yorumlarsak, kişilik farklılıkları , dini hassasiyetlerdeki büyük farklar, ahlaki değerler konusundaki farklılıklar kişiler arasında ne kadar çoksa o kişilerin huzurlu  bir aile ortamı kurmaları da o kadar zordur.

Ekonomik şartlar elbette etkilidir. Ancak yeterli değildir. Ekonomik sorunlar aile içinde huzursuzluğa sebep olmaktadır, ailelerin parçalanmasına da sebep olmaktadır. Ancak ekonomik kaygılarla yapılan evlilikler de genelde aileyi çok çabuk yıkıma götürmektedir. Sebebi de kişilik uyumuna , ortak değerlerin varlığına yeterince önem verilmemesi.

Ama ikisi bir arada olursa elbette daha iyi olacaktır.

Soya gelince ; soya bakıp evlenmek bana çok saçma gelmiştir hep. Hani Hz. Nuh un oğlu çok soylu bir insandı , babası bir peygamberdi ve atalarından sayısız peygamberler çıktığı muhakkak.

Ama Hz. Nuh un oğlunu Allan beğenmemiş ve cehennemlik olduğunu bildirmiş ve tufanda onuda helak etmişti.

Yani babanızın ne kadar iyi olduğu babanızı bağlar, dedelerinizin ne kadar iyi oldukları da onları bağlar , kişinin kendisinin ahlakı , karakteri , tavır - davranışları o kişiyi değerli yada değersiz kılar.

Güzelliğe gelince ; güzellik fıtraten insanların istediği bir özellik. Ama sadece güzellik tek başına hiç bir şeydir!

Ama güzel ahlakın yanında güzellik anlamlıdır...

Çevrimdışı MALİKE

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 216
  • 7
  • 216
  • 7
# 28 Ağu 2007 12:38:23
Aile bence toplumdaki en önemli kurum ve evlilik bu yüzden ciddiyet gerektiren bir mesele.Evleneceğimiz kişi ile bir ömürü paylaşmayı düşünerek bu kararı vermeliyiz.Evlenmeden önce bayan olsun erkek olsun bir çok insan sadece fiziki görünüşe yada belirili duygulara bakarak evlenmeye karar veriyor.Bence bu duygularda önemli ama karakter ahlak güzelliği 1. sırada olmalı.Fizik geçicidir Allah korusun bir kaza ile biter.Onun için evliliği geçici değil kalıcı değerler üzerine kurmalıyız .Ahlak güzeliği 1. sırada olduktan sonra tabii güzelliğe önem vereceğiz ama sıra şaşmamalı.Şahsen ben çok düzgün fizikli ama ahlaksız birini istemem onu yanımda süs diye mi taşıyacağım.Onun için 1. sıra ahlak olmalı.Sadece iyi ahlaklı olmakta yetmiyor.Fıtrat olarak da uyum gerekli.Bu tür şeylere dikkat edilirse bence boşanmalar daha az olur

Çevrimdışı ezoss

  • Uzman Üye
  • *****
  • 427
  • 307
  • 427
  • 307
# 28 Ağu 2007 22:54:17
Bir baba evlenmek üzere olan oğluna tavsiyelerde bulunuyormuş:

"Son tavsiyemi mutfakta anlatmak istiyorum" demiş.

Mutfağı ve yemek yapmayı bilmeyen delikanlı "Olur" demiş çekine çekine...

Baba, ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuş, hepsini suyla doldurup üçünün de altını yakmış.

"Şimdi, istediğim her şeyden iki tane vereceksin bana" demiş oğluna.

Sırasıyla havuç, yumurta ve kavrulmamış kahve çekirdeği istemiş... Oğlu hepsinden ikişer tane vermiş babasına.

Adam iki havucu birinci kaba, iki yumurtayı ikinci kaba ve iki kavrulmamış kahve çekirdeğini üçüncü kaba koymuş. Her üçünü de yirmi dakika süreyle kaynatmış. Daha sonra kapları indirip yemek masasına buyur etmiş oğlunu.

Yemek masasında üç tabak duruyormuş. Kaplarda kaynayan havuçları, yumurtaları ve kahve çekirdeklerini büyük bir özenle tabaklara yerleştirmiş. Sonra oğluna dönüp sormuş: "Ne görüyorsun?"

Oğlu düşünürken açıklamaya başlamış.

"Havuçlar haşlandıkça aslını kaybedip yumuşamış.

Yumurtalar görünüşte baştaki gibi sert duruyorlar ama içleri katılaşmış.

Kahve taneleri ise olduğu gibi duruyor, başta neyseler sonunda da öyleler.. "

Sonra asıl tavsiyesine sıra gelmiş:

"Evlilikte aşk ve şefkat birlikte olmalıdır. Aşksız bir evlilikte her iki eş de şu gördüğün havuçlar gibi birbirlerini tüketirler, eskitirler, pörsütürler.

Şefkatsiz bir evlilikte ise eşler birbirlerine ne kadar tahammül etseler de, şu gördüğün yumurtalar gibi içten içe katılaşırlar, birbirlerinden uzaklaşırlar.
Aşkın da şefkatin de olduğu bir evlilikte ise, şartlar ne olursa olsun, eşler tıpkı şu kahve taneleri gibi, birbirlerinin yanında kalırlar, kendi kişiliklerini yitirmezler. Kahve tanelerinin tekrar kaynatılmaya hazır olmaları gibi, onlar da birbirleriyle baş başa uzun yıllar geçirmeye isteklidirler.

Oğlu aldığı bu dersten tatmin olmuşa benziyordu. "Asıl ders bu değil!" dedi baba. Oğlunun elinden tuttu, ocağın üzerinde bıraktığı kapların içinde kalan suları gösterdi.

"Havuçlardan ve yumurtalardan arta kalan suya bak... İkisinde de bir tat yok "
Kahve çekirdeklerini çıkardığı kaptaki suyu yavaşça bir fincana boşalttı. Mis gibi taze kahve kokuyordu. Fincanı oğluna uzattı.
"İçmek istersin herhalde" dedi.
Oğlu kahvesini yudumlarken konuşmasını sürdürdü.
"Kahve çekirdekleri gibi birbirlerini tüketmeyen eşlerin paylaştığı yuva da işte böyle olur. Mis gibi, temiz ve huzur verici. Başka herkesin fincanına koyup yudumlayacağı taze kahve gibi...

Çünkü onlar birbirlerini harcamayarak, birbirlerine aşkla ve şefkatle davranarak hayata kendi tatlarını, kokularını ve renklerini katmayı başarırlar."

Çevrimdışı AKÖREN

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.045
  • 1.478
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.045
  • 1.478
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Ağu 2007 23:32:03
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bir baba evlenmek üzere olan oğluna tavsiyelerde bulunuyormuş:

"Son tavsiyemi mutfakta anlatmak istiyorum" demiş.

Mutfağı ve yemek yapmayı bilmeyen delikanlı "Olur" demiş çekine çekine...

Baba, ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuş, hepsini suyla doldurup üçünün de altını yakmış.

"Şimdi, istediğim her şeyden iki tane vereceksin bana" demiş oğluna.

Sırasıyla havuç, yumurta ve kavrulmamış kahve çekirdeği istemiş... Oğlu hepsinden ikişer tane vermiş babasına.

Adam iki havucu birinci kaba, iki yumurtayı ikinci kaba ve iki kavrulmamış kahve çekirdeğini üçüncü kaba koymuş. Her üçünü de yirmi dakika süreyle kaynatmış. Daha sonra kapları indirip yemek masasına buyur etmiş oğlunu.

Yemek masasında üç tabak duruyormuş. Kaplarda kaynayan havuçları, yumurtaları ve kahve çekirdeklerini büyük bir özenle tabaklara yerleştirmiş. Sonra oğluna dönüp sormuş: "Ne görüyorsun?"

Oğlu düşünürken açıklamaya başlamış.

"Havuçlar haşlandıkça aslını kaybedip yumuşamış.

Yumurtalar görünüşte baştaki gibi sert duruyorlar ama içleri katılaşmış.

Kahve taneleri ise olduğu gibi duruyor, başta neyseler sonunda da öyleler.. "

Sonra asıl tavsiyesine sıra gelmiş:

"Evlilikte aşk ve şefkat birlikte olmalıdır. Aşksız bir evlilikte her iki eş de şu gördüğün havuçlar gibi birbirlerini tüketirler, eskitirler, pörsütürler.

Şefkatsiz bir evlilikte ise eşler birbirlerine ne kadar tahammül etseler de, şu gördüğün yumurtalar gibi içten içe katılaşırlar, birbirlerinden uzaklaşırlar.
Aşkın da şefkatin de olduğu bir evlilikte ise, şartlar ne olursa olsun, eşler tıpkı şu kahve taneleri gibi, birbirlerinin yanında kalırlar, kendi kişiliklerini yitirmezler. Kahve tanelerinin tekrar kaynatılmaya hazır olmaları gibi, onlar da birbirleriyle baş başa uzun yıllar geçirmeye isteklidirler.

Oğlu aldığı bu dersten tatmin olmuşa benziyordu. "Asıl ders bu değil!" dedi baba. Oğlunun elinden tuttu, ocağın üzerinde bıraktığı kapların içinde kalan suları gösterdi.

"Havuçlardan ve yumurtalardan arta kalan suya bak... İkisinde de bir tat yok "
Kahve çekirdeklerini çıkardığı kaptaki suyu yavaşça bir fincana boşalttı. Mis gibi taze kahve kokuyordu. Fincanı oğluna uzattı.
"İçmek istersin herhalde" dedi.
Oğlu kahvesini yudumlarken konuşmasını sürdürdü.
"Kahve çekirdekleri gibi birbirlerini tüketmeyen eşlerin paylaştığı yuva da işte böyle olur. Mis gibi, temiz ve huzur verici. Başka herkesin fincanına koyup yudumlayacağı taze kahve gibi...

Çünkü onlar birbirlerini harcamayarak, birbirlerine aşkla ve şefkatle davranarak hayata kendi tatlarını, kokularını ve renklerini katmayı başarırlar."


Çok güzel bir öykü ezoss hocam..Teşekkür ederim..

Çevrimdışı ezoss

  • Uzman Üye
  • *****
  • 427
  • 307
  • 427
  • 307
# 29 Ağu 2007 11:39:54
rica ederim öğretmenim,çok etkilendim bende paylaşmak istedim...

Çevrimdışı ayşegülaslanlı

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.591
  • 2.110
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.591
  • 2.110
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Ağu 2007 13:03:18
İnsanlar evlenirken evine yeni bir aksesuar almıyor , yeni bir hayat alıyor. Yeni bir yaşam tarzı , yeni bir insan , yeni güzellikler , yada yeni sorunlar. Bunun tercihini yaparken iyi düşünmek lazım. Ama malesef çoğu insan bu tercihini evlendikten sonra yapıyor ve ben bu hayatı beğenmedim diyip soluğu mahkemelerde alıyor.

ne kadar haklısınız chns hocam eşlerin en yanlış tutumu birbirlerini tanımamaları ya da tanıdım sanmaları.evlendikten sonra değişecek olan tek şey ailenin büyümesidir bence kendi ailene gösterdiğin sevgiyi  eşinin ailesine de gösterirsin o da senin ailene tabiki bu konuda oluşan sıkıntı kötü sonuçlar doğurabilir biraz daha hoşgörülü ve saygılı olunduktan sonra bir problem çıkacağını da sanmıyorum

Aile içinde eşlerin rolüyle ilgili küçük bir slayt:

Çevrimdışı maddox

  • Uzman Üye
  • *****
  • 467
  • 1.374
  • 467
  • 1.374
# 31 Ağu 2007 17:01:13
ezoss öğretmenim teşekkürler, gerçekten etkileyici bir öykü.

Çevrimdışı emilii

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.578
  • 1.599
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.578
  • 1.599
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 07 Eyl 2007 00:02:35
ezoss öğretmenim çok teşekkürler. inşallah herkes kahve çedirdekleri gibi evlilikler yapar.

Çevrimdışı nazende77

  • Uzman Üye
  • *****
  • 258
  • 416
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 258
  • 416
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 Eyl 2007 03:08:22
Kendimizi kandırmayalım. O kahve çekirdikleri tarzında evlilikler milyonda bir olur. Statüye devam arkadaşlar...

Çevrimdışı sule75

  • Uzman Üye
  • *****
  • 442
  • 239
  • 442
  • 239
# 07 Eyl 2007 21:37:39
hepimiz evlenirken hayatı kahve tadında yaşamak için evleniyoruz.ama şartlar kimsenin istediği gibi gitmiyo malesefki.ben evliliğini yeni bitirmiş biri olarak evlenecek arkadaşlara tavsiyem asla tam tanımadan bi insanı evlenmeyin.bir ömür ne kariyeri iyi diye ne yakışıklı veya güzel diye geçer.yılların ağırlığı ile başa çıkamazsınız bu durumlarda.

Çevrimdışı mtdemirci

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 07 Eyl 2007 21:54:46
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Kendimizi kandırmayalım. O kahve çekirdikleri tarzında evlilikler milyonda bir olur. Statüye devam arkadaşlar...

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
hepimiz evlenirken hayatı kahve tadında yaşamak için evleniyoruz.ama şartlar kimsenin istediği gibi gitmiyo malesefki.ben evliliğini yeni bitirmiş biri olarak evlenecek arkadaşlara tavsiyem asla tam tanımadan bi insanı evlenmeyin.bir ömür ne kariyeri iyi diye ne yakışıklı veya güzel diye geçer.yılların ağırlığı ile başa çıkamazsınız bu durumlarda.


Size katılıyorum nazende öğretmenim, bu işe niyetlenen veya bu işlere aracılık edenler de statü ve para kriterine bakıyorlar.

Karşılıksız sevgi eskide kalmış veya çok az var; kaç kişi eşine veya nişanlısına "Ben hem evi hem işi bir arada götüremiyorum, işten istifa ediyorum" dediğinde olumlu bir yanıt alır?

Şule öğretmenim, tanımak da yetmiyor; gün geçtikçe beklenti ve istekler değişiyor. Allah iyi insanlarla karşılaştırsın, kimseye taşıyabileceğinden fazla yük vermesin.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK