İlkokul, ortaokul, lise, üniversite derken zamanla anladım ki biz insanlar bir yaprağa benziyoruz. Öyleki belli bir dönem belli bir amaç için bir yerde bulunmak tıpkı bir ağacın dallarında açan yaprak misali. Sonrasında zaman geliyor ve esen rüzgarla bir yerlere savrulmak daha sonrasında başka bir ağacın dalını başka yapraklarla paylaşmak için.
Arkdaşlar ilk kez bana facebook'tan bahsedildiğinde güzel bir paylaşım sitesi olduğunu sanmıştım. Ancak zamanla özellikle arkadaşının listesinden onun arkadaşını bulmak, bulduğun arkdaştan bir başkası, ondan bir başkası... Anladım ki amaç paylaşımın çok ötesinde... Evet eski arkdaşlarını bulmanın heyecanı başka olur. Ama bana göre bu heyecan klavyenin tuşlarını basmak kadar kolay olacaksa olmasın daha iyi. Öyleki çoğu arkadaşımdan biliyorum. Geçmiş facebookun karşısına düşünüyor. "Acaba falanca var mıdır? Acaba şu da burada mıdır?" İşte o zaman anladım ki yaşanan heyecan aslında bir merak. Öyleki ben bilgisayar ekranı karşısında değil yürekten anılmak isterim ve yürekten anarım. Düşünüyorum da özellikle benim gibi doğma büyüme aynı mahallede oturan birisini arkadaşı sadece facebookta bir tıklama ile aratsın beni üzer...
Ayrıca işin birde başka boyutu var ki bu sitenin alt yapısının gerçekte ne amaçla kimler tarafından yapıldığını da düşünmeden edemiyorum?
Kısacası arkadaşlar şahsım adına "face"ten feyz almayanlardanım