Fazıl Say Ve Aids

Çevrimdışı ayazhan

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 48
  • 53
  • 48
  • 53
19 Ara 2007 22:36:56
Temel ölüm döşeğinde, ziyarete gelenlere hastalığının AIDS olduğunu söylüyormuş. Cemal itiraz etmiş: "Ula Temel senun hastaluğun kanserdur. Sen niye AIDS'ten eluyrum deyusun" deyince Cemal "Ola benden sonra Fadime kimseyle evlenmesun diye boyle deyurum" demiş.

Fıkradan hisse:

Fazı Say ülkeden gidiyorum demiş. Sebep olarak ta ülkenin geri gidişini gösteriyormuş. Klasik irtica lafları anlayacağınız.

Hazret buyurun gidin.
Sizi tutan yok.
Ülkeden ayrılmanızın sebebini kimse merak etmiyor.
Onun için sessizce gidiniz.
Ülkeyi kötüleyerek zaten bozuk olan imajımızı daha fazla zedelemeyin.
Siz gidiyorsunuz ama biz buradayız

Çevrimdışı şule27

  • Uzman Üye
  • *****
  • 870
  • 478
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 870
  • 478
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 20 Ara 2007 18:54:06
Yıldıray Oğur / Taraf

'Onlar' Gitsin Fazıl Kalsın

Ne olur gitme Fazıl Say. Hem aşkta, hem konforda, hem şöhrette kazanıp hem de siyasette kazanmamışsın, ne gam. Hep kaybetmiş ‘onlar’ da bir kez kazanmış, ne çıkar? Ama Aziz Nesin’in o her fırsatta kullandığımız bilge sözünü hatırlasana; onlar çok, ama aptal. Biz ise azız ama kurnazız. Aklın o yüceliğinin izinde, Atatürkümün açtığı nurlu ufuklarda yürüyoruz, akılla, bilimle, aydınlıkla, gönençle.

Bak var mı onların bir Fazıl Say’ı. Onlar, Onlar, Onlar. Küfredercesine kullanmak istiyorum bu kelimeyi. Onlar deyip ötekileştirmek, bölmek istiyorum toplumu. Bakkallarımıza kadar ayıralım geliyor içimden. O kadar kızgınım ama sükûnetimi de korumaya çalışıyorum. Terk etmiyorum, onlar gitsin diye bekliyorum. Ermenileri gönderdik, gayrimüslimleri azınlık yaptık, Kürtleri dağa çıkarttık, geriye kaldı bu %70. Az kaldı Fazıl. İktidara gelmiş olabilirler, muktedir olamadılar ya.

Mücadeleye devam edelim, Milli Demokratik Devrim için çalışalım, gerekirse dağa çıkalım ama ışığın, aydınlığın o eşsiz kıvancını kalbimizden, o kutsal akıllarımızdan, ortaçağ karanlığındaki güzel ülkemin, kandırılmış, cehalet içinde bırakılmış o yanaklarını sıkasımız gelen, o güzelim, saf temiz Anadolu halkımızın üzerine üzerine fışkırtmak ülküsünden vazgeçmeyelim.

Ne olur gitme Fazıl Say. Daha klasik müzik konseri verilip işkence edilecek çok Anadolu köyü var. Alkışlamazlarsa, beğenmezlerse bombalayabiliriz de o köyleri. Sen dememişmiydin "Amerika Afganistan’da yanlışlıkla 3-5 tane kız çocuğunu öldürdü belki. Ama milyonlarca kız çocuğunu diriltti" diye. Aynen öyle. Üç beş köy haritadan yok olur ama bundan sonra bin yıl daha Anadolu köylerinde düğünlerde Bach çalınır, vals edilir.

Türkiye rüyamız buydu hatırlasana. Köylüleri keman çalan, gündelikçi kadınların cam silerken Sartre okuduğu o güzel rüyamız. Balolardan çıkıp belgesel izlemeye, oradan çıkıp laboratuarlarda bilimin o billur aydınlığına hizmet etmeye koşuşan insanların yaşadığı bir ülke rüyamızdan ne çabuk vazgeçtin? O hayali toplumun milliyetçiliğini bile kanırtıcısına yapamadan daha.

Peki ya annen ve babanın rüyaları ne olacak Fazıl? Baban artık kitaplarındaki biyografisine “Oğlu Fazıl Say’ın müzik eğitimine katkıda bulunmuştur” diye yazıyor. Annen “Müziğin Doruğuna Fazıl Say Yolculuğu” diye kitap yazıp, proje çocuklar yetiştirmek isteyen başka iddialı aileler için bir kullanma kılavuzu bile hazırladı. Bu proje burada mı bitecekti. Yapma. Gitme. Yazık.

Sen küçüktün hatırlamazsın. 12 Eylül’den hemen sonraydı. Özdemir İnce Amcan bir gün size gelmişti. “Nasıl oldu da bizim askerler değil, onların askerleri yaptı darbeyi” diye dağlanırken babanla, birden “Fazıl nerde” diye sordu?. Baban “Maç yapıyor, kaleci olmak istiyor” demişti. Çok kızmıştı ve çok telaşlanmıştı Özdemir Amcan, “Piyanist yapılacak bir çocuğun kalecilik yapmasına izin verilir mi” diye çıkışmıştı babana. İşte sen böyle gerçek olduğuna inanmadığımız bir acayip iklimde, aşkın diyaloglar dünyasında özenle yetiştirilmiş bir orkidesin Fazıl. Terk etme bizi.

Gitme Fazıl! Fazlalık yapan fakirleri, cahilleri Almanya’ya postaladık. Fazla akılları, Halide Edipleri, Mehmet Akifleri, Muzaffer Şerifleri kaçırttık. Darbeler oldu. Senin gibi “gidiyorum bak” diye tehdit edemeden, hiç istemeden buraları terk edenler oldu. Bir daha ülkelerine dönemeyenler oldu. Başörtüsü yüzünden okuldan attığımız küçücük kızları yurtdışlarına kadar kovaladık. Gürültüsüz, patırtısız gittiler. %70’i gözünde büyütme.

Yeter ki sen gitme Fazıl! Söz bundan sonra bir cep telefonu daha çalarsa sen konser verirken tüm baz istasyonlarını kundaklayacak ‘iyi çocuklar’. Gitme Fazıl! Bu konçerto burada böyle bitmesin. Türkiye rüyamızı düşün; Milli Demokratik Devrim olmuş bir gün ve sen televizyonda piyanonla bir Türkiyem şarkısını çalıyorsun bir 10. yıl marşını. Gitme Fazıl!

Çevrimdışı sunam34

  • Yeni Üye
  • 2
  • 0
  • 2
  • 0
# 20 Ara 2007 20:23:18
Fazıl say gibiler ne yaptıkları belli ne yapmadıkları.Son çırpınışları...Eşeltirmke dünyada en kolay meseledir.Önemli olan eleştirdiği şeyin yerine yenilerini koyabilmektir.Herkes konuşuyor acaba icraati kim yapacak merak ediyorum?!

Çevrimdışı y35

  • Uzman Üye
  • *****
  • 861
  • 1.277
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 861
  • 1.277
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 20 Ara 2007 20:29:26
sevgili şule 27 ne diyeyim kalemine ve yüreğine sağlık

Çevrimdışı börteçine

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 129
  • 416
  • 129
  • 416
# 20 Ara 2007 20:30:27
Gidenin yolu açık olsun.Bu ülkeye bir vefa borcu olduğunu düşünmeyen birine yapılabilecek ne vardır?İnşallah gittiği yerde hakettiği değeri görür.Malum gittiği yerler Türkleri çok sever.Bunu her fırsatta gösteriyorlar zaten.O yüzden ülkemizi bölmek için ellerinden geleni yapıyorlar.Evet gidip onların kanatları altına sığınmak yakışır.Varsın o da onlarda arasın çareyi.Ama biz burdayız.Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcut.Damarlarında asil kan bulunmayanlar düşünsün gerisini.

Çevrimdışı nurhan20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 176
  • 138
  • 176
  • 138
# 20 Ara 2007 20:57:21
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Gidenin yolu açık olsun.Bu ülkeye bir vefa borcu olduğunu düşünmeyen birine yapılabilecek ne vardır?İnşallah gittiği yerde hakettiği değeri görür.Malum gittiği yerler Türkleri çok sever.Bunu her fırsatta gösteriyorlar zaten.O yüzden ülkemizi bölmek için ellerinden geleni yapıyorlar.Evet gidip onların kanatları altına sığınmak yakışır.Varsın o da onlarda arasın çareyi.Ama biz burdayız.Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcut.Damarlarında asil kan bulunmayanlar düşünsün gerisini.

çok haklısın öğretmenim

Bu ülkenin aydınları sınıfına koyduğumuz sanatçılar  esas  böyle zamanlarda, ülkeleri için mücadele etmeliler...

Çevrimdışı murat4369704

  • Uzman Üye
  • *****
  • 576
  • 190
  • 576
  • 190
# 20 Ara 2007 22:22:27
bu ülkeden gidenler yıllardır hem avrupa ve amerikada baş tacı oluyorlar hemde ülkeyi iki paralık ediyorlar.
ülkemi sevmeyen ve zarar vereni sanatçı yada zanaatçı diye ayırmam.
dağlarda ölen mehmetlerimiz prim yapmak için mi can verdi?
varsa ülkenin aleyhine yapılan birşey kalda beraber mücadele verelim bu ülkeden geçmek onu sevmemektir.

Çevrimdışı ayazhan

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 48
  • 53
  • 48
  • 53
# 20 Ara 2007 22:23:12
bugüne kadar müzik öğretmenleri ne verdiler? kırk yıldır öğretemediler flüt çalmayı.kaçınız çalabiliyorsnuz bir flütü.fazıl yetenekli biri değil.yok yok nankörlük etmekte bir yetenektir.

Çevrimdışı Munzevi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 478
  • 74
  • 478
  • 74
# 20 Ara 2007 22:25:42
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
çok haklısın öğretmenim

Bu ülkenin aydınları sınıfına koyduğumuz sanatçılar  esas  böyle zamanlarda, ülkeleri için mücadele etmeliler...

İyi ama Fazıl Say'ın bahsettiğiniz aydınlarla alakası nedir  :)
Hangi ülkeleri ? Hiç merak etmeyin herkes ülkesine çalışıyor zaten. Fazıl Say da çalşıyor ! Ülkesine ..

Çevrimdışı Munzevi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 478
  • 74
  • 478
  • 74
# 20 Ara 2007 22:32:32
Yılmaz Özdil de yazmış :

DÜN...

Ahalinin Fazıl’ı Mazıl’ı tanımadığını, sanatçıya "değer" vermediğini; dolayısıyla, piyanistin "çeker giderim" demesiyle, Japon İmparatoru’nun "gelmem bak, ona göre" demesi arasında pek bir fark olmadığını yazmıştım.

Bugün...

Madalyonun öbür yüzü.

*

Gitse gitse, nereye gidermiş?

İsviçre’ye.

*

Son seçimi kim kazandı İsviçre’de?

Irkçılar.

Seçim afişinde "ak koyunların, kara koyunu kıçından tekmeleyerek ülkeden dışarı attığı" parti...

Birinci oldu.

Sloganları neydi?

"Yabancıları severiz... Ama, kendi ülkelerinde yaşayan yabancıları!"

Bu arkadaşların bir lideri var...

Eski Adalet Bakanı.

Milyarder işadamı. Kimya fabrikası var.

Bu fabrikada kimleri çalıştırıyor en çok?

Ucuz yabancıları!

Yani?

Adalet diye buna derim ben.

"Ya ucuza çalış... Ya da kıçına tekmeyi vururum, sadece fabrikadan değil, ülkeden de kovarım!"

Bakın, adalet dedim, aklıma geldi...

Türk Tarih Kurumu Başkanı Halaçoğlu ile İşçi Partisi Lideri Perinçek, "soykırım yalandır" dediği için nerede yargılanıyor?

İsviçre’de.

Pekiii...

Orhan Pamuk, o meşhur "Ermenileri de kestik, Kürtleri de kestik" şeklindeki veciz sözlerini kime söylemişti?

Tagesanzeiger gazetesine.

Nerede yayınlanıyor bu gazete?

İsviçre’de.

Tesadüfe bak yahu!

Laf gazeteye gelmişken, hadi oradan devam edelim... İngiliz The Independent gazetesi, İsviçre’de yaşayan "yabancılar"la ilgili geniş bir araştırma-haber yapmıştı...

Ve, o araştırma kapsamında, İsviçre’de doğup büyüyen, 23 yaşındaki Türk kızı Fatma Karademir ile konuşmuştu...

Şunları anlatmıştı Fatma:

"Vatandaşlık başvurusu yaptım. Bana, İsviçre milli marşını ezbere bilip bilmediğimi, İsviçreli bir erkekle evlenip evlenemeyeceğimi, Türkiye-İsviçre milli maçında, hangi tarafı tutacağımı sordular."

İsviçre milli maçından sonra, merkezi İsviçre’de bulunan FIFA ve UEFA’nın başımıza ördüğü çoraplara hiç girmiyorum.

Ama şuraya gireyim...

İsviçre’de şu anda imza toplanıyor.

Niye?

Cami minarelerini yasaklamak için.

Kaç tane minareli cami var ki orada?

Alt tarafı 2 tane!

Tahammül sınırları işte bu.

Unutmadan ilave edeyim, biraz önce bahsettiğim eski Adalet Bakanı arkadaşın babası, Protestan papazı.

*

Hasta bunlar dediğinizi duyar gibiyim.

O da var.

Kökten kopma, ikinci sınıf insan muamelesi görme, ezilmişlik, kimlik bunalımı gibi sebeplerle "ruhsal bozukluk" yaşayan göçmenlere, tıp literatüründe konulan teşhisin adı ne?

İsviçre hastalığı!

*

Uzatmayayım.

Ahali, sanatçıyı tanımıyor ama...

Sanatçı da İsviçre’yi.

NOT:

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden... Cümleten iyi bayramlar.

Ne demiş Aşık?

Vatan bizim, ülke bizim, el bizim

Emin ol ki her çalışan kol bizim

Ay yıldızlı bayrak bizim, mal bizim

Söyle Veysel övünerek, överek...

Çevrimdışı murat4369704

  • Uzman Üye
  • *****
  • 576
  • 190
  • 576
  • 190
# 20 Ara 2007 22:37:06
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Yılmaz Özdil de yazmış :

DÜN...

Ahalinin Fazıl’ı Mazıl’ı tanımadığını, sanatçıya "değer" vermediğini; dolayısıyla, piyanistin "çeker giderim" demesiyle, Japon İmparatoru’nun "gelmem bak, ona göre" demesi arasında pek bir fark olmadığını yazmıştım.

Bugün...

Madalyonun öbür yüzü.

*

Gitse gitse, nereye gidermiş?

İsviçre’ye.

*

Son seçimi kim kazandı İsviçre’de?

Irkçılar.

Seçim afişinde "ak koyunların, kara koyunu kıçından tekmeleyerek ülkeden dışarı attığı" parti...

Birinci oldu.

Sloganları neydi?

"Yabancıları severiz... Ama, kendi ülkelerinde yaşayan yabancıları!"

Bu arkadaşların bir lideri var...

Eski Adalet Bakanı.

Milyarder işadamı. Kimya fabrikası var.

Bu fabrikada kimleri çalıştırıyor en çok?

Ucuz yabancıları!

Yani?

Adalet diye buna derim ben.

"Ya ucuza çalış... Ya da kıçına tekmeyi vururum, sadece fabrikadan değil, ülkeden de kovarım!"

Bakın, adalet dedim, aklıma geldi...

Türk Tarih Kurumu Başkanı Halaçoğlu ile İşçi Partisi Lideri Perinçek, "soykırım yalandır" dediği için nerede yargılanıyor?

İsviçre’de.

Pekiii...

Orhan Pamuk, o meşhur "Ermenileri de kestik, Kürtleri de kestik" şeklindeki veciz sözlerini kime söylemişti?

Tagesanzeiger gazetesine.

Nerede yayınlanıyor bu gazete?

İsviçre’de.

Tesadüfe bak yahu!

Laf gazeteye gelmişken, hadi oradan devam edelim... İngiliz The Independent gazetesi, İsviçre’de yaşayan "yabancılar"la ilgili geniş bir araştırma-haber yapmıştı...

Ve, o araştırma kapsamında, İsviçre’de doğup büyüyen, 23 yaşındaki Türk kızı Fatma Karademir ile konuşmuştu...

Şunları anlatmıştı Fatma:

"Vatandaşlık başvurusu yaptım. Bana, İsviçre milli marşını ezbere bilip bilmediğimi, İsviçreli bir erkekle evlenip evlenemeyeceğimi, Türkiye-İsviçre milli maçında, hangi tarafı tutacağımı sordular."

İsviçre milli maçından sonra, merkezi İsviçre’de bulunan FIFA ve UEFA’nın başımıza ördüğü çoraplara hiç girmiyorum.

Ama şuraya gireyim...

İsviçre’de şu anda imza toplanıyor.

Niye?

Cami minarelerini yasaklamak için.

Kaç tane minareli cami var ki orada?

Alt tarafı 2 tane!

Tahammül sınırları işte bu.

Unutmadan ilave edeyim, biraz önce bahsettiğim eski Adalet Bakanı arkadaşın babası, Protestan papazı.

*

Hasta bunlar dediğinizi duyar gibiyim.

O da var.

Kökten kopma, ikinci sınıf insan muamelesi görme, ezilmişlik, kimlik bunalımı gibi sebeplerle "ruhsal bozukluk" yaşayan göçmenlere, tıp literatüründe konulan teşhisin adı ne?

İsviçre hastalığı!

*

Uzatmayayım.

Ahali, sanatçıyı tanımıyor ama...

Sanatçı da İsviçre’yi.

NOT:

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden... Cümleten iyi bayramlar.

Ne demiş Aşık?

Vatan bizim, ülke bizim, el bizim

Emin ol ki her çalışan kol bizim

Ay yıldızlı bayrak bizim, mal bizim

Söyle Veysel övünerek, överek...
senin yazdığın yazıyı öperim ben.

Çevrimdışı mehmet uyar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 409
  • 491
  • 409
  • 491
# 20 Ara 2007 22:37:19
Fazıl  Say'ın  tepkisinin  sansüre  karşı  olduğunu  biliyor  musunuz?

'Sanatçı, karanlığın tehlikesini ilk hissedendir'

'Metin Altıok Ağıtı' adlı oratoryo  sebebiyle  sansüre  uğradığını  biliyor  muydunuz?

Çevrimdışı Munzevi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 478
  • 74
  • 478
  • 74
# 20 Ara 2007 22:40:18
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


'Sanatçı, karanlığın tehlikesini ilk hissedendir'



Velev ki tehlike var ; ilk kaçan da sanatçı olmamalıdır.

Çevrimdışı mehmet uyar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 409
  • 491
  • 409
  • 491
# 20 Ara 2007 22:43:18
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Velev ki tehlike var ; ilk kaçan da sanatçı olmamalıdır.
Kesinlikle  katılıyorum.Aydın  sanatçı sonuna  kadar vatanı  için,halkı  için,kendi  doğruları  için  kalır  ve  mücadele  eder.

Çevrimdışı ayfer40

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 196
  • 84
  • 196
  • 84
# 22 Ara 2007 01:40:16
Sanatçılar duygusal insanlardır . Fazıl SAY da yaşadıkları bir çok olumsuzluklar karşısında tepkisini göstermiştir. O büyük bir yetenektir  ve ülkesi için eniyiyi yapacağına inanıyorum.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK