- Vahit emmi, evlilik nasıl bir şeydir ?
+ Evlilik dağdaki keçi yolu gibidir evlat.
- Anlamadım.
+ Şimdi bir dağ düşün yalçın mı yalçın. Sivri kayaları var. İşte doğar doğmaz bizi "hadi bu dağı aş" diye eteklerine bırakıveriyorlar.
- Hayat yani ?
+ Aferin ! İlk başlarda iş kolay. Ama yükselmeye başladıkça dağ sarpa sarıveriyor... Dimdik kayaların, uçurumların arasında kalıveriyorsun. Gücün azalıyor... Derken senin gibi bir yolcu daha çıkıyor. Yoldaşınla omuz omuza, can cana verip bir keçi yolu açıyorsun kendinize. Artık tek başına değilsin. Biliyorsun ki artık o yolu iki kişi yürüyeceksin... Dağ yine yalçın. Ama artık yürümek zevkli. Nefesim tükenecek diye korkmuyor insan. Çünkü yanında kendi nefesin gibi bir nefes daha var... Anladın mı?
- Her evlilik sizinki kadar mutlu mudur ?
+ Yoldaşına bağlı. Biz zeliha'mla yan yana yürürken, dikenleri değil çiçekleri derdik, canımız yanınca ağladık, bir yandan türkü söylemeyi bildik. Ben "pes" deyince o "hadi" dedi, o yorulunca ben sırtımda taşıdım.
- Peki geçim sıkıntısı insanı mutsuz etmez mi ?
+ Bilmiyorum. Biz mutluluğu ne parada ne handa bulduk evlat. Bak bugün deniz kenarında zeliha'mla beraber çekirdek çıtlatıp, çay içerken, mutluluk da bizimle masada oturuyordu sanki.
Yedi Numara