Saygıdeğer öğretmenlerim, hurafelerin nasıl ortaya çıkabileceğini ve bundan inançlarımızın itikadi boyutta nasıl zarar görebileceğini ilginç bir örnekle paylaşmak istiyorum.
20 yıldan fazla oldu. Yaşanmış bir olay.
Kayınbabam domates seralarında telde asılı kırmızı bezler görüyor çevresinde.
Araştırıyor bu durumu. Bir komşusuna soruyor. Kimden gördün de astın bu bezi. O, birini söylüyor. Bu kez ona soruyor. O bir baskasına derken kırmızı bezi serasına ilk asana ulaşıyor.
O kişinin o bezi asma sebebi şuymuş
Domates dallarını budarken makasla elini kesmiş. Kızından bir bez getirmesini istemiş. Bez büyük gelince bir kısmını bir işe yarar sonra diye tele asmış. Kalanıyla parmağını sarmış.
İşin enteresan yanı o yıl o kişi domatesten çok iyi bir para kazanmış. Çevredekilerde hikmeti kırmızı bezde sanmış. Gören serasına kırmızı bez asmış. Bu düpedüz şirk değil de nedir.
Eminim bir çok hurafe buna benzer olaylarla ortaya çıkmıştır.
En güzeli böyle şeylere inanmamak tıpkı fala inanmamak gerektiği gibi.
Uzun oldu anlatımım kusura bakmayın.
Hayırlı günler dilerim.
Cahiliye döneminde helvadan putunu yapıp, tapındıktan sonra yiyen Araplar gibi. Kendi yaptığın puttan medet ummak! Dokuduğun kumaşın bereket getirdiğine inanmak! Uğurlu taşlar, sayılar, paralar vb. Türbeden medet umanlar, tel bağlayanlar, bez bağlayanlar, taş yapıştıranlar... Önce ölüden isteyip sonra Allah'tan isteyenler... O kadar çok ki. Hangi birisiyle mücadele edeceksin...