VURULDUK EY HJALKIM , UNUTMA BİZİ
Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken
bizler bir mumun ışığında bitirirdik kitaplarımızı.
Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini,
yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya.
Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık.
Vurulduk ey halkım,
unutma bizi..
Yoksulluğun bükemediği bileklerimize
çelik kelepçeler takıldı.
İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez.
İsteseydik, diplomaları mızı, mor binlikler
getiren birer senet gibi kullanırdık.
Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık.
Yazlık kışlık katlarımız, arabamız olurdu.
Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı,
köylüyle birlikte attı.
Yaşamımızın en güzel yıllarını,
birer taze çiçek gibi verdik topluma.
Bizleri yok etmek istediler hep.
Öldürüldük ey halkım,
unutma bizi...
Fidan gibi genç kızlardık.
Hayat, şakırdayan bir şelale gibi
akardı göz bebeklerimizden.
Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında,
yirmi iki yaşında, işkencecilerin
acımasız ellerine terk edildik.
Direndik küçük yüreğimizle,
direndik genç kızlık gururumuzla.
Tükürülesi suratlarına karşı,
bahar çiçekleri gibi taptaze inançlarımızı
fırlattık boş birer eldiven gibi.
Utanmadılar insanlıklarından,
utanmadılar erkekliklerinden.
Hücrelere atıldık ey halkım,
unutma bizi...
.......
Uğur MUMCU