Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra, Yunan ordusunun İzmir'e çıkacağı söylentileri dolaşıyordu! Hasan Tahsin bunun üzerine Hukuk-u Beşer gazetesinde bir makale yayımlar!
Namus Uğruna ismini taşıyan bu makaleden alıntı...
"Korkmuyoruz gelsinler. Hatta Masum Türk'e kastı olan bütün dünya gelsin. Süngüleriyle zaten kanayan yaramızı deşsinler. Toplarıyla evlerimizi, kuvvetlerimizi yıksınlar, alt üst etsinler, parçalasınlar! Ama asla unutmasınlar ki, Türk ölmedi, yaşıyor. Ve burayı Yunan'a vermeyecektir. Hatta silahlarımız olmasa bile, direnen ruhumuzla, çoşkun kanlarımızla, sökülmeyen dişlerimizle bile bu ülkeyi savunacağız!
Namusumuzu, gururumuzu, ailelerimizin, yavrularımızın, kadınlarımızın namuslarını kurtaracak, koruyacağız.
Hayır, hayır, üzülmeyelim... Biz ölmedik, yaşıyoruz... Bu memlekete göz diken kuvvetleri yakacak, eritecek ateşimiz, hem de pek bol!..."
Mondros Ateşkes Antlaşması
7. Madde: İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır.
Bu maddeyi öne sürerek Yunan ordusu İzmir'i işgal etme kararı alıyor. Tabi Avrupa'nın şımarık çocuğu (!) bu kararı tek başına almadı! 13 Mayıs 1919'da İngiliz, Fransız, Amerikan, Yunan donanmaları İzmir Limanı'na demir attı!
15 Mayıs sabahı Yunan Askerleri karaya çıkmaya başladı! Hiçbir dirençle karşılaşmadan ilerleyen Yunan ordusunu Hasan Tahsin askeri otelin karşısındaki çınarın dibinde izliyordu! Elini çınar ağacına dayadı! Her zaman küçük kardeş diye andığı tabancasının kabzasını sinirli parmaklarıyla sıktı; sonra da cebindeki bombayı yokladı! Hiçbir direnç göstermeden, işgalci düşman askerinin böyle suskunca karşılanmasına tahammül ederek haykırmaya başladı!
"Ellerini, kollarını sallayarak mı girecekler? Olmaz... Olmaz ki... Sonunda ölüm var.... Kan var... Bunu anlamalılar!"
Tabancasını Yunan bayraktarına doğru ateşledi! Yunan bayraktarı alnının çatından kurşunlanmıştı!
Bunu beklemeyen Yunan ordusu büyük bir paniğe kapıldı! Yunan askerleri sağa sola kaçışmaya başladı! Bu panikten yararlanan Hasan Tahsin yan sokaklardan birine sapmıştı! Gerekirse tabancasında kalan son kurşunlarla, daha sonra da bombasını atarak kendini savuna koruya çekile çekile bağlara bahçelere dalacak, oralarda kurcağı örgütlerle düşmana karşı direnecekti!
Yunanlılarda ilk kurşunun yarattığı şaşkınlık çok sürmedi. Ateş edenin bir kişi olduğunu anlayınca Yunanlılar toparlanıp karşı saldırıya geçtiler! Hasan Tahsin anca 200 metre kadar gerilemişti ki, bayrak mangası da onu izlemeye başladı! Hasan Tahsin hem ateş ediyor hem de çekiliyordu! Tabancasında mermi kalmayınca bombasını da ateşleyip fırlarttı! Bomba Yunan ordusunun ortasında patladı; ama tam o sırada bir efzun mangası sokağa başka bir yönden girmişti!
Hasan Tahsin sonuna dek düşmanla vuruşmuştu! Bir evin penceresinden ağlayarak kendisine bakan bir Türk anasına:
"Nine, işte sen de gördün ya... Yarın tanrı katında tanığım ol; kurşunum tükendi de ondan geriliyorum..."!!! Bunlar Hasan Tahsin'in son sözleri oldu! Efzun mangası Hasan Tahsin'i yaylım ateşine tuttu!
31 yaşındaki Hasan Tahsin, namus uğrunda düşmana ilk kurşunu attıktan sonra işte böyle şehit edildi!