Hem Anne Hem Öğretmen Olanların Grubuna Beklenenler

Çevrimdışı NERMİN

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.087
  • 2.102
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.087
  • 2.102
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 09 Tem 2011 18:31:01
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Nermin Hanım size ve oğlunuza bayıldım ve hüzünlendim ama ne kadar iyi bir annesiniz ki bu sonucu çıkardınız.Benim de 4 yaşında bir oğlum var. Bu sene 1. sınıf okuttum eve gelince malum pilim bitmiş oluyordu ama oğluma elimden geldiğince ilgi gösterdim ve gösteriyorum. Umarım onlara ve isteklerine yetebiliyoruzdur.

teşekkürler hocam umarız yetiyoruzdur. Herşeyimizi onlara göre planlıyoruz ama iş bu elimizden ne gelir:(

Çevrimdışı bengüy

  • Aktif Üye
  • **
  • 27
  • 26
  • 27
  • 26
# 09 Tem 2011 18:36:08
İyi çalışmalar Nermin Hocam

Çevrimdışı ebru58

  • Uzman Üye
  • *****
  • 803
  • 1.750
  • 803
  • 1.750
# 09 Tem 2011 18:59:55
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Öğretmenim ben yaşı küçük öğrencilerin geride kaldığını düşünüyorum Kendim bile çocuğumu ilerde 1 yıl geç vermek istiyorum, fiziksel gelişimi göze batacak düzeyde olmazsa tabi ;boy biraz uzun genetik olarak:)

Çocukken trt de bir program izlemiştim çocuğu zeki diye erkenden okula veriyorlar ,çok iyi öğeniyor ama ortaöğretim döneminde çocuk ders çalşmayı bırakıp oyuncaklarla oynamaya başlıyor . Şu an kaybedeceği  yıl daha sonraki yıllarını kurtarabilir .1 yıl daha oyuna doysun çocuk ,okul olgunluğuna daha çok erişsin derim

ben bu konuda özür dileyerek aynı fikirde olmadığımı belirtmeliyim. çocuk 1 yaş geç başladığında bazı şeyleri öğrenmek için yaş eşiğini atlamış oluyor. mesela yabancı dil için öğrenme eşiği 12 dir. daha sonra da öğrenilir ama mükemmel olmaz, sürücülük için 30 yaş eşiktir, sonrası ne kadar iyi olursa olsun çok iyi olmaz. bir çocuk içinde 7 yaş ile sekiz yaş arasındaki fark hayatının 7 de 1 kadardır. yani 28 yaş ile 32 yaş arasındaki 4 yıl gibi bir fark veya 42 ile 49 arasındaki 7 yaş farkı gibi. hem hiç bir öğretmen " aaa bilmem kim konuyu hemen kavradı ben diğer konuya geçeyim" demez. yani çocuk bu sefer sınıfın diğerlerini bekleyecek bu da onun derslerden sıkılmasına sebep olacak. üstelik sınıfta arkadaşları "biz 7 yaşındayız sen 8. sınıfta mı kaldın" veya konuyu hemen kavradığında, yüksek notlar aldığında"sen 1 yaş büyüksün tabi ki anlıycan" gibi sözler edilecek. çocuk kendini yaşıtlarından geri hissedecek. ne erken ne geç 72 aya en yakın tarihte 1. sınıfa başlamalı. bence.

Çevrimdışı ertugdogan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.608
  • 12.141
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 7.608
  • 12.141
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 09 Tem 2011 19:58:04
Ben Okumayacağım



Mart ayı gelmişti ama kızım hala okumaya geçmemişti. Ödevlerini yapmamak için bir sürü bahane buluyordu. Elimden geldiğince ilgileniyor, çalışma şevki kazanması için çabalıyordum. Ancak hiçbir gelişme yoktu. Adeta inatla okuma-yazma öğrenmemeye çalışıyor gibiydi. Öğretmenliğin kazandırdığı bütün deneyimlerimi kullanıyor, hiçbirinin işe yaramadığını gördükçe paniğim artıyordu.

Kızımdan bir yaş küçük oğlum ve henüz yedi aylık bebeğim den çalabildiğim her dakikayı kızıma ayırıyor, ancak öğretmeniyle her konuştuğumda büyük bir düş kırıklığı ile eve dönüyordum. 'Kızım acaba geri zekalı mı' diye düşündüğüm oluyor, bu düşünceler yüzünden beynimin zonklamasını geçirmek için iki, üç tane ağrı kesici almak zorunda kalıyordum.

O soğuk mart akşamında, sönmeye yüz tutmuş sobanın yanında, kızıma heceleri söktürebilmek için uğraşırken, onun ilgisizliği kalan son sabrımı da tüketti. Ayların birikimiyle kızı mı omuzlarından tutup, silktim ve minicik yanağına hatırladıkça utandığım' bir tokat attım. Yanağı kıpkırmızı oldu. Şaşkın ama kızgın baktı. Ağlamamak için minik dudaklarını sürekli büküyor, bakışları kalbimin ötelerine doğru ok
gibi ilerliyordu.

Sessizliği bozan ben oldum.

"Neden? Nazlıhan neden? Niçin okumayı öğrenmek için gayret göstermiyorsun? Sen aptal değilsin. Neden kendine aptalmışsın gibi davranılmasına izin veriyorsun?"

Bir an durdu, sonra sesinin bütün yırtıcılığı ve kiniyle, "Çünkü ben okumak istemiyorum" diye haykırdı. Kulaklarıma inanamıyordum. Yüksek tahsil yapıp, iyi bir geleceği olacağını düşledim biricik kızım,
benim, ben öğretmen Emine Özgenç'in kızı "Okumak istemiyorum" diye
bağırıyordu.

Hayal kırıklığı ve şaşkınlık içerisinde "Neden?" diye sorabildim.

"Çünkü ben senin gibi okuyup, öğretmen olup, çocuklarımı evde yalnız bırakıp işe gitmeyeceğim, Çalışmayacağım, Ben sadece anne olacağım."

Kızım konuşmuyor, adeta beni tokatlıyordu. Başım dönüyor, gözüm kararıyor, bu sözlerin gerçekten kızıma mı ait olduğunu anlamaya çalışıyordum. Evet bu sözleri bana yedi yaşındaki kızım söylüyordu.
"İnsan şimdi bayılmaz da ne zaman bayılır" di ye düşündüm. Sanki, birden, gözlerimin önünde bir sinema perdesi açıldı ve acı bir film oynamaya başladı. Yozgat'ın Nohutlu Tepesi'nde, o her çıkışımda hiç bitmeyeceğini düşündüğüm yokuşun başındaki bir türlü ısıtamadığım evi hatırladım.

12 Eylül sonrası, eşimin (birçok insana yapıldığı gibi) hiç anlayamadığım bir tarzda ve sebepsizce tutuklanıp cezaevine götürülüşü. Aylarca tutuklu olduğu halde mahkemenin bir türlü başlamayışı. Yıllarca süren ve benim, eşimin neden tutuklandığını beraat ettikten sonra bile anlamadığım mahkemeler. Bakamadığım için dokuz aylık oğlumu Samsun'a, anneme bırakmam. Bakıcı ve anaokulu masraflarını karşılayamadığım için, iki yaşındaki kızımı her gün çalıştığım liseye götürüşüm. Yavrumun öğretmenler odasında koltuklarda uyuyuşu. Uykusunun en derin yerinde çalan teneffüs ziliyle yavrumun fırlayıp koltuklara oturuşu.

Sonra müdürün beni çağırıp, "Bak Emine Hanım, biliyorum zor durumdasın ama seni gören herkes çocuğunu okula getirmeye başladı. Burası çocuk yuvası değil ki. Bir daha kızını okula getirme" deyişi. O günden sonra iki buçuk yaşındaki kızımı o koskoca, o sopsoğuk evde, yalnız başına bırakıp, dönene kadar kızımı koruması için Allah'a yalvarışlarım. Acıkır ve susar diye etrafa bıraktığım su bardakları ve yiyecekler. Her akşam eve döndüğümde yavrumu bir köşede battaniyenin altında büzüşmüş buluşum.

"Yavrum, iyi misin? Korktun mu?" diye sorunca, "Korktum, ağladım, ağladım, yoruldum, sustum, sonra yine ağladım" diyerek boynuma sarılışı. Bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerimin önünden. Bir türlü filmin sonu gelmiyordu.

Nisan sonlarına doğru bir öğle paydosunda eve gelmiş ve zili çalmak zorunda kalmıştım.

O sabah telaşla çıkarken anahtarı evde unutmuştum. Ama çok dert etmemiştim. Nasılsa kızım evdeydi. Kapıyı açardı. Ama açmadı. Açmadığı gibi sesinin bütün gücüyle "Anne" diyerek ağlıyordu.
"Kızım, ben annenim, aç kapıyı" dedikçe o "Hayır sen annem değilsin. Sen kurtsun. Beni yiyeceksin" diye feryat ediyordu. Ne söyledimse inandıramadım. Dinlediği bir masaldan etkilenmişti besbelli. Yavrum, minik yavrum korkuyor ve ağlıyordu. Yarım saat uğraşmış, ikna edememiştim.

Yapacağım tek şey vardı. Bir şekilde içeri girmek. Ama nasıl? Kapıyı kıracak gücüm yoktu. Nohutlu Tepesi'nde çilingir ne gezerdi. İçerde yavrum feryat figan ağlıyordu. Neden sonra alt kata inmeyi düşündüm. Kapıyı açan komşuma bir yandan olayları anlatıyor, bir yandan balkona doğru koşuyordum. Bir sandalye bulup balkona yerleştirdim ve üst kattaki evimin balkonuna ulaştım. Ben, 153 santimlik ufak tefek kadın, bir sandalye yardımıyla nasıl olup üç metrelik tırmanışı gerçekleştirerek, üçüncü kattaki evimin balkonuna ulaştım. Hala anlamış değilim. Sanki görünmeyen bir el beni yukarı çekti. Balkonun kapısı pek sağlam olmadığından, kilidi kolayca açıp içeri koştum. Kızım kapının dibine oturmuş, başını bacaklarının arasına sıkıştırmış ağlıyordu. Sarıldım, sarıldım, sarıldım...

Göz yaşlarım onunkiyle karıştı. Koynuma büzüldü. Sadece "Annem, anneciğim, kurt beni yiyecekti" diyebiliyordu. O gün öğleden sonraki ilk dersimi kaçırdım. Müdürün ikazına rağmen kızımı sınıfıma götürdüm. Önce müdür muavini, sonra müdür tarafından azarlandım ama hiç cevap vermedim. Sadece göz pınarlarımda iki damla yaş belirdi. Ve o yaşlar müdürün birden susup özür dilemesine sebep oldu.

Evet bu acı film bitecek gibi değil. Kızımın sesiyle irkildim.

"Ben okumayacağım. Anne olacağım" diye feryat ediyordu. Feryat etmiyor sanki beni tokatlıyordu. Ona iyi bir anne olamadığımı ve bundan duyduğu rahatsızlığı bu sözlerle haykırıyordu yüzüme. Hayatımın hiçbir anında böylesine bir acı yaşamamıştım. Hiçbir söz yüreğimi ve belleğimi böylesine hırpalamamıştı.

Kızımın kestane rengi saçlarını okşadım. Tokadımla kızaran yanağını öptüm. Başını göğsüme bastırdım. Onun hafızasında yer eden bütün acıları silmek istiyordum. En doğru, en eğitici sözleri bulmalıydım. Ama nasıl?.. Bu allak bullak beyinle nasıl?

Öğlece ne kadar kaldık bilemiyorum. Bir ara konuşacak gücü bulabildim.

"Kızım, her okuyan kadın çalışmak zorunda değildir. Sen iyi bir anne olmak istiyorsun. Ben de iyi bir anne olmanı istiyorum. Ancak, okursan, bilgili olursan, iyi bir anne olabilirsin. Çalışmak zorunda değilsin ki. Sen de evde çocuklarına bakar, onlara okuma yazma öğretirsin" diye devam eden birçok cümle sıraladım peş peşe. Kızım ikna olmuş görünüyordu. Ertesi gün okuldan geldiğinde onu masanın başında Cin Ali kitabını okurken buldum. Kızım, okuyup yazmayı aylar önce öğrenmiş fakat ısrarla herkesten saklamıştı.

Öğretmeni şaşkındı. "Nasıl olur da bir çocuk, bir günde bu kadar ilerleme kaydedebilir?" diye soruyordu. Bu sorunun cevabı öyle uzun ve anlaşılması öyle güçtü ki... O an susmak, en güzel cevaptı çünkü bu sorunun cevabını ancak ben ve Nazlıhan anlayabilirdik.

Şimdi kızım, Gazi Üniversitesi'nde işletme okuyor. Anadilini çok iyi okuyup, yazdığı gibi iyi derecede İngilizce de biliyor. En önemlisi her fırsatta "Canım annem diye sarılıp yanaklarımdan öpüyor. Ben de onun, daha önce "o utandığım tokatla" kızart tığım yanağından öpmeye özen gösteriyorum.
sevgiyle kalın ama geç kalmayın,saygılarımla

ALINTIDIR

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
# 09 Tem 2011 20:05:39
Ertugdogan  Öğretmenim  çok etkilendim okurken.Teşekkür ederim.

Çevrimdışı mavi ada ılgını

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.970
  • 8.709
  • 1.970
  • 8.709
# 09 Tem 2011 20:10:15
ben de zaman zaman iyi düşünemeyip de mağdur ettiğim oğullarım için çok üzülüyorum.Büyük oğlum doğduğunda batmanda görev yapıyordum ona on altı yaşında bir bakıcı bulduk ama beş ay sonra bakıcımız aldığı tehditler nedeniyle işi bıraktı zavallı oğlum ise bebek arabasında babasıyla havaalanı şantiyesine gitti daha neler neler şimdi çok pişmanım keşke ücretsiz izin alıp yavruma kendim baksaydım

Çevrimdışı memozeyno

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 332
  • 572
  • 332
  • 572
# 08 Ağu 2011 12:08:08
2 çocuk. şu anda biri 14 diğeri 11 yaşında. rahat büyüttük sayılırız. oğlum aralık doğumlu olduğu için okula bir yıl sonra verdik.ve sınıfımda yaşı küçük olanların zorlandığını çok rahat söyleyebilirim. eylülden sonra doğanların öteki seneye aktarılmaları iyi olur düşüncesindeyim...

Çevrimdışı selcuk

  • Uzman Üye
  • *****
  • 6.099
  • 1.447
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 6.099
  • 1.447
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 31 Ağu 2011 22:38:32
arkadaslar 4 aylık bebegımız cok yabancılıyor..kımseye gıtmıyor..ne yapmamız lazım..bebeği olan arkadaslar yardım ???

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.659
  • 57.179
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.659
  • 57.179
  • Müdür Yardımcısı
# 31 Ağu 2011 22:52:15
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
arkadaslar 4 aylık bebegımız cok yabancılıyor..kımseye gıtmıyor..ne yapmamız lazım..bebeği olan arkadaslar yardım ???
hiç zorlamayın kendi haline bırakın bir süre sonra ilgi çekici geldiği anda kendisi gider daha çok küçük ona zaman verin eğer şimdi zorlarsanız ileride daha kötü olabilir hiç gitmeyebilir yabancı olarak nitelendirdiğiniz insanları çekici hale getirebilirsiniz ama yinede gitmiyorsa kendi doğal akışına bırakmanızda fayda var bizim oğlanda ilk başlarda öyleydi zamanla düzeldi hiç zorlamadık
allah analı babalı büyütsün

Çevrimdışı selcuk

  • Uzman Üye
  • *****
  • 6.099
  • 1.447
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 6.099
  • 1.447
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 31 Ağu 2011 23:07:59
saolun hocam ama esım okula baslıcak haftaya onu bı akrabamıza  bırakacagızz ama ona gıttgınde hemen aglıyorr..???sadece ona degıl kımseye gıtmıyor..nası okula gıdıcek esım :(

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.659
  • 57.179
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.659
  • 57.179
  • Müdür Yardımcısı
# 31 Ağu 2011 23:28:23
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
saolun hocam ama esım okula baslıcak haftaya onu bı akrabamıza  bırakacagızz ama ona gıttgınde hemen aglıyorr..???sadece ona degıl kımseye gıtmıyor..nası okula gıdıcek esım :(
öğretmenim çok bilmişlik taslamak istemiyorum ama nacizane tavsiyem belki denemişsinizdir ama ben yinede tavsiye edeyim çocuğu bir gün aç uyutun ve o akrabanıza bırakın birde en sevdiği gıda neyse ( süt, mama, hatta anne sütü ) onuda akrabanıza bırakın ve çocuk uyanınca siz orada olmayın akrabanız ona yedirsin ilk başlarda biraz ağlayabilir ama eğer mamasını onun elinden yerse  saat içinde ona alışır çocuğun dikkatini çekecek klipler filmler oyunlar hazırlayın yapmaktan hoşlandığı şeyleri akrabanıza anlatın ve o başbaşa kaldıkları bir saat içinde hepsini yapsınlar mutlaka ilgisini çeken bir şey bulunur mesela oğlum o zaman reklamları çok seviyordu deneyin bak farkı görün bu videoları izletin fayda edeceğini umuyorum nacizane tavsiyemdir inşallah uyum sağlar ama dediğim gibi  saat idare edin ağlasın sonra alışacaktır ayrıca şunuda belirteyim hastahanede hemşireler damar yolu açarken mutlaka annelerini dışarı çıkarıp damar yolu açarlar çünkü çocuk sizden ağlayarak yardım ister eğer o yardım istediğinde siz yardım etmezseniz güvenini kaybedersiniz aynı şekilde çocuk uyandığında yanında olmayın mutlaka anne kokusu arayacaktır anne kokusunu duyduğu halde onu kucağınıza almazsanız ağlar ve güvenini yitirir ama siz yokken uyanırsa önce anne kokusu arar bulamayınca ona kim yardım ediyorsa kim ilgileniyorsa ona bağlanmaya ilgisini ona vermeye çalışır ve bir süre sonra alışır sadece tavsiye ediyorum inşallah olur bunlarda ilgi çekici videolar

buyrun :

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

bu ve buna benzer videolar her çocuğun dikkatini cezbeder akrabanız uyanınca izletsin alışana kadar inşallah alışır saygılarımla benide haberdar edersiniz artık :D

Çevrimdışı selcuk

  • Uzman Üye
  • *****
  • 6.099
  • 1.447
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 6.099
  • 1.447
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 01 Eyl 2011 09:34:07
saolun hocam soyledıklerınızı bı denıyecegım..ınsallah olur sıze haber ederım olup olmadıgını..

Çevrimdışı fsnfsn

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.334
  • 1.126
  • 1.334
  • 1.126
# 20 Eyl 2011 17:33:46
arkadaslar merhaba
ben henuz 10 haftalik hamileym.sanirim nobet 6.aydan sonra tutulmuyormus.ama bnm dusuk tehlikem var. acaba dr da nobet tutamaz raporu alabilir miyim? alsam okul kabul etmek zorunda mi?bir de ozel hastaneden alinan rapor gecerli olur mu?

Çevrimdışı befer

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 427
  • 407
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 427
  • 407
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 20 Eyl 2011 17:50:57
Benimde 6 aylık güzel bir kızım var babaanne bakıyor ama öyle bir kıskanıyorum ki.... şans belkide ama kaprisleri beni kızdırıyor anne sütü bırakıyorum vermiyor, hasta hasta ona yaklasşıyor, misafirliklere götürüyor bende çok kızıyorum eşim haliyle tepki gösteriyor ama keşke bakıcı baksa en azından sözümü dinler ve kapris yapmaz siz ne dersiniz bakıcı mı, akraba mı bakmalı????

Çevrimdışı özlemyamaçlı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.184
  • 2.334
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.184
  • 2.334
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 20 Eyl 2011 17:54:13
bakıcıya çok güveniyorsanız eğer olabilir öğretmenim.
anneannelerle bu konuda daha iyi anlaşılıyor. babaanneler daha bi alıngan oluyorlar. bişey diyemiyorsun, desen de bildiklerini okuyorlar...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK