Hem Anne Hem Öğretmen Olanların Grubuna Beklenenler

Çevrimdışı gülümseyinnn

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.382
  • 12.029
  • 5.382
  • 12.029
# 25 Eki 2013 14:38:28
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ben o zorluğu göze aldım hocam.Başka sebeplerim de var benim.Böylesi benim için daha iyi diye düşünüyorum.
Seneye eylülde 3 buçuk yaşında olacak,vereyimmi bende kreşe diye düşünüyorum.Sizce bakıcıyla evde olsa sıkılır mı?Oyunu,şarkıları çok seviyor.

Avrupa'da bir çok ülkede üç yaşından itibaren zorunlu.
Yarım gün ile başlıyorlar.
Hatta başta iki yarım gün sonra üç, dört derken gidiyor.
Bence 3-3,5 yaş civarı için yarım gün ideal. Ama öğlene doğru kalkıp öğlen verip akşam alma şeklinde değil. Yarım gün kreşte zaman geçiriyorsa yarım gün de evde zaman geçirecek şekilde.
Burada annenin de rolü çok önemli ama. Kreşte belli bir disiplin oluyor ister istemez, kurallar var. Evde kuralsız , her istediğinin yapıldığı bir ortam varsa kreşe alışması çok zor olacaktır eminim ki bizimki o yaş civarı bu yüzden alışamadı ve geçen sene aldık kreşten. Bu yıl yeniden başladı.
Ha ben geçen sene de yarım gün gitsin isterdim. Bu arada kreşin tutumu da önemli, sırf zaman öldürmeye dönük o kadar çok kreş var ki. İyi bir kreş ve öğretmen olmadıktan sonra bakıcıdan pek de farkı yok.
Birkaç yönüyle anlatmaya çalıştım hocam, karar sizin.

Çevrimdışı gülümseyinnn

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.382
  • 12.029
  • 5.382
  • 12.029
# 25 Eki 2013 14:39:49
Kreşe yollamayacaksanız da AÇEV'in halk eğitim merkezlerinde belli gün ya da günlerde etkinlikleri oluyor. Anneler eğitim alırken çocuklar da birlikte zaman geçiriyor.
En azından bu şekilde sosyalleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.

Çevrimdışı arıpınar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.506
  • 11.605
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.506
  • 11.605
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 25 Eki 2013 14:43:40
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
ben de size bu konuyu danışacaktım bugün... büyük kızım 3 yaşında, normal şartlarda eylülde kreşe vermeyi düşünüyorduk bu yıl , ancak ufaklık da eylülde doğunca erteledik, ddün bir ağzını yokladık oyun okulu diye, internetten resimlerini gösterdik, biraz anlattık, orasını,,,, çok heveslendi ...
  evde annem bakıyor ama artık yetemiyoruz...boyama yapıyoruz,, oyuncaklarla oynuyoruz,annem günlere b,ile götürüyor :)) bilgisayarda küçük oyunlar,,,,birgün etkinlik bulsak öbür gün bulamıyoruz..eve gelen misafirin canını çıkarıyor birlikte oynamak için :))
   kardeşinin de kabullenmiş durumda.. çok şükür ona karşı iyi..

    şimdiiii..asıl mesele... yarım günlüğüne kreş  denesek...nasıl olur acep ??

Okuldakilere yettiğimiz kadar kendi çocuğumuza yetemiyoruz .o YAŞ GURUBUNUN EĞİTİMİ İÇİN BİLEN BİRİNDEN DESTEK ALMAK ÖNEMLİ KREŞ İYİ FİKİR BEN DE GÖNDERDİM VE BAYA DEĞİŞİKLİK OLDU HALA EVİ İSTİYOR AMA OLSUN HAYAT ONUN İSTEDİĞİ GİBİ DEĞİL KURALLARLA DEVA EDECEK ALIŞMASI LAZIM :)

Çevrimdışı kirsehir

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.952
  • 12.250
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 10.952
  • 12.250
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 25 Eki 2013 16:21:04
geçen seneki öğrencilerim 3 yaş grubuydu.

Çevrimdışı serap özkan54

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.208
  • 1.747
  • 1.208
  • 1.747
# 25 Eki 2013 16:51:11
Yorumları okudum tek tek.. teşekkür ederim paylaşımlar için...
 alanyap öğretmenim aslında tek kortuğum bu...bıkması,sıkılması ..yoksa evde de başına buyruk bir çocuk değil.. oyun oynarken de etkinlikl yaparken de bilgisayar oynarken de hep yanında birileri var.. ve süre kavramını kabullenmiş durumda... şimdi şu süremiz doldu diyoruz, tel. saati kuruyıruz tamam diyor.. hoop başka etkinliğe :))
   arıpınar dediğin gibi, biz okul öncesi eğitimini almadık  ki bildiklerimizi yumuşatıp bzimkilere uyguluyoruz o kadar...işin ehilleri var...
    yarım günleri araştırdım biraz, saat 10.00- 13.30 sabah.. 14.00 17.30 öğlen gurubu..
   illa ki başlanacakl bir yerden.. deneyip görcez artık :))

Çevrimdışı zeynepgulsu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 23.288
  • 42.282
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 23.288
  • 42.282
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 25 Eki 2013 16:58:03
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Avrupa'da bir çok ülkede üç yaşından itibaren zorunlu.
Yarım gün ile başlıyorlar.
Hatta başta iki yarım gün sonra üç, dört derken gidiyor.
Bence 3-3,5 yaş civarı için yarım gün ideal. Ama öğlene doğru kalkıp öğlen verip akşam alma şeklinde değil. Yarım gün kreşte zaman geçiriyorsa yarım gün de evde zaman geçirecek şekilde.
Burada annenin de rolü çok önemli ama. Kreşte belli bir disiplin oluyor ister istemez, kurallar var. Evde kuralsız , her istediğinin yapıldığı bir ortam varsa kreşe alışması çok zor olacaktır eminim ki bizimki o yaş civarı bu yüzden alışamadı ve geçen sene aldık kreşten. Bu yıl yeniden başladı.
Ha ben geçen sene de yarım gün gitsin isterdim. Bu arada kreşin tutumu da önemli, sırf zaman öldürmeye dönük o kadar çok kreş var ki. İyi bir kreş ve öğretmen olmadıktan sonra bakıcıdan pek de farkı yok.
Birkaç yönüyle anlatmaya çalıştım hocam, karar sizin.

Teşekkür ederim hocam.
Aslında seneye yarım gün yollayabilirim.Sıkılmaz da ama benim okulum tam gün ,eve gelişim 4 ve başka bir ilçede servisle gidiş geliş yapıyorum.Eşim idareci.Çocuğu getirip götürmek sıkıntı olur bize.Belki il içinden ya da özür grubundan tayinim çıkarsa o zaman rahat olur.

Çevrimdışı zeynepgulsu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 23.288
  • 42.282
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 23.288
  • 42.282
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 25 Eki 2013 17:03:02
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
geçen seneki öğrencilerim 3 yaş grubuydu.
Kızım 2 buçuk yaşında,neler yaptırabilirim ona.Ben yokken bakıcının da ilgilenip yaptırabileceği şeyler neler.
Masa ve sandayesi var.Kuru boyaları,oyun hamurları,resim defteri,yaş grubuna uygun kalın sayfalı kitaplar da aldım.Resimlerine bakıp konuşuyoruz.Kalem eline geçerse karalamayı seviyor.Odasının duvarı sanat eserleriyle dolu :D

Çevrimdışı zeynepgulsu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 23.288
  • 42.282
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 23.288
  • 42.282
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 25 Eki 2013 17:09:03
2 gün önce başıma gelen bir olayı anlatayım size.
Akşama doğruydu, kızım kol çantamı ele geçirmiş ,cüzdanımdakileri dışarı çıkarmıştı.Ben de aldım,topladım,kaldırdım.Çamaşırları makinaya koyarken yardım etmek istemişti.Ben de çamaşırları makinanın önüne yığdım.İçerisine yerleştirmesini söyledim.Baktım koymuş.Ben de çalıştırdım.Yıkandıktan sonra kapanığını bir açtım ki banka kartım  :o Kartım 40 derecede bir güzel bıcı bıcı yaptı yani.Bozulmuştur dedim ama çalışıyor :)

Daha önce de flash belleğim 2 kez yıkandı makinada.Bozulmadı kullanıyorum :)

Çevrimdışı kirsehir

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.952
  • 12.250
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 10.952
  • 12.250
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 25 Eki 2013 17:17:10
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Kızım 2 buçuk yaşında,neler yaptırabilirim ona.Ben yokken bakıcının da ilgilenip yaptırabileceği şeyler neler.
Masa ve sandayesi var.Kuru boyaları,oyun hamurları,resim defteri,yaş grubuna uygun kalın sayfalı kitaplar da aldım.Resimlerine bakıp konuşuyoruz.Kalem eline geçerse karalamayı seviyor.Odasının duvarı sanat eserleriyle dolu :D

kavramları, renkleri yavaş yavaş verin (büyük-küçük, kalın-ince,az çok-gerçi şimdikiler biliyor ama siz pekiştirin). oyun hamuru kalıpları alıp şekilleri öğretmeye çalışın. boya kalemleriyle kağıdı (duvarı daha çok seviyorlar ama olsun) rastgele karalasın. makas verin eline ama dikkatli olun. beraber kesin. size vermeyecektir makası. bizim ufaklık 2 yaşında ve makasa kırt kırt diyor. kitaplardan nesnelerin, hayvanların ne olduğunu sorun. kızınız artık çok güzel cümle kuruyordur. beraber renkli kağıtları kesip yapıştırma da yapabilirsiniz. çok seviyorlar. aklıma gelen bunlar öğretmenim.

Çevrimdışı zeynepgulsu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 23.288
  • 42.282
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 23.288
  • 42.282
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 25 Eki 2013 17:27:31
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
kavramları, renkleri yavaş yavaş verin (büyük-küçük, kalın-ince,az çok-gerçi şimdikiler biliyor ama siz pekiştirin). oyun hamuru kalıpları alıp şekilleri öğretmeye çalışın. boya kalemleriyle kağıdı (duvarı daha çok seviyorlar ama olsun) rastgele karalasın. makas verin eline ama dikkatli olun. beraber kesin. size vermeyecektir makası. bizim ufaklık 2 yaşında ve makasa kırt kırt diyor. kitaplardan nesnelerin, hayvanların ne olduğunu sorun. kızınız artık çok güzel cümle kuruyordur. beraber renkli kağıtları kesip yapıştırma da yapabilirsiniz. çok seviyorlar. aklıma gelen bunlar öğretmenim.

Oyun hamuru kalıpları iyi fikir.Yarın alırım.
Kesme yapıştırma yapabilir mi acaba??? Bir deneyeyim.Yapıştırıcı prit olur herhalde.
Çok güzel cümle kurduğu söylenemez.Anne kay kaya gidiyok diyo  ;D Ne evde,ne çevrede bu tarz konuşan yok .Bakıcısı da öyle konuşmuyor.Ama benim kız yabani gibi konuşmaya devam ediyor.İnşallah düzelir. İngilizce şarkılar dinliyor.Onlar yüzünden mi böyle bozuk acaba?

Çevrimdışı zeynepgulsu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 23.288
  • 42.282
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 23.288
  • 42.282
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 25 Eki 2013 17:29:21
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
kavramları, renkleri yavaş yavaş verin (büyük-küçük, kalın-ince,az çok-gerçi şimdikiler biliyor ama siz pekiştirin). oyun hamuru kalıpları alıp şekilleri öğretmeye çalışın. boya kalemleriyle kağıdı (duvarı daha çok seviyorlar ama olsun) rastgele karalasın. makas verin eline ama dikkatli olun. beraber kesin. size vermeyecektir makası. bizim ufaklık 2 yaşında ve makasa kırt kırt diyor. kitaplardan nesnelerin, hayvanların ne olduğunu sorun. kızınız artık çok güzel cümle kuruyordur. beraber renkli kağıtları kesip yapıştırma da yapabilirsiniz. çok seviyorlar. aklıma gelen bunlar öğretmenim.
Güzel fikirler verdiniz teşekkür ederim hocam.

Çevrimdışı serap özkan54

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.208
  • 1.747
  • 1.208
  • 1.747
# 25 Eki 2013 18:50:23
Kırşehir öğretmenim biz bunlardan sadece kesmeye başlamadık henüz... boyama tavanda,oyun hamurunu seviyor,kavramlar oturdu,renkleri biliyor, 20 ye kadar ezberdsen sayıyor bir tek 17 yi atlıyor nedense sevemedi bir türlü onu :)) rakamları karışık yazıyorum yazı tahtasına tanıyor maşallah..
    bir de atomu parçalatırsak tam olcak :)) arkadaşı yok kuzumun hiç.. onun eksikliği var...

Çevrimdışı kirsehir

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.952
  • 12.250
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 10.952
  • 12.250
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 25 Eki 2013 18:56:47
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Oyun hamuru kalıpları iyi fikir.Yarın alırım.
Kesme yapıştırma yapabilir mi acaba??? Bir deneyeyim.Yapıştırıcı prit olur herhalde.
Çok güzel cümle kurduğu söylenemez.Anne kay kaya gidiyok diyo  ;D Ne evde,ne çevrede bu tarz konuşan yok .Bakıcısı da öyle konuşmuyor.Ama benim kız yabani gibi konuşmaya devam ediyor.İnşallah düzelir. İngilizce şarkılar dinliyor.Onlar yüzünden mi böyle bozuk acaba?

derrini mi okuyor yoksa :D biz bazen burada böyle konuşuyok yaaaa :D

Çevrimdışı kirsehir

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.952
  • 12.250
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 10.952
  • 12.250
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 25 Eki 2013 19:05:48
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Oyun hamuru kalıpları iyi fikir.Yarın alırım.
Kesme yapıştırma yapabilir mi acaba??? Bir deneyeyim.Yapıştırıcı prit olur herhalde.
Çok güzel cümle kurduğu söylenemez.Anne kay kaya gidiyok diyo  ;D Ne evde,ne çevrede bu tarz konuşan yok .Bakıcısı da öyle konuşmuyor.Ama benim kız yabani gibi konuşmaya devam ediyor.İnşallah düzelir. İngilizce şarkılar dinliyor.Onlar yüzünden mi böyle bozuk acaba?

ha bir de kesmeye başlamadan önce biraz kağıtlarla koparma ve yırtma yaptırın. kağıdı istediği gibi parçalasın. çok seviyorlar yırtmayı.

eski kitaplardan kız ve erkek figürleri kesin, başka bir kağıda yapıştırın ve bu kııız, bu erkeeek diye; fiziksel özelliklerini öğretin.
kesmeyi ve yapıştırmayı tam yapamaz ama makas tutmayı öğrensin. beraber yapıştırırsınız öğretmenim. bizim oğlan çok seviyor kesmeyi ve pritti kağıda sürmeyi. transparan prittler var, bunlar en az zararlıymış, yalasa bile pek zararı yokmuş. ben öğrencilerime bunlardan aldım.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.647
  • 226.330
  • 28.647
  • 226.330
# 26 Eki 2013 08:27:48
Akatlar’da yürüyordum; kadın beni tanıdı ve selamlaştıktan sonra, sorusunu sordu: “Oğlum dersleri tamamen bıraktı; ne söylesem hiç fayda etmiyor. Ya arkadaşlarıyla buluşuyor, ya telefonda mesajlaşıyor ya da bilgisayarın başında oyun oynuyor. Ne yapacağımı şaşırdım, Hocam ne yapalım?”

“Sohbet ediyor musunuz?”

“Valla, konuşuyorum, ama hiçbir faydası yok.”

“Kaç yaşında?”

“On yedi yaşında.”

“Mesela ne diyorsunuz?”

“Sınavların yaklaştığını söylüyorum; derslerine çalışması gerektiğini söylüyorum; böyle giderse sınıfta kalacağını, arkadaşlarından geri kalacağını, ilerde çok pişman olacağını, ama o zamanda duyulan pişmanlığın işe yaramayacağını anlatıyorum.”

“Siz konuşup, nasihat ediyorsunuz.”

“Evet.”

“Ama, onunla sohbet etmiyorsunuz.”

“Valla bilmem; biz bildiğimiz kadarıyla elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz, konuşuyoruz, anlatıyoruz.”

“Doğru, bildiğiniz kadarıyla elinizden gelenin en iyisini yapıyorsunuz. Ama konuşmak, nasihat etmek, sohbet etmek değildir. Siz sohbet etmesini bilmiyorsunuz.”

Kadın haklı olarak “neden bahsediyorsunuz,” diyen bir yüz ifadesiyle bana baktı.

İçim burkuldu. Anne acı çekiyordu ve çocuğuna yardım etmek istiyordu, ama kendini çaresiz hissediyordu.

Öğrencileri ve anababaları birlikte çağırdım. Danışmalığını yaptığım okulun küçük tiyatro salonunda buluştuk, öğrencilerle birlikte anababalar da oturdu.

Ufacık sahneye çıktım, bir sandalye attım oturdum, yanı başıma bir boş sandalye koydum.

“Buradaki öğrencilerden kim benimle sohbet etmek istiyor?” diye sordum. Kalkan ellerden birini gelişigüzel seçtim. Selim adıyla anacağım bir öğrenci yanımdaki sandalyeye geldi oturdu.

“Adın ne?”

“Selim.”

“Kaç yaşındasın?”

“On iki.”

“Bugün ayın kaçı?”

“24 Aralık 2008.” (Gerçek tarihtir; bu uygulamayı o gün yaptım.)

“Selim, gözünü kapa, beni iyi dinle. Gözünü açtığın zaman aradan yirmi yıl geçmiş olacak. 24 Aralık 2028 tarihinde gözünü açmış olacaksın. Tamam mı?”

Anladığını belirtmek için başını salladı.

“Lütfen gözünü aç.”

Selim, gözünü açtı.

“Bugünün tarihini söyler misin?”

“24 Aralık 2028.”

“Kaç yaşındasın?”

“Otuz iki.”

“Ne iş yapıyorsun?”

“İç mimarlık.”

Göz ucuyla anneye babaya bakıyorum; yüzlerinde hayret belirten hafif bir tebessümü var. Belli ki, onlar da Selim’in söylediklerini benimle birlikte ilk defa duyuyorlar.

“Nerede çalışıyorsun?”

“New York, Manhattan’da.”

Anne, babanın yüzünde saklayamadıkları büyük bir şaşkınlık ifadesi.

“Evli misin?”

“Hayır.”

“Arkadaşlarından evlenenler oldu mu?”

“Kızların hepsi evlendi.”

Gülüşmeler..

“Çalıştığın yere beni götürür müsün?”

“Ofisim, Manhattan’da 86 katlı bir binanın 42. Katında.”

Gülüşmeler devam ederken hayalen o binaya yürüdük, asansöre bindik, 42. Katta indik.

“Burası ‘home office,’” dedi.

İçeri girdikten sonra açıkladı:

“Dubleks daire: aşağıda salon ve mutfak var. Yukarda yatak odası ve ofis odam.”

“Selim, salonda neler var?”

“Salonda masa var, koltuklar var, sandalyeler var; komodin var, sehpalar var.”

“Duvarlarda ne var?”

“Resimler var, fotoğraflar. Ailemin fotoğrafı da var.”

“Ailenin fotoğrafına bakınca neler görüyorsun? Beraber bakabilir miyiz?”

“Annem ar, babam var. Ailece çektirdiğimiz bir fotoğraf. Abim var, ablam var, ben varım.”

“En küçük sen misin?”

“Evet.”

“Selim, bu fotğrafa baktığında, içinde ‘keşke!” duygusu beliriyor mu? İçindeki herhangi bir ‘keşke’nin sesini duyuyor musun?”

Hiç beklemeden “Evet,” dedi.

“Haydi, anlat bize,” dedim.

“Ben, babamla birlikte futbol maçına gitmeyi çok istedim. Bir de hafta sonları onunla top oynamak, kırlara gitmek istedim. Güreşmek istedim. Ama babam çok yoğundu; çalışmak zorundaydı, olmadı, zaman bulamadı. Ne yapalım, böyle oldu.”

Baba’ya baktım; gözlerinin yaşını tutmaya çalışıyor, ağlamamak için dudaklarını ısırıyordu.

Selim’e teşekkür ettim. Ve sordum:

“Selim, bu konuşmamızda, sana büyüklük tasladığımı, sana nasihat etmeye çalıştığımı hissettin mi?”

“Hayır!”

“Olanla ilgili olarak mı konuştuk, olması gereken üzerine mi?”

“Olanla ilgili olarak konuştuk.”

“Selim, seninle yeniden böyle sohbet etmek istesem, benimle konuşmak ister misin? Konuşmamızdan zevk aldın mı?”

“Yeniden konuşmak isterim; sohbetimizden zevk aldım.”

***

Sohbet özel türden bir konuşma, kendine özgü özellikleri olan bir söyleşidir.

Sohbet içinde olan iki insan o an için güç, onur ve değer yönünden eşittir ve olanı paylaşırlar; olması gereken üzerinde konuşmazlar.

Korku kültürünün olduğu yerde sohbete izin verilmez.

Türkiye’nin aydınlık geleceğinde anababaların çocuklarıyla sohbet içinde olmasını diliyorum.

Doğan Cüceloğlu (26.06.2011)

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK