Hem Anne Hem Öğretmen Olanların Grubuna Beklenenler

Çevrimdışı arıpınar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.506
  • 11.605
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.506
  • 11.605
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 08 Ara 2011 12:14:53
Süt içiremeyenlere de önerim:Pirinç unuyla sulu bir muhallebi hazırlayın ve sütle karıştırın içirin .Pirincin tadı anne sütüne benzediği için çocuklar çok seviyormuş.Ben muhallebinin içine bazen iki tane küp şeker atıyorum.Umarımm işinize yarar.hepimize kolay gelsin.

Çevrimdışı nilüfer

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 40
  • 137
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 40
  • 137
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Ara 2011 14:08:24
5 yaşında bir oğlum, 13 aylık ikiz kızlarım var oğlum kreşe gidiyo kızlar babanne okuluna ,evde okula çok zaman ayıramamak üzüyor beni eskiden özgün hazırlamaya çalışırdım etkinliklerimi şimdi sağolsun 2.sınıf öğretmenlerinin paylaşımlarından yararlanıyorum ama hayatımdan memnunum hepsi benim parçam artık hiçbirinden vazgeçemem ailem ve işim :) ama zorlanmıyorum desem yalannnnnnnnn :)

Çevrimdışı nilüfer

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 40
  • 137
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 40
  • 137
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Ara 2011 14:26:03
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
BEN OKUMAK İSTEMİYORUM

Mart ayı gelmişti ama kızım hala okumaya geçmemişti. Ödevlerini yapmamak için bir sürü bahane buluyordu. Elimden geldiğince ilgileniyor, çalışma şevki kazanması için çabalıyordum. Ancak hiçbir gelişme yoktu. Adeta inatla okuma-yazma öğrenmemeye çalışıyor gibiydi. Öğretmenliğin kazandırdığı bütün deneyimlerimi kullanıyor, hiçbirinin işe yaramadığını gördükçe telaşım artıyordu.

Kızımdan bir yaş küçük oğlum ve henüz yedi aylık bebeğimden çalabildiğim her dakikayı kızıma ayırıyor, ancak öğretmeniyle her konuştuğumda büyük bir düş kırıklığı ile eve dönüyordum. ‘Kızım acaba geri zekalı mı’ diye düşündüğüm oluyor, bu düşünceler yüzünden beynimin zonklamasını geçirmek için iki, üç tane ağrı kesici almak zorunda kalıyordum.

O soğuk mart akşamında, sönmeye yüz tutmuş sobanın yanında, kızıma heceleri söktürebilmek için uğraşırken, onun ilgisizliği kalan son sabrımıda tüketti. Ayların birikimiyle kızı mı omuzlarından tutup, silktim ve minicik yanağına hatırladıkça utandığım’ bir tokat attım.Yanağı kıpkırmızı oldu. Şaşkın ama kızgın baktı. Ağlamamak için minik dudaklarını sürekli büküyor, bakışları kalbimin ötelerine doğru ok gibi ilerliyordu. Sessizliği bozan ben oldum.
“Neden? Nazlıhan neden? Niçin okumayı öğrenmek için gayret göstermiyorsun? Sen aptal değilsin. Neden kendine aptalmışsın gibi davranılmasına izin veriyorsun?”
Bir an durdu, sonra sesinin bütün yırtıcılığı ve kiniyle, “Çünkü ben okumak istemiyorum” diye haykırdı. Kulaklarıma inanamıyordum.

Yüksek tahsil yapıp, iyi bir geleceği olacağını düşledim biricik kızım, benim, ben öğretmen Emine Özgenç’in kızı “Okumak istemiyorum” diye
bağırıyordu.

Hayal kırıklığı ve şaşkınlık içerisinde “Neden?” diye sorabildim. “Çünkü ben senin gibi okuyup, öğretmen olup, çocuklarımı evde yalnız bırakıp işe gitmeyeceğim, Çalışmayacağım, Ben sadece anne olacağım.”
Kızım konuşmuyor, adeta beni tokatlıyordu. Başım dönüyor, gözüm kararıyor, bu sözlerin gerçekten kızıma mı ait olduğunu anlamaya çalışıyordum. Evet bu sözleri bana yedi yaşındaki kızım söylüyordu. “İnsan şimdi bayılmaz da ne zaman bayılır” di ye düşündüm. Sanki, birden, gözlerimin önünde bir sinema perdesi açıldı ve acı bir film oynamaya başladı. Yozgat’ın Nohutlu Tepesi’nde, o her çıkışımda hiç bitmeyeceğini düşündüğüm yokuşun başındaki bir türlü ısıtamadığım evi hatırladım. 12 Eylül sonrası, eşimin (birçok insana yapıldığı gibi) hiç anlayamadığım bir tarzda ve sebepsizce tutuklanıp cezaevine götürülüşü. Aylarca tutuklu olduğu halde mahkemenin bir türlü başlamayışı.

Yıllarca süren ve benim, eşimin neden tutuklandığını beraat ettikten sonra bile anlamadığım mahkemeler. Bakamadığım için dokuz aylık oğlumu Samsun’a, anneme bırakmam. Bakıcı ve anaokulu masraflarını karşılayamadığım için, iki yaşındaki kızımı her gün çalıştığım liseye götürüşüm. Yavrumun öğretmenler odasında koltuklarda uyuyuşu. Uykusunun en derin yerinde çalan teneffüs ziliyle yavrumun fırlayıp koltuklara oturuşu. Sonra müdürün beni çağırıp, -”Bak Emine Hanım, biliyorum zor durumdasın ama seni gören herkes çocuğunu okula getirmeye başladı. -Burası çocuk yuvası değil
ki. Bir daha kızını okula getirme” deyişi. O günden sonra iki buçuk yaşındaki kızımı o koskoca, o sopsoğuk evde, yalnız başına bırakıp, dönene kadar kızımı koruması için Allah’a yalvarışlarım. Acıkır ve susar diye etrafa bıraktığım su bardakları ve yiyecekler. Her akşam eve döndüğümde yavrumu bir köşede battaniyenin altında büzüşmüş buluşum.

-”Yavrum, iyi misin? Korktun mu?” diye sorunca, -”Korktum, ağladım,ağladım, yoruldum, sustum, sonra yine ağladım” diyerek boynuma
sarılışı.Bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerimin önünden. Bir türlü filmin sonu gelmiyordu. Nisan sonlarına doğru bir öğle paydosunda eve gelmiş ve zili çalmak zorunda kalmıştım.

O sabah telaşla çıkarken anahtarı evde unutmuştum. Ama çok dert etmemiştim. Nasılsa kızım evdeydi. Kapıyı açardı. Ama açmadı. Açmadığı gibi sesinin bütün gücüyle “Anne” diyerek ağlıyordu. “Kızım, ben annenim,aç kapıyı” dedikçe o “Hayır sen annem değilsin. Sen kurtsun. Beni yiyeceksin” diye feryat ediyordu. Ne söyledimse inandıramadım. Dinlediği bir masaldan etkilenmişti besbelli. Yavrum, minik yavrum korkuyor ve ağlıyordu. Yarım saat uğraşmış, ikna edememiştim.

Yapacağım tek şey vardı. Bir şekilde içeri girmek. Ama nasıl? Kapıyı kıracak gücüm yoktu. Nohutlu Tepesi’nde çilingir ne gezerdi. İçerde yavrum
feryat figan ağlıyordu. Neden sonra alt kata inmeyi düşündüm. Kapıyı açan komşuma bir yandan olayları anlatıyor, bir yandan balkona doğru koşuyordum. Bir sandalye bulup balkona yerleştirdim ve üst kattaki evimin balkonuna ulaştım. Ben,153 santimlik ufak tefek kadın, bir sandalye yardımıyla nasıl olup üç metrelik tırmanışı gerçekleştirerek, üçüncü kattaki evimin balkonuna ulaştım. Hala anlamış değilim. Sanki görünmeyen bir el beni yukarı çekti. Balkonun kapısı pek sağlam olmadığından, kilidi kolayca açıp içeri koştum. Kızım kapının dibine oturmuş, başını bacaklarının arasına
sıkıştırmış ağlıyordu. Sarıldım, sarıldım, sarıldım… Göz yaşlarım onunkiyle karıştı. Koynuma büzüldü. Sadece “Annem, anneciğim, kurt beni yiyecekti” diyebiliyordu. O gün öğleden sonraki ilk dersimi kaçırdım. Müdürün ikazına rağmen kızımı sınıfıma götürdüm. Önce müdür muavini, sonra müdür tarafından azarlandım ama hiç cevap vermedim.

Sadece göz pınarlarımda iki damla yaş belirdi. Ve o yaşlar müdürün birden susup özür dilemesine sebep oldu. Evet bu acı film bitecek gibi değil. Kızımın sesiyle irkildim.

“Ben okumayacağım. Anne olacağım diye feryat ediyordu. Feryat etmiyor sanki beni tokatlıyordu. Ona iyi bir anne olamadığımı ve bundan duyduğu rahatsızlığı bu sözlerle haykırıyordu yüzüme. Hayatımın hiçbir anında böylesine bir acı yaşamamıştım. Hiçbir söz yüreğimi ve belleğimi böylesine hırpalamamıştı. Kızımın kestane rengi saçlarını okşadım. Tokadımla kızaran yanağını öptüm. Başını göğsüme bastırdım. Onun hafızasında yer eden bütün acıları silmek istiyordum. En doğru, en eğitici sözleri bulmalıydım. Ama nasıl?..

Bu allak bullak beyinle nasıl? Öğlece ne kadar kaldık bilemiyorum. Bir ara konuşacak gücü bulabildim.

“Kızım, her okuyan kadın çalışmak zorunda değildir. Sen iyi bir anne olmak istiyorsun. Ben de iyi bir anne olmanı istiyorum. Ancak, okursan, bilgili olursan, iyi bir anne olabilirsin. Çalışmak zorunda değilsin ki. Sen de evde çocuklarına bakar, onlara okuma yazma öğretirsin” diye devam eden birçok cümle sıraladım peş peşe. Kızım ikna olmuş görünüyordu. Ertesi gün okuldangeldiğinde onu masanın başında Cin Ali kitabını okurken buldum. Kızım, okuyup yazmayı aylar önce öğrenmiş fakat ısrarla herkesten saklamıştı.

Öğretmeni şaşkındı. “Nasıl olur da bir çocuk, bir günde bu kadar ilerleme kaydedebilir?” diye soruyordu. Bu sorunun cevabı öyle uzun ve anlaşılması öyle güçtü ki… O an susmak, en güzel cevaptı çünkü bu sorunun cevabını ancak ben ve Nazlıhan anlayabilirdik.

Şimdi kızım, Gazi Üniversitesi’nde işletme okuyor. Anadilini çok iyi okuyup, yazdığı gibi iyi derecede İngilizce de biliyor. En önemlisi bir kadının hangi şartlarda olursa olsun çalışması ve ekonomik özgürlüğünü elde etmesi gerektiğine inanıyor. En güzeli de her fırsatta “Canım annem diye sarılıp yanaklarımdan öpüyor. Ben de onun, daha önce “o utandığım tokatla” kızarttığım yanağından öpmeye özen gösteriyorum.

Emine Özgenç



okurken gözlerim doldu,3 çocuk annesi bir öğretmen olarak hem takdir ettim hem de şaşkınlık içindeyim heralde bırakamazdım kuzularımı bilmiyorum insan yaşamayınca doğru değerlendiremiyor :(

Çevrimdışı efepaşa

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 782
  • 2.574
  • 782
  • 2.574
# 09 Ara 2011 09:43:10
iyi anne, iyi bir eş, iyi öğretmen, iyi komşu, anama babama iyi evlat... offf uzayıp gidiyor... çalşırken bunu başarmak ne zor!!

dün mesala bebğim tam saat 1 den akşam 5 e kadar yani babamız okuldan gelene kadar ağlladı mız mız kucağımda ne uyuyor, ne yemek yiyiyor.. hiç birşey yapamadım ve 9 aylık oğluşuma YETER ARTIK UYU diye bağırdım:( sonrada çok üzüldüm tabi ben agresifleşince o daha bir sinirli oldu...

ben anneliği başaramayacakmıyım???

Çevrimdışı ferayserhan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.875
  • 8.336
  • 2.875
  • 8.336
# 09 Ara 2011 12:28:49
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
iyi anne, iyi bir eş, iyi öğretmen, iyi komşu, anama babama iyi evlat... offf uzayıp gidiyor... çalşırken bunu başarmak ne zor!!

dün mesala bebğim tam saat 1 den akşam 5 e kadar yani babamız okuldan gelene kadar ağlladı mız mız kucağımda ne uyuyor, ne yemek yiyiyor.. hiç birşey yapamadım ve 9 aylık oğluşuma YETER ARTIK UYU diye bağırdım:( sonrada çok üzüldüm tabi ben agresifleşince o daha bir sinirli oldu...

ben anneliği başaramayacakmıyım???
tabiki başarcaksınız kesinlikle ...diş çıkartıyordur miniğiniz huysuzluk ondan size daha çok ağlaması da ondan "anne bana yardım et" diyor...babaya söylemez söylese de babanın anlamayacağnı düşünür...canımız yandığında anne diye ağlarız değil mi baba diye değil :))

Çevrimdışı 107325

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.864
  • 4.390
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.864
  • 4.390
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 09 Ara 2011 12:37:49
nilüfer hocam nerden buldun bu msjı.beni ağlattın.yazan anne-öğretmenin yüreğine sağlık.Allahtan şu an okuldayım.yoksa hıçkıra hıçkıra ağlardım.benim kızım da bana anneler çalışmaz "Ece"lere bakar diyor.gitme anne ne olur seni çok seviyorum,anneannemle beraber bakın diyor.her gece bana dokunarak uyumak istiyor.çok duygulandım yine:(

Çevrimdışı serap özkan54

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.208
  • 1.747
  • 1.208
  • 1.747
# 09 Ara 2011 12:41:55
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
tabiki başarcaksınız kesinlikle ...diş çıkartıyordur miniğiniz huysuzluk ondan size daha çok ağlaması da ondan "anne bana yardım et" diyor...babaya söylemez söylese de babanın anlamayacağnı düşünür...canımız yandığında anne diye ağlarız değil mi baba diye değil :))
Genelde hepimiz anne diye ağlarız hocam ama benim kızım 15 aylık..Geceleri dahil baba diye uyanıyor,babasıyla uyuyor.Baba kızın geldiği son  nokta: BAaba EMMEE :))

   efepaşa arkadaşım,bazen bebeğimizle sıkıntılı anlarımız çakışıyor :) Hocamın dedği gibi diş çıkarma sürecinde olabilir,Siz sakin oldukça o da sakinleşecektir. ve de tam tersi olacaktır.Aman siz kendinize yüklenmeyin.Hepimizin bebeği bu şeklide :)

Çevrimdışı tepecik09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.502
  • 5.930
  • Teknoloji ve Tasarım
  • 2.502
  • 5.930
  • Teknoloji ve Tasarım
# 09 Ara 2011 13:00:30
Benim kızım ve oğlum da hep baba diye ağlarlardı.Cidden .Ben de çok üzülürdüm.Sanki babaları çekiyor bütün sıkıntıyı diye.Ama şimdi bana öyle bir sarılıyorlar ki hiç anne-baba ayrımı kalmadı onlarda.Yavrularım benim.Rabbim şu mübarek günler hürmetine yavrularımızı bizlere bağışlasın.

Çevrimdışı serap özkan54

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.208
  • 1.747
  • 1.208
  • 1.747
# 09 Ara 2011 13:06:00
Oyyy...Gerçi eşim de bir tek emziremiyor zaten :) geri kalan herşeye yetiyor sağolsun...Kıkanmıyor değilim hani :) Ama ya ilgisiz baba olsa diyip doğru yolu buluyorum :) Amin öğretmenim Rabbim acılarını göstermesin

Çevrimdışı arıpınar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.506
  • 11.605
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.506
  • 11.605
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 09 Ara 2011 13:45:41
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Oyyy...Gerçi eşim de bir tek emziremiyor zaten :) geri kalan herşeye yetiyor sağolsun...Kıkanmıyor değilim hani :) Ama ya ilgisiz baba olsa diyip doğru yolu buluyorum :) Amin öğretmenim Rabbim acılarını göstermesin
ne güzel...

Çevrimdışı arıpınar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.506
  • 11.605
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.506
  • 11.605
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 12 Ara 2011 10:35:21
1hafta oldu bugün sanırım başardım .Çok korkuyordum ama o kadar da zor olmadı:)

Çevrimdışı efepaşa

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 782
  • 2.574
  • 782
  • 2.574
# 12 Ara 2011 10:51:56
oğlum 9 aylık ve ön üst dişleri çok ayrık... acaba birleşir mi? yokda dişlek mi olacak ayrık ayrık.. daha diş doktoruna götürmek için erken sanırım...

Çevrimdışı serap özkan54

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.208
  • 1.747
  • 1.208
  • 1.747
# 12 Ara 2011 10:56:06
Bizim  kızımızınkiler de ayrık hocam.Arkadan diş  geldikçe yakınlaşacak..Bir de diş genetik,aileye benzeyecektir. Doktorluk bişey yok endişelenmeyin .Hem zaten değişecek onla r:))

Çevrimdışı b@ker

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 184
  • 277
  • 184
  • 277
# 12 Ara 2011 10:56:33
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
oğlum 9 aylık ve ön üst dişleri çok ayrık... acaba birleşir mi? yokda dişlek mi olacak ayrık ayrık.. daha diş doktoruna götürmek için erken sanırım...

benim kızımın da öyleydi 3 sens önce doktora götürdük zamanla birleşir dedi. kızım şu an 10 yaşında ve bayağı birleşti dişleri.. :-X

Çevrimdışı idealöğretmen

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.829
  • 3.081
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.829
  • 3.081
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 12 Ara 2011 10:58:46
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
oğlum 9 aylık ve ön üst dişleri çok ayrık... acaba birleşir mi? yokda dişlek mi olacak ayrık ayrık.. daha diş doktoruna götürmek için erken sanırım...


bizimkinin de ayrık ama ileride çok sorun olusa diş teli vs ile halledilebilir diye üzreinde durmuyorum ben.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK