ÇOCUKLUKTA ÖFKE NÖBETLERİ
Öfke, her çocukta görülen normal bir duygudur. Çocuktan çocuğa
sıklığı, yoğunluğu ve gösteriş şekli değişir. Öfke nöbetleri çığlık
atma, bağırma, kötü söz söyleme, eşyaları fırlatma, ilerleyen boyutta
ise kendine ya da başkalarına zarar verme şeklinde kendisini belli
eder. Yaş ilerledikçe, özellikle 4 yaş ve sonrasında çocukların
öfkelerini daha iyi kontrol etmeyi öğrenmiş olmaları; öfke
nöbetlerinin sıklığı ve şiddetinde azalma olması beklenmektedir.
"Çocukların öfke (nöbeti) yaşamalarının farklı nedenleri vardır:"
Çocuk gücünü ve büyüdüğünü ispatlamak isteyebilir, bu nedenle kendi
dediklerinin olması konusunda diretir ve bazı şeylerin kendi
kontrolünde olmasını arzu eder. Bu noktada engellendiğinde ise öfke
yaşar.
Çocuk huzursuz aile ortamı, ebeveynlerin yüksek beklentisi gibi stres
yaratan durumlarda tepkisini öfkelenerek gösterebilir.
Çocuk hastalık, sevilen birinin kaybı, taşınma, okula başlama, kardeş
doğumu... gibi ani, beklenmedik ya da yeni deneyimleyeceği durumlarda
hırçınlaşabilir ve öfke nöbetleri yaşayabilir.
Çocuk, ebeveyni öfkesini kontrol edemeyen biri ise, onu model alacağı
için o da öfkesini yönetemeyebilir.
Ayrıca çocuğun gün içerisinde yaşadığı açlık, yorgunluk, uykusuzluk ya
da hastalık gibi durumlar da çocuğun öfke nöbeti geçirme olasılığını
tetikler.
"Ebeveynler öfke nöbetlerini pekiştirmemeye özen göstermelidirler:"
Çocuklar arada bir öfke nöbeti yaşayabilir. Bazen ise bu öfke
nöbetleri geçici bir döneme özgü olabilir. Fakat ebeveynlerin
takınacağı yanlış tutumlar yüzünden bu nöbetler sıklaşarak ya da
kalıcı hale gelerek bir alışkanlığa dönüşebilir. Öfke nöbeti, artık
çocuğun bir alışkanlığı haline dönüştüyse bunun en temel nedenlerinde
birisi, ebeveynlerin bu davranışı farkında olarak ya da olmayarak
pekiştirmiş olmalarıdır.
Çocuğun öfke nöbetleri ebeveynler tarafından iki şekilde pekiştirilmiş
olur: Ya bu davranışa ilgi gösterme yoluyla, ya da bu davranışı
sonucunda çocuğun isteğini gerçekleştirmek yoluyla.
İlkini ele alacak olursak; ebeveyn çocuğun bağırması, eşyaları
fırlatması karşısında sakinliğini koruyamaz ve sinirlenirse; kendi de
bağırıp çağırmaya başlar, çocuğa kızar, ceza verirse, çocuk annesine
işini gücünü bıraktırıp olumsuz bir şekilde de olsa annesinin ilgisini
çekmeyi başardığı için amacına ulaşmış sayılır. Asıl amacına ulaşamasa
bile, ilgi çekme amacına ulaşarak ikincil kazanç sağlamıştır. Burada
illaki ebeveynin kızmasına gerek yoktur. Anne bu duruma üzülmüş olup
bu üzüntüsünü ya da bu durum karşısındaki çaresizliğini çocuğun
yanında başkaları ile paylaştığında da çocuk ilgi çekme amacına
ulaşmış olacaktır.
İkinci durumda ise ebeveyn çocuğun ağlaması, bağırması karşısında ya
kendi tahammül etmekte zorlandığı için ya da etraftaki insanlardan
utandığı veya tepkilerinden çekindiği için pes eder ve çocuğun
dediğini yapar. Bu durumda çocuk zaten asıl amacına ulaşmış olur.
Ebeveyn ağlasa da fikrinin değişmeyeceğini çocuğa söyleyip, ona farklı
bir seçenek sunarak çocuğun dikkatini dağıtmaya çalışmalıdır.
Ebeveynler sakinliklerini korumalı ve çocuğun öfke davranışını
pekiştirmemeye çalışmalıdırlar. Bu hususta istikrarlı olmalıdırlar.
Bir iki kez deneyip pes etmemeli, sabırlı olmalıdırlar. Böylece büyük
olasılıkla öfke nöbetlerinin şiddeti, sıklığı ve süresi zamanla
azalarak normale dönmeye başlayacaktır.
Öfke nöbetleri her gün günde bir kaç kez yaşanıyorsa, nöbetin süresi
uzun sürüyor ve zamanla azalmak yerine aynı kalıyor veya artıyorsa,
çocuk kendisine ya da başkalarına zarar veriyorsa, ebeveynler artık bu
durumu idare edemiyor ve kendi ruhsal durumları bozulmaya başladıysa
öfke nöbetleri artık ciddi bir sorun halini almış demektir ve
profesyonel destek alınmasının zamanı gelmiştir.
Haftaya sorularla bu konuya devam edilecektir.
Psikolog Canan Cantürk