Bu anlayış Kuran'la taban tabana zıttır. Kainat kimsenin yüzü suyu hürmetine yaratılmamıştır. "Ben insanları ve cinleri sadece Bana kulluk etsinler diye yarattım" Zariyat Suresi 56 Peygamberimiz elçidir ve bizim efendimiz değildir. O efendi ise ona "Efendim" ! diyenler onun kölesi olmaz mı? Biz sadece Allah'a kul olmalıyız. Şefaat diye bir şey de yoktur. "Ey iman edenler! Alış verişin, dostluğun ve şefaatin olmayacağı gün gelmeden önce size rızık olarak verdiklerimizden harcayın." Bakara 254 "Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse başkasının yerine bir şey ödeyemez, kimseden şefaat kabul edilmez, hiç kimseden fidye alınmaz" Bakara 48
Hocam bu ayetleri kendinize göre yorumlamanız ve bu sonuca varmanız çok üzücü olmuş. Peygamber Efendimizin şefaatini kabul etmiyorsunuz sözlerinizle. Bu ayetlerin gerçek manalarını bu işin ehli olanlardan, müfessirlerden öğrenmekte fayda var:
Ey iman edenler! İçinde ne bir alış-veriş, ne bir dostluk, ne de (Allahın izni olmadıkça) bir şefaat bulunan bir gün gelmeden önce, sizi rızıklandırdığımız şeylerden (Allah yolunda) sarf edin! Kâfirler ise, zâlimlerin ta kendileridir. (Bakara, 254)
Devamındaki 255. ayette İzni olmadan Onun huzurunda kim şefaat edebilir? buyrulmuştur. Yani ayet (Allahın izni olmadan şefaat yok) manasındadır. Elmalılı Hamdi Yazır Hazretleri bu ayetin tefsirini şöyle yapmıştır:
O gün herhalde gelecek, o kâfirler o zaman alışveriş ile fidye ve mübadele ile hiçbir iş göremeyecekler; ne dostları bulunacak, ne şefaat edenleri. Demek ki yüce Allah'ın ululuğundan şefaat umulamaz değildir. Fakat şefaat da herkesten önce O'nun kendi elindedir ve O'nun izni ve emri ile gerçekleşebilir. O zaman şefaat kapısı açılır. Ve şefaat etmesine izin verilenler kendi dilediklerine değil, yine Allah'ın dilediklerine şefaat imkânını bulabilir. Bundan anlaşılır ki önce, hak tanımayan Allah düşmanlarının kendilerine şefaat etmesi umulan bir Allah dostu bulabilmelerine, bunun gibi müşriklerin putları gibi ilim şanından olmayanların şefaatçi olabilmelerine, asla ihtimal yoktur.
Dolayısıyla bu ayette ne de bir şefaat bulunan bir günden kasıt şefaatin olmadığı değil, kafirler için şefaat kapılarının kapalı olduğudur.
Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse bir başkası adına bir şey ödeyemez. Hiçbir kimseden herhangi bir şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz. Onlara yardım da edilmez.[BAKARA/48]
Ömer Nasuhî Bilmen Tefsiri:
Bu âyeti kerimedeki şefaatin reddi, kafirler içindir. Çünkü Kurânın bu hitabı onlara yöneliktir. Ve Allahın izni olmadıkça kimsenin şefaatte bulunamıyacağını bildirmektedir. Yoksa müslümanlar hakkında din büyüklerinin ve bilhassa Rasûlü Ekrem Efendimizin şefaatte bulunacakları naklen sabittir.