اللهمّ صلِّ على سيّدنا محمّد وعلى آل سيّدنا محمّد
Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed
salavat getirmek ....tamamda neden getiriyoruz ayet varmı bununla ilgli.....aklım almadı bunu bir türlü.....bilenler yardımcı olsun.....
Peygamber Efendimiz mübarek bedeniyle aramızdan ayrılmış olsa bile hâlâ ümmetinin sevinç ve kederlerinden haberdardır.
Ümmeti olarak biz Müslümanlar O’nunla irtibatımızı ortaya koyarsak O’nun ahirette en zor durumda kaldığımız anlarda ‘O benim ümmetimdendi!’ referansını vermesini bekleyebiliriz.
Kendisine çokça salât ü selam getirilmesini tavsiye eden Efendimiz, bunu bir hadisiyle de şöyle ifade eder: “Şayet içinizden biri bana salavat getirirse onun selamını almak üzere Allah ruhumu bana iade eder, ben de onun selamını alırım.” (Ebu Davud, Menâsik 96) Bu hadisten hareketle şunu söyleyebiliriz ki, O’na salât ü selam getirmekle biz de manen dirilişe geçiyoruz.
Kur’an salâvatı emreder
Kur’an-ı Kerim’de, “Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygamber’e hep salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve tam bir içtenlikle selam verin.” (Ahzab, 36/56) buyurulur. Salât; tebrik, tezkiye, saygı, dua, istiğfar ve rahmet gibi mânâlara gelir. Ayette bahsedilen Allah’ın salât etmesi; O’nun Efendimiz (sas)’e rahmet etmesini, meleklerin salâtı onların, Allah Rasulü için istiğfar etmelerini ve bizim salâtımız da O’nun için dua etmemizi ifade etmektedir.
Ayet-i kerime, Peygamberimiz’e salât ve selamla hürmetlerimizi sunmanın, mümin olmanın bir gereği olduğunu ifade eder. “Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammed: Allâh’ım! Efendimiz Hz. Muhammed’e salât ü selam et!” demek hiç de zor olmayan bir bağlılık göstergesidir. Bu bağlılık aynı zamanda O’ndan kendimiz için şefâat talebinde bulunmaktır. O’na getirdiğimiz her salât ü selam, “Ahirette bize de şefaat et, biz de Senin ümmetinin bir ferdiyiz.” mânâsına gelir.
Allah Rasulü’ne salâvat getirmenin ehemmiyetini ifade eden başka hadisler de vardır: “Yeryüzündeki Allah’ın seyyah melekleri ümmetimin salât ü selamını bana anında ulaştırırlar.” (Nesai, Sehv 46) “Kıyamet günü insanların bana en yakını bana en çok salâvat okuyandır.” (Tirmizi, Salât 357) “Kim bana bir salâvat okursa Allah da ona on rahmet ve ikramda bulunur.” (Nesai, Sehv 55) “En cimri insan, yanında adım anıldığı halde bana salât ü selam getirmeyendir.” (Tirmizî, Deavât, 100)
Bu ve benzeri hadisler bize sık sık O’na bağlılığımızı göstermemizin önemini ifade eder. Burada unutanlar, ahirette unutulma ve yok sayılma ile cezalandırılırlar.