Her Güne Bir Sıkıntı, İstediğinizi Seçin

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
18 Oca 2014 16:48:30
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Her güne bir sıkıntı, istediğinizi seçin

ÖN YARGILI düşünenler, başlığı görünce saçma sapan bir konu daha şeklinde düşüneceklerdir.

Onlara göre, sıkıntı bir SEÇİM olamaz. Seçme şansı olsa kimse sıkıntı almayı / çekmeyi istemezdi.

Bu ÖN YARGILI düşünceye aklını kullanan insan çekeceği sıkıntıyı kendi seçer düşüncesi ile karışılık vermek istiyorum.
Dünya hayatı, imtihan olma özelliğine istinaden istisnasız herkesin sıkıntı çekmesi şeklinde  gerçekleşmektedir.

Akıllı insan çekeceği sıkıntıyı kendi belirler. Çekeceği sıkıntıyı belirlemeyenler için dünya hayatının sahibi çeşitli sıkıntılar verir.
Bu sıkıntılar çoğunlukla sağlık problemleri, geçim sıkıntısı gibi ufak tefek sıkıntılardır.
Çünkü çekeceği sıkıntıyı kendi seçmeyen insanlar küçük / zayıf insanlardır, büyük sıkıntılara tahammül edemezler.

Sıkıntılarla mücadele etmek, ilerlemeye / yükselmeye vesile olur. Küçük sıkıntılara maruz kalan kişilerin ilerlemeleri / yükselmeleri yavaş olur.

Lars Svendsen'in Sıkıntı Felsefesi isimli kitabının tanıtımında şu cümle mevcuttur:
Alıntı
- Sıkıntı bizi ilgilendirmeyen herşeye yapıştırdığınız boş bir etikettir. Sıkıntı herşeyden önce içinde yaşadığımız bir şeydir, üstüne sistemli olarak kafa yorduğumuz bir şey değil.
İlginin çeşitlenerek çoğalması sıkıntıyı azaltır. Ne kadar az şeyle ilgilenirseniz o kadar KÜÇÜK ve çok sıkıntılarınız olur.

Büyük sıkıntılara talip olanlar, sağlık, geçim sıkıntısı gibi ufak tefek sıkıntılardan şikayet edenleri anlamakta zorlanır.

Büyük sıkıntılara talip olanların, büyük mükafatlar kazandığı / kazanacağı da unutulmamalıdır.

Ben büyük sıkıntılara katlanamam, mükafatınıda istemiyorum diyenler, küçük sıkıntılardan ve küçük mükafatlardan şikayet etmemelidir.

Sıkıntımı "öğretimin ön planda olduğu toplumumuzda EĞİTİMİ ÖN PLANA çıkartmak" olarak seçtim.
Bu amaç uğruna gösterceğim çabanın büyüklüğü alacağım mükafatın büyüklüğüye doğru orantılı olacaktır.

Sizin seçiminizi öğrenebilir miyim?

Çevrimdışı asumanöz

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 19 Oca 2014 13:06:21
Ve aleykümselam  sayın turgutkuzan..
Yine bir konu açmışsınız..
Bu da diğerleri gibi ..

"Sizin seçiminizi öğrenebilir miyim?" yazmışsınız.
 Bizim seçimimiz bize kalsın olur mu?

Allah selamet versin.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 20 Oca 2014 14:27:35
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
"Sizin seçiminizi öğrenebilir miyim?" yazmışsınız.
 Bizim seçimimiz bize kalsın olur mu?
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

1) 2010 Amerika yapımı "Sosyal ağ" isimli filmi izlemiş olduğunuzu umut ediyorum. İzlemeyenler için film hakkında bilgi vermeyi uygun görüyorum.

The Social Network (Sosyal ağ), Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in hayat hikayesini ve ünlü sosyal paylaşım sitesinin kurulma aşamalarını anlatıyor.

Facebook, başlangıç olarak bir grup erkek üniversite öğrencisinin, kendileri ile ilgilenen bayan üniversite öğrencileri iletişime geçmelerine vesile olmak amacıyla düşünülmüş bir çalışmadır.
Sadece üniversetinin verdiği e-posta adresi ile üye olabilme zorunluluğu getirilerek, sitenin elit bir kesime hitap etmesi düşünülmüştü.

Bir arkadaşı, web sitenin kodlarını yazan öğrenciyle  bir sıkıntısını paylaşır.
Üniversitede beğendiği bir bayan öğrenci vardır. Bayan öğrenciye arkadaşlık telif etmeden önce, başka bir erkek arkadaşı olup olmadığı hakkında bilgisi olup olmadığını sorar.
Bu bir programcıya sorulacak soru mudur? :)
Mark Zuckerberg, arkadaşının sıkıntısının, bir çok kişi ile aynı olduğunu bilmektedir ve o anda bir çok kişinin yaşadığı sıkıntı için çözümü buluverir.
Web sitesi kodlarına "İlişki durumu" seçeneğini ekler.

Avrupa ve Amerika'da Facebook'un moda haline gelmesini sağlayan bu seçenek olur. (Bu durumun Türkiye için geçerli olup, olmadığı konusunda bilgi sahibi değilim.)
Mark Zuckerberg'e bir bayanın erkek arkadaşı olup olmadığı hakkında soru soran kişinin, sorusunun dünya çapında bir değişime yol açacağını bilseydi yine de sorar mıydı acaba? :)

2) 2000'li yıllara girdiğimizde internet ortamı ile tanıştım.
İnternet ortamını amacıma yönelik olarak nasıl kullanabilirim düşüncesinden hareket ederek, mynet.com sitesinin ücretsiz web alanı hizmetlerinden faydalanarak bir web sitesi oluşturdum.
Web sitemde Türkçe, Tarih, Coğrafya, Felsefe konularında ders notları yayınlamaya başladım.
O yıllarda ödev siteleri yeni yeni ortaya çıkmıştı, ders notları, sorular yayınlayan siteler yoktu.
İstanbul'da yaşayan bir internet kullanıcısı e-posta göndererek sıkıntısını benimle paylaştı.
Ama (gözleri görmeyen) bir lise öğrencisi olduğunu ders çalışmak için kaynak bulmakta zorlandığını, web sitemdeki ders notlarının kendisine çok faydası olduğunu, bununla birlikte uzun süre internete bağlı olmak zorunda kaldığı için yeterince faydalanamadığını belirtti.
O yıllarda sınırsız internet kullanımı diye bir şey yoktu. İnternet kağnı hızında çalışırdı, süre ve açılan sayfalarla ilgili (MB cinsinden) sınırlamalar  vardı.
Bu sınırlamalara bağlı olarak internet kullanım maliyeti artıyordu.
Web sitemde yayınladığım ders notlarını CHM formatında hazırlayarak e-posta ekinde kendisine gönderip gönderemeyeceğimi sordu.
Cevap olarak CHM formatını hakkında bilgim olmadığını yazdım.
CHM formatının bir çeşit yardım dosyası olduğunu, hangi programı kullanarak hazırlayabileceğimi, programın zaten bilgisayarımda mevcut oluğunu, programı nasıl kullanacağı anlatan bir e-posta gönderdi.
O güne kadar hazırlamış olduğum ders notlarını 4 CHM dosya olarak düzenleyerek e-posta ekinde göndermeye çalıştım.
E-posta hizmetlerinin CHM dosya gönderme imkanı vermediğini anlaşınca dosyaları web siteme koyarak indirme linklerini istekte bulunan arkadaşa ilettim.

Yıllardır, başta KPSS olmak üzere, açılımını dahi bilmediğim bir çok sınava web sitemde yayınladığım Türkçe, Tarih, Coğrafya, Felsefe Ders Notları ile hazırlandıklarını, ders notlarını çok faydalı buldukları için teşekkür içeren mesajlar alıyorum.
(O ders notları yayınlandığnda ikinci KPSS yapılmamıştı.)
Ders çalışmak için kaynak ihtiyacını bana ileten ama (gözleri görmeyen) arkadaş, ihtiyacının Türkiye çapında bir etkiye yol açacağını bilseydi yine de ihtiyacını bana iletir miydi?

3) 2000'li yılların ilk çeyreğinde Flash (3. versiyon) isimli bir program elime geçti.
Programın kullanımı ile ilgili verilen örnek çalışmalardan birinde bir patlıcan resmi vardı.
Patlıcanın yanında bulunan, şapka, şemsiye, gözlük, burun gibi aksesuarlar sürüklenerek patlıcanın üstüne getirilebiliyor ve patlıcana insan görünümü kazandırılabiliyordu.
(Günümüzdeki giydirme oyunlarının atası olan çalışma)
Bu çalışma çok ilgimi çekti. Bu çalışmadan amacıma uygun olarak nasıl faydalanabilirim şeklinde düşündüm.
Web sitemde yayınladığım 50 civarında sürükle bırak çalışması bu düşünceden hareketle hazırlanmıştır.
Çalışmalarıma başladığım dönemde flash programı ile sadece reklam bannerleri yapılıyordu.
Çalışmalarımdan sonra sürükle bırak özelliği taşıyan eğitsel çalışmalar da yapılmaya başlandı.

2000'li yılların son çeyreğinde İstanbul'daki bir üniversite de öğretim görevlisi olarak görev yapan bir doçentten bir e-posta aldım.
Üniversitede yeni konulan bir derste, bilgisayar ortamında eğitim programları hazırlamayı öğrettiklerini belirtiyor ve flash program ile hazırladığım kesir çalışmasını dersin bir konusu olarak kullanmak için izin istiyordu.
(Bir cetvel üzerinde basit, bileşik, tam sayı , ondalık kesirlerin görülebildiği çalışmam)
İzin isteyen arkadaş daha sonra ders konularını işlediği bir web sitesi açtı.

Bir çalışmamın üniversite ders konusu olacağını bilsem o çalışmayı yapar mıydım acaba?

4) Aynı evi paylaştığımız yeğenlerimin ingilizceyi mümkün olduğu kadar erken öğrenmeleri gerektiğine inanıyordum.
İngilizce öğrenmede yaşanan sıkıntıları bilmediğim için öncelikle kendim ingilizce öğrenmeye karar verdim.
İngilizce öğrenirken yaşadığım sıkıntılara ürettiğim çözümlerle 132 günde ingilizce başlıklı bir çalışma ortaya çıkardım.
Bu çalışmamın kullanıcı sayısı minimum  bir milyon kişiye ulaştı.

Minimum bir milyon kullanıcı sayısını Web sitemde yayınladığım on ayrı program için kullanabilirim.

Sıkıntıların paylaşılması, bazı insanlar için ilham kaynağıdır.

Seçtiğiniz sıkıntının size kalmasını tercih etmişsiniz, saygıyla karşılıyorum.
BUNUNLA BİRLİKTE belki paylaşmadığınız için ilhama vesile olacak sıkıntınız ile milyonlarca kişinin sıkıntısını devam etmesine sebep olmuş olabileceğinizi de göz önünde bulundurmalısınız.

Forumda yazdığım mesajları lüzumsuz, saçma olarak tanımlayan arkadaşlar oluyor. Mesajlarımın kimlere, hangi ilhamı verdiğini kim bilebilir ki?

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 20 Oca 2014 14:31:38
Sıkıntı , sıkıntısı olmayan insanlara sıkıntı empoze etmenizden kaynaklanıyor diye  düşünüyorum.

Çevrimdışı eslemnurum

  • Uzman Üye
  • *****
  • 10.560
  • 26.279
  • 10.560
  • 26.279
# 30 Oca 2014 20:32:48
Doğrudur her güne bir ya da birden fazla bile dusebiliyor. Ancak verenin kim olduğunu bilenler için sikintinin adi kaliyor, kendi değil...

Çevrimdışı eslemnurum

  • Uzman Üye
  • *****
  • 10.560
  • 26.279
  • 10.560
  • 26.279
# 19 May 2014 05:26:21
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Doğrudur her güne bir ya da birden fazla bile dusebiliyor. Ancak verenin kim olduğunu bilenler için sikintinin adi kaliyor, kendi değil...
Boyle dusunebildigim günlere donebilsem keşke,
Simdi ayni iskenceyi katlayarak,
Her yeni gunde defalarca çekmek var.

Çevrimdışı calikusu66

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 446
  • 932
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 446
  • 932
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 19 May 2014 18:01:27
Secilen sıkıntılar, imtihan degildir diye dusunuyorum.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK