Hiç Dikkatinizi Çekti Mi???

Acaba ilk yoğurt nasıl yapıldı?

Acaba ilk yoğurt nasıl yapıldı?

Milli yiyeceğimiz olan yoğurdun ilk defa nasıl yapıldığına dair yeterli ve kesin bir bilgi mevcut olmamakla birlikte, göçebe olarak yaşamlarını sürdüren atalarımızın yoğurt yapımında kullandığı doğal mayalar karınca yumurtalarıymış. Taşların altında yer alan küçük ve beyaz baloncuk şeklindeki taze karınca yumurtalarını ezmişler ve ısıtılan sütün altına koymuşlar. Böylece süt karınca yumurtalarında bulunan kimyasal maddeler yardımıyla mayalanarak yoğurt haline gelmiş

İnsanların artık birbirine saygısı ve tahammülü kalmadığını çok sık görüyorum çevremde.Sanırım dikkatimi bu çekiyor.

Hoşgörünün ve gülümseyen yüzlerin azalması dikkatimi çekiyor.

güzel günler hep geçmiştedir,hiçbir zaman bugünümüz güzel olmadı daima geçmişimizle mutlu olamaya çalışırız bu günün değerini asla bilmeyiz ve mutluluğu ulaşılmaz yaparız
benim bu dikkatimi çekti.

DEJA VU
 Fransızca bir kelime olan ‘déjà vu’, Türkçede ‘daha önce görülmüş’ anlamını taşıyor. Açıklamak istediği durum ise şu: Özel bir anı ya da birtakım koşulları, aynı şekilde daha önceden de yaşamış olduğunuzu hissetme hali. Herkesin hayatında bir ya da birkaç kez yaşadığı bu duygu, şaşırtıcı, anlaşılmaz, gizemli ve evet ürkütücüdür. Birçok kişi ‘déjà vu’ hissini psişik bir deneyim olarak algılar. Birçok kişiye göre ise bunlar, önceki hayatlarımızdan davetsiz çıkıp gelen anlık karelerdir. Araştırmacılar ‘déjà vu’ ile ilgili bazı açıklamalar yapmaya çalışsalar da, bu tuhaf hissin nedeni, bir gizem olmayı sürdürüyor.

Çevremizde bulunan kararlı ve tutarlı insanların duruşve davranışları ile çevresindekilere rol model olduğu belli bir oran nispetinde herkesi bir şekilde etkilediği dikkatinizi çekti mi?

sabah işe giden insanların suratının asık olduğu, bu durumun  beni olumsuz etkilediği, gülmeyi unuttuğumuz...

    Kılık kıyafet serbest oldu ya...
 Bugün bir öğrencim tesbih gibi bir şeyi boynuna takıp da gelmiş. Öğrencime şaka yollu "Oğlum, tesbihi boynuna   niye  taktın ? dedim." Hemen çocuklar; "Öğretmenim, o tesbih değil, moda  olan kolye." dediler. Ben de  , moda olduğunu biliyorum, dedim.
  Daha sonra  kendi kendime  ;Ya Rabbim ne tezatlıklar ülkesinde yaşıyoruz, sanatçının biri çıkıp boynuna  tesbihe benzer  bir kolye takıyor. Ve bu  insan;   gençler  için bir  idol olabiliyor - kennn..., hani  dindar bir insanın  bunu  alıp  ta  boynuna  taktığını  düşünün, sizler  bizler dahil hepimiz  o insan için ;aklını kaçırmış, delirmiş galiba... vay gerici- yobaz- bağnaz herif... ve dahasını  o insana  sarf edebileceğimiz  hiç dikkatinizi  çekti  mi…
  

DEJA VU
 Fransızca bir kelime olan ‘déjà vu’, Türkçede ‘daha önce görülmüş’ anlamını taşıyor. Açıklamak istediği durum ise şu: Özel bir anı ya da birtakım koşulları, aynı şekilde daha önceden de yaşamış olduğunuzu hissetme hali. Herkesin hayatında bir ya da birkaç kez yaşadığı bu duygu, şaşırtıcı, anlaşılmaz, gizemli ve evet ürkütücüdür. Birçok kişi ‘déjà vu’ hissini psişik bir deneyim olarak algılar. Birçok kişiye göre ise bunlar, önceki hayatlarımızdan davetsiz çıkıp gelen anlık karelerdir. Araştırmacılar ‘déjà vu’ ile ilgili bazı açıklamalar yapmaya çalışsalar da, bu tuhaf hissin nedeni, bir gizem olmayı sürdürüyor.

gizem felan olduğu yok, dejavu beynin sağ yarısı ile sol yarısı arasında meydana gelen elektirik atlamasıdır beynimi çok yorduğumda; bazen bisikletli bir çocuk görürüm ve onu daha önce aynı yerde, aynı hızda, aynı kıyafetle, tekrar gördüğümü ama eskiden gördüğümü ya da geçmişe döndüğümü hissederim; yani beyin o anı kopyalıyor ve beynin mucizelerinden biri oluyor bir nevi zamanı ve mekanı büküp kara delik deneyimi yaşıyorsunuz. bazense bunlar daha önce rüyalarla kişilere telkin edildiğine dair bir teorim var ama bu kısmı bana ait  ve bilimsel değil bilimsel açıklaması sadece sağ ve sol lob arasındaki anlık elektirik atlamalarıdır

İnsanların cahilliklerini konuşurken olduğu gibi yazarken de saklayamadıkları dikkatimi çekti.

Cahillik okumayla geçmiyormuş meğer.

-bazen insanlar tartışmak yerine demagojiyi seçer anlarım; sığdırlar,
-bazen insanlar anlamazlar anlamadıkları şeyin fil mi canavar mı olduğunu tuttukları kuyruğundan çözmeye çalışırlar.
-bazen insanlar en fazla kahvehane sohbeti derecesinde aydındır ve dünyayı o kadar anlamlandırabilir  öyledir yapacak bir şey yok.
-bazen insanlar ağaç gibi yıllanırlar ama gövdeleri yaştır sert rüzgarlar ve fırtınalar bir anlam katmamıştır boş gövdelerine nitekim bazı ağaçlar sadece odundur, yapacak bir şey yok ama yapılmayacak olanı anlatmıştır bir çok kadim ses; "kör olasın demiyorum ama kör olmada gör beni" diyeni duyamayan ancak kördür. buna varmak hiç olmaktır, çünkü tarih ve zaman çeliğe benzerken biz gövdesine çarpan onca çakıl tanesiyiz ki doğru anladığını doğru söylediğinde ancak o çeliğe bir yonga, bir iz bırakırsın yahut sadece koltuğunun verdiği güç ya da bankadaki paran kadarsındır lakin yüzyıllar öncenin nice şanı bilinmeyen firavunlarından geriye ancak kemik kalır o ağacın gövdesi yaşsa

-bazı insanlar ise olduğu yerde değil olması istenilen vitrinde durur düşündüğü şeyin tarih karşısında hükmü yoktur

  Sokakta yürüyen 10 insandan neredeyse 8'inin telefondan kulaklıkla müzik dinlediği ya da telefonla konuştuğu ve o kulaklık yüzünden kendilerine verilen selamı bile almadıkları dikkatinizi çekti mi?

Kıskanç, kötü niyetli insanların yüzlerinden belli olduğu ve bunların çok itici olduğu dikkatinizi çekti mi?

kesinlikle... insanların duyguları direk olarak yüzlerine yansıyor. hata sizin hakkınızda ne düşündükleri bile. o yüzden insanların yüüznü çok incelerim.

Kıskanç, kötü niyetli insanların yüzlerinden belli olduğu ve bunların çok itici olduğu dikkatinizi çekti mi?