Hicrî Yeni Yıl
Müslüman takviminde hicrî yılbaşı, Muharrem Ayıdır. Bu ayın ilk günlerinin ibadetleri çok makbuldür. Peygamber Efendimizden bu hususta pek çok hadîs-i şerîf nakledilmiştir.
İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ-nın naklettiği bir hadîs-i şerifte Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:
Zilhiccenin sonuncu günü ile Muharremin birinci günü (yılbaşı günü) oruç tutan, geçmiş yılı oruçla bitirip, yeni yıla oruçla başlamış olur. Allah Teâlâ o orucu onun elli yıllık günâhına keffâret eder. (Gunye, 2/54; Nüzhetül-Mecâlis, 156)
Bu hususta başka bir hadîs-i şerîf de şöyledir:
Ramazandan sonra en fazîletli oruç, Allâhın ayı olan, Muharremde tutulan oruçtur. Farz namazdan sonra en fazîletli namaz, gece namazıdır. (Tâc Tercemesi, 2/146; bkz: Müslim, Sıyâm, 202; Ebû Davud, Savm, 55; Tirmizî, Savm, 40)
Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-den şöyle dediği nakledilmiştir:
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimize farz namazdan sonra hangi namazın ve Ramazan ayı orucundan sonra hangi orucun efdal olduğu soruldu da:
-Farz namazdan sonra en fazîletli namaz, gece yarısı kılınan namazdır. Ramazan ayından sonra en fazîletli oruç, Allâhın ayı olan Muharrem orucudur. buyurdular. (Tâc Tercemesi, 2/146; Müslim, Sıyâm, 202; Ebû Davud, Savm, 55; Tirmizî, Savm, 40)
Hazret-i Ali -kerremellâhu vecheh- demiştir ki: Adamın biri gelip, Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimize sordu:
-Ramazandan sonra hangi ayda oruç tutmamı emredersin?
Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
-Ramazandan sonra oruç tutacaksan, Muharrem ayında tut. Çünkü o, Allâhın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, o günde Allah geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabûl etmiştir. Yine o günde gelecek diğer kavimlerin de günahlarını afv eder. buyurdu. (Tâc Tercemesi, 2/146; Tergîb ve Terhîb, no: 1527, 2/120; Tirmizî, Savm, 40)
Bu ay içinde tarih boyunca pek çok önemli hâdise gerçekleşmiştir. Hattâ kıyamet de Muharrem ayının onuncu günü olan, Aşûre günü kopacaktır. Bu hususta Peygamber Efendimizden şöyle bir hadîs-i şerîf rivâyet edilmiştir:
Sahâbe -radıyallâhü anhüm-:
-Yâ Rasûlallah! Allah Teâlâ, Aşûre gününü diğer günlerden fazîletli kılmış mıdır? diye sorduklarında,
-Evet, Allah Teâlâ Aşûre gününü diğer günlerden üstün tutmuştur. Allah Teâlâ gökleri Aşûre günü yarattı. Dağları, denizleri, kalemi, levhi ve Âdem -aleyhisselâm-ı Aşûre günü yarattı. Âdem -aleyhisselâm-ı Aşûre günü Cennete koydu. İbrâhim -aleyhisselâm-ı ateşten Aşûre günü kurtardı. Aşûre gününde, oğlunun yerine kurban etmek için ona büyük bir koç verdi. Allah Teâlâ, Firavunu Aşûre günü boğdu. Eyyûb -aleyhisselâm-dan belâyı Aşûre günü kaldırdı. Âdem -aleyhisselâm-ın tevbesini Aşûre günü kabul etti. Dâvud -aleyhisselâm-ın zellesini Aşûre günü bağışladı. Îsâ -aleyhisselâm- Aşûre günü dünyaya geldi. Kıyâmet kopacağı zaman, Aşûre günü inecektir. buyurdular. (Gunye; 2/53; ayrıca bkz: Taberânî, Mucemül-Kebîr, 5538; Heysemî, Mecmaüz-Zevâid, 5132)