ÇAĞRI BEĞ
Türkiye Devletinin kuruluşunda çok büyük payı olan bu kahraman Oğuz Beği, Mikaîl Yabgunun büyük oğlu, Selçuk Sübaşının da torunudur. Mikaîl yabgu büyük ihtimalle babası Selçuk Beğden önce ölmüş, fakat tarihe Çağrı Beğ ve Tuğrul Beğ adında iki ateş parçası oğul bırakmıştır.
Hazar Kağanlığına bağlı olan Oğuzlar, XI. Yüzyıl başlarken bu kağanlığın dağılmaya yüz tutmuş olması dolayısıyla dağınık bir halde bulunuyorlardı. Doğularında kuvvetli Karanlı Hakanlığı, güneylerinde daha kuvvetli Gazneliler İmparatorluğu vardı.
Oğuzların büyük bir bölümü Gaznelilere tâbi olduğu halde Çağrı Beğle Tuğrul Beğ, Karahanlıların Talas valisi olan Yağan Tegin Mehmet Buğra Hana bağlıydılar. Yağan Tegin, Talas ırmağı boyundaki Selçi şehrini dirlik olarak Çağrı ve Tuğrul beğlere vermişti.
Fakat huzur içinde değillerdi. Bir yandan Karahanlı-Gazneli rekabetiş ve savaşları, öte yandan kendi aralarında birlik olmayışı, geleceklerine güvenle bakmalarına engel oluyordu. İktisadî darlık içinde de bulunuyorlardı. Çağrı Beğ bu düzensizliği ve huzursuzluğu giderecek bir yol aradı. Kendi buyruğundaki savaşçılarla Anadoluya geçerek Rumlarla çarpışmaya karar verdi. Bu savaş milî-dinî bir ülkü ile, aynı zamanda iktisadî darlığa düşmekte bulunan Oğuzları doyurmak için yapılacaktı.
Bu savaş, gözüpek bir davranış olacaktı. Çünkü Maveraünnehirden kalkarak Bizans sınırına gelmek için Gazneliler İmparatorluğunun toprakları olan Horasan ve İrak-ı Acem ülkelerinden geçmek gerekiyordu.
Çağrı Beğ bu atılgan ve korkusuz yürüyüşü 1015te yaptı. Küçük kardeşi Tuğrul Beği girilmesi güç çöllerde bırakarak Harzem ile Buhara arasından Horasana girdi. Van gölünün güney bölgesinden Anadoluya saldırdı. O zaman bu bölgede Vaspurgan adında, Bizansa bağlı küçük bir Ermeni krallığı vardı.
Çağrı Beğ, 1015,1016 yıllarında bu krallığa korkunç saldırışlar yaptı. Kral Seneharimin ordularını yendi. Ermeni kıralı bu akınlardan o kadar yıldı ki krallığını Bizansa bırakarak Anadoluda kendisine başka bir yer verilmesini istedi. Vaspurgan karşılığında kendisine Sivas bölgesi bağışlandı.
Gazneliler, Çağrı Beğin bu korkusuz davranışını görünce onun dönüş yolunu kapamak için 1017de Harzemi işgal ettiler. Bundan haberi olmayan korkusuz Oğuz beği 1018te kuzeye yönelerek Gence ve Nahçıvan şehirlerine hâkim olan Şeddadoğulları beğliğinin ülkesine girdi. Bu kürt beğliğinin topraklarını çiğnedikten sonra Bizansın tâbiyetinde olan Gürcü krallığına sokuldu ve bütün o bölgeyi yağma etti.
1021de Anı Ermeni kırallığına çarptı. Sonra yolunu kesmek için Gaznelilerin aldığı bütün tedbirlere rağmen yurduna döndü.
Altı yıl süren bu akın bütün tarihte eşsizdir. Çünkü gerisi kesilmiş olduğu halde bir kumandanın, tanımadığı düşman ülkelerinde bu kadar çok dolaşması ve büyük doyumluluklarla ülkesine dönmesi âdeta bir askerlik mucizesidir.
Gazneli Sultan Mesud, Çağrı Beğ Oğuzlarının bu hareketlerinden ürktü ve buhara civarında yürüyerek Oğuzların büyük başkanı olan Arslan Yabguyu tutsak etti.
Bu olaydan sonra Çağrı Beği Karahanlılara yanaşmış ve Karahanlıların batı kolunun hakanı olan Ali Teginin maiyetinde görüyoruz. Fakat Ali Tegin bilmediğimiz bir sebeple, Çağrı Beğin amcası oğlu İnanç Yabguyu öldürünce araları açıldı. Savaş hazırlığı yapıldığı bir sırada Çağrı Beğin bir oğlu doğarak adı Alp Arslan kondu.
1029da yapılan savaşı kazanan Çağrı ve Tuğrul beğler biraz sonra Ali Teginin ve oğlu Şahmelikin darbeleriyle darmadağınık oldular. Malların çoğunu kaybettiler; kalanını da çöllerde saklayarak bir daha böyle bir bozguna uğramamak için askerî hazırlıklara başladılar.
Gazneliler bu hazırlıkları kendilerine karşı sandıklarından onlar da Oğuzları tepelemek üzere hazırlığa girştiler ve 1035te tecrübeli kumandan Beğdoğdu buyruğundaki orduyu Çağrı Beğ ve öteki Oğuzlara karşı yürüttüler. Bu ordu 2 Temmuz 1035te Oğuzların merkez koluna kumanda eden Çağrı Beğin pususuna düştü. Çağrı Beğ kolu, yağmur gibi ok yağdırarak Gaznelilerin atlarını öldürdükten sonra onları bozdu. Fakat Selçuklular bu zaferlerini tesadüfe vererek Gaznelilere elçi gönderip barış istediler. Elçiye gidip geldikten sonra bir anlaşma yapıldı.
Bu anlaşmada Dehistan vilâyeti Çağrı Beğe veriliyordu. Fakat gönderilen menşurda Oğuz beğlerine emir denecek yerde dihkan denilmesi Oğuzları güvensizliğe sevketti. Çünkü bu Farsça söz köy ağası anlamına geliyordu.
Yeniden savaş ve vuruş başladı. 1036da Çağrı Beğ, Merv yakınlarına kadar bir akın yaptı. 1037de Gaznelile Çağrı Beği bastırmak üzere Merve büyük bir kuvvet yürüttülerse de Çağrı Beğ çöle çekildi. Gazneliler kendisini kovaladılar. Fakat Çağrı Beğ, kendisini kovalayan Gazneli birliklerini bir vadide ansızın karşılayıp yok etti.
1037 Mayısının başlarında Çağrı Beğ, Mervde, Tuğrul Beğ Serhasta kendi adlarına hutbe okuttular. Fakat tam bağımsız değildiler. Çünkü ikisi de hutbede kendi adlarından önce Gazneli Sultan Mesudun adını okutmuşlardı.
Bu arada iki taraf anlaşır gibi oldu ve Oğuz beğlerine Gazneliler Devletinin büyüklerinin bazılarının kızları namzet gösterildi.
Bunlar arasında Çağrı Beğe de Ebülhasan Abdülcelilin kızı düştü. Selçuklular Merv ve Serhası boşaltarak düğün hazırlıklarına başlarken Karahanlılardan Uzkend valisi Börü Tegin yeniden Selçukluları kışkırtarak para ve silah gönderince iş değişti. Çağrı Beğ, kardeşi Tuğrul Beğle birlikte birkaç Gazneli kuvvetini yendi.
1038 Nisanında Gazneliler 30.000 kişilik seçme bir orduyla Selçuklular üzerine yürüyünce Oğuzlar kendi aralarında ne yapacaklarını konuştular. Çağrı Beğ, Nişabura baskın yapmak gibi gayet cüretli bir tasarı teklif ettiyse de Tuğrul Beğ bunu tehlikeli bularak normal savaşı tercih etti.
1038 Haziranında Serhas civarındaki Telhabda savaş başladı. Pek şiddetli ve hileli bir savaştan sonra Gazneli ordusu yok edildi. Serhas ve Merv yeniden alındı. Mervde Ulucamide yapılan bir toplantıda Çağrı Beğ, artık Gazneli sultanın himayesinde beğlik kurmaya razı olmayarak bağımsız devlet kurulmasını ve içlerinden birinin hepsine başkan seçilerek sultan tanınmasını teklif etti. Bu teklif kabul edildi ve Tuğrul Beğ başkan seçildi. Çağrı Beğ, küçük kardeşine hiçbir zaman rakip olmak istemedi. Tuğrul Beğ kısır olduğu için padişahlık nasıl olsa Çağrı Beğ koluna geçecekti.
1038 Temmuzda Çağrı Beğ, Heratı işgal etti. Ekimde 50.000 kişil Gazneli ordusu Selçuklulara karşı yürüyüşe geçti.
Bu ordu Kasımda Belhe girdi. Fakat Gazneli Sultan Mesud, Selçuklulardan önce onların müttefiki olan Karahanlı Börü Tegin üzerine yürüdü. Çünkü onun, Selçuklular tarafından Horasan padişahı ilân edileceği hakkında bir söylenti duymuştu. Soğuğa, kara, insan ve hayvan kaybına bakmadan ilerliyordu. Çağrı Beğ de bu durumdan faydalanmak isteyerek ordusunun gerisine düşecek şekilde yürüyüşe başladı. Sultan Mesud bunu öğrenince Börü Tegini bırakarak geri döndü ( 12 Ocak 1039 ). Belhe çekildi.
Çağrı Beğ şubatta Nişabura gelerek Tuğrul Beğ tarafından karşılandı. Burada 40 gün kaldı. Şehrin büyükleri birer birer ziyaret ederek hoş geldin dediler. Tuğrul Beğin tahtı yanına konulan süslü bir sedirin üzeride oturuyordu. Fakat Nişaburlulara Tuğrul Beğ kadar iyi davranmak niyetinde değildi. Çünkü Sultan Mesud taraftarlarının propagandasıyla Nişabur emîrlerinin ve şeyhlerinin ahaliye Selçuklular aleyhinde söz söylediğini ve camilerde açıkça beddua ettiklerini işitmişti. Gaznelilerle Selçuklular arasında yapılan savaşlar İran-Türkistan-Çin pazarı olan Nişaburun ticaretini felce uğrattığından bundan şikâyetçi olan tüccarlar da Oğuzlar aleyhine yürütülen Gazneli ordularına maddî yardımlarda bulunmuşlardı. Bundan dolayı Çağrı Beğ ve buyruğundaki beğler Tuğrul Beğe başvurarak Selçuklu-Gazneli savaşlarının kesin bir sonuca bağlanmamış olması dolayısıyla, hâlâ zengin bir ticaret eşyasına malik bulunan şehrin yağmasına izin rica ettiler. Tuğrul Beğ razı olmayınca hoşnutsuzluklarını gizlemediler. Uzun tartışmalardan bir sonuç çıkmayınca Tuğrul Beğ bıçağını çekerek Çağrı Beğe : Yağmada direnirsen kendimi öldürürüm dedi ve bıçağı yüreğine götürdü. Çağrı, bıçağı yakalayarak yağmadan vazgeçtiğine söz verip intiharı önledi. Tuğrul Beğ de ona 500.000 dirhem ve birçok hediye verilmesini emretti.
Martta Çağrı Beğ, Nişaburdan ayrılarak Serhasa yöneldi.
Çağrı Beğ Gazneli Sultan Mesudun kesin sonuçlu bir saldırı yapacağını bildiği için o da tedbirli davranıyor, onun hareketlerini güçleştirmek için geçeceği yerleri yakıp kıyıyordu.
6 Nisan 1039da Aliabad ovasında Sultan Mesud ve Çağrı Beğ kuvvetleri çarpıştılar. Çağrı Beğ, üstün kuvvetler karşısında çekilmeye mecbur oldu.
15 Mayıs 1039da sultan Mesud 100.000 kişilik görülmemiş bir orduyla Belhten hareket etti. Bu ordu çok kuvvetli idi. Fakat beslenmesi güç ve hareketi de ağırdı.
Çağrı Beğ bu yürüyüşü öğrendiği zaman Serhasta idi. Kardeşine ve bütün akrabalarına durumu bildirdi. Hepsi kuvvetlerini birleştirdiler. Orduları ancak 20.000 kadar atlıdan mürekkepti. Bir bölümü zırhlı ve son derece mükemmel silahlı, büyük çoğunluğu da çevik, hızlı, şiddetle ok atan hafif süvarilerdi.
Gazneliler ordusunu aç bırakmak için Horasandaki açık şehileri yıktılar. Ekinleri yaktılar. Ağaçları kestiler.
Oğuz beğleri Serhasta bir savaş meclisi kurarak Gazneli Mesudun büyük ordusuyla çarpışıp çarpışmamak meselesi üzerine konuştular. Türlü düşünceler ileri sürüldü. En son konuşan Çağrı Beğin ağırlıkları uzakta bulundurarak son derece şiddetle çarpışmak fikri kabul olundu.
1039 Haziranında, ilerleyen ağır Gazneli ordusuyla Selçuklular arasında bir sıra savaşlar başladı. Bu savaşlarda Oğuz-Türkmen ordusunun ruhunu Çağrı Beğ teşkil ediyordu. Selçuklular kesin sonuçlu savaşa girmeyerek yıpratma taktiğini kullanıyordu.
Haziran sonunda iki taraf da iyice yorulmuştu. Gaznelilerin yolladığı bir elçi, bu sebeple barışa yol açtı ve iki taraf da savaşa daha iyi hazırlanmak gizli düşüncesiyle barışa yanaştı.
Bunla beraber barış yapılır yapılmaz iki tarafın hazırlığı da başlamıştı. 1039 Kasımında Gazneli Sultan Mesud 100.000 kişiyi aşan mükemmel ordusuyla hızla harekete geçti. Oğuzlar, Bâverdde toplanıp birleştiler. Selçuklular stratejik bir baskına uğrayıp yok olmaktan güç kurtuldular. Sultan Mesud onları yakalayamayınca yiyecek güçlüğü yüzünden yürüyüşü durdurup Nişabura döndü ( Ocak 1040 ).
Gaznelilerin Selçuklular üzerine kesin yürüyüşü 3 Mayıs 1040ta başladı. Gazneliler ordusu büyük su sıkıntısı içinde yürüyordu.
21 Mayıs 1040 Cuma günü Dendânekan ovasında yapılan büyük meydan savaşı Selçukluların kesin zaferiyle bitti.
Çağrı Beğ, Sultan Mesudun karargâhına gelerek onun tahtına oturdu. Mal ve doyumlulukları askerine dağıttı.
Çağrı Beğ, Sultan Mesudun bitkin bir halde Mervirûza düştüğünü ve yanında hiçbir kuvvet kalmadığını öğrendikten sonradır ki üç gündür at üstünde beklettiği ordusuna dinlenme buyruğunu verdi.
Çağrı Beğ, bundan sonra imparatorluğun doğu bölgesi olan Horasanın hâkimi olarak kalmış ve ölünceye kadar mevkiini korumuştur.
1060ta 70 yaşında olduğu halde öldü.
Merve gömüldü.
Alp Arslan, Yakutu, Kavurt, Süleyman adındaki oğullarından Alp Arslan onun yerine Horasan valisi oldu.