HÜZÜN YILI
Hüzün yılını yaşarken,
Acılar arka arkaya gelmişti.
Önce büyük oğlun Kasımı,
Toprağa verdin ellerinle.
Ardından diğer oğlun Abdullahı.
Sonra amcan Ebu Talibi.
Ne çok anardın iyiliklerini.
Üç gün sonra da,
Hatice annemizi.
İslamın biricik çiçeğini,
Ömrünün gerçeğini,
Kasımla Abdullahın annesini,
Topraklar aldı senden.
Hüzünler sıralanmıştı yüreğine.
Seni üzecek sözleri,
Dolamıştı müşrikler diline.
Neslin kesildi dediler.
Hayır, işte biz buradayız.
Seni seven bir orduyuz.
Sana verilen Kevserle gururluyuz.
Biz ve çocuklarımız.
Acılar sıralanmıştı yüreğine.
Yaşlar doldu gözlerine.
Karşıdaki dağa seslendin.
Ey dağ dedin.
Ey dağ, benim başıma gelen,
Senin başına gelseydi dayanamaz yıkılırdın.
Bir acı akşamında,
Cebrail geldi.
Kalk dedi.
Bitecek artık acılar.
Şimdi miraç vakti.
Kavuşma vakti.
Vuslat ile geçecek hepsi.
Miraçta makamın gösterilmişti.
Ben burada kalayım o zaman dedin.
Hayır dediler henüz değil ki;
Dünyada bitmedi yaşanacak günün.
Ya Resulullah, buralara nasıl döndün?
O makamından sonra.
Bu topraklara nasıl alıştın?
Toprakla teyemmüm yapılır ya.
Bu senin toprağa basmandandır.
Senin mübarek ayağınla,
Bastığın topraklar nur oluyordu.
Tuttuğun dallar gül oluyordu.
Haykırıyordun putlar kırılıyordu.
Şehadeti haykırıyordun.
Şirkin cümlesi yok oluyordu.
Zaten doğduğun zamanda da öyle olmuştu.
Putlar yüz üstü düşmüştü.
Mecusinin ateşi sönmüştü.
Mazlumun gözyaşı dinmişti.
Bırakın dedin,
Dünya onların olsun.
Bize Allah yetmez mi?
Dünya tuzak dedin.
Bize cennet yetmez mi?
Giderken ben sizi beklerim dedin.
Kevserin başında.
Buna şüphem yok ama.
Ben Kevsere gelir miyim?Bilmiyorum.
Niye mi? Biliyorsun işte günahlarım.
Senin ölçünde yaşayamadım.
Kuranın emirlerini taşıyamadım.
Ne Kevsere ne de sana şüphem var.
Ben Dünyayı kalbimden çıkaramadım.
Osman Ali Aydın
Kaleminize, yüreğinize sağlık değerli öğretmenim..