Konu başlığının en iyi bu olacağını düşündüm ve Prof. Dr. Üstün DÖKMEN Hocamızın aynı isimli kitabı var bildiğiniz gibi...
Toplum olarak en büyük sorunumuzun bu olduğunu düşünüyorum.
Kendi düşüncelerimiz, eylemlerimiz önemli ve değerli, diğerlerinin ki ise işimize gelmiyorsa ve bizim için bir önem arzetmiyorsa önemsiz, kıymetsiz ve sorun olarak görülüyor.
Hep "empati" kelimesini duyuyoruz, anlamını anlamaya çalışıyoruz ama uygulamalarda bunu göremiyoruz.
Sabah sabah bu konuyu açarken gene tedirgin oldum. Çünkü güzel şekilde ifade edilen mesajlardan sonra bazı konularda birileri fitili ateşleyecek ve ardından da birileri gidecek onun peşinde... Biraz da gazla çalışan bir toplumuz. Saman alevi gibi harlar, 5 dk sonra söneriz.
- Siyasetçilere, onların taraftarlarına bakarsak iletişim sıfır.
- Spora ve onların taraftarlarına bakarsak iletişim sıfır.
- Sosyal medyadaki ve sanal ortamdaki iletişimlere bakarsak, durum gene sıfır.
- Aynı toplumda yaşayan vatandaşlara bakarsak iletişim sıfır.
İletişim kuramıyoruz, empati kuramıyoruz. Manevi değerler, her geçen gün azalıyor, yok oluyor. Öğretim bir şekilde yapılıyor ama eğitimi göremiyoruz.
Bazen de duygu, düşüncelerimizi uygun şekilde ifade edemediğimiz için yanlış anlaşılabiliyoruz.
Aslında niyetimiz bu olmadığı hâlde ifade yetersizliğinden, biraz da karşı tarafın buna önyargılı bakmasından dolayı hemen kopmalar ve çatışmalar başlıyor.
Toplum olarak en öncelikli olarak bu konularda düzelmeye gitmemiz gerekir.
Hayırlı günler dilerim.
Konuya yazılan mesajlara bakınca korktuğunuzun başınıza gelmediği kanaatine ulaştım, sevinsem mi, üzülsem mi bilemedim.
Her zaman olduğu gibi muhalif tavrımı takınıp,
düşüncelerinize katılmadığımı belirteyim.Toplumumuzda çok güçlü bir iletişim mevcuttur, sadece iletişim sağlıklı değildir.
Biraz daha NET söylemek gerekirse
toplumumuz ERGENLİK DÖNEMİNE girmiştir. Bilindiği gibi ergenlik dönemlerinde ebeveynler ile ergenlik dönemine giren arasında sağlıklı bir iletişimin kurulması çok zordur.
Siyasetçiler, öğretmenler, doktorlar vs. toplumun ebeveynleri konumundadırlar.
Toplumun geri kalan kısmı ise ergenlik dönemini yaşamaya başlamıştır ve ergen insan özelliklerini göstermektedir.
Diğer bir deyişle
toplumumuz kimlik bunalımı yaşamakta ve kimliğini tanımlamaya/kabul ettirmeye çalışmaktadır.Daha önce çocukluk döneminde olan toplumumuz, siyasetçilerin, öğretmenlerin, doktorların vs. sözünden çıkmayan bireylerden oluşurken, artık özgürlüklerine sahip çıkma çabasındadırlar.
Toplumun ebeveynleri konumundakiler ise bu duruma hazırlıksız yakalanmışlardır. Ne yapacaklarını bilemeden, panik içinde hareket etmekte, sürekli yanlışlar yapmaktadır.
Zaman içinde toplumumuz OLGUNLUK dönemine girecek ve mutlu mesut bir hayat dönemi başlayacaktır