KAHVE ve DERVİŞ
Kahve ile ilgili en eski hikaye ise 850 yılında Yemen’de yaşamış Kaldi isimli bir keçi çobanına ait.
Kaldi’nin keçileri bir gece aniden koşup oynamaya başlarlar. Gözleri kıpkırmızı olmuştur. Kaldi, bir türlü keçileri neyin bu hale getirdiğini çözemez. Akıl almak için tekkesine gidip, durumu dervişlere anlatır. Dervişler keçileri takip etmek gerektiğini söylerler. Keçilerin koruluğun birinin içinde boyları 1,8 metre ile 3,5 metre arasında çalılara benzeyen bitkileri yediklerini görürler.
Bitkilerin ne olduğunu anlamak için biraz yanlarına alıp tekkeye geri dönerler. Dervişler , tekkede çiçeği incelerken içindeki sert çekirdekleri meyveleri fark ederler.
Derken, nasıl oldu bilinmez, dervişlerden biri bu çekirdeklerin üzerine kaynamış su döker. Bu sıvıyı içenler kendilerini büyülenmiş gibi hissederler. Her tarafları uyuşmaya başlar önce. Terlerler. Ama bir süre sonra dinçleşirler. Keyifleri yerine gelir. Kendilerini iyi hissederler.
Dervişler bundan sonra sabah namazına kalktıklarında uykularını açmak için bu tohumların suyunu içmeye başlarlar. Bu sıvıya da “uyandıran”, “dinçleştiren” anlamında “kahveh” derler.
Kahve ve Derviş, Rumi Mevlevi Sufi Kültür Dergisi, 28 Ekim 2007