İlginç Bilgiler

Çevrimdışı gülümseyinnn

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.382
  • 12.029
  • 5.382
  • 12.029
# 15 Haz 2012 13:04:28
Dünyada çözümlenmemiş 5 tane matematik problemi var.
Bunlardan birini çözer ve çözümünüz uluslararası bi dergide yayımlanısa kurula giriyor ve sonucunda 1,5 milyon dolar alıyorsunuz... :)
Ayrıntılar için Tübitak sitesinden matematik bölümüne bakabilirsiniz .

Çevrimdışı DORUK17

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 569
  • 1.024
  • 569
  • 1.024
# 15 Haz 2012 13:04:43
dünyada insan  denen bir yaratık var.

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 15 Haz 2012 13:06:08
Hepimizin günlük hayatta yaptığı birşey olan kağıt katlama hakkında gerçek bir bilgi.

Herhangi bir kağıt parçasını ne kadar büyük olursa olsun 7 defadan fazla ikiye katlayamazsınız.

Buyrun denemesi bedava :)

Çevrimdışı aselata

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 802
  • 1.889
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 802
  • 1.889
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Haz 2012 13:11:54
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hepimizin günlük hayatta yaptığı birşey olan kağıt katlama hakkında gerçek bir bilgi.

Herhangi bir kağıt parçasını ne kadar büyük olursa olsun 7 defadan fazla ikiye katlayamazsınız.

Buyrun denemesi bedava :)
daha öncede duymuştum olmuyor gerçekten :)

Çevrimdışı TAYLANSALİH

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
# 15 Haz 2012 13:20:25
Fareler, İçinde Yanıcı Madde Olan Eşyaları Yemezlermiş.

Çevrimdışı gülümseyinnn

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.382
  • 12.029
  • 5.382
  • 12.029
# 15 Haz 2012 13:21:09
Kağıt 1 km uzunluğunda ve 0,07 mm kalınlığında ise pek çok kez katlanabilirmiş :D

Çevrimdışı DORUK17

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 569
  • 1.024
  • 569
  • 1.024
# 15 Haz 2012 13:22:06
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Kağıt 1 km uzunluğunda ve 0,07 mm kalınlığında ise pek çok kez katlanabilirmiş :D
harikasın sayın hocam

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 15 Haz 2012 16:31:39
Ne zaman öleceğini bilen tek canlı "komodo ejderidir".

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 15 Haz 2012 16:42:37
Dişi Ahtapot çiftleşmeden sonra bir oyuk bularak oraya yerleşir.Yumurtlamaya başlar ve yumurtlama işlemi bittikten sonra kuluçkaya yatar.Her ne pahasına olursa olsun yuvasını terk etmez yavrular yumurtadan çıkmadan açlığa dayanamazsa birkaç kolunu yer ve bu şekilde tüm yavrular yumurtadan çıkıncaya kadar hayatta kalır ve yumurtaları korur.Ancak uzun süren kuluçka dönemi onu aç ve bitkin bırakır tüm yavrular yumurtadan çıkınca oda yuvasında can verir.

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 15 Haz 2012 16:57:02
Osmanlı Tokadı
 
Osmanlı döneminde savaşa gidilirken, ülkede ne kadar deli ya da görünüş bakımından eli-ayağı bozuk, gulyabani tipli insan varsa hepsi toplanır ve ordunun en ön sırasında, düşmanın üzerine yürütülürmüş. Amaç, düşmanın psikolojisini bozmakmış.

Bi sonraki sırada ise, "daltarrak" denen adamlar bulunurmuş. Bunlar ise, saraya ufak yaşta alınan gayrı müslüm çocuklarıymış. Küçüklüklerinden itibaren sadece pirinç ve hamur işleriyle beslenip izbandut gibi olmaları sağlanırmış. Bi yandan da, her gün yağlı elleri ile mermer tokatlayıp idman yaparlarmış. Böylelikle elleri sağlamlaşır, beton gibi olurmuş. Zaten mermeri tokatlayarak kıramayanı da savaşa götürmezlermiş.

Bu daltarraklar savaşta gürz-kılıç filan kullanmayıp, düşman askerlerinin beyinlerini tek tokatla, ("Osmanlı tokadı" lafı da burdan geliyo) dışarı çıkartırlarmış. Düşünün, adamın kafasında miğfer var ve bi vuruşta kafa miğferle birlikte dağılıyor.

İşte meşhur Osmanlı Tokadı buradan geliyor.

Çevrimdışı aslanx7

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.262
  • 6.614
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.262
  • 6.614
  • Müdür Yardımcısı
# 15 Haz 2012 17:03:54
YENİÇERİ KIYAFETİ

19.yüzyılda Almanya’nın Mülhaym şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında Almanlar, öbür yakasında da Fransızlar oturuyordu.
 Fransızlar, her sene nehrin Almanlardaki kısmına geçip mahsulün tümünü toplayıp götürüyorlardı. O sıralar, birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna fazla ses çıkaramıyorlardı tabi. Her sene böyle olunca çareyi Osmanlı Sultanına durumu yazıp, imdat istemekte bulurlar.
 Mektupta söyle demektedir:
 “Fransızlar her sene bize zulmediyor, mahsulümüzü elimizden alıyorlar. Siz ki, dünyaya adalet dağıtan bir imparatorluğun sultani, İslamiyet’in de halifesisiniz. Bizi bu zulümden kurtarın. Asker gönderin. Ürünlerimizi bu sene olsun toplama imkânı sağlayın.”
 Çöküş faslına girildiği bir zamana denk gelen yardım isteğini inceleyen padişah asker göndermeyi mümkün ve gerekli görmez; yalnızca asker elbisesi göndermeyi kâfi bulur ve cevabi bir mektupla beraber içi askeri elbise dolu üç çuval yollanır.
 Şaşkına dönen Almanlar, çuvalı alıp mektubu okurlar: “Fransızlar korkak adamlardır. Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur. Yeniçerimizin kıyafetini görmeleri kâfidir. Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbiselerini adamlarınıza giydirin. Mahsul zamanı, nehrin görülecek yerlerinde dolaştırın. Karsıdan gören Fransızlar için bu kâfidir.”
 Bağ bahçe sahipleri hemen Osmanlı askerinin kıyafetini kapışırlar. Hasat vakti büyük bir heyecanla yeniçeri kıyafetinde, nehir kıyısında dolaşmaya başlarlar.
 Ertesi gün, karsıdan gelen haber, Almanların sevinç çığlıkları atmalarına sebep olur: “Osmanlılardan imdat geldiğini düşünen Fransızlar, korkudan köylerini de terk ederek iç kısımlara doğru kaçmaktalar. Mahsulünüzü rahatça toplayabilirsiniz. Zulüm sona ermiştir.”
 Bu olay, Mülhaymlilarin gönüllerinde taht kurmuştur. Giydikleri yeniçeri kıyafetlerini, daha sonra Mülhaym’a bağlı Karlsruhe müzesine koyup ziyarete açarlar. Şehrin en yüksek binasına da Osmanlı bayrağı asarlar.
 Ayrıca, halen olayın yıldönümünde de şehirde bir karnaval düzenleyip hadiseyi temsilen kutlarlar. Bu olay Osmanlı’nın sadece bir yeniçeri kıyafetiyle Almanları Fransızların elinden ve talanından nasıl kurtardığını gösteren maziden elmas bir tablo olarak kalmaktadır…

Çevrimdışı gülümseyinnn

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.382
  • 12.029
  • 5.382
  • 12.029
# 15 Haz 2012 18:05:53
Ahtapot beni çok etkiledi :(

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.317
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.317
  • Müdür Yardımcısı
# 15 Haz 2012 19:59:49
YANIK VE YUMURTA
Hiçbir zaman bunu kullanmak gerekmeyeceği düşünülür, ama gerektiğinde...
Yumurta akı kullanılarak yanıklar basit ve etkin biçimde tedavi edilebilir.
Bu yöntem itfaiyecilerin eğitimi sırasında ders olarak verilen önemli tedavi yöntemlerinden biridir.
Bir yanık meydana geldiğinde, kapsadığı alan ne olursa olsun ilk yardım, etkilenen alanı sıcaklık azalıncaya ve deri tabakalarını yakmayı bırakıncaya kadar soğuk suyun altına tutmak ve sonrasında bu bölgeye yumurta akı uygulamaktan oluşmaktadır.
Bir kimsenin elinin büyük bir kısmı kaynar su ile yandığında, duyduğu büyük acıya rağmen elini soğuk su musluğunun altına tutmuş ve sonrasında 2 yumurta kırmış, aklarını ayırmış ve çırpmış ve elini içine daldırmıştır.
Eli o denli yanmış durumdadır ki yumurta akı uygulanır uygulanmaz derisi kurumuş ve yumurta akı bir film tabakası oluşturmuştur.
Daha sonra bu kişi yumurta akının doğal bir kollajen (bir tür albüminoid) olduğunu öğrenmiş ve en az bir saat boyunca eline tabaka üzerine tabaka gelecek şekilde yumurta akı uygulamıştır. Öğleden sonra hiçbir acı duymaz olmuştur. Ertesi sabah yanık bölgesinde nerdeyse belirsiz bir kırmızımsı leke kalmıştır. Elinde sürekli ve feci görünüşlü bir yara izi kalacağını düşünürken 10 gün sonra geride hiçbir yanık izi kalmamış ve hatta deri eski normal rengine yeniden kavuşmuştur!
Yanan bölge yumurta akında mevcut ve aslında vitamin dolu bir plasenta (etene) olan kollajen sayesinde tamamen yenilenmiştir.

Çevrimdışı whoojer82

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 407
  • 1.004
  • 407
  • 1.004
# 15 Haz 2012 20:43:52
                         ANGUTUN SADAKATİ

Angut'un (Bilinmeyen) Sadakati-angutunsadakatijpg


Herkesin haksız bir şekilde kullandığı bir ifadedir Angut. Biri laftan anlamayınca, boş boş bakınca ya da aptallık edince hemen Angut musun? der günümüzün insanı. Angutun aslında bir kuş olduğunu bilmeyen bir sürü insan var ülkemizde.

Özelliği nedir bilir misiniz? Angut kuşunun eşi öldüğü zaman yanına o anda başka bir yırtıcı hayvan veya bir insan gelse dahi gözlerini bir dakika bile eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan o da ölene kadar onun başucunda bekler.

İşte bu canlının yaptığı en büyük Angutluk budur. Ayrıca bu olay bütün Angut kuşları için geçerlidir, arada bir görülen bir şey değildir. Dişi olsun erkek olsun bütün Angut kuşlarının çok ürkek bir hayvan olmasına rağmen eşinin ölüsünün başında bekleyen Angut kuşuna elinizi uzatsanız dahi oradan kaçmaz.

Hani derler ya Angut gibi bakmasana diye... Keşke herkes Angut gibi bakabilse değer verdiklerine. Bundan sonra bazılarına Angut demeden önce bir kere daha düşünün. Bir Angut bile olamayan o kadar çok insan var ki artık günümüzde...

BİR ANGUT BİLE OLAMADIK. BUNDAN SONRA ANGUT MUSUN DİYENLERE HAKARET DEĞİL DE İLTİFAT ETTİĞİ İÇİN TEŞEKKÜR EDİN.

ALINTI

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 15 Haz 2012 21:16:53
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ahtapot beni çok etkiledi :(

Annelik, bütün canlılar için en kutsal duygu öğretmenim. Anneler, her zaman fedakar, vefakar, cefakar oluyorlar.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK