Merhaba arkadaşlar... 1. sınıfı ikici kez okutmaya başladım. Allah'ın izniyle başaracağıma inanıyorum.Günlüğü başından beri takip ediyorum. Ve gözlemlediğim kadarıyla birçok arkadaş stres içinde... oflayan , puflayan, işi stres yükü olarak gören vs... Kendi tecrübelerimden birşeyler yazmak istiyorum. Öyle ki; neredeyse 90 sayfalık mesaj okudum ama çözüm odaklı, şikayet içermeyen mesajllar parmakla sayılır.
Uyum haftasında başka bir arkadaş vardı. Ben önceki yıl ve bu haftalık 1. sınıf deneyimime göre birşeyler söyleyeceğim:
İşin başı sabır.....Sakin olun, sakin ,,,,sakinnn....
Çok ulvi, manevi değeri hiç birşeyle ölçülemez bir görev içindeyiz, mutlu olun,içiniz bu nimetin şükran duygusu içerisinde olsun hep......
Okula omuzlarınız düşük, çok ağır yük altındayım, acaba bugün ne zorluk var stresiyle değil, başınız dik ve coşkuyla,gülümseyerek, koşar adımlarla gelin ki;aynısını öğrencilerinizde görebilesiniz...
Karşımızda duranlar çocuk,onların ruhuna inerek her etkinliği oyunlaştırmak ve doğru zamanda doğru ödüllendirmek çok önemli...
Biraz da sınıftaki birebir etkinlik ve oyunlaştırmalardan vs. bahsedeyim...
Çizgi çalışmalarında bahsedilen araba tekniği gayet faydalı, çocuklar sıkılmadan eğlenerek yapıyorlar bu sayede çalışmalarını. Kalem araba olup , çizgilerden gidiyor... Sonra gelsin çocuklardan espiriler... Lastiğim patladı diyen, kalem açacakla uğraşıp duran yavrumun hemen elinden alıp, cebimdeki açacakla pratik bi şekilde zaman kaybetmeden açıveriyorum.' Koşuver araba geri kalmasın, koş koş.....'
Kelebek uçuşu şeklinde bir çizgi çalışmam vardı. 'Bakın , kelebek güzel uçamazsa kedi kapar, yazıııık, düşürmeyin sakın tamam mı' diyorum.Özenerek yapmalar başlıyor...
Kapasitesine inandığınız hiçbir çocuğun bir çizgiyi bile atlayarak, baştan savma çizgi çekmesine imkan vermeyin. Yanlışı anında düzeltin. Yoksa savsaklıyor ve hemen bitirmek için özentisiz yapıyorlar. Ama sizin bir sayfanın tamamı da olsa, bir satır ya da bir çizgi bile olsa sileceğinizi anlayınca özenerek yapıyorlar...
Kırtasiyeye gidip, bol bol stikır aldım. Faydasına inanamazsınız. İlk başta heveslendirme amaçlı herkesin yaptığına verdim. Sonra ise ilk on kişiye dedim. İLK ona girmek için acele etmelerini engellemek için devamlı sakin olun, sakin olun, çizgilerde kaçak olursa silerim geriide kalırsınız diyorum.Arada gezip devamlı kontrol ederek hatalıları siliyorum , sözlü motivasyonlarla son ana kadar enerjilerini canlı tutmaya çalışıyorum. Stikırların niteliği çok önemli.Kız çocuklarına çiçekli ve kelebekli türden, erkek çocuklarına ise motor ve yarış arabası yapıştırıyorum. Stikırlar büyüklü küçüklü... Çok güzel yapana kocaman bişey yapıştırıyorum, öbürlerindeki hırsı görmeyin....En haylaz dediğiniz çocuk o en büyük motosikletli stikırı kapmak için dize geliyor... Motor sesi çıkararak güle oynaya yapıyor.
Örnek vereyim. Derste devamlı konuşan ve etkinliğini bir türlü bitiremeyen, sıkılan Mustafa motoru alınca 'yaparım dedim, yaptım!' dedi bana . 'Süpersin oğlum, sen yaparsın, aslanıma bak, ben biliyordum senin yapacağını....'Haylaz dediğiniz çocuklara en işe yarar motivasyon.
Size sorun olacağını düşündüğünüz çocuğu kızıp oturtmak yerine, bağırıp korkutmak yerine onun kalbine girip ilk onu sevip, kendinizi sevdirmeye çalışın. Öyleki; size çicek getiren, saçları şampuan kokan çocuğu herkes sever ve ondan zarar gelmez. Ama o haylaz çocuk sizi sevmezse, yaramazlığı sizin inadınıza size duyduğu kinden dolayı yapar...Siz onu sevmezseniz, bir baş belası olarak görür ve bir baş belası da yetiştirirsiniz.
Mustafa bu türden bir öğrencim. Baştan anlaşamazsak ilerde sorun yaşayabiliriz. Bugün çok öksürüyordu, bayağı üşütmüş. Benim çantamdaki boğaz pastilinden verdim.'Bak benim de boğazım ağrıyor, acı ama iyi gelir' dedim... Biraz özel ilgi,merhamet.... Mustafa'nın artık sözümü tutacağına inanıyorum.... Çünkü araya çocuk vicdanı ve çocuk sevgisi giriyor...
Neyse vakit geç oldu . Yarın güzel bir gün bizi bekliyor...Yine günlükte görüşmek dileğiyle. Hayırlı vazifeler tüm meslektaşlarıma...