Okuma yazma etkinliklerinde hangi seste olmalıyız?
Bunun için şöyle bir hesap yapmalıyız bence. Öncelikle okulda toplam 36 hafta(yaklaşık 180 iş günü) süresince ders yapılmaktadır.
1) Uyum 12 hafta sürdüğünü kabul edelim.
36-12=24 hafta kalır.
2) Toplam 29 ses var. Her iki ses bir hafta sürse yaklaşık 14 haftada biter.
24-14=10 hafta kalır.
3) Şimdi düşünelim. Bitmesi gereken
a) Türkçe Kitabı ve buna bağlı etkinlirler, kazanımlar var.
b) Matematik kitabı ve buna bağlı etkinlirler, kazanımlar var.
c) Hayat bilgisi kitabı ve buna bağlı etkinlirler, kazanımlar var.
Bu da geriye kalan 10 hafta içinde bitecek. Daha yapılacak diğer çalışmaları saymıyorum bile. Mesela yazıların tam oturması, akıcı ve anlayarak okuma. Yazarken imla kurallarına uyma. Tek aralıklı deftere de düzgün yazabilme. Yazılı anlatımlar yapabilme vs. vs.
Bence bu hiç gerçekci bir yaklaşım değil.
Ohalde olması gereken nedir?
1) Bence uyum süreci 6-7 haftayı aşmamalıdır.
2) Zaman kazanmak için sesli harfler ilk grup harflerden sonra topluca en azından okuma faaliyetlerinde verilmelidir.
3)Sesler başlarda yavaş olsa bile son iki grupta bir haftada 3 ses verilmelidir.
4) Ses verme sürecini hızlandırmak için hece taplosunda sık sık okuma yaptırmalı verilen son sesten iki ses sonrasına kadar heceden okutulmalıdır.
Bu şekilde yapılırsa seslerin ilk 5 grubu 1. dönem bitirilmiş olurdu. 2. döneme son grup kalırdı. Bu grubun sesleri işlek olmadığı için çocuklar okumaya geçmiş olacağından ikinci dönem normal ders işleme sürecine geçilmiş olur.
Böylece tüm etkinlikler ve kazanımlar yeterli sürede biter. Çocuklar ikinci sınıfa her yönden hazır olarak yılı bitirirler diye düşünüyorum.
Şahsen ben 1. dönem bu yöntemle tüm sesleri bitirdim. Elbette tamamı okudu. Yazma sorunu yok. İkinci dönem normal ders sürecine devam edeceğim.
Bu analtılanlar bencedir, beni bağlar. Her görüşe açığım ve saygılıyım. Herkese kolaylıklar diliyorum.
17 yıllık tecrübem var. 2 kez eski 3 kez de yeni sistemde 1. sınıf okuttum. Zaman öyle akışkan ve insanı öyle avutuyor ki.
Dur acele etme ya da hadi acele et gibi hizler insanı alıp götürüyor. Bence hislere göre değil zamanın planlanmasına göre hareket edilmeli. Ben her sınıfı aldığım da bütün bir yılı internetten değil tamamen kaynaklardan ve kafamdan planlar rolleri belirlerim. Hiç bir faaliyetim tesadüfi değildir. Senenin başından beri nasıl bir okuma bayramı diye düşünüp ana planlamasını yaptığım gibi.
Geçen seminer dönemin beri bu sistemi irdeliyorum. Deniliyor ki kaynaklar yenilenmedi sistem yeni. Arkadaşlar yeni sistem demek yeni program veya müfredat demektir. Sormak isterim yeni program nerede? Hani yeni müfredat. Yeni olan sistem değil sisteme dahil edilen yeni uygulmalar.
Yani yaş sınırının indirilmesiyle birlikte 12 haftalık uyum eklendi. Bunun dışında birinci ve ikinci sınıf programında hiçbir değişiklik yok. Sistem yeni mi programı bir inceleyelim. Geçen yıl matematik, türkçe, hayat bilgisi derslerinde kaç kazanıma vardı. Bu yıl kaç kazanım var. Gelecek yıl yeni eklenecek ingilizce dersinden başka kazanım bazında ne eklendi veya çıkarıldı?
Ben derim ki yorumları okuyun ama önce kendiniz bu söylenenleri bir test edin. En basit şeyi söyleyim. Hani deniyor ya ikinci sınıfta ingilizce var diye. Arkadaşım yarım yamalak senenin sonunda okumaya geçen bir öğrenci nasıl ingilizce dersi görür. Fonotik ingilizceden bahsediliyorsa sorun değil ama yazma okuma söyleme işi varsa al başına belayı.
Bugünü bol harcamanın acı telafisi olmaz umarım. Son söz olarak derim ki Siz her duruma hazırlıklı olun ki her durum sizi şaşırtmasın. Hem biraz kendimizi, öğrenciyi ve veliyi sıkıntıya sokup erken okuttuk ne zararı var faydasından başka..
Eldeki bir gelecek ikiden büyüktür.
Okuma yazma çalışmalarının içinde yer alan dikte çalışması bu ikisinin yani okuma ve yazmanın birlikte paralel yürütüldüğü oranda başarılı olabilir. Olabilir diyorum çünkü sadece bu ikisine de bağlı değildir. Yani bunun dışında çocuğun fonetik yönünün de bu işe artık yatkınlık kazanmış olması gerekir. Bunun için ise sık ve tekrar tekrar benzer çalışmaların yapılması gerekir.
Dikte çalışmalarındaki başarıyı etkileyen faktörleri şöyle sıralayabiliriz.
1)Okuma faaliyetlerinde başarılı olmasına,
2)Kuralına uygun harflerin yazımının yapılmasına,
3)Harflerin sesiyle şeklinin zihinde doğru eşleşebilmesine,
4)Harfle ilgili öncesinde yeteri miktarda pekiştirme çalışmaları yapılmış olasına,
5)Dikte ettirme yönteminin doğru olmasına,
NOT: Doğru dikte ettirme yöntemi nedir?
Bir kaç yöntem vardır. Öncelikle hece hece kelimelerin dikte, kelime kelime dikte ya da cümle cümle dikte şeklinde dikte sıralamasına göre ettirilmelidir. Okuma faaliyetlerinde gelinen yere göre bunlar sırayla uygulanmalıdır.Cümle cümle dikte noktasına gelmişseniz epey ilerlediniz demektir. Önce dikte edilecek sözcük ya da cümle karmaşık ve öğrencinin düzeyinin üzerinde olmamalıdır.
Dikte ettirirken çocuklara şu uyarı yapılmalıdır. Çocuklar siz söylenen kelime ya da cümleyi hiç seslendirmeyeceksiniz. Ben iki kez söyleyeceğim benden sonra sen hiç ses çıkarmadan ve yazmadan önce bir kez içinden seslendireceksin ve sonra yazacaksın.
Arkadaşım şunu unutmamak gerekir not tutturur gibi dikte ettirmek bu yaş çocuğun yapabileceği şey değildir. İlerleyen zamana, yaşa ve sınıfa bağlı olarak dikte yöntemi değişiklik gösterecektir. Ancak ilk aşamada oldukça yavaş olmalıdır. Bir derste bir cümleden başlar ilerleyen zamana göre bir derste 10 cümleye kadar çıkar. Ancak bu süre içinde bütüncül okumaya başlamaları gerekir. Yani artık sizden heceyi değil cümleyi duyup yazabilecek duruma gelmelidirler.
Sevgi ve muhabbetle...
Tatilin bitmesine az zaman kaldı. Arkadaşlara bir fikir verebilir belki diye daha önce paylaştığım görüşlerin derli toplu olmasını istedim.
Bunlara ek olarak şunu belirtmek isterim. Arkadaşlar elbette her sınıfın öğrencinin, öğretmenin şartları aynı değildir. Ancak bu şartların büyük çoğunluğunun kendi kontrolümüzde olduğunu düşünüyorum. Her ölçme hem öğrenciyi hem veliyi hem de bizi ölçer. Dikte, okuma yazma değerlendirme faaliyetleri mutlaka her yöne mesaj verir. Öyleyse her ölçmede öğrenciye ve veliye eksikleri yapacakları bildirildiği gibi şahsımıza da eksiklerimizi bildirmeliyiz. Demiri tavından önce döversek sertliğinden dolayı kolumuzu kaybederiz. Demiri tavından geç döversek demir erir şekillendirilecek demir kalmaz ortada. Öğrenci kıvamında eğitilmeli yani.
Zamanı harcarken en cimri insan olabilmek dileği ile sağlıcakla kalın arkadaşlar.