Herkese günaydın zümrem
Dün okula gidemedim. Kızımı hasta ettik
Kaldı bir günümüz. rrr sesini bitireceğiz ve çocuklarım da ben de inşallah keyifli bir tatile gireceğiz.
Dikte konusunda ben de önceleri Taner öğretmenimiz gibi düşünürdüm. Ama bu yıl hiç dikte yapmadım. Şunu farkettim; dikte bize de öğrenciye de en güzel işkence aracıdır. Bunun yerine ben çocuklara bir sözcüğü öğretip biraz somutlaştırdıktan sonra "Haydi şimdi kendi cümlelerinizi kurun" diyorum. Cümle kurmak için birbirleriyle yarışıyorlar. En önemlisi benim dikte ettiğimi değil kendi düşündüklerini yazıyorlar. Cümle kurmaktan da okumaktan da yazı yazmaktan da daha önce hiçbir öğrencimde görmediğim şekilde keyif alıyorlar. Teneffüslerde ya da resim, oyun derslerinde eline kağıdı ve keçeli kalemi alan kendine okuma kitabı yazıyor. Gelip bana okuyor. Bu güne kadar hiç boğazım ağrımadı. Çocuklarımın da hiçbiri "yazamıyorum" diye üzülmedi. Hiç yazamayan bir iki çocuğum da arkadaşlarının defterinden okuyup yazıyor. Sonra bana okuyor. Tahtada beraber kurdukları cümleleri yazıyorum. Beraber okuyoruz. Bazen bir cümleyi bir kaç kez okuyup siliyorum. Kendileri yazıyorlar deftere. Bugüne kadar hiç sıkıntı çekmediler. Yani Taner öğretmenim, Mavii öğretmenim ilk defa sizden fikir olarak ayrılıyorum. Dikte gereksiz bir eziyettir. Çocuklar kendi düşündüklerini yazdıklarında çok daha mutlu ve istekli oluyor. Dersler iki taraf için de çok daha keyifli ve verimli geçiyor.
Eslemnurum öğretmenim neden bu kadar paniklediniz? Hiç mi bir şey kavramadı çocuklarınız ki unutup gelsinler. Tatil ödevine bile gerek yok. Okuyabilecekleri üç beş metin yeterlidir. Siz çocuklarınıza okuma ve yazmayı sevdirdiyseniz zaten tatilde ödevi olmasa da gördüğü herşeyi okumaya ve yazmaya çalışacaktır. Aksi durumda bile en fazla biraz gerileyip gelirler. Üç dört güne de toparlanırlar. Çocuklarımız 96 yaşında değiller. Hepi topu 6 yaşındalar. Muhtemelen bunamamışlardır henüz
Hepinize huzurlu ve keyifli bir gün dilerim