Ankara'dan günaydın. Soğuk bir Ankara sabahına uyandık yine. Epeydir günlüğe yazı yazmıyordum, fakat sıkı takipçisiyim günlüğün. Okulumuz değişti 4+4+4 den dolayı. Yeni ortamlara ayak uydurmakta zorlanıyorum artık (yaşlandım mı ne

) 29 tane öğrencim var. 2 tanesi kaynaştırma gibi geliyor bana. Biri de konuşmayı yeni öğrenmiş zaten özel eğitime gidiyor. İlginç olan ise üçüde benim ismimde ısrar ederek gelmiş bana. Nasıl bir özelliğim var bilmiyorum.
İki tane miniğim de benim var. İkiside dünya tatlısı, hep küçükleri asla okutmam bir yolunu bulup ana sınıfına gönderirim derdim, bu ikisinden ayrılamıyorum. Ana sınıfına alma lafı etmediler ama hala alırlarsa diye ödüm kopuyor. Çok sevimliler asla ayrılmak istemem.
Bu arada geçen yıl mezun ettiğim kuzularımı çok özlüyorum telefonda konuşuyoruz hepsiyle karşılıklı ağlaşıyoruz hiç durmadan. Umarım çok uzun sürmez bu ağlaşmalar çünkü onların çok üzüldüklerini gördükçe ben kahroluyorum. Hala alışamadılar orta okul yaşamına. Alışamayacaklarını biliyordum zaten çünkü onlar daha büyümediler ki
İşte böyle zümrem şu an okul hayatım ikiye bölünmüş, bir yanda ağlaşmalar ve arkadaşlarıma eski

çocuklarımı hergün emanet etme ritüelleri diğer yanda yüzlerine bakmaya doyamadığım mini mini birlerim. Her birinci sınıfı alışımda bunu yaşamaya devam edeceğim anlaşılan...