İnsan Beyninin Gücü !!

Çevrimdışı erseven_tr

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 395
  • 311
  • 395
  • 311
14 Haz 2007 15:25:47
(Bu olay yaşanmıştır.)
Polonya'daki Lodz kasabasından çıkan tren, dükkanlara dondurma dağıtır. Görevlilerden ikisi, dondurmaları dükkana taşımak için dondurma
dolabının içine girer. O sırada dolabın kapağı kapanır ve içerde
kalırlar. Dolabın kapağını vururlar ama onları duyan kimse yoktur. Öleceklerini anlarlar ve sürekli kendi kendilerine "Donucaz, donucaz..." diye mırıldanırlar. İçlerinden bir tanesi kağıda "Yavaş yavaş tenimiz donmaya başladı, artık dayanamıyoruz." diye yazı yazar. En sonunda bunlar donucaz diye diye donarak ölürler. O akşam onları orada bir kasabalı bulur ve polise haber verir. Olay yerine gelen polis bunların otopsisini yaparak donarak öldüklerini kamuoyuna açıklar.
AMA DOLAP SABAHTAN BERİ ÇALIŞMIYORDUR...

Çevrimdışı aladag44

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 184
  • 86
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 184
  • 86
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 14 Haz 2007 15:54:55
Çok ilginç.Demek ki inandığımız her şeyi, ölüm dahil her şeyi yapabiliriz.

Gerçekleştirmek için inanmak yetiyor.Elinize sağlık erseven_tr öğretmenim.Ders aldığımız şeyleri okumayı çok seviyorum.Çin bambu ağacı adlı konuyu da hep takip ediyorum.

Sitede çok değerli şeyler öğreniyorum.Bütün üye arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.Saygılar...

Çevrimdışı merve55

  • Uzman Üye
  • *****
  • 261
  • 31
  • 261
  • 31
# 14 Haz 2007 19:32:39
evet bunu lisedyken bir hocamız anlatmıştı.çok etkilenmiştim doğrusu.inanarak ele geçiremeyeceğimiz hiçbir şey olmayacağının örneğini tekrar görmüş olduk.bu olayı hatırlattığınız için teşekkürler hocam.

Çevrimdışı sule75

  • Uzman Üye
  • *****
  • 442
  • 239
  • 442
  • 239
# 14 Haz 2007 19:35:18
gerçekten çok ilginç.

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 14 Haz 2007 21:34:28
Paylaşımınız için çok teşekkür ederim Erseven_tr Öğretmenim  :)

Bu yazıyı pazar günü ÖSS'ye girecek olan kardeşime okutturdum bugün  " Bu yazıdan kendin için ne ders çıkardın?" sorusunu yönelterek.  :)

Heyecan katsayısı yüksek olan üniversite adayı tanıdıklarınız varsa, onlarla da paylaşın derim. İnsan, gerçekleri bazen bu olayda olduğu gibi yaşanmışlara bakarak farkedebiliyor....

Kıvrak zekaya örnek bir hikaye de benden olsun  ( Konuyla pek alakalı değil gibi dursa da, bu olay da kıvrak zekanın incilerinden biri diye düşünürek sizlerle paylaşmak istedim :)  ):


İNSAN PSİKOLOJİSİNİ YÖNETME

Yasli bir adam emekliye ayrilir ve kendine bir lisenin yaninda kucuk bir ev alir.

Emekliliginin ilk bir kac haftasini huzur icinde
gecirir ama sonra ders yili baslar.

Okullarin acildigi ilk gun, dersten cikan ogrenciler yollarinin uzerindeki her cop bidonunu bagirip, cagirarak tekmelerler.

Bu cekilmez gurultu gunler surer ve yasli adam bir önlem almaya karar verir.

Ertesi gun cocuklar gurultuyle evine dogru
yaklasirken, kapisinin onune cikar onlari durdurur ve:


"Cok tatli cocuklarsiniz, cok da egleniyorsunuz. Bu
nesenizi surdurmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yasindayken ayni sekilde gurultuler cikarmaktan hoslanirdim, bana gencligimi hatirlatiyorsunuz.

Eger her gun buradan gecer ve gurultu yaparsaniz size
her gun 1 dolar verecegim" der.

Bu teklif cocuklarin cok hosuna gider ve gurultuyu surdururler.

Birkac gun sonra yasli adam yine cocuklarin onune cikar ve onlara soyle der:

"Cocuklar enflasyon beni de etkilemeye basladi bundan boyle size sadece 50 sent verebilirim."

Cocuklar pek hoslanmazlar ama yine devam ederler gurultuye.

Aradan birkac gun daha gecer ve yasli adam yine karsilar onlari:

"Bakin" der, "Henuz maasimi alamadim, bu yuzden size gunde ancak 25 sent verebilirim, tamam mi?"

"Olanaksiz bayim" der iclerinden biri, "Gunde 25 sent icin bu isi yapacagimizi saniyorsaniz yaniliyorsunuz.

Biz isi birakiyoruz."

(alıntı)

:D   :D



Çevrimdışı erseven_tr

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 395
  • 311
  • 395
  • 311
# 14 Haz 2007 21:54:50
sudee öğretmenim teşekkürler , ders çıkartılması gereken güzel bir paylaşım.

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 14 Haz 2007 22:03:19

Ben teşekkür ederim Erseven_tr Öğretmenim  :)

İşte, kıvrak zekanın bir göstergesi daha :



TABLO


Genç Macar Sanatçı Arpad Sebesy, multimilyoner Elmer Kelen'in portresini yapmak için görevlendirilmişti.

Görev özellikle zordu, çünkü Kelen sadece üç kısa poz vermeye razı olmuştu. Sonuçta, Sebesy portrenin çoğunu ezberden yapmak zorunda kalmıştı.

Kısıtlamalara rağmen, Sebesy portrenin Kelen'e yeterince benzediği görüşündeydi.

Ancak, Kelen aynı fikirde değildi. Kibirli milyoner,resmin kendisine benzemediğini öne sürerek portrenin parasını ödemeyi reddetti.

Genç ressam resmini yapabilmek için saatlerce titizlikle çalışmıştı ve birdenbire bunu gösterecek hiç bir şeyi olmadığını fark etti. Milyoner stüdyodan ayrılırken, sanatçı bir ricada bulundu:

-Portreyi size benzemediği için reddettiğinizi belirten bir mektup yazabilir misiniz?

Kelen bu kadar kolay kurtulduğuna sevinerek razı oldu. Aylar sonra, Macar Sanatçıları Derneği, Budapeşte Güzel Sanatlar Galerisi'nde sergi açtı.

Kelen' in telefonu çalmaya başladı. Biraz sonra galeriye geldiğinde Sebesy'nin yaptığı portresinin, üzerinde "Bir Hırsızın Portresi" etiketiyle teşhiredildiğini gördü.Mağrur milyoner resmin indirilmesini istedi.

Müdür reddedince, Kelen, resim
kendisini topluma alay konusu edeceği için dava açmakla tehdit etti.

Bunun üzerine müdür Kelen'in resmin kendisine benzemediği için almayı reddettiğini belirten imzalı mektubunu çıkardı.

Milyoner artık resmin parasını ödeyip almaktan başka çare kalmadığını anlamıştı.

Genç sanatçı sadece son gülen olmakla kalmamış,aynı zamanda güçlüğü karlı bir alışverişe dönüşmüştü.

Çünkü, milyoner resmi almaya kalktığında fiyatının eskisinden on kat daha fazla olduğunu görmüştü.

:)   :)    :)

Yeni fırsatlar bizi genellikle sıkıntılı anlarda ziyaret eder, çünkü bir kapı kapanırsa, başka bir kapı açılır...

Açılan kapıları farketmekse, biraz da olsa zeka işi sanırım...  :)



Çevrimdışı merve55

  • Uzman Üye
  • *****
  • 261
  • 31
  • 261
  • 31
# 14 Haz 2007 22:11:25
haklısınız sudee hocam.açılan kapıları vaktinde farkedebilirsek ne mutlu bize.(ya da farketmek istersek diyeyim.)

Çevrimdışı erseven_tr

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 395
  • 311
  • 395
  • 311
# 14 Haz 2007 22:21:59
İnsanlığın ilk var olduğu dönemde adamın biri şeytanı yakalamaya
karar vermiş
fakat bunun için 40 yıl boyunca ALLAH'a ibadet etmesi
gerekiyormuş.

Karısıyla, dostlarıyla ve bütün dünya ile ilişkisini kesmiş ve 40
yıl boyunca ALLAH'a ibadet etmek için inzivaya çekilmiş.

40 yıl sonra ALLAH, ibadetinin karşılığı olarak ona şeytanı ağzı
kapalı bir şişenin içinde sunmuş.

Adam da karısına o şişeye sahip çıkmasını, yıllardır kimseyi
görmediğinden dünyada neler olup bittiğini öğrenmek istediğini
söyleyerek dışarı çıkmış...

Kadıncağız şeytanı çok merak ediyormuş ve merakına bir türlü engel
olamayıp şişenin ağzını açıvermiş.

Açmasıyla şeytan dışarı çıkmış ve gülerek kadına:
"Merakına engel olamadın ve kocanın 40 yıllık emeğini boşa
çıkardın"

Kadın da şeytana:
"-Sen o şişenin içinde hiç değildin ki"

Şeytan;
-Nasıl olur ?
Şişeden çıktım, sen de gördün.

Kadın:
-O şişenin içinde hiç değildin.
Saçmalama, nasıl o şişenin içine girebilirsin ki ?

Şeytan:
-Gireyim de gör (demiş ve şişenin içine girivermiş)

YANİ
Adamın şeytanı hapsetmesi 40 yılını, kadının ise 5 dakikasını
almış

alıntı...

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 14 Haz 2007 22:34:52
Çok güzel bir yazı Erseven_tr Öğretmenim, teşekkür ediyorum  :D

Çevrimdışı erseven_tr

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 395
  • 311
  • 395
  • 311
# 14 Haz 2007 22:53:53
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Çok güzel bir yazı Erseven_tr Öğretmenim, teşekkür ediyorum  :D

rica ederim sudee öğretmenim, her sey eğitimhane ailesi için,
 
saygılar...

Çevrimdışı aladag44

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 184
  • 86
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 184
  • 86
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 14 Haz 2007 22:58:21
Ellerinize sağlık öğretmenlerim.Çok nitelikli yazılar yazıyorsunuz.Sizin yazdıklarınızı okumaktan büyük zevk alıyorum.Yüreğinize sağlık.Saygılar...

Çevrimdışı ajda35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 7.680
  • 33.292
  • 7.680
  • 33.292
# 14 Haz 2007 23:00:03
40 yıl ve 5 dakika ... çok güzel erseven_tr öğretmenim. teşekkür ederiz.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 14 Haz 2007 23:27:43
“Sen varolan her şeysin...
Düşüncelerin, hayatın, gerçekleşen rüyalarınla
Sen, olmayı seçtiğin her şeysin...”

Hiç düşündünüz mü, nasıl davrandığınız, ne kadar başarılı olduğunuz gibi konuların ne kadarı başkalarının şartlamalarına, programlamalarına, ne kadarı sizin kendi programlarınıza bağlıdır. Herhangi birimiz için ne kadar önemsiz olursa olsun şartlanmışlıklarımızdan etkilenmeksizin herhangi bir şey yapmak neredeyse imkansızdır. Attığınız her adım, yaptığınız her hareket ya da söylediğiniz her söz, sizin önceki şartlanmalarınızdan etkilenmiştir. Herhangi bir eylemde ne kadar başarılı olacağınız, kendiniz hakkında geliştirdiğiniz kelime ve inançlara bağımlıdır.

İnsan beyni inanılmaz ölçüde güçlü, kişisel bir bilgisayardır. Ona hangi bilgiyi yüklerseniz bunu olduğu gibi kabul eder ve yüklediğiniz bilgiye uygun düşünce ve davranışlar üretir.

Araştırmalar, insanın övgü ve onay niteliği taşıyan davranışlarla hayatının ilk 3 yılı boyunca sık sık karşılaştığını ancak ilk 3 yıldan sonra bu davranışların giderek artan bir hızla yerini yargı ve eleştiriye bıraktığını ortaya koymuştur. Kaldı ki, insan 3 yaş öncesini pek hatırlayamamakta, geçmişe ait anıları 3 yaş sonrası dönemlerle ilgili olmaktadır.

Benliğimizle ilgili algılarımız çevremizin bizi nasıl gördüğüyle yakın ilişki içindedir. Çevreden gelen övgü ya da eleştiriler benliğe mal edilir. Reddetme, aşağılama, ayırma, yalnız bırakma, yalıtım, korkutma, yıldırma, tehdit, istismar, duygusal engelleme ve çocuğa yöneltilmiş yüksek beklentiler çocuğun olumlu bir benlik değeri geliştirmesini engeller. Yeterince sevgi ve onayla karşılanmayan çocuklarda, “ben sevilmeye layık değilim” düşüncesi bilinçaltına yerleşir. “Ben yeteneksizim, ben kötüyüm, varlığımın bir anlamı yok, vb...” Bu düşüncelerin bilinç altına yerleşmesini sağlayan ana etken çevre, bu düşünceyi geliştirense bireydir.

Bu noktada birey iki bilinçsiz çatışma yaşar. İnsanlara onu sevmedikleri için öfke duyar, insanlar onu sevgiye değer bulmamışlardır. Aynı zamanda kendi varlığına da öfke duymaktadır, çünkü o değersiz bir varlıktır... Bu durum kişinin bütün ilişkilerindeki tavrını, dünyaya bakış açısını, yaşam felsefesini etkiler.

Diğer bir çatışma alanı ise bireyin ilişkilerindeki kısır döngüdür. Bu kişi gerçekten sevilip onaylandığı bir ortamda da mutlu olamaz. Çünkü yıllarca bilinç altına, “sevilmeye layık değilim” inancını yerleştirmiştir. Bir tohum gibi bu düşünceyi büyütmüştür. Dolayısıyla bilinçaltı bu inanca ters düşen bir ortamla karşılaştığında huzursuz olur. Farkında olmaksızın kendine, kendisiyle ilgili inançlarını doğrulayan ortamlar yaratacaktır. Onu iten, yargılayan insanlar kişiyi bir mıknatıs gibi çekecektir. Onun varlığını reddeden her insan bilinç altındaki inancı doğrulayan bir delildir. Böylelikle bireyin benliğine dönük düşmanca duyguları da doyum bulur. İlişkilerinde mutsuz da olsa bundan, mazoşistçe bir haz duyar.

Bilinçsizce yaptığınız ve sizi mutsuz eden seçimlerinizi bilinçli olarak değiştirmeniz mümkündür.

Bir düşünceye ne kadar uzun süre inanırsanız o kadar gerçek olur...

Siz en çok düşündüğünüz şeysiniz. Herhangi bir konudaki başarı ya da başarısızlığınız başkalarından ne kabul ettiğinize ve kendinizle konuşurken ne söylediğinize bağlıdır. İnsan, kendisi hakkında düşündüklerinden başka bir şey değildir. Başarı ve gelişme için eski olumsuzları silmiş, yerine yeni olumlu düşünce ve inançları koymuş bir bilinç gereklidir. Bu ise ancak bireyin kişisel çabasıyla gerçekleştirilecektir.

Beyne doğru sözcükler yüklendiğinde, doğru yönergeler, emirler, doğru resimler verildiğinde o bizim için doğru sonuçları yaratacaktır.



Bizler seçimlerimizin toplamıyız....
Jean Paul Sartre


 

Çevrimdışı erdemc28

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.985
  • 443
  • 1.985
  • 443
# 19 Haz 2007 19:07:16
 Uzak doğuda bir bilge öğrencisini dövüş için hazırlamaktadır.Kendinin iki katı bir dövüşçüyle karşılaşılır. 2 seferde de yenilinir.Üçüncü seferde hocası küçük bir şişe vererek bunu içmesini ister.Öğrenci içince ilk hamlede rakibini yener.Daha sonra şişenin içindekileri merak eder.Hocası:"tuzlu su " diye cevap verir.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK