İsmet Özel, daima...
İsmet Özel'le ilgili ne zaman yazı yazmaya niyetlensem, aklıma şu dizesi geliyor: 'Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor.'
Dağlarca'ya göre, milletler, büyük evlatlarıyla nefes alırlar. İsmet Özel, bizim için, o büyük evlatlardan biridir, birincisidir. Çeyrek yüzyıldır sesimiz ve soluğumuz olmuştur.
İsmet Özel, herkes için beklenmedik bir şeydir. Etkisi o kadar güçlü olmuştur ki, farklı alanlardan birçok isim bile bu etkiden nasibini almıştır. Sözgelimi Hasan Aycın, kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle der: "Çizgiye İsmet Özel'le karşılaşmamla başlamadım; çizgimin kimliği onunla karşılaşmamdan sonra oluşmaya başladı. Eğer karşılaşmasaydım, belki yoz bir çizgiyi sürdürüyor olacaktım, belki de çoktan bırakmış olurdum."
Karşımızda, 'titizlik ahlakın ta kendisidir' diyen bir şair var. Sadece işlerinde değil, ilişkilerinde de titiz olan bir şair. Bu titizlik, doğrusu, onu biraz daha yalnız kılmıştır. Tabii şu satırların da altını çizmek gerekiyor: "Mekânımız piyasadır. İnsanlar dost değildir. Hayatta hiç kimsenin akrabası kalmamıştır. İnsan kılığında gördüklerimizin hepsi müşteridirler." (Henry Sen Neden Buradasın?)
Nurettin Topçu, "öğrenmek zekânın, yapmak ahlakın işidir" der. İsmet Özel de zekâ ve ahlakı, yani meziyet ve şahsiyeti bir bütün olarak görür. Öte yandan, "kendi başına bir şeyler başaramazsan, başkalarıyla da işe yaramazsın" uyarısında bulunma ihtiyacı hisseder.
Yeri gelmişken şunu da hatırlatmak isterim: Her iki isim de, 'büyük ahlak' sahibidir.
* * *
İsmet Özel'in karşısına ilk olarak 1989 senesinde çıkmıştım. Sadece iyi bir okuyucusu olmaya çalıştım. Tanpınar'ın dediği gibi: "Sanatın başladığı yerde her şey susar ve hürmetle el bağlar."
O günden bu yana, birçok sözüne ve tavrına şahitlik ettim. Bazen yakından, bazen uzaktan. Siyasi konular dahil, yanıldığını hatırlamıyorum. Örnek veremediğim için, sadece şu dizesini mırıldanmak istiyorum: 'Sana yaşamak düşer çarkların gövdesinde.'
Örnek vermeyeceğim. Fakat bir insanlık dersini de anlatmadan geçmek istemem.
Bir proje vardı: İsmet Özel'le ilgili olumlu yazı yazıp da daha sonra olumsuz yazı yazanların tespit edilmesi ve bu yazıların karşılıklı sayfalarda yayınlanması. İsim, tarih ve yer.
Cevabı kesin ve keskin oldu: "Bir ayıbı ortaya çıkarmak da ayıptır."
* * *
İsmet Özel, 'sahicilik arayışı' da diyebileceğimiz büyük bir mücadelenin adıdır. Ona göre, hayat, tasarruf edilemez; sarf veya israf edilir.
Beş sene evvel kurulan İstiklal Marşı Derneği, hem bu sahicilik arayışının bir sonucudur, hem de vatan savunmasının bir diğer adıdır. Çünkü derneğin kuruluş gerekçesi, Türkiye'nin varlığının tehlike altında görülmesidir.
İstiklal Marşı, aslına bakarsanız, İsmet Özel'in ilk günden beri 'olduğu yer'dir. Onun sözleriyle söyleyecek olursak: "Kendi tavsiyeme uyacağım ve olduğum yerden başlayacağım. Olduğum yer, öldüğüm yerdir. Buna isterseniz uğruna ölümü göze aldığım yer de diyebilirsiniz."
İstiklal Marşı demişken, Türklük bahsiyle ilgili de birkaç şey söylemek gerekiyor.
Arayan, fakat bulmaya niyeti olmayan insanlar haline geldik. Sanki birbirimizi anlamaya değil, anlamamaya çalışıyoruz.
İsmet Özel, Türklükten kastının ne olduğunu tartışmasız bir şekilde ifade etmiştir: "Türk hayatı, İslâm hayatıdır. Biz, milli varlığımız başta olmak üzere, her şeyimizi İslam'a borçluyuz."
Yıllar evvel, Neyi Kaybettiğini Hatırla derken de, bundan farklı bir şey söylemiyordu.
Son noktayı, Suut Kemal Yetkin'in 1963 tarihli bir yazısıyla koyalım: "Bir zamanlar Yahya Kemal'e saldıranların bugün adlarını bile hatırlayan yok. Bunlar hâlâ yaşıyor mu, bilmiyoruz. Ama Yahya Kemal yaşıyor. Bütün bunlar, bir sanat ve edebiyat buhranı karşısında değil, bir ahlak buhranı karşısında bulunduğumuzu gösteriyor."
Evet, bu hâlâ böyledir.
( köşe yazısı-İbrahim TENEKECİ)