Kendimizi güçlü hissediyor muyuz?Hayırlı günler dilerim.
Yakın zaman içinde okuduğum bir kitap bu konu üzerine düşünmeme vesile oldu.
Bu konu üzerine düşünürken, forumumuzda yazılan mesajlardan öğretmen arkadaşlarımın bazılarının
kendilerini güçlü hissetmedikleri izlenimini edindim.Bu husus ile ilgili tesbitlerimi paylaşmanın faydalı olacağına inanıyorum.
- Bazı öğretmenler öğrencilerini KARŞI TARAF olarak ALGILIYOR.
- Bazı öğretmenler velileri KARŞI TARAF olarak ALGILIYOR.
- Bazı öğretmenler okul idarecilerini KARŞI TARAF olarak ALGILIYOR.
- Bazı öğretmenler bakanlık yetkililerini KARŞI TARAF olarak ALGILIYOR.
- Bazı öğretmenler birlikte çalıştıkları öğretmenleri KARŞI TARAF olarak ALGILIYOR.
- Bazı öğretmenler (kendisi ile aynı şekilde düşünmeyen) forumdaşlarını KARŞI TARAF olarak ALGILIYOR.
vs.
Bu kadar KARŞI TARAF ALGILAMASI olunca bir insanın kendini güçlü hissetmesi mümkün değildir.Yukarıdaki cümlelere muhtelif şekilde itirazlar olacaktır. Bir dizi mesaj ile bu itirazlara cevaplarımı vermeye çalışacağım.
İlk itirazın "Bazı öğretmenler öğrencilerini KARŞI TARAF olarak ALGILIYOR." cümlesine geleceğini tahmin ediyorum.
Forumunuzda yazılmış iki mesajı alıntılayarak bu itirazı değerlendirmek istiyorum.
Okullar OKUMAK İSTEMEYEN öğrencilerle dolu, özellikle liseler.
4 yıl bu çocuğu okulda nasıl zaptedeceğiz?
İte kaka okul bitirecek, sonra gelecek 18-19 yaşına, o saatten sonra iş mi öğrenecek usta mı olacak?
Zorunlulu eğitim 5 yıl olsun yeter, okumak isteyen yoluna devam etsin, okumak istemeyen sıraları işgal etmesin.
Eğitimin kalitesi düşmesin. Üç-beş iyi öğrenci var onlar da heba olup gidiyorlar.
12 yıl zorunlu eğitim ile OKUMAK İSTEMEYEN çocuklar zorla sınıflara tıkıldığında devamsızlıklar, huzursuzluklar, disiplinsizlikler artacak.
Zaten işi zor olan öğretmenler eğitim-öğretimi bitirip,kolluk gücü haline gelecek. oysa orta öğretim gerçekte hedefi olan,akademik kariyer isteyenler için olmalı.
Kimse zorlanmamalı.
"OKUMAK İSTEMEYEN öğrenci" tanımlaması çok manidardır.
İtiraf etmeliyim ki, ben hiç bir zaman okumak istemedim. Uyumak da istemiyorum, yemek yemekte istemiyorum, sabah egzersizlerinden nefret ediyorum vs.
Tüm bu isteksizliğime rağmen günde 20-50 sayfa arasında kitap okuyorum, 6-7 saat uyuyorum, günde üç öğün yemek yiyorum ve sağlığımı korumak uğruna her gün sabah egzersiz yapıyorum.
Öğrenci okumak istemeli midir? Yoksa okumak öğrenci için bir ihtiyaç mıdır?Şöyle bir itirazın geleceğini tahmin ediyorum.
- Bir öğrencinin HAYATINI İDAME ettirebilmesi için okullarda (... sınıfından sonra) verilen bilgilere İHTİYACI YOKTUR.Haklısınız...
Kimin neye ihtiyacı olduğuna nasıl karar vereceğiz?
Örneğin benim televizyona, telefona, eve, arabaya, bilgisayara, cekete, ayakkabıya, meyveye vs. ihtiyacım var mı?
Kişileri bir tarafa bırakalım.
TOPLUMUN GELİŞİM İÇİNDE olabilmesi için nelere ihtiyaç vardır?
Toplumun bazı fertleri ASGARİNİN ALTINDA bir öğrenim görmüşse, diğer fertleri çok iyi öğrenim görmüşse toplumun SAĞLIKLI GELİŞMESİ mümkün olur mu?Toplum fertlerinin sahip olması gereken ASGARİ BİLGİLER nelerdir?
Bir toplumda, her ferdin sahip olması gereken ASGARİ BİLGİ düzeyi toplumun gelişme düzeyine bağlı olarak değişmek zorundadır.
19. yüzyılda okuma yazma bilmek toplumun gelişme düzeyine göre ASGARİ BİLGİ olabilir.
Ama 20. yüzyılda bu bilgi seviyesi İLKOKUL ve daha sonra ORTAOKUL seviyesine yükselmiştir.
Günümüz şartlarında ülkemizde her bir ferdin (meslek okulları dahil) asgari üniversite birinci sınıf düzeyindeki tüm bilgilere sahip olması gerektiğini düşünüyorum.
Meslek okulları dahil üniversite birinci sınıfa kadar kazandırılan bilgiler için ekstra bir özelliğe veya yeteneğe ihtiyaç yoktur.Toplumun tüm fertleri bu bilgileri edinebilecek kapasitededir ve bu bilgileri edinmesi gerekir.
Konu biraz dağılmaya başladığı için "OKUMAK İSTEMEYEN öğrenci" ifadesine geri dönerek öğretmenlerimizin zaten bildiği bir hususta HATIRLATMA yaparak konumuza devam edelim.
Soğuk demiri döverek şekil veremezsiniz.
Öncelikle demiri ısıtmanız gerekir. Demirin kalitesine bağlı olarak ısıtılması gereken derece değişir.
Yani demiri 100 derece ısıtıp döverek şekil vermeye kalkarsanız sonuç alamazsınız.
Bazı demirlere şekil verebilmek için 500 derecede ısıtmanız gerekir, bazı demirleri 700 derece, bazı demirleri 1000 derece ısıtmanız gerekir.
Sadece bir kere ısıtmanız da yeterli değildir. Şekil vermek için ateşten çıkardığınızda demir soğumaya başlar.
Soğudukça tekrar tekrar ısıtmanız gerekir.
Demiri sürekli sıcak tutabilmek için GÜÇLÜ bir enerji kaynağına ihtiyacınız vardır.
Öğretmenin şekil vermesi gereken demiri öğrencileridir. Öğrencilerinin "OKUMAYI İSTEMELERİ" için (demiri sıcak tutabilmek için) GÜÇLÜ bir enerji kaynağına ihtiyaçları vardır.
Bu enerjiye sahip olmayan öğretmen "öğrencilerini KARŞI TARAF olarak ALGILAR".İnşallah yarın konumuza kaldığımız yerden devam edelim.