Bir bilgeye sormuşlar:
“Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?”
“Terzimi severim,” diye cevap vermiş.
Soruyu soranlar şaşırmışlar:
“Aman üstad, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı? Neden terzi?”
Bilge, bu soruya da şöyle cevap vermiş:
“Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da beni hep aynı gözle görürler.”
* * *
Allah beni, ilk gördüğü şekilde yargılayan ve hüküm verenlerin sabit fikirlerinden ve kısır beyinlerinden korusun.
Dilerseniz, sizi de tabii..
Tanımadıklarımız konusunda ahkâm kesmek hepimizin en kolay yaptığı iş, masrafı da yok. Yani bedava.
Tanıma gayretimiz yok, kavrama endişemiz yok.
Tanımayı görmek, duymayı bilmek sanıyoruz.
Şimdi siz, ’bayılmayı ölmek sanıyoruz’diye devam edeceğimi sandınız ama yanıldınız.
Artık yazılarda şiddet içeren kelimeler yok.
Şiddet yok, ama sitem var.
Sitem de rahatsız ederse yazı yok.
Peşin hüküm, sahibi boğar diyerek konuya keskin bir dönüş yapalım.
Kendinizden örnek alın, siz hiç yapmıyor musunuz yargısız infaz.
Hem yargısız hem de kaygısız.
Birinin yanında söylediğiniz fütursuzca bir sözün nereye gideceğini, kimi inciteceğini bilemezsiniz.
Ağzınızdan çıkana kadar efendisi olduğunuz kelimelerin kimbilir kaç defa kölesi oldunuz çenenizi tutamadığınız için.
Ve kim bilir kaç kişinin kalbini kırdınız ve yüreğini dağladınız.
Ve belki de böyle yaptığınız için, için için ağladınız.
Ben ağladım, kendimden biliyorum.
Yargısız infaz tek tarafın infazı değildir.
Hükmü verenin de hüküm verilenin de infazıdır.
Masanızın üstüne gelen bir kâğıt parçasının sahibi, onu ne niyetle, ne bakışla okuduğunuza bağlı olarak canlı veya ölüdür.
Burun kıvırdığınız ve kenara ittiğiniz, ’işe yaramaz’dediğiniz her şey, bir gün gelir önünüze düşer.
Ve siz, dün güldüklerinize bugün ağlarken, yine günün sonunda aynı hataya belki birkaç defa daha düşmüşsünüzdür.
Biliyorum, düşmüşsünüzdür.
Çünkü ben de düştüm, düşüyorum.
Adaleti arayan kendinde bulacak önce.
önce içindeki hayvana sahip çıkacak.
Çıkacak ki, sokağa çıktığında selam verecek ve dahi selam verdiklerinin selamını alacak yüzü olsun.
Alırsa da vermeye yüzü tutsun.