Kişisel Gelişim Ve Analitik Düşünce İle İlgili Paylaşımlar

Çevrimdışı nurdan81

  • Uzman Üye
  • *****
  • 705
  • 2.728
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 705
  • 2.728
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 01 Haz 2011 14:03:21
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Kişisel gelişimde;
Mümin Sekman
Üstün Dökmen
Doğan Cüceloğlu
Ahmet Şerif İzgören

gb değerli yazarlarımızın eserleri faydalı olabiliyor. :)

bu yazarların eserlerini mutlaka okunmalı

Çevrimdışı nurdan81

  • Uzman Üye
  • *****
  • 705
  • 2.728
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 705
  • 2.728
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 01 Haz 2011 14:08:36
KAYBETMEK İÇİN DOĞANLARIN 10 ORTAK ÖZELLİĞİ
Kaybetmek için doğanların 10 ortak özelliği

Bir filozof, “Hayat doğduğumuzda hepimize bir mermer bloğu verir. Bazılarımız ondan güzel bir heykel yaparız, bazılarımız ise hoyratça peşimizden sürükleyip paramparça ederiz” demişti.

Kaybedenler de kazananlar gibi benzer ve farklı özelliklere sahiptir. Bazıları Leonard Cohen’in deyişiyle ‘görkemli kaybeden’dir. Bazıları ‘yokluğu anlaşılmaz’dır.

Bazıları kaybederken başkalarına da zarar verir. Bazıları ise ‘sadece kendine zararlı’ kaybedendir. Kazananlar gibi kaybedenler de, ‘felsefeli kaybedenler’ ve ‘felsefesiz kaybedenler’ diye ikiye ayrılabilir.

Kazanmak gibi, kaybetmek de bağımlılık yapabilir. Kaybetmişliğiyle barışmanın ötesine geçip, kaybetmeyi kimlikleştirmek de mümkündür. Bu bağlamda ‘param yok’ demekle, ‘ben fakirim’ demek arasında dağlar kadar fark vardır. Kaybetmeyi kimlik haline getirmek, -ki bunun Türk usulü versiyonu arabeskleşmedir- kaybetmeyi kalıcı ve ‘sürdürülebilir’ hale getirir.

Hiç kimse durduk yerde kaybeden olamaz. Kaybeden olmak için de bazı şekillerde düşünmek, bazı şekillerde davranmak, bazı şeylere inanmak gerekir. Kaybeden olmanın da yapılacaklar ve yapılmayacaklar listesi vardır. Kaybetmek için doğanlar pek fark etmeseler de, kaybetmek için de çaba harcamak gerekir!

Peki hayat oyununda kaybetmeye yatkın insanların, düşünce ve davranışlarında sıklıkla karşılaşılan ortak özellikler nelerdir?

1- İç disiplin yetersizliği
 
2- Zaman kullanım bilincinde zayıflık

3- Başarıyı dış faktörlere bağlama eğilimi

4- ‘Saydı’ tipi düşünmeye yatkınlık

5- Arabeskleşmeye yatkınlık

6- Atalet ve tembelliğe yatkınlık

7- Kaybetme korkusundan kazanmaya kalkışmama

8- Psikolojik iç sabotajlara yatkınlık

9- Kendini geliştirmeye kapalılık, kurnazlığa yatmak

10- Başarı hakkında yanlış yargılara sahip olmak

Mümin SEKMAN

Çevrimdışı muarmu

  • Uzman Üye
  • *****
  • 332
  • 1.494
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 332
  • 1.494
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 05 Haz 2011 02:38:08
Hiçbir koşul altında cesaretimi kaybetmeye imkân vermem. Başarmaya değer bir işin üç şartı; önce çalışmak ve sağlam çalışmak, ikincisi ona bütün varlığınla sarılmak, üçüncüsü de sağduyu sahibi olmaktır.
                                             Thomas Edison

Çevrimdışı muarmu

  • Uzman Üye
  • *****
  • 332
  • 1.494
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 332
  • 1.494
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 05 Haz 2011 02:39:04
HER ŞEY SENİNLE BAŞLAR, SENDE BİTER! 
Çaresizlik öğrenilmiştir.
Başarılı olmak da öğrenilebilir.
Sende sandığından fazlası var!
Gelebileceğin en iyi yerde değilsin.
Yeni bir hayat için gereken, yeni bir akıldır.
Doğru şeyi yapmak için yanlış zaman yoktur.
Rüzgarı suçlamayı bırak, yelkenleri kullanmayı öğren!
Seyirci koltuğundan sıkıldıysan, sahneye çık.
Zirvede her zaman bir kişiye daha yer var.
Her şey seninle başlar!
Başkaları yapabildiyse, sen de yaparsın.
Hayatta ya tozu dumana katarsın,
Ya da tozu dumanı yutarsın.
Seçim senin!
 

Çevrimdışı muarmu

  • Uzman Üye
  • *****
  • 332
  • 1.494
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 332
  • 1.494
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 05 Haz 2011 02:40:13
''Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir.'' diyor Eflatun. Bruıce Barton ise çağlar sonrasından bir yanıt veriyor sanki ''Bazen büyük sonuçların, küçük şeylerin sonucunda ortaya çıktığını dikkate alınca, düşünüyorum ki, küçük şey yoktur.''

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 05 Haz 2011 02:44:13
Ümitli Kurbağa
Bir kurbağa sürüsü ormanda yürürken, içlerinden ikisi bir çukura düştü. Diğer bütün kurbağalar çukurun etrafında toplandılar. Çukur bir hayli derindi ve arkadaşlarının zıplayıp dışarı çıkması mümkün görünmüyordu.

Yukarıdaki kurbağalar, boşuna uğraşmamalarını söylediler arkadaşlarına: “Çukur çok derin, dışarı çıkmanız olanaksız” Ancak, çukura düşen kurbağalar onların söylediklerine aldırmayıp çukurdan çıkmak için mücadeleye devam ettiler.

Yukarıdakiler ise hala boşuna çırpınıp durmamalarını, ölümün onlar için kurtuluş olduğunu söylüyorlardı.

Sonunda kurbağalardan birisi söylenenlerden etkilendi ve mücadeleyi bıraktı. Diğeri ise çabalamaya devam etti. Yukarıdakiler de, çırpınıp durarak daha çok acı çektiğini söylemeyi sürdürdüler.
       

Ne var ki, çukurdaki kurbağa son bir hamle daha yaptı, bu kez daha yükseğe sıçramayı başardı ve çukurdan çıktı.
 

Çünkü bu kurbağa sağırdı.  O yüzden, arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerine kulak asmamıştı.

 "Ümidini kaybetmiş bir insanın, başka kaybedecek bir şeyi yoktur"

Çevrimdışı muarmu

  • Uzman Üye
  • *****
  • 332
  • 1.494
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 332
  • 1.494
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 05 Haz 2011 18:27:43
Bu dünyada yetenekli birçok kişi, küçük bir cesaret sahibi olmadıkları için silinip gitmişlerdir.
                                                  Sydned Smith

Çevrimdışı muarmu

  • Uzman Üye
  • *****
  • 332
  • 1.494
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 332
  • 1.494
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 05 Haz 2011 18:28:19
Tüm gerçekler üç aşamada oluşur. Önce alay edilir. Sonra şiddetle karşı çıkılır. Son olarak da "zaten belli olan bir şey" denir ve kabul edilir. 
                       Artur Schopenhauer

Çevrimdışı gazili0606

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 6.532
  • 15.374
  • 6.532
  • 15.374
# 05 Haz 2011 19:04:14
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil!

Çevrimdışı sina05

  • B Grubu
  • 6.545
  • 16.677
  • 6.545
  • 16.677
# 10 Haz 2011 00:01:15
"Eşekler inatçı olur, değil mi? Ama ben birkaç defa bindim,benimkiler inatçı çıkmadı."

"Bilmem,öyle diyorlar ama değil. Uzağı görür,tehlikeyi anlar eşek. Eşeğinle giderken durdu mu,inat etti demeyeceksin,gidip ileriye bakacaksın,bir sebebi vardır,mutlaka bir tehlike filan görmüştür yolda. Eskiler eşek koyarmış kervanların önüne,tehlikeyi görsün diye."

"İşte,yaşlı eşek çok yerde tökezlemiştir,çok yerde durur.Yaşlı eşek inatçı değil,tecrübelidir bence.Eşek dediğin ifade-i meram edemeyen bir hayvan,derdini anlatamayan bir can;o yüzden sopa yer insandan.Derdini anlatamadığı için sopa yiyen çok eşek var bu dünyada,derdini anlatamadığı için sopa yiyen insan da."


Üstün Dökmen

Çevrimdışı gazili0606

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 6.532
  • 15.374
  • 6.532
  • 15.374
# 15 Haz 2011 22:21:10
Düşünmek yaptığımız en zor iştir; bu yüzden de pek az insan düşünmeye yeltenir.

Çevrimdışı mahmud

  • Uzman Üye
  • *****
  • 312
  • 796
  • 312
  • 796
# 18 Eyl 2011 19:05:56
Yeni eğitim öğretim dönemi hayırlı olsun. Bu dönemde düşünmeyi geliştiren, öğrenmeyi öğreten olalım. Öğrencilerimizde düşünme, öğrenme konularında heyecan ve gayret oluşturabilirsek başarılı olacağımıza inanıyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 19 Eyl 2011 18:39:49
Forum arkadaşlarımı sevgi ve saygıyla selamlarım.

Kişisel Gelişim konusunda en çok Melih Arat beyin yazılarını takip ediyorum.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] adresindeki web sitesine üyeyim.
Her hafta yazdığı yazılar e-posta adresime geliyor.
Bu şekilde periyodik kişisel gelişim yazılarını e-posta adresine gönderen başka web siteler varsa bilgi verecek arkadaşlara teşekkür ederim.

Mümin Sekman beyin kitaplarının bir kısmını okudum.
Özellikle İnsan isterse serisi kitaplarını ilköğretim ikinci kademe öğrencileri bile rahatlıkla okuyabilir ve faydanalabilir.

Kişisel gelişim konusunda yazarların pek fazla değinmedikleri bir kaç özellik olduğu düşüncesindeyim.
Kısa süre içerisinde bu düşüncelerimi bu bölümde paylaşmaya çalışacağım.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 22 Eyl 2011 18:47:40
Hayırlı akşamlar.

Kişisel gelişim çalışmaların önündeki en büyük engelin eleştiriye tahammülsüzlük olduğuna inanıyorum.
Bu hususu en iyi şekilde ifade ettiğine inandığım şu cümleyi çok severim.

- Ben eleştiriye karşı değilim. Eleştirenlere kızıyorum. :)

Toplum olarak genelde yaptığımız hata, her zaman eleştiriye karşı olmadığımızı söyleriz ama biri bizi eleştirdiği zaman hemen sinileniriz.
Kişinin kendi hatasını görmesi hemen hemen imkansızdır. Bu nedenle eleştirileri nimet bilip eleştirileri dikkate almalıyız.
- Eleştirilen kişi, her zaman eleştiri konusunun haklılığı varsayımından hareket etmelidir.
- Eleştiriler genellikle yanlış anlaşılmalardan kaynaklanır. Muhatabın konuyu doğru anladığından emin olunmalıdır.
- Eleştiriler genellikle sorumlu olmayan kişilere yöneltilir. Örneğin, okul idaresinden kaynaklanan bir problem için öğretmen eleştirilir.
- Eleştiriler, çözüm önerisi içermediği sürece fayda sağlamaz. Eleştiren kişi uygulanabilir özellikte bir çözüm önerisi getiremiyorsa eleştiri yapmamayı tercih etmelidir.
- Eleştiriler, sandeviç tekniği ile yapıldığı zaman faydalı olmaktadır. Yani eleştiri konusu iki olumlu ifade arasında ifade edilmelidir.
- Eleştirilerde muhatabı suçlayıcı ifadelerden özenle kaçınılmalıdır. Suçlayıcı ifadeler refleks olarak kişileri savunma yapmaya zorlar.

Açıklamalarımla ilgili eleştirilerinizi bekliyorum :)

Çevrimdışı tarkan555

  • Bilge Üye
  • *****
  • 13.941
  • 16.311
  • 13.941
  • 16.311
# 22 Eyl 2011 18:56:55
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
KAYBETMEK İÇİN DOĞANLARIN 10 ORTAK ÖZELLİĞİ
Kaybetmek için doğanların 10 ortak özelliği

Bir filozof, “Hayat doğduğumuzda hepimize bir mermer bloğu verir. Bazılarımız ondan güzel bir heykel yaparız, bazılarımız ise hoyratça peşimizden sürükleyip paramparça ederiz” demişti.

Kaybedenler de kazananlar gibi benzer ve farklı özelliklere sahiptir. Bazıları Leonard Cohen’in deyişiyle ‘görkemli kaybeden’dir. Bazıları ‘yokluğu anlaşılmaz’dır.

Bazıları kaybederken başkalarına da zarar verir. Bazıları ise ‘sadece kendine zararlı’ kaybedendir. Kazananlar gibi kaybedenler de, ‘felsefeli kaybedenler’ ve ‘felsefesiz kaybedenler’ diye ikiye ayrılabilir.

Kazanmak gibi, kaybetmek de bağımlılık yapabilir. Kaybetmişliğiyle barışmanın ötesine geçip, kaybetmeyi kimlikleştirmek de mümkündür. Bu bağlamda ‘param yok’ demekle, ‘ben fakirim’ demek arasında dağlar kadar fark vardır. Kaybetmeyi kimlik haline getirmek, -ki bunun Türk usulü versiyonu arabeskleşmedir- kaybetmeyi kalıcı ve ‘sürdürülebilir’ hale getirir.

Hiç kimse durduk yerde kaybeden olamaz. Kaybeden olmak için de bazı şekillerde düşünmek, bazı şekillerde davranmak, bazı şeylere inanmak gerekir. Kaybeden olmanın da yapılacaklar ve yapılmayacaklar listesi vardır. Kaybetmek için doğanlar pek fark etmeseler de, kaybetmek için de çaba harcamak gerekir!

Peki hayat oyununda kaybetmeye yatkın insanların, düşünce ve davranışlarında sıklıkla karşılaşılan ortak özellikler nelerdir?

1- İç disiplin yetersizliği
 
2- Zaman kullanım bilincinde zayıflık

3- Başarıyı dış faktörlere bağlama eğilimi

4- ‘Saydı’ tipi düşünmeye yatkınlık

5- Arabeskleşmeye yatkınlık

6- Atalet ve tembelliğe yatkınlık

7- Kaybetme korkusundan kazanmaya kalkışmama

8- Psikolojik iç sabotajlara yatkınlık

9- Kendini geliştirmeye kapalılık, kurnazlığa yatmak

10- Başarı hakkında yanlış yargılara sahip olmak

Mümin SEKMAN





10 maddenin çoğu bana uyuyor :-\

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK