Hayırlı akşamlar.
Kölem olur musunuz?Hz. Ali (r.a.) atfedilen "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." cümlesi öğretmenlerin en sevdiği sözlerden biridir.
Bu sözün ne zaman, nerede, ne amaçla söylenmiş olduğunu tesbit edemedim.
Ama gözlemlediğim bir husus var, öğretmen olmayan biri, bir öğretmene bir şey öğretmeye niyetlendiğinde genellikle tepki görüyor.
Tepki görmeyi göze alarak, değirmende saçlarımı ağartırken öğrendiğim bir iki hususu paylaşmak istiyorum.
Paylaşmak istediğim ilk husus kölelik kavramına bakış açımı açıklamaya yöneliktir.80'li yıllarda Halk eğitim merkezinde bilgisayar kursuna devam etmiştim.
Kurs bitirme sınavına gireceğimin akşamı, ilk kurs öğretmenim telefon edip,
çalışmaya başladığı özel bir dershanenin bilgisayar labaratuvarında bir elemana ihtiyaçları olduğunu, ilgilenip ilgilenmeyeceğimi sordu.
Ertesi gün sınav çıkışı dershanede işe başlamıştım.
Dershanede uygulanan sisteme göre, öğrenciler önce teorik ders görüyorlar, daha sonra labaratuvara gelip uygulama yapıyorlardı.
Benim görevim uygulama esnasında öğrencilere yardımcı olmaktı.
İlk günler öğrencileri tanımadığım için, yaptıkları çalışmalarla ilgilendim.
Çalışmalarını inceledikçe hayretler içinde kalıyordum.
Çünkü kelimenin tam anlamıyla saçma sapan komutlar yazıyorlardı.
Bu durum bir iki öğrenci için geçerli olsa konuyu öğrenmemiş deyip geçeceğim, ama hemen hemen tüm öğrenciler benzer şekilde saçma komutlar kullanıyordu.
Saçma komutlar yüzünden bilgisayar sürekli hata veriyor, öğrenciler bir ilerleme kaydedemiyordu.
Başlangıçta hatalarının ne olduğunu söylemek yerine, ingilizce hata mesajlarını tercüme ederek hatalarının nerede olduğunu anlamalarını
sağlamaya çalıştım. Fakat kısa sürede bu şekilde baş edemeyeceğimi anladım.
Hatalarının ne olduğunu söyleyip, düzeltirsem bu durumda sürekli bana bağımlı kalacaklardı.
Hataları kendilerinin görüp düzeltmeyi öğrenmeleri gerekiyordu. Bu nasıl olacaktı?
Bir gün, azimle çalıştığı halde ilerleme kaydedemeyen bir öğrencinin yanına oturdum ve programındaki ilk hatayı göstererek
bunu neden böyle yaptın diye sordum.
Öğrenci programın o kısmını neden o şekilde yazdığını gayet MANTIKLI bir şekilde açıkladı.
Daha sonraki hatalarını da gösterek sorumu tekrarladım. Her seferinde de yaptığı işlem için çok MANTIKLI cevaplar verdi.
Cevapları tamamiyle MANTIKLI olmasına rağmen bir eksiklik vardı, kendi düşüncelerini bilgisayara kabul ettirmeye çalışıyordu.
Yazdığı komutlar bilgisayarın çalışma sistemine aykırıydı.
Öğrenciye şunları söyledim:
- Bilgisayara istediklerini yaptırmak istiyorsan, onun çalışma sistemine uymak zorundasın, çalışma sistemine uymadan DÜŞÜNDÜKLERİNİ yaptırman MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Düşüncelerini onun sistemine uygun olarak yazarsan bilgisayar senin KÖLEN OLUR her istediğini yapar.
Tüm öğrenciler aynı hatayı yapıyorlardı.
Bilgisayarın nasıl çalıştığını anlamadıkları için kendi MANTIKLARINA göre komut veriyorlardı.
Bilgisayarda verilen komutları anlamıyor, istenileni yapmıyor, hata veriyordu.
Dershanenin sürekli değişen öğrencileri vesilesiyle bir çok insanla muhatap oldum.
Ve farkına vardım ki, insan ilişkilerinde de benzer bir durum söz konusu.Muhatabınızın düşünme sistemini bilmediğiniz sürece düşüncelerinizi karşı tarafa kabul ettirmeniz mümkün olmuyor.
Ancak muhatabınızın düşünme sistemini bilir onun düşünme sistemine göre söylemlerde bulunursanız isteklerinizi kabul ettirmeniz mümkün oluyor.
Bu durum kadın-erkek, çocuk-ebeveyn, öğretmen-öğrenci gibi her türlü ilişkide geçerli bir durumdur.
Muhatabınızın düşünme sistemini dikkate almadan yaptığınız konuşmalar TARTIŞMA ve ÇÖZÜMSÜZLÜKLE sonuçlanır.
Bu noktada şu soru aklınıza gelebilir,
kuralları bilgisayar veya muhatabımız koyacaksa KÖLE KİM OLUYOR?Köle kural koyabilir mi?
Haklısınız ama
sonuçta istekleriniz yerine gelecekse kuralları başkasının koymasının bir önemi var mıdır?Biraz kafanız karıştı sanıyorum. O zaman kafanızı biraz daha karıştırayım
Bu konunun başlığını okuyanlar büyük bir ihtimalle ÖNYARGILI davranarak tepki yazısı yazmak için yazdıklarımı okuyacaklardır.
Okuyanların bir kısmı yazdıklarıma hak verecek ve acaba başka ne yazacak düşüncesiyle diğer yazılarımı da okuyacaktır.
Bir kısmı ise yazdıklarımı SAÇMA bulup, yazacağım diğer saçmalıklara da "cevap vermeye değmez ama" diye başlayan cümlelerle
cevap vermek için okumaya devam edeceklerdir.
(Bir kısmı ise yazdıklarımı okumayı reddedip meydanı bana bırakacaklardır.)
Her iki grupta benim istediğim şeyi (yani yazdıklarımın okunması) yapmış olacak.
Diğer bir deyişle her iki grupta benim kölem olacak
Yazımı bilgisayarımın çok sevdiği bir cümle tipi ile sonlandırmak istiyorum.
Kölem olmak istediğinize
EMİN MİSİNİZ?