Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.
Haruki Murakami'nin "Koşmasaydım Yazamazdım" eserinden alıntı :
Elbette fiziksel olarak sıkıntılıydı.
Ruhsal açıdan çöküp kalmama yol açabilecek türden durumlarla da bazen karşılaşmıştım.
Fakat, bunaldım demek, böylesi sporlar için önkoşul gibidir.
Yoksa kim tutar da triatlon ya da tam maraton gibi, hem zahmetli hem de zaman alan sporları yapmaya kalkar?
Zaten yaşam sıkıntılı olduğu için o sıkıntının üstesinden gelmeyi beklenti haline getiriyoruz ve gerçekten yaşadığımızı hissedebiliyoruz.
Bir tecrübenin değeri başarı, sayılar, sıralama gibi sabit şeylerle ölçülmez; önemli olan bir eylemin içinde akışkan bir kavrayışa (elbette her şey yolunda giderse) ulaşmaktır.
...
Diyelim ki esasında bu, dibinde küçük bir delik açılmış eski bir tencereye su doldurmaya benzeyen nafile bir uğraştan öteye geçmese bile, en azından geriye çabalamış olma gerçeği kalır.
Bir faydasının olup olmaması, şık bir duruşun ortaya çıkıp çıkmaması önemli değildir.
Nihayetinde
bizim için önemli olan şey, çoğu durumda gözle görülmeyen (fakat yürekle hissedilebilen) şeylerdir.
Dahası, gerçekten değeri olan şeyler her yerdedir.
Bunların etkin kılınması çileli eylemler aracılığıyla mümkün olur. Diyelim ki boşuna bir eylem olsun, ama kesinlikle aptalca bir eylem olmasa gerek.
Ben böyle düşünüyorum.
Gerçek hislerim ve deneyimlerimden yola çıkarak.
...
Eğer bir mezar taşım olacaksa, oraya yazılacak ifadeyi kendim seçebileceksem, şöyle yazılmasını istiyorum:
Haruki Murakami.
1949-20**
Yazar (ve Koşucu)
En azından sonuna kadar yürümedi.Şu an için beklentim bundan ibaret.
Yazarın, maraton koşusunda istisnalar dışında yürümeme ilkesi var. En çok zorlandığı anlarda, koşu temposunu en aza indiriyor, yürüyerek dinlenmeyi tercih etmiyor.
Dinlenmek için koşmak, sağlıklı olmak için koşmak, farklı uğraşlarda daha verimli olabilmek için koşmak vs.
Koşmak için bir çok sebep var. Bu sebepler bile beni bilgisayarımın başından kaldırıp koşturamaz.