Leyl-i Yar
'ALLAH kuluna yetmez mi?' (Zümer-36)
Senin de mi kırdılar kanatlarını,
Seninde mi vurdular koynundaki kuşları
Demek senin de tarumar edildi bahçende açan çiçekler
Demek senin de umutlarını güpegündüz yol ortasında katlettiler…
Yüreğindeki bütün hayalleri işgale yürüyerek kıymet bilmezler;
Senin de tüm duygularını sürgüne gönderdiler leyli…
Demek ondan o bahar gözlerin şimdi koyu bir mateme çalar
Duruşundaki mahzunluk beyhude değil yani…
Demek ondan dudakların, yolcusuz vagonlar gibi susa yazar
Çünkü sen de benim gibi bilirsin ki artık
Konuşsan isyan olacaktır leyli
Ve bu yetim suskunluğun,
Hakkında tüm söylenenleri ikrardan değildir aslında
Bu susuşun,
Duyabilene feryat,
Anlayabilene imdat,
Rahman’ın rahmetine sebattır leyli…
Sen yine de boş ver leyli,
Çoğuna dert olan bu hüzünler
Bizim heybemize yük olmaz
Ne de olsa biz, mahzun bir peygamberin ümmetiyiz
Bu acı,
Şu dibi kara yalnızlık,
Çok şükür ki,
Bir günahın bedeli değil yani…
Bu gözyaşları bize ezelden miras leyli,
Kalubela’dan kalma bir sözün
İkindi yağmurlarıdır yanağımızdan dökülen bu yaşlar
Düşün,
Anla,
Ve şimdi bir daha ağla leyli,
Göz yaşlarımız olmasa ne hükmümüz var değil mi
Ancak gözyaşlarıyla yıkanmış bir yüreğe namzettir aşk-ı hakikat
Yoksa yaşamak kolay leyli,
Gülmek bedava…
Fakat nefes almaktan ibaretse eğer;
Bir yar ile yaşamak değildir asıl marifet
O yar ile yaşlanmak leyli…
Ötesi teferruat,
Berisi angarya…
Zaten, her doğan yaşar ve ölür bu hayatta
Fakat hiç ölmemek üzere yaşamak da var hesapta
Ölümsüze sevdalanıp,
Ölümün cenaze namazını kılmaktan bahsediyorum sana,
Düşün bir kere;
Düşün,
Anla,
Ve şimdi bir kez daha ağla leyli!...
ERGİN CAN
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]