Lider Öğretmen Nasıl Olmalı?

Çevrimdışı sevil_dilovası

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 671
  • 1.098
  • 671
  • 1.098
08 Eyl 2013 16:46:14

Bugün bir çok kamu ve özel okulda disiplin sorunları yaşanmaktadır. Bu sorunların çözülmesinde çeşitli yaklaşımlar benimsenmektedir.

Bu yaklaşımlar genel olarak ikiye ayrılabilir. Birincisi; öğretmen ve idare ellerindeki yetkileri kullanarak patronca davranarak sorunları çözmeye çalışırlar. İkincisi; öğretmen ve idare lider olarak davranışlar sergiler ve sorunları çözmeye çalışırlar.

Biz bu çalışmamızda Glasser’den yarar-lanarak okullarımızdaki disiplin sorunlarının lider yaklaşımı ile çözülmesini öneriyoruz.

Glasser: “Öğrenciler huzur bozucu olduğunda ya da çalışmadığında, bir çok öğretmen de, patronca davranma eğilimindedir. Bu patronca yaklaşım “kestirip atma”yı öngörür. Sorunu çabucak denetime almalarını sağlayacak basit bir şey yapmak isterler. Patron öğretmenlerin birçoğu, öğrencileri okuldan atmaktan hoşlanırdı, ama, huzur bozucu öğrenciler bile okulda kalma hakkına sahip; öğretmenlerin de bu öğrencilerden kurtulması neredeyse olanaksız .

Huzur bozucu olanlar, genellikle ihtiyaç-larını okulda karşılamakta büyük zorluk çeken öğrencilerdir. Sonuç olarak okul , okul çalışması ve öğretmenler, öğrenci-lerin kalite dünyalarında pek yer almaz. Bu öğrencilerin sınıfta bulunduğu herhangi bir anda , istedikleri ve sahip oldukları arasında büyük bir uçurum olabilir. Bu uçurumun derinliği , kızgın ve başkaldırıcı bir tutum benimse-melerine zemin hazırlar.” Diyor .

Bir çok öğrenci okulda öğrendiklerinin günlük hayatta ne işlerine yarayacaklarını bilmemektedir. Öğretmenlerin anlattıkları derslerin hayatımızda nerelerde kullandığımızı somut örneklerle, sürekli anlatmaları ve hatırlatmaları gerekir.

Glasser: “Huzur bozucu öğrencileri sınıftan atmak, okuldan uzaklaştırmak veya okuldan sonra gözetim altında tutmak, belli bir andaki soruna yönelik denetim sağlayabilir, ama ana sorunun çözümüne katkı sağlamaz.Asıl bulun-ması gereken, bu öğrencileri kaliteli öğrenme sürecine nasıl katacağımızdır.

Kalite okulunda, lider-öğretmenler, huzur bozucu bir öğrenciyle, ceza olmaksızın başa çıkmanın yolunu öğrenirler. Bu ,hem durumu denetime alan , hem de öğrenciyi, sınıfta çalışma düşüncesine alıştıran bir yoldur.

Bir çok öğretmenin aklına ilk gelenlerden biri öğrencinin ailesini aramaktır; ama bu, düşünüldüğü gibi işe yaramaz. Bu yola başvuran patron-öğretmenler,ebeveyn‘in, çocuğu, sınıftaki davranışlarından ötürü cezalandırmasını ister. Aynı zamanda patron- yönetici olan anne baba da bunu yapmaya dünden razıdır. Öğrenciler ise hiçbir durumda cezalandırılmaktan hoşlanmazlar ve bu durumda ,öğrenci, okulu, evde yaşadığı sorunun kaynağı olarak görür. Bu yaygın uygulama sorunları çözmek bir yana , katlayarak artırır.” Diyor.

Bizim okullarımızda bu uygulama yıllardır kullanıldığı halde bir faydasını şimdiye kadar görmedik. Öyleyse çağdaş uygulamalara bir an önce geçmeliyiz yoksa disiplin sorunları her geçen gün artıyor; bizler çaresiz bekleyemeyiz. Bizim eğitim sistemimizin de öğretmen merkezinden öğrenci merkezine doğru yavaş yavaş kaydırılması gerekir.

Glasser:“Gerçekte, ilke olarak şuna inanıyorum:okul, anne-babalara, çocuklarıyla ilgili olumlu bilgiler vermelidir. Disiplin sorunları ,mümkün oldukça, anne- babayı katmadan çözülmelidir.

Bu, huzur bozucu öğrenciye şu mesajı verir:

”Sorunlarını, annen baban katılmadan çözebileceğine inanıyoruz.”

Bu mesaj, aynı zamanda şunu vurgu-lar:”Biz ,seni cezalandırmayı değil, sorunun çözülmesini istiyoruz ve annenin babanın seni cezalandırmasına uğraşmıyoruz.” Oysa bir çok öğrenci, öğretmenlerin anne- babayla temelde bu yüzden bağlantı kurduğuna inanır. Anne babaya başvurmak, aynı zamanda,oku-lun kendi sorunlarını çözemediğinin ilanıdır. Ayrıca öğretmenin sınıfın yönetiminde aciz kaldığının işaretidir.

Anne – babalarla toplantı yapılması gerektiğinde , öğrenci de bulunmalıdır.

Burada, lider öğretmen tutumuyla , öğrencinin yanlış bir şey yapmadığını ve toplantının amacının , öğrencinin evde cezalandırılması olmadığının altı çizilmelidir. Amaç anne babayı ceza içermeyen bir plan yoluyla , öğrencinin okulda daha etkin ve başarılı olmasına yardım etmeye ikna etmektir.

Hangi nedenle olursa olsun okula çağrılan anne-babaya verilecek iyi bir öneri, hem anne –babanın hem de çocuklarının zevk aldığı şeyleri paylaşmak için onun-la daha fazla zaman geçirmeleridir. Bazı öğrencilerin huzursuzluk çıkarmalarının nedeni, yüzlerini yeteri kadar göremedikleri anne babanın dikkatini çekmektir.” Diyor .

Özellikle ülkemizde babaların bir çoğu çocuklarının eğitimini annelere bırak-mışlardır. Onlar sadece ekonomik olarak eğitim masraflarını karşıladıkları için görevlerini hakkıyla yaptıklarını sanmaktalar. Bu yanlış tutumu öğretmen-lerimiz babalarla sürekli işbirliğine girerek düzeltebilirler. Aile rehberliğine daha çok önem verebilirler. Bu konularla ilgili olarak toplantılar yapabilirler. Bu gün bir çok veli okula gitmiyor sebebi araştırıldığında her okula geldiğinde çocuğun öğretmenlerinden ve idareden hep şikayet dinlediğini çözüm üretilmediğini belirtiyorlar, şikayet dinlemek istemediklerini ısrarla belirtirken işbirliği içinde çözüm istiyorlar. Burada öğretmenler öğrencileri velilerine kesinlikle şikayet etmemeliler.

Glasser: “Diyelim ki, patron- yöneticilikten lider -yöneticiliğe geçmeye başladınız.

Cezalandırmayı bıraktınız…. Elinizden geldiğince örnek oluyorsunuz. Sınıf koşullarını iyileştirmek ve geliştirmek için var gücünüzle çabalıyorsunuz. Öğrencilerinizle birlikte bir dizi kural belirlediniz ve onlar da uymayı kabul etti. Öğrencilerinizin ihtiyaçlarını aklı-nızda tutuyorsunuz ve sınıfı , herkes için doyum verici yönetmeye çalışıyorsunuz. Bununla birlikte hala, öğrencilerle bazı sorunlar yaşıyorsunuz. Bazı öğrenciler bazı kuralları ihlal etti. Sınıf bu davranışlara destek olmuyor; ama aynı zamanda sizi izliyor. Üzerinizdeki bakışların, sizi, var gücünüzle kurtul-maya çalıştığınız patron-yönetici rolüne yönelttiğini hissediyorsunuz. Unutmayın ki, lider- yöneticiler, huzur bozucu öğrencilerle etkili biçimde başa çıkabilmelidir.” Diyor.

Bizim ülkemizde bir çok öğretmen arkadaşımız bunu başarmıştır. Liderlik konusunda yetersiz olan öğretmenlerimize etkili uzmanlar tarafından kurslar verilebilir. Okullarda liderlik konusu sürekli gündemde tutulabilir. Doğuştan liderlik özelliğine sahip öğretmenler diğer öğretmenlere rehberlik yapabilir. Liderlik konuları ile ilgili kitaplar okunabilir.

Glasser: “Kalite okulunda huzur bozucu öğrencilerin gönderildikleri bir mola odası vardır. Bu oda olmadan huzur bozucu öğrencilerle başarıyla başa çıkılmaz.” Diyor .

Bizim okullarımızda böyle bir oda yok. Bu odanın yerini genellikle müdür yardımcısı odası veya rehberlik servisi odalarına öğrenciler gönderiliyor. Ancak bu odalarda ya ceza görüyorlar yada uzun süre kalıp sorunlarını anlatma veya düşünme fırsatı bulamıyorlar.

Biz; batı ülkelerinde kullanılan bu mola odalarının okullarımız da uygulanmasının faydalı olacağı kanısındayız. Bu odanın işlevi kısaca şöyle; huzur bozucu öğrenciler sorunlarını çözmek isteyene kadar bir öğretmenin gözetiminde bu oda içinde sessiz olarak bekliyorlar isterlerse dersleri ile ilgilenebiliyorlar. Ne zaman ki sorunu çözerler o zaman sınıfa dönebiliyorlar. Bu odanın amacı cezalandırmak değil,sorunlu öğrencinin problemini çözmek,diğer öğrencilerin bundan etkilenmesini engellemek. Şu da bir gerçek bir çok okulda rehberlik odası bile yok, mola odası nasıl yapılır bu bir sorun, ama yine de fiziksel olanakları olan okullarda pilot uygulamalar yapılabilir. Hiç olmazsa Özel okullarda bu uygulamaya geçilebilir.

Glasser :” Lider-öğretmen , sorunları çözmenin kestirme yolu olmadığını bilir. Elinde bir sihirli değnek olmadığını, büyüye de gerek duymadığı mesajını öğrenciye açıkça vermelidir. Lider-öğretmen bunu, tüm kural bozucu durumlara aynı gerçekçi ve açık yolla yaklaşarak başarır. Öğretmenin temel yaklaşımı hep aynı olduğundan, öğrenci ,belli bir itaatsizliğin büyük sorun olmadığını anlar ve öğretmenin yaklaşımındaki özgüveni sezer. Öğrenci, aynı zamanda , huzur bozucu tutumunun , öğretmenin değil , kendi sorunu olduğu mesajını da alır: öğretmen ne yaptığını bilmektedir.

Lider –yönetici, huzur bozucu öğrenciye hep şuna benzer bir şey söylemelidir:

“Bir sorunun var gibi görünüyor. Bunu çözmene nasıl yardım edebilirim? Şimdi sakinleşirsen , zamanınım olduğunda bununla ilgili konuşuruz ve bir çözüm bulabiliriz. Ama şu andaki gibi davrandığın sürece, hiçbir çözüme ulaşa-mayız.”

Bu gibi mesajlar jest ve mimiklerle , be-den diliyle değişik şekillerde söylenebilir.

Öğretmen, öğrenciye sakinleşmesini söylerken işin içine şaka katarsa daha da iyi olur. Bu, gerilimi azaltır ve öğretmenin sözüm ona zayıflığına işaret etmez. Öğretmen kendini biraz küçültse bile, öğrenciyi asla küçültmemelidir. Alaylı bir ciddiyet veren bir ses tonuyla şöyle diyebilir: “Vay be, sen kızmışsın. Gerçekten berbat bir şey yapıyor olmalıyım. Önce sakinleş, sonra da ,ilk fırsatta görüşelim ve belki bir çözüm bulmama yardım edebilirsin.”

Bu , gülümseme ve uygun bir beden ha-reketiyle söylenirse gerilim azalır. Öğrenci hala yatışmamışsa sınıfta başa çıkmanın yolu bitmiştir. Onunla tartış-maya girmeyin ve asla tehdit etmeyin. Sınıf arkadaşlarının desteğini almayan öğrenci bu öneriler yapılırsa sakin-leşeceklerdir. Huzur bozmuş olanlar dahil tüm öğrenciler, lider-öğretmenin tehdide başvurmadığı mesajını almalıdır. Sorunları olduğunu anlamalı ve onları çözmeye çalışmalıdır; ama kendi başlarına çözemezler. O öğrenci ile işbirliği gerekir. Öğrenci işbirliğine girmeyince, öğretmen, sınıftan çıkmasını aşağıdaki gibi istemelidir:

“Sakinleşmeyeceğine göre, senden çıkmanı istemek zorundayım. Umarım sonra görüşebilir ve bunu çözebiliriz, ama yatışmayacaksan şimdi çıksan iyi olur.” Diyor

Bizim yönetmeliklerimiz de öğrenciyi dışarı atmak yok ama idareye ve rehberlik servisine göndermek var. Her ne kadar bu yasak olsa da bir çok okulda disiplin sorunu yaşayan öğretmen bazen öğrenciyi sorundan kaçmak için sınıfın dışına çıkarabiliyor. Bu patronca bir yaklaşımdır. Bu durum bazı yönetmelik değişiklikleri ile çözülürse öğrencilerin sorunları daha kısa sürede çözülebilir.

Glasser: “Oysa liderce yaklaşım da kapı açık tutulmuştur. Ayrıca tehdit ve kargaşa da yoktur. Huzur bozucu öğrenci , sıkıntısını canlı tutmak için suçlayacak birini arıyordur.

Ama hem söz hem de davranışlarıyla aşağıdaki mesajı veren öğretmene karşı kızgın kalmak zordur:

“Bunu çözmene yardım etmek istiyorum. Bu yaptığın için seni cezalandırmayacağım. Sorun varsa çözelim.”

Patronca yaklaşıma alışık öğretmenler, bu yaklaşımın bir anda etki yapacak bir şey olmadığını kabul etmekte zorlanabilirler. Ama gerçek şudur: bir tehdit öğrencinin sesini kesse bile, okuldaki tutumunu değiştirmez. Temel hedef öğrencinin çalışmaya başlamasını sağlamak olmalıdır.

Disiplin sorunlarının tek iyi çözümü sistemli ve uzun çalışmayı gerektirir. Öğretmenler, ancak, asla bu bulunmayan kestirme çözüm arayışından vazgeçtiklerinde bunu tam olarak anlayabilirler. Sorunlar öfkenin ateşinde çözülmez. Bu yüzden ,lider- öğretmen önce önündeki alevi söndürmeye odaklanır.

Lider –öğretmen öğrenci ile sınıf dışında görüşme yapmalıdır. Bu görüşmede söylenmesi gereken aşağı yukarı şudur:

“Sorun başladığında ne yapıyordun? Bu kurallara aykırımıydı? Yinelen-memesi için bir şeyler yapabilir miyiz? Bu durum ileride yeniden ortaya çıkarsa , hem senin hem benim ne yapabileceğimizi bulalım ki bunu bir daha yaşamayalım.”

Öğrenci başka bir öğrenci ile sorun yaşıyorsa, işleri yoluna koymak için ikisi ile de görüşmek gerekir:

“İlk öğrenciye;ne yapıyordun? İkinci öğrenciye; sen ne yapıyordun? Her ikisine; bunu bir daha yaşamamak için ne yapabilirsiniz?”

Kimin suçlu olduğunu bulmaya zaman harcamayın . yalnızca, taraf olan öğrencilerin her birine, çözülecek bir sorunları olduğunu ve bunun üzerine çaba harcayabileceklerini söyleyin. Sizin yapmak istediğinizin, daha iyi geçinmelerine ve okulda daha başarılı olmalarına yardım etmek olduğunu söyleyin. Suçluyu değil çözümü arıyorsunuz. (bizde bir çok öğretmen ve ebeveyn suçlu arar)

Öğrenciler işbirliğine girmeyebilirler , ama sizin yaklaşımınız değişmemeli. Öğrenci ne yaparsa yapsın, gerçekleri ortaya koyun ve bu tutumu elden bırakmayın : yapılan kurallara aykırıydı. Öğrenciler de, bu sorunun yeniden yaşanmasını önlemek için yapmaları gerekenler üzerinde ısrarla durmalısınız. Öğrenciler çok geçmeden, her fırsatı tanıdığınızı anlayacaklardır. Sınıfta bulunup öğrenimlerini sürdürmek istiyorlarsa, kurallara uymaktan başka seçenekleri yoktur. Öğrenciler sizi kendilerine ilgi duyan bir lider olarak görürlerse, büyük olasılıkla , kurallara uymanın bir yolunu bulacaklardır.

Potansiyel “dert” bir öğrenciyi dinlemek için az da olsa zaman ayırmak, iyi bir lider-öğretmenin ayrılmaz davranışlarındandır.” Diyor .

Bizde ise bir çok öğretmen şuna inanıyor eğer öğrenci ile arkadaş olursak (liderce yaklaşım) onlar bizi suistimal eder. Evet belki bazı öğrenciler bizim liderce yaklaşımlarımızı kötüye kullanabilir ancak bunların sayıları çok az olacaktır. Çünkü kendisi için çalışan bir öğretmene hiçbir öğrenci sorun çıkarmaz. Sorun çıkaran öğrenciler de olacaktır ama bunların sayıları az olacağından, bu öğrenciler yüzünden sayıları çoğunlukta olan öğrencilerimize liderce yaklaşımı uygulamamak adalet değildir.

Ayrıca aile rehberliğinin geliştirilmesi hafta sonları rehber öğretmenler ailelerin evlerini ziyaret etmeli , aileyi bir bütün olarak gözleme olanağı bulmalıdır. Tabii olarak mesai ücreti ve yol masraflarının ödenmesi için gerekli yönetmelik değişikliklerinin yapılması gerekir.

SON OLARAK YA PATRON ÖĞRETMEN OLUP SORUNLARI ÇÖZMEK YERİNE BASTIRACAĞIZ, YA DA LİDER-ÖĞRET-MEN OLUP BÜTÜN SORUNLARI ÇÖZE-CEĞİZ.

Bütün öğretmenlerimizin lider yaklaşımını benimsemeleri dileğimle.

Kaynak: Okulda Kaliteli Eğitim

William Glasser Beyaz yayınları

Çevrimdışı sebnem35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.765
  • 26.588
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 2.765
  • 26.588
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Eyl 2013 17:37:39
Tam da ülkemizdeki en büyük eğitim problemlerinden birine dikkat çektiğiniz için teşekkürler.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 08 Eyl 2013 18:27:20
Hayırlı günler dilerim.

Okullarımızdaki önemli problemlerden birine dikkat çekilmiş olduğu hususunda hemfikirim.
Fakat yazıda belirtilen çözüm önerilerinden sonuç alınacağına inanmıyorum.
Mola odası uygulamasını yabancı filmlerde gözlemlemiştim. Filmlerde de etkili bir yöntem olmadığı vurgulanıyor.

Ülkemizde hiç bir öğrencinin, hiç bir sorunu yoktur.
Ya da daha doğru bir deyişle hiç bir öğrenci sorunu olduğunu KABUL ETMEZ.
Bu nedenle konuşma yoluyla sorun çözme çalışmalarından da bir sonuç alınabileceğine inanmıyorum.

Kişisel kanaatim, okullardaki temel problem öğrencilerin bir HEDEFLERİNİN olmamasıdır.
Öğrenciler kendileri için bir hedef belirleyememektedirler.
Bunu öğrenciler yerine, öğretmenler ve okul idaresi yapmalıdır.
Hedefi olan öğrenci ile okulda hiç bir problem yaşanmaz.
Hedef asla daha iyi bir öğrenim olmamalıdır. Sosyal, sanatsal veya sportif bir faaliyet hedef olmalıdır.
Bir çok öğrenci BAŞLANGIÇTA bu tür hedefleri  benimsemez ve ciddiye almaz.
Fakat çalışmalara başladıktan KISA SÜRE sonra çok büyük bir ihtimalle hedefi benimser.


Hedefi benimseyen öğrenci sorununu kendi başına çözer.

Öğrenciler için hedef belirlemek ve hedefler için çalışmalar yapmak okul idaresi ve öğretmenler için ek zaman/emek gibi görülebilir.
Bu yanıltıcı bir ÖN YARGIDIR. Sorunu olan öğrencilerle uğraşmak okul idaresini ve öğretmenleri daha çok yorar.
Sorun çıkarmayan öğrencilerle yapılan eğitim/öğretim herkes için mutlu bir yaşamdır.
Mutlu bir yaşantıya sahip olan insanlar yorgunluk hissetmezler.

Çevrimdışı messi58

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.792
  • 2.097
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.792
  • 2.097
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 10 Eyl 2013 23:34:20
öncelik şunu belirtmeliyim ki yazı enfes bir yazı.ancak ne var ki şu durum bizi asla yanıltmasın:
-sosyal-beşeri alem de matematikteki gibi (2x2=4 ) kesinliklere sahip değiliz.yani buradaki yaklaşım tarzını sergilediğimiz zaman mutlak başarılı olacağız,sorunları sıfırlayacağız  gibi bir düşünce içinde olmamalıyız..w.galsser in bu teorisi diğer geleneksel dediğimiz teorilere göre çözüme yönelik tercih ve tutumlarda karşılık süreçleri içermesi bakımından daha tercih edilebilir yaklaşım biçimidir diye bilirim.
burada bahsedilen lider öğretmenlik yaklaşımı bizlere sorunları asgari düzeye şansını verebilir.

lider öğretmenlik tarzı sadece sonuca yönelik olarak sergilenmemeli...hiç sorun yokken de liderlik yapabilmeliyiz.dışlanan,dışlandıktan sonra şiddete eğilim gösteren.çatışmacı bir kişilik haline gelen bir öğrenciye liderlik yapmak,bu hale gelmeden öncekinden daha zor ve güçtür...biz öğretmenler iyi olan süreç ve durumları da lider öğretmenlik tutumuyla yönlendirmeli,geliştirmeli ve derinleşmesini sağlamalıyız...

Çevrimdışı messi58

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.792
  • 2.097
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.792
  • 2.097
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 10 Eyl 2013 23:52:00
şuan türkiye de en temel sorunlardan biri öğretmen liderliğinin eksik ya da yetersiz olmasıdır.özellikle de branşlarda...bunun nedeni de ergenlerin bu yönetilebilmesi zor diye tanımladığımız durumların  en merkezinde kendine yer bulan öğrenci grubu olmasıdır. meslek hayatımda sınıfa liderlik edemeyen pek az sınıfçı gördüğüm gibi olağan üstü düzeyde liderlik yapma becerisine sahip branş öğretmenleri gördüm..gördüm görmesine de yeni jenerasyonda malesef azınlık

bu ise tamamen sistemin kendisinden kaynaklanıyor.çünkü
üniversitelerde liderlik özelliğine sahip,sosyal yönü güçlü,organizasyon düzenleme yeteneğine sahip arkadaşlar kpss nedeniyle atanamıyorlar...daha çok türkçe-matematiği iyi bilen,çok ders çalışan arkadaşlar atanıyor.


hatta  son olarak devletin ve velilerin pek önemsemediği müzik,beden ve resim öğretmenlerinin okullar ve öğrenciler için çok önemli branşlar olduğunu gördüm..

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK