Makedonya İçin Oy Kullanalım...

Çevrimdışı ajda35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 7.680
  • 33.292
  • 7.680
  • 33.292
# 13 Ara 2009 13:21:43
ben de kullandım oyumu ...

Çevrimdışı horsaik

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.011
  • 1.410
  • 1.011
  • 1.410
# 13 Ara 2009 13:27:40
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
ben de kullandım oyumu ...

duyarlılığınızdan dolayı teşekkür ederim öğretmenim.

Çevrimdışı horsaik

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.011
  • 1.410
  • 1.011
  • 1.410
# 13 Ara 2009 13:42:21
MURAT PAŞA  CAMİİ 

S.A.

ANKARADA BULUNURKEN ÜSKÜPTE MURAT PAŞA CAMİİNİN KAPANDIĞI HABERİNİ BÜYÜK ÜZÜNTÜYLE ALDIM.

MURAT PAŞA CAMİİNİN ONARIM SEBEBİYLE KAPATILMASININ ARDINDA BİLMEK VE GÖRMEK İSTEMEDİĞİM OYUNLARI SEZİYORUM.

MİB DE UZUN SÜRE MECANEN GÖREV YAPAN BİRİ OLARAK ORADAKİ HİYERARŞİYİ İYİ BİLEN BİRİYİM.

12 YIL MİB'İN EN YÜKSEK ORGANLARINDA YER ALDIM... RAHMETLİ İDRİZ SELAM VE RECEP NUREDDİNİNİN ÜSKÜP MÜFTÜLÜKLERİ DÖNEMİNDE MÜFTÜLÜK AZASIYIDIM...

GÜNÜMÜZ ÜSKÜP MÜFTÜSÜNÜ BİR FIRSATTA TANIMA İMKANINI BULDUM. İSLAMİ KÜLTÜRE SAHİP, GAYET ANLAYIŞLI BİRİ OLARAK BULDUM...

REİS UL ULEMA SÜLEYMAN RECEPİYİ YAKİNEN TANIYAN BİRİYİM. O DA BENİ VE KİŞİLİĞİMİ İYİ BİLEN BİRİDİR...

MURAT PAŞA CAMİİ KONUSUNDA YENİ OLUŞAN BİR DURUMLA HABERDAR OLDUĞUNA İNANIYORUM... ÜSKÜP MÜFTÜSÜ DE BU DURUMU BİLİR. BİLMELİ... ÜSKÜP CAMİLERİNİN DÜZENİNDEN SORUMLU KİŞİDİR. DÜZENSİZLİKLERİ BERTARAF ETMEKLE GÖREVLİDİR.

BURADAN GİDEREK DURUMUN TATLI DİLLE HALLİ İÇİN ÖNCE MÜFTÜYÜ, SONRA DA REİSİ GÖREVE DAVET ETMEK ZORUNDAYIM.
BUNU HANGİ SIFATLA YAPTIĞIM SORULABİLİR... SADECE ÜSKÜPLÜ BİR CEMAATLI OLARAK BUNU YAPMAKTAYIM ŞİMDİLİK.

MAKEDONYA ANAYASASININ GİRİŞ BÖLÜMÜVE 19. MADDESİ GEREĞİNCE TC DİN İŞLERİ MÜŞAVİRİNİ DE KONUYU İNCELEYİP CÖZÜME GİDİLMESİ YÖNÜNDE HAREKET ETMESİNİ RİCA ETMEKTEYİM! DURUMU İNCELEMEKLE GÖREVE DAVET EDİYORUM!

BAŞKA BİR KURUMA GEREK DUYULMADIĞINDAN BAŞ VURMUYORUM!

ALLAHIN İZNİYLE ÖNÜMÜZDE KURBAN BAYRAMI VAR! CAMİ KAPALI DURURSA, BAYRAM NAMAZI CAMİNİN DIŞINDA MI KILINACAK?

ŞU ANDA ANKARADA BULUNMAM HASEBİYLE, MESELEYİ YAKİNEN ÖĞRENMEK İÇİİN İMKANIM OLMADIĞINI BİLİYORUM...

ZATEN ÜSKÜPTE OLSAYDIM DA BUNU BİR CEMATLI OLARAK MÜFTÜDEN VE REİSTEN BİR GRUP ÜSKÜPLÜ ETKİLİ TÜRK AYDINIYLA SORMAKTAN BAŞKA BİR ŞEY YAPAMAYACAĞIMIZI BİLİYORUM.

MESELEYİ ÇÖZECEK VE DURUMU DEĞİŞTİRECEK RESMİ SEÇİLEN MÜFTÜ VE REİS- UL ULEMADAN BAŞKA KİMSE OLAMAZ. BENİ BİR CEMAATLİ OLARAK ONLARDAN BAŞKASININ RESMİYETLERİ İLGİLENDİRMEZ!

RESMİYETİ OLMAYAN BİR MÜTEVELLİ, RESMİYETİ OLAN KURUMLARDAN NE ZAMAN ÖNE GELMEYE BAŞLADI? HANGİ HAKLA?

TABİİ SORULARIM DAHA ÇOKTUR... SORMAYA GEREK DUYMUYORUM...
MİB MAKAMLARININ ETKİLİ OLACAKLARINI VE SORUNU ADLİ BİR BİÇİMDE ÇÖZECEKLERİNE İNANIYORUM.

SAYGI VE SELAMLARIMLA

avni engüllü    [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]          

MURAT PASA  CAMII - USKUP

Uskup,un Turk Carsisi merkezinde bulunan yegane Turkce vaaz edilen  camimize nekadar sahip cikabiliyoruz ?

Caminin  hatibi Hfz. Rasit HALID benim oz dayim oluyor, Allah razi olsun kendisinin uzun yillardir hizmetini  goruyoruz. Bildigim kadariyla cok cuzi bir maasa calismakta.

Caminin imami Hfz Sadullah (Sado) dunyanin en  iyi  3. Hafiz unvanina  sahip, Ondan da  Allah razi  olsun hos sedasi  ve  hifziyla bizlere husu ile namaz kilmamizi sagliyor, onunda o camiden  aldigi uc bes kurus  ancak  simit  parasina yeter.

Son  iki yildir  genc  hocalarimizdan Mr. Suleyman  Baki, caminin vaizligini yurutmektedir,bizlere cok degerli vazu nasihatlerde bulunuyor, ondanda  Allah razi olsun,Islam birliginden maas alip almadigini bilmiyorum,alsada tahminim cok cuzidir.

Yillarca camimizi idare eden ve  bu  durumu gonulden  ve  yeri geldiginde cebinden katkilar yapan Mahmut (Mako) bey  ve  mutevelli heyeti onlardan da  Allah razi  olsun,camimizi  her zaman temiz ve  bakimli tutmaktadirlar.

Elde edilen bilgilere gore  Camii,i yonetme  kousunda  son donemlerde bir  cekisme sozkonusu, sozum ona  biz camiiyi iyi idare ediyoruz ya da  birileri biz daha iyi  idare edebiliriz cekismesi icindeler Allah korusun bu cekismeler guruplasmalara ve tatsiz durumlara yol acabilir.

Evet  yukarida  adi  gecen  ve  camiimize  hizmet  eden bu degerli  insanlarimizinda, bazi  hatalari  yok  degil ama  bu  durumu  biraz da  espirili anlatmak durumunda kalacam, anlatacagim  Makedon ata sozunu  kahvehanelere gidenler iyi bilir  “kolku  pari  tolku  muzika”(Nekadar para  okadar muzik).

Aslinda  bu  espiriyi  birazda uzulerek dile  getirmekteyim,dogrusu bu  durumlara  dusmememiz gerekiyor.

Gecen Ramazan Turkiye den  gelen  bir kac  dostumla  Destan  koftecisinde  iftarimizi  actik, Aksam ezani vakti gelip gecti  ezandan ne ses ne  sada var,bu  durumdan  hem  uzuldum  hemde  cok utandim.

Evet  bu  cami  hepimizin ise yine  hepimize  dusen  gorev  bu  camii yi en  iyi  sekilde  idare  edebilmektir.

Bu  camiye  hizmet  verenlere  Insan  haysiyetine  ve  unvanlarina  yakisacak  maas ve sigorta pirimi,
Camide  her vakit ezan  okunmasi  icin  hos  sedali  bir  Muezzin
Caminin devamli bakimli,temiz ve hos kokan  huzur verici ortaminin  devam edebilmesi icin ihtiyac  duyulan butce.
Simdi  bu  durumdan hic  kimse kendine ne fazla  nede  daha  az  pay  cikarsin, bizim deyimimizle hic  kimsenin Maymar  basi  olmasina gerek  yok, yanlis varsa  hepimizindir.sorumluluk  (Uskup Turkleri)   hepimize  dusmektedir, bu camiye de su  an hizmet eden kisilerin kabiliyet  ve  becerileri de yeterli derecededir.

Gorulen o ki MC Islam Birliginin durumu duzeltecek hali de vaktide yok.

Evet  bu  durumda  Bize (Cemaate) dusen  gorev  nedir  diye  sorarsaniz, teklifim  soyle  olacaktir.

Uskup teki   Turk isadamlari, Turk misyonlari gorevlileri ve hali vakti yerinde olan caminin diger cemaati,  bu  caminin butcesine  yilda  ortalama 100  avro  bagista  bulunursa Allah in inayetiyle gorulen butun olumsuzluklarin en aza inecegi inanci icindeyim.

 Selam  ve  saygilarimla

 Kemal NAZIM         

kemalnazim@yahoo.com  adına rumelililer@yahoogroups.com 

Çevrimdışı horsaik

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.011
  • 1.410
  • 1.011
  • 1.410
# 13 Ara 2009 15:56:49
Şirin bir Osmanlı kasabası:Üsküp     
Yazar Barış Hasan     
 
Balkanları gezerken neredeyse hiçbir yerde kendinizi yabancı hissetmiyorsunuz; her yerde kendinizden izler buluyorsunuz ama Üsküp bambaşka. Üsküp belki de bu coğrafyada Osmanlı izlerinin en çok korunduğu şehir. Camileriyle, hamamlarıyla ve çarşısıyla…


Makedonya, Yugoslavya’nın dağılmasından sonra Sırpların zulmüne uğramamış ama şehri şöyle bir dolaştığınızda Sırpların buraya dokunmasını gerektirecek bir sebep de göremiyorsunuz. Yugoslavya döneminde burasını kalkındırmak için hiçbir gayret sarfedilmemiş gibi. Ülke kendi yağıyla ancak kavrulur vaziyette ve Üsküp’te bir şehirden çok kasaba havası var adeta.

Bu kasaba havası Üsküp’ü özel kılıyor aslında. Şehirdeki eski Türk mahallesi hala yıllar öncesindeki havasını koruyor. Çarşıda dolaşırken Türkçe konuşan insanlara rastladıkça Evlad-ı Fatihan’ın varlığını iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Eski sosyalist ülkelerde hep karşılaştığınız tekdüze görünümler burada da var ama her şeye rağmen şirin Osmanlı kasabası havasını dağıtamıyor bu tekdüzelik… Osmanlı döneminden kalma hanlarda egzotik havayı ciğerlerinize çekiyorsunuz. Lezzetli bir paşa köftesi yerken şehri iç çekerek seyrediyorsunuz; güzelim Makedonya diye bir nida dökülüyor dudaklarınızdan.

Kurtuluş Savaşı’nı kazandığımızda, İzmir’de zafer kahvesini yudumlarken Mustafa Kemal, yaveri sormuş: “Paşam ne duruyoruz? Neden Selanik’e, Makedonya’ya yürümüyoruz?” Selanikli Mustafa şöyle cevap vermiş içini çekerek: “Makedonya o kadar güzeldir ki çocuk. Şımarık bir güzel kız gibidir, kimseye yar olmaz. Ne bize, ne başkasına”. Onun haklılığını buralara gelince anlıyorsunuz. Karmakarışık bir nüfus yapısı. Makedon, Arnavut, Türk, Sırp, Bulgar. Sorunların şimdilik üstü örtülmüş ama yeni çatışmaların patlamayacağını söyleyebilen bir kişi bulamıyorsunuz. Herkes bu güzel kızı kendine yar etmek için sinsi sinsi çalışıyor. Yunanlılar Makedonya Yunandır diyor, Makedonya Cumhuriyetini tanımıyorlar. Bulgarlar siz bizdensiniz, aynı dili konuşuyoruz diyerek Makedonya’yı kendilerinden sayıyorlar. Arnavutlar biz buranın asli unsuruyuz deyip iktidarı paylaşmak için çabalıyor, Türkler dengede kalsa bile ata yadigarı bu toprakları sahiplenmişler ve bizimdir diyorlar. Gelin de Mustafa Kemal’e hak vermeyin şimdi…

Hıristiyan unsurların hakimiyetini vurgulamak için şehrin eteklerinde kurulu olduğu tepeye kocaman bir haç dikmişler. Verilen mesaj çok açık: burası Hıristiyan topraklarıdır demek istiyorlar. Ama Üsküp’ün yarısı Müslüman Arnavut ve Türk. Haliyle Müslüman unsurlar bileniyor bu tavırlara. Sonra da herkes birbirine soruyor neden bu topraklarda sorunlar bitmiyor diye. Nedenler çok açık: Makedonya’nın kimseye yar olmayacağını anlamak istemeyenler bu sevdadan vazgeçmediği sürece tükenmez bu çatışma ihtimalleri. Herkes kardeşçe yaşamasını öğrenmediği sürece çözülmez bu sorunlar…

Güzelim Üsküp’ü geride bırakmak biraz duygu yoğunluğu yaratıyor belki ama duygularımıza gem vurup güzel bir gelecek dilemekten başka çaremiz yok buradaki insanlar için. Makedonya’nın kozmopolit yapısı bu ülkeyi güzel kılıyor bütün fakirliğine rağmen. Hıristiyanlık sevdasından vazgeçmeleri dileğiyle Üsküp’e bakıyorum son kez… Yoksa kimsenin diniyle, inancıyla bir sorunu olmadı yıllarca burayı yöneten Türklerin.. Biraz onlardan ders alın diye mırıldanıyorum… ve bu mırıldanmalarla gözden kayboluyor güzelim Üsküp… Beni duyan var mıdır acaba?

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
 

Çevrimdışı Hikmet ALTINTAŞ

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 302
  • 1.293
  • 302
  • 1.293
# 13 Ara 2009 16:15:46
    ben de şuanda uğraşıyorum. no dedim. fakat işledi mi, işleme di mi bilmiyorum.
    yunandan dost olmaz. baksananıza. elimizden kıbrısı koparmaya çalışıyorlar. bizimkine eş başkan rütbesi taktılar. batan geminin malları der gibi hertarafa gülücükler dağıtıyor. ülkeyi peşkeş çekiyor.
     terörü 1982 yılında yunanistan ile-ermeniler kurdu. kandırabildikleri kürt sözde kürt (aslen türk) olan kardeşlerimizi  de yanlarına alarak bu günkü duruma kadar geldik. (bunların arkasında gizli gizli destek veren avrupa-amerika-rusya... vardı.)
       ilginç olan bir şey var. ne olduysa yunanlılar şu anda teröre destek vermiyor. ermenilerde desteğini çekti terör tek başına kaldı. bocalıyor. tam fırsat. bitirilmesi için tam uygun zaman. büyük bir askeri birlikle üzerine gidilirse bence kısa sürede biter. tek engel kış mevsimine giriyor olmamız.

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.896
  • 512.889
  • 32.896
  • 512.889
# 13 Ara 2009 16:20:23
Kimin kimin soyu olduğunun anketlerde belirlenmesi acı bir durum.

Büyük İskender veya III. Aleksander, (Yunanca: Μέγας Ἀλέξανδρος (Megas Aleksandros)) Makedonyalı İskender olarak da bilinir (22 Temmuz M.Ö. 356, Pella, Makedonya - 13 Haziran M.Ö. 323, Babil), M.Ö. 336-323 yılları arasında Makedonya kralı ve tarihteki en büyük komutanlardan biri. Makedonya kralı II. Filip'in oğlu. Bu adam Makedon muydu Türk müydü?

Bu ne idüğü belirsiz site (topix.com) aynı zamanda Mustafa Kemal Ataturk was: *Fascist Criminal or
* Leader of Turkey diye de bir anket düzenlemiş... 

Bu iş anketçilik değildir... 7 düveli muazzamayı kovan bir milletin liderini anketlerle evet oyu çıkarsa faşist mi ilan edeceğiz?


 


Çevrimdışı horsaik

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.011
  • 1.410
  • 1.011
  • 1.410
# 14 Ara 2009 19:50:18
ÜSKÜP VE ÇEVRESİ DÜĞÜNLERİNDE SÖYLENEN MANİLER

Pazi pitesi yollayaciz stroynigi(aracı) pazaritesi

Stroynigin ayagi hayirli, Açan gürmüş gelin hanımi bayildi.

 

Çık Osmanaga çık, nerde fırun?

Gelecektir babalıgın, deyesin buyrun

 

Ne bakaysın mori kuçka (küçük çocuk) delikten,

Osmanaga olacaktır enişten

 

Mutfakta trupçe, mutfakta trupçe(mutfakta bulunan kütük)

İnanasın Osman Aga, gelinın gugufçe (Kumru)

 

Mutfakta lamba, mutfakta lamba

İnanasın Osman Aga, gelinın alafranga

 

Ateşe koydum igneleri, mori igneleri

Patlasın Osman Aga’nın yengeleri

 

Gelinin odasi yaygili,

Neymişsın mori gelin bu kadar saygili

 

Saygina diyeceğiz maşaallah

Dügününde oynayaciz inşallah

 

Makinanın burmaları, suları akar

Osman Aga'nın pantollari levanta kokar

 

Elımızde elımızde, altın kalem

Biz aldık gelini çatlasın alem

 

Elimde dayre, belimde dayre

Evlensin Osman Aga, bitsin bu gayle

 

Karşıdan aldım bir kitka(tutam) nane

Hanımannnenin hatırı için yerden aldım temane(temenna)

 

Elımızde elimızde altından saat

Alalım gelin hanımı oturalım rahat

 

Giy Osman Aga, ayakkabıların gırslasın

Hep ayaktaşların kıskansın

 

Alın kızlar postekiyi oturalım, bagdaş

Nasıl ayrılaciz Ramize kızkardeş

 

Not: Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma

Derneği'nden Üsküplü Murteza Doğan

tarafından nakledilmiştir.

 

Çevrimdışı horsaik

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.011
  • 1.410
  • 1.011
  • 1.410
# 15 Ara 2009 20:46:25
arkadaşlar desteğimiz devam ediyor ama sadece dengede tutabiliyoruz. %37 ye %62

Çevrimdışı horsaik

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.011
  • 1.410
  • 1.011
  • 1.410
# 20 Ara 2009 13:25:42
Makedonya-Yunanistan isim kavgası: Buzdağının görünen kısmı 
Can Karpat, AIA Türkiye ve Balkanlar Masası 
İlk bakışta sadece bir isim kavgası. Oysa bu, buzdağının sadece görünen kısmı. Yunanistan Makedonya’yı kuzey bölgesine yönelik yayılmacı emelleri olmakla suçluyor. Daha da dramatik olan Yunanistan’ın Makedon milleti diye bir milletin varlığını dahi reddediyor olması. Ufak bir isim kavgasının altında tüm bir milletin varlığının reddedilmesi yatıyor. Buzdağının görünmeyen kısmı ise M.Ö. IV. yüzyıla kadar uzanıyor...

Buzdağının görünen kısmı
   
   
  Josip Broz Tito, Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyetini kuran bildirgeyi imzalarken,
Kasım 1945

1916 yılında İrlanda’daki ayaklanma sonrasında İngilizler tarafından idam edilen İrlandalı yurtsever Roger Casement’a göre: “Yeryüzünde iki trajik tarih bilirim: Biri İrlanda’nınki, diğeri Makedonya’nınki. İkisi de mahrum bırakılmış, ikisine de eziyet edilmiştir”. Binlerce yıl boyunca Makedonya’nın belirli ve kalıcı idari veya coğrafi sınırları olmamıştır.
İlk olarak, Nazilere karşı mücadele etmiş Makedonları onore etmek isteyen Tito, Makedon milli kimliğini tanımış, Makedonya’yı yeni sosyalist Yugoslavya’nın kurucu altı cumhuriyetinden biri yapmıştır. Daha sonra 1991’de, Yugoslavya savaşı esnasında, Makedonya barılçıl yollarla bağımsızlığını elde etmiş, tarihte ilk kez kendine ait bir ülkesi olmuştur. Ancak güneydeki güçlü komşusu halen sorunlar çıkarmaya devam ediyor.
Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kurumlar Makedonya’yı ancak 1993’te tanıyabildiler. Bu gecikmenin sebebi; yeni ülkenin bayrağı, Anayasası ve adı hakkında endişeleri bulunan Yunanistan’dı.
Makedonya’nın eski bayrağında kırmızı fon üzerinde on altı ışınlı Vergina Güneşi bulunuyordu. Oysa Yunan hükümetine göre Vergina Güneşi bir Yunan sembolü idi. Vergina Güneşi, Büyük İskender’in babası II. Philip’in hanedanının sembolü. İki taraf arasında imzalanan 13 Eylül 1995 tarihli interim antlaşma ile Makedonya bayrağını değiştirdi ve kırmızı fonu üzerinde altın renkli bir güneş bulunan bugünkü bayrağını benimsedi.

Çevrimdışı horsaik

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.011
  • 1.410
  • 1.011
  • 1.410
# 20 Ara 2009 13:26:10
   
   
Makedonya’nın eski bayrağı   
17 Kasım 1991’de kabul edilen ilk Makedonya Anayasası, Yunanistan’a göre, kuzey Yunanistan’daki Makedonları ayrılıkçı eylemlere kışkırtan ve Yunan toprakları üzerinde yayılmacı emeller güden maddeler içeriyordu. Özellikle de 49. madde tehlikeliydi: “Makedonya Cumhuriyeti, komşu ülkelerde yaşayan Makedon milletine mensup kişilerin ve Makedon sürgünlerin statü ve haklarını korur, kültürel gelişimlerini destekler, onlarla ilişkileri teşvik eder”. Tehlikeli görülen maddeler, 1995’te imzalanan interim antlaşma ile kaldırıldı.
Son olarak, 27 Haziran 1992’de Yunanistan Makedonya’dan anayasal ismi olan “Makedonya Cumhuriyeti” ismini değiştirmesini talep etti. O tarihten bu yana isim kavgası çözülemiyor. 8 Nisan 1993’te BM, yeni ülkeyi, Yunanistan’ın talebi doğrultusunda, “Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti” (FYROM) geçici ismi ile kabul etti. “Yukarı Makedonya” gibi orta yol formüller ve diğer teklifler Üsküp tarafından reddediliyor. Atina ise Makedonya’nın anayasal ismini reddetmeye devam ediyor. Üsküp’ün verebileceği en büyük taviz “çift formül” tavizi: Uluslararası ilişkilerinde ayrı, Yunanistan ile ikili ilişkilerinde ayrı isim kullanmak. Yunanistan, içinde Makedonya isminin bulunduğu herhangi bir ismin kabul edilemez olduğunu öne sürerek bu teklifi de reddediyor. Makedonya ismi yerine Yunan basını ve yetkililer “Üsküp” ismini kullanmayı tercih ediyor. Makedonlar ise bu ismi “aşağılayıcı” olarak nitelendiriyor. Makedonya, bir milletin uluslararası ve hukuki bir hakkı olan kendi kendini tanımlama hakkından vazgeçmek istemiyor.
Aslında bu üç sorun da birbirine bağlı. Üçüncü kişilerce sembolik hatta anlamsız olarak nitelendirilebilecek bu isim kavgası, buzdağının sadece görünen kısmı. Görünmeyen kısmı ise, M.Ö. IV. yüzyıla dek uzanıyor.
Yunan görüşüne göre, Slav kavimleri Balkan yarımadasını ancak VI. ve VII. yüzyıllarda istila ettiklerine göre bugünkü Makedonlar eski Makedonlardan gelmiyorlar. Bu yüzden bugünkü Makedonların bu ismi kullanmaya hakları yok. Yunanlılara göre, eski Makedonya 4000 yıllık Yunan mirasının ayrılmaz bir parçası. Oysa eski Yunanlılar Makedonları açıkça yabancı, genelde Makedonlara ve diğer Yunanlı olmayan topluluklara verdikleri isimle “barbaroi” olarak klase ediyorlardı. Aslında bugün Yunanistan’ın, bayrağından 1978’te çıkardığı Vergina Güneşini milli sembol olarak benimsemesi çok ilginç: Vergina Güneşi, Yunanistan’a yüzyıllarca hakim olmuş, nefret ettikleri Makedon efendilerin sembolü. Her şıkta modern devletlerin sınırlarını yahut isimlerini bundan iki bin yıl önce olmuş olaylara göre belirlemek ne sağduyulu ne de sağlıklı bir uğraş.     
   
IX. yüzyıl Slav savaşları. “İmparator II.Vasili’nin Azizler Takvimi”nden bir minyatür, XI. yüzyıl   
Sonuçta bugünkü Yunanlıların gerçekten Helenlerden gelip gelmediğini sorgulayan çalışmalar da bulmak mümkün. Yunanistan’ın kendisi ismini (Greece, Grèce) bir Boiotia kavminden almıştır. Bugün bu kavimden kimse hayatta olmadığı için Yunanistan çok şanslı.
Bununla birlikte Makedonya’nın kendisi eski Makedonya’dan geldiğini iddia etmemektedir. 1992’de eski Makedonya Devlet Başkanı Kiro Gligorov, “Biz bu bölgeye VI. yüzyılda gelmiş Slavlarız. Eski Makedonya’nın torunları değiliz”, şeklinde bir beyanat vermişti. Bu açıklama dahi Yunanistan’ı yatıştırmamıştı; zira sorun, bir antik çağ tarihi kavgasından daha öte bir sorun. Yunanistan, Yunan olmayan bir Makedonya’yı Tito zamanından kalma bir komünist icadı olarak görmektedir. Yunanistan’ın iddialarına göre, Tito’nun güney Sırbistan’a bir Yunan ismi olan “Makedonya”yı vermesinin altında Yunan toprakları üzerinde hak iddia etmek istemesi yatıyor.

Çevrimdışı horsaik

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.011
  • 1.410
  • 1.011
  • 1.410
# 20 Ara 2009 13:26:36
Buzdağının görünmeyen kısmı

Osmanlı zamanında (XIV.-XX. yüzyıllar) Makedonya; Üsküp, Manastır (bugünkü Bitola) ve Selanik’ten oluşan bir vilayetti. Balkan Savaşları sonrasında (1912-1913) Makedonya; Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan arasında paylaşıldı; öyle ki Makedonya diye bir ülke haritadan silindi. Bu üç ülke tarafından ilhak edilen bölgelere sırasıyla “Vardar Makedonya’sı”, “Pirin Makedonya’sı” ve “Ege Makedonya’sı” adları verildi.
1913’ten itibaren Yunanistan bir millet yaratma sürecine girdi ve Makedon kimliğini yok etmek için her türlü tedbiri almaya başladı. 1919’da Yunanistan ve Bulgaristan bir mübadele antlaşması imzaladı. 60.000 kadar Makedon Yunanistan’ı terk ederek Bulgaristan’a yerleşti. 1924’te benzer bir antlaşma Yunanistan ile Türkiye arasında imzalandı. 300.000’e yakın Türk 40.000 Makedon ile birlikte Yunanistan’ı terk ederken Türkiye’den 700.000 kadar Yunanlı nihai olarak Ege Makedonya’sına yerleşti. İki savaş arasında Makedonlar şiddetli asimilasyon ve milliyet değiştirme girişimlerine maruz kaldılar. 1929’da yayınlanan “Kamu Düzeninin Korunması” adlı bir kararname ile her türlü milli hak talebi vatana ihanet olarak işlem görmeye başladı. Kraliyet taraftarı Yunan hükümeti ile komünist Yunanistan Demokratik Ordusu (DAG) arasında çıkan Yunan İç Savaşı (1946-1949) sırasında Makedonların çoğu DAG’ın saflarında yer aldı. Ancak DAG 1949’da yenilince 100.000’e yakın Makedon Yunanistan’dan kaçmak zorunda kaldı. 1947’de Yunan yönetimi, iç savaş sırasında Yunan hükümetine karşı savaşmış herkesi, yani birçok Makedonu, vatandaşlık ve mülkiyet haklarından mahrum eden bir yasa yürürlüğe koydu. 1950’lerden bu yana her yeni Yunan hükümeti, Yunanistan’da yaşayan Makedonlara yönelik insanlık dışı tedbirler almaya devam ediyor: gerek kamu alanlarında gerek özel hayatta Makedon dilinin yasaklanması, asimilasyon programlarının zorla dayatılması (Makedonca eğitim veren okulların yasaklanması, Slav isimlerinin Yunan isimleri ile değiştirilmesi) gibi. Bugün bile Yunan hükümeti Yunanistan’daki Makedon azınlığın varlığını reddediyor. Makedonlar, Yunanistan’da yaşayan Makedonların sayısını 41.000 olarak veriyor. İnsan hakları yetkililerine göre Yunanistan’da 200.000, Amerikan Dışişleri Bakanlığına göre ise 50.000 Makedon yaşamakta. Yunanistan’da Makedon kimliğinin ve kültürünün korunması ve geliştirilmesi için mücadele veren birçok örgüt bulunuyor: Gökkuşağı (siyasi parti), Yunanistan Makedon Hakları Hareketi, Makedon Balkan Refahı Hareketi. Bu örgütler Yunanistan’daki Makedon azınlığın tanınmasını ve azınlık haklarının korunmasını talep ediyor. Makedon eylemciler, özerklik ya da ayrılma gibi hassas konuları asla dile getirmiyorlar.
Yunan hükümetleri tarafından alınan en dikkat çekici tedbirlerden biri ise, kuzey Yunanistan bölgesine özellikle “Makedonya” isminin verilmemiş olması. Ağustos 1988’e kadar kuzey Yunanistan     
   
   
bölgesinin ismi kısaca “Kuzey Yunanistan” idi. Bugün Yunanistan kuzey bölgesinin “etnik açıdan saf” olduğunu iddia ediyor. Bütün bu tedbirlerden sonra tersi olsa şaşırtıcı olurdu. Makedonlara yakın duran tarihçi John Shea, kuzey Yunanistan’a (Türkiye’den) getirilen Yunanlıların bölgeyle hiçbir tarihi bağları olmadığının altını çiziyor.
Makedonların milli kimliklerini unutmaya zorlanmış olmaları bir Makedon kimliği olduğu gerçeğini değiştirmez. Bununla birlikte bu kısır kavga bütün bir bölgenin istikrarını tehlikeye atmakta.
2001’deki iç savaşta Makedonya az kalsın yok oluyordu. O tarihten bu yana etnik olarak bölünmüş ülkeyi birlikte tutan tek şey AB perspektifi. Üstü kapalı da olsa Makedon milleti diye bir milletin varlığını dahi sorgulayan Yunanistan, 2005 Kasımında, iki ülke isim kavgasında bir anlaşmaya varamazsa Makedonya’nın AB ve NATO üyeliklerini veto etmekle tehdit etti. Her ne kadar Makedonya geçen yıl 17 Aralıkta resmen AB üyelik statüsü elde ettiyse de sıra tam üyeliğe geldiğinde Yunanistan’ın ne yapacağı şüpheli. Kasım 2005’te Yunan Başbakanı Kostas Karamanlis, “Üsküp, AB kararlarının oybirliği ile alındığını iyi bilmeli”, dedi. Milli kimliğinden, AB ve NATO perspektiflerinden mahrum edilen bir Makedonya kolayca etnik kaosa sürüklenebilir. Bu kaos ise, ülkenin nasıl tehlikeli bir coğrafyada bulunduğu göz önünde bulundurulursa, Balkanlarda yeni bir milliyetçi patlama yaratabilir.
Yunanistan Makedonya’yı kuzey bölgesine yönelik yayılmacı emeller gütmekle suçluyor: “Bir ülkenin ismini komşu bir bölgenin ismi ile aynı koymak, de facto, bölgenin istikrarını bozma ve komşu bölgeyi yutma amacı güden yayılmacı bir stratejidir”. Bu iddia inandırıcı olmaktan çok uzak. Ağır silahı, hava ve deniz kuvveti bulunmayan 2 milyondan biraz fazla nüfusa sahip bir milletin, NATO ve AB üyesi güçlü komşusuna saldırması intihar demek olurdu. John Shea’ya göre: “Makedonya’nın kendisi için bir tehdit oluşturduğunu iddia ederek bu ülkeye karşı giriştiği tüm sözlü saldırılar sırasında asıl Yunanistan’ın Avrupalı ve Amerikalı müttefikleri tarafından Balkanlardaki barış için bir tehdit unsuru olarak algılanması çelişkili bir durumdur”. Aslında Yunanistan, Makedonya’nın AB hamisi olmak gibi, kendisine büyük siyasi prestij sağlayacak büyük bir fırsatı elinden kaçırıyor. European Stability Initiative’den (ESI) Gerald Knaus hayıflanıyor: “İsim kavgası yüzünden Yunanistan’ın, Avusturya’nın Hırvatistan için oynadığı rolü oynayamaması çok yazık”.
Bu isim kavgasının üçüncü tarafı olması gereken AB’nin ise bunu başaramaması dikkate değer bir nokta. AB yıllardır bu isim kavgası ile Yunanistan’ın son derece tartışmalı azınlık politikası arasında bir bağ kurmayı başaramadı. Üyelerin geçmişini geçen yüzyılın başından başlayarak didik didik etmekte tereddüt etmeyen AB, konu üye devletlere gelince şaşırtıcı derecede pasif kalmakta. 1981’de AB üyesi olan Yunanistan’da basına sızan Şubat 1982 tarihli bir Milli Güvenlik Servisi memorandumunda, “Makedon siyasi sığınmacılarının dönüşünün engellenmesi, kamu hizmetlerine ve özellikle okullara Makedonca konuşmayanların alınması” tavsiye ediliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına rağmen Yunanistan, azınlık haklarını iyileştirmek için hiçbir girişimde bulunmuyor. Asıl sorumlu, kati bir tavır gösteremeyen AB ve onun çelişkili azınlık tanımı.
AB ve BM hala orta yol ismi olan “FYROM”u kullanıyor. Ancak Yunan hükümetinin hayli canını sıksa da bu ismi kullananların sayısı gün geçtikçe azalıyor. Yaklaşık 110 ülke Makedonya’yı “Makedonya Cumhuriyeti” olarak tanıdı. Bunlar arasında BM Güvenlik Konseyinin üç daimi üyesi de bulunuyor: Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Çin. Buna rağmen bütün BM üye devletleri, iki ülke arasında bulunacak her türlü nihai uzlaşma formülünü kabul edeceklerini belirtiyor. Ülkenin ismi ne olursa olsun, Yunanlı olmayanlar muhtemelen “Makedonya” demeye devam edecektir; zira bulunacak her türlü çözümün telaffuzu fazlasıyla uzun olacak.
Her ne kadar isim kavgası her iki millette fırtınalar koparıyorsa da pratikte iki ülke birbirleri ile işbirliği içinde. 1995’te imzalanan interim antlaşma ile tekrar başlayan ekonomik ilişkiler o kadar gelişti ki Yunanistan şu anda Makedonya’nın en önemli yabancı yatırımcısı ve ekonomik ortağı. Ülkedeki Yunan yatırımı 400 milyon Doları buluyor. Kasım 1995’te imzalanan Dayton Antlaşması ile Balkanlarda başlayan yumuşama dönemini takiben iki ülke askeri, kültürel, eğitim, kalkınma ve altyapı gibi alanlarda ikili ve çok taraflı platformlarda işbirliği içine girdi. İsim çıkmazına rağmen Atina, Kosova savaşı (1998-1999) ve Makedonya’daki iç savaş (2001) sırasında Üsküp’ün tavrını destekledi.
Şayet Yunanistan isim takıntısını aşabilirse bu, sadece Makedonya için değil, aynı zamanda demokrasinin ve Batı medeniyetinin beşiği olan Yunanistan için de faydalı olacaktır.

Çevrimdışı horsaik

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.011
  • 1.410
  • 1.011
  • 1.410
# 20 Ara 2009 13:51:06
Makedonya Avrupa yolculuğuna birçok dezavantajla başlıyor. Seçim, adalet ve polis sistemlerinin ciddi reformlara ihtiyacı var. Büyüme hızı umut vaadetmiyor; işsizlik oranı yüksek, yabancı yatırım oranı ise düşük. 2001’de yaşanan ve altı ay süren çatışma sonrasında dayatılan adem-i merkeziyetçilik süreci tamamen gerçekleştirilmedi. Yunanistan ile olan sorunlar baş ağrıtabilir. Ancak Makedonların büyük bir avantajları var: Sadece 2 milyonlar.

Çevrimdışı windywind

  • Uzman Üye
  • *****
  • 304
  • 522
  • 304
  • 522
# 20 Ara 2009 20:58:32
YES     582,688     62%
NO    349,947    37%

Çevrimdışı horsaik

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.011
  • 1.410
  • 1.011
  • 1.410
# 20 Ara 2009 21:24:17
 Dükkancık camii     

                                                                           Müşerref Kasım

Dükkancık camii Üsküp’ün merkezinde bulunmaktadır. 1549/50 yıllında Hacı Mevlâna Muslihuddin- Abdül Gani  tarafından inşa edilmiştir. Hacı Mevlâna Muslihuddin- Abdül Gani, Müezzin Hoca olarak tanınmaktaydı. Müezzin Hoca Üsküp ve civarında değeri alimlerden biriydi. Abdül Gani, sultanların çocuklarına hocalık yapmış, çarşıda birçok dükkanın sahibiymiş. Müezzin Hoca, Kurşunlu Hanını, Şengül Hamamını ve Bakırcılar Camiini de inşa ettirmiştir. Aynı zamanda Yeni Pazar’da ve Trepça’da da camiler yaptırmıştır. 1963 yılı depreminden cami büyük hasar görerek tamamen kullanılamaz hale gelmiştir. Kültürel açıdan önemli olan bu tarihi eser 1984 yılında yıktırılma teşebbüsünde bulunulmuş. Fakat ahalinin sarf ettiği yoğun uğraşlar sonucunda cami yıktırılmadı. Ve uzun yıllar o halde durarak ibadet yapılamıyordu.

2003 yılında yapılan törende tamiratın T.C. Üsküp Büyükelçisi Mehmet Taşer tarafından başlatılmasıyla, bugüne kadar yardımların çoğu T.C’ nden organize edilerek gönderilmiştir. Rumeli Vakfı tarafından 50 bin avro katkı sağlanmış. Bursa İl Müftülüğü yoluyla toplanan ve T.C. Diyanet Vakfı’ nın organizasyonuyla 38.050 bin avro toplanarak Üsküp Dükkancık Camii’nin bugünkü hale gelmesi temin edilmiştir. T.C Üsküp Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Ahmet Durmuş caminin inşaatı hakkında şunları belirtti: “Şu andaki caminin durumu kaba inşaatı tamamlanmış, kubbesi örtülmüş bakır kaplama yapılmış, kapılar ve pencereler hazır hale getirilmiştir. Ancak sadece sıva, badana ve tezinat işlemleri kalmış. Dolayısıyla T.C.’ nin, Diyanet Vakfı’nın ve Bursa’daki oturan Müslüman kardeşlerimizin yardımlarıyla ve tabii ki Rumeli Vakfı’nın da yardımıyla Üsküp Dükkancık Camii bugünkü haline gelmiş ve ümit ediyoruz ki kısa zamanda ibadete açılması gerçekleşmiş olacaktır. Dolayısıyla bu yardımlar devam edecektir, arkasından doğu Makedonya’daki yıkılan camilerin tamiri gerçekleşecektir. Bu vesileyle Üsküp Dükkancık Camiine yardımda bulunan bütün yardım severlere, özellikle ülkemizden bu katkıyı sağlayan vatandaşlarımıza, kardeşlerimize teşekkür etmeyi borç biliyoruz. Umarız ki bu yardımların devam etmesi ve devam ederek bu tarihi eserlerin, Osmanlı-Türk eserlerinin ayakta kalmış olmasını temin etmiş olur ve bu eserlere sahip çıkmış oluruz. Çünkü bu tarihi eserler sadece Müslümanların değil bütün insanların ortak değerleridir. Dolayısıyla bütün insanlar bu tarihi eserlere sahip çıkması gerektiğine inanmaktayız.

Kaynak: Yeni Balkan

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.429
  • 177.416
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.429
  • 177.416
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 27 Ara 2009 16:09:09
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
öğretmenim uzun süre oldu oran hiç değişmemiş gibi değil mi?

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK