Masal Türündeki Yazılarımız

öğretmenim bu yazdıklarınızı ilgi ile takip ediyorum tam da kızımla konuşurken yazınızı okudum kızımada okudum,
çok teşekkür ediyorum

  Ben teşekkür ederim.Eksiğimiz,unuttuğumuz varsa buraya yazabilirsiniz.Masalımıza alalım.

  Genç bir bülbül yüreğini süsleyecek,sorumluluk üstelenecek,bir ömür boyu birlikte olacağı bir gül arıyordu.Bu gülü yetiştirenlerin de onu evlatları gibi görmelerini,beğendiği gülün de onlar arasında adeta bir köprü olmasını,ezmemesini ezdirmemesini istiyordu.Çocukları olduğunda onların  ve  çevresinin yanında yüceltmesini bilen bir eş istiyordu.Şımartmayacak kadar duygusal,mahrum etmeyecek kadar sert biri olmalıydı.Allah'ın emirlerini birlikte yapacağı,biri yorulunca diğerinin üstlenebileceği sorumluluk alan bir eş... Bu dünyada kalacak mutluluk değil,ahiret evini kuracak kadar ölçülü,samimi,azimli,tavizsiz bir eş arıyordu.

Herkese öyle eşler nasip etsin Rabbim.
Ellerinize sağlık Bekir öğretmenim.
Siz yazmaya,biz okumaya devam inşallah.

Herkese öyle eşler nasip etsin Rabbim.
Ellerinize sağlık Bekir öğretmenim.
Siz yazmaya,biz okumaya devam inşallah.

 Amin öğretmenim.Sayfamıza yazan,okuyarak da olsa katkı sağlayan herkese saygılarımı sunarım.

  Genç bülbül,kendisine söylenenleri dikkatle düşünmeye başladı:Her ne kadar bu gül hoşuna da gitse pek de iyi niyetli birine benzemiyordu.Her gün başka bir bülbülü dalına konduracak,önüne gelenle gönül eğlendirecek birisine benziyordu.Onunla tekrar selamlaşıp neler söyleyeceğini duymaya karar verdi.Daha ''Merhaba'' der demez gül yeni iltifatlar yağdırmaya hazırlanıyordu:
  -Yar,yardan atmaz.Yar,yaramı sarar.O da ancak sen olursun.Bir bilsen seni görür görmez kalbim nasıl da tatlı tatlı çarpmaya başladı.
  -İyi ama sen başkalarına da böyle sözler söylüyorsun.
  -Evet,seni kıskandırmak için söyledim.senin beni kıskanman hoşuma gidiyor.
  Genç bülbül,inanmamış göründü ve oradan uzaklaştı.

  Genç bülbül duyduklarını tecrübeli bir güle aktardı.Gül duyduklarını yorumladı:
  -Senin yarana yarandan fazla üzülecek olan,yaranın acısından fazla acı duyacak olan annendir,unutma.Yar sevgisini gizli tutar,yüreğinde saklar;seni kıskandırmaya değil mutlu etmeye çalışır.Yar odur ki yüzünden önce yaptıkları güler,seni güldürür,mutlu eder.Gözünden önce sözü ağlar,çalışan kolu,vücudu ağlar yorgunluktan.Yarin sevgisini göstermek için hiç gösteriş yapmayan biri olsun.seni özüyle sevsin,sözüyle değil.

  -Bir de ben O'nun hep beni düşünmesini istiyorum.Acaba beni mi başkasını mı düşünüyor diye kaygılanıyorum.
  -Merak etme,bunun da faydası vardır belki.Uygun olmayan hayallerde kötü bir koku yayılır,melek kişinin günahını anlar ve yazar.Senin bu durumda olman sevdiğini de günahlara karşı korur.

  -Demek ki eleştirmek,baskı yapmak kötülüklerden koruyor.
  -Bu konuda doğru düşündüğüne emin misin?İyilikleri,güzellikleri sevdirmek bunları sevdire sevdire yaptırmak dururken riyakârlığa itmek neden? ''Müjdeleyiniz,nefret ettirmeyiniz.Kolaylaştırınız,zorlaştırmayınız.
''buyurulmuş Hadis-i Şerif'te.Sevdiremezsek belki kötülükler gizli gizli yapılır.Bunlar da giderek çoğalır.Hem sevdiremezsek samimiyet azalmaz mı?

çok hoş olmuş hocam. özellikle son yazdıklarınız. ders çıkarılmalı..
Elinize sağlık.

Gerçekleri masal yoluyla anlatma fikri çok güzel.Yazınızı biraz daha kurgulayarak yazsanız daha güzel olabilir.Biraz daha uzun bölümler halinde olabilir.

Tebrik eder devamını dilerim.

  Yaptığınız yorumlar ve nazik uyarılar için teşekkür ederim.Masalı yazmakta acele ediyorum sanırım.Kurgulanıp uzun bölümler halinde olsa olumlu davranışları sevdirme adına çok güzel yazılar çıkabilir.

bekir öğretmenim, ramazan sizi yordu galiba. Bekliyoruz devamını.

  Evet,ben de ne yazsam diye düşünüyordum.
  İnanın günlük hayatta öyle masallara inanıyoruz ki masallar onların yanında gerçek gibi kalır.
  Birkaç örnek:
  
  Türkiye'de 200 milyar dolar civarında sıcak para vardır.Bu sıcak para enflasyona yol açmaz.Bu sıcak paranın karşılığı vardır(her neyse artık).
Ancak biz para basarsak karşılıksız basmış oluruz,enflasyon olur.Para basıp üretimimizi artıramayız.

  
   Öğrendiğimiz matematiği günlük hayatta kullanırız,hesap makinesi de kullanmayız. Hatta ihtiyaç duymayız.Gerçekte ise matematik,nöronlararası bilgi akışını artırır.Bilgi olark ise bir ilde üretimde kullanılacak olan matematiğin trilyon katından fazlası öğretiliyordur.

  KARŞIMIZDAKİ İNSANI TARTIŞMADA YENDİĞİMİZDE FİKRİMİZİN TARAFTARLARI ÇOĞALACAKTIR.
  Halbuki önemli olan fikrimizi karşımızdakine yedirmek ve daha önemlisi onun fikri haline getirebilmektir.
  Demek ki kazanmak için yenilmek gerekebilir.Yenilgi belki de kazançtır,kazanmaktır.

  Ekonomide katma değer artışı önemli değildir.Nasıl büyürsek büyüyelim.

  Bülbülün içini kurcalayan O’nu huzursuz eden düşünceler vardı. Bunları Gül’e açmaya karar verdi:
 -Ben mutlu olamıyorum bir türlü; çok huzursuzum. Sürekli yanlış yaptığımı düşünüyor ve üzülüyorum.
 -Sen beni iyi dinlemiyorsun o zaman . Ağlamak illa gözlerin yaş dökmesi demek değildir.Bu çaresizlikten ağlamadır.Bir şey yapamazsan ağlarsın.Ama göz yaşı dökmeden önce elimizden gelenleri de yapmak gerek.Birine gülmek demek de ona gülümsemek değildir sadece.Önce onun için yapılabilecekleri yapmak ona gülümsemenin en iyi yoludur.O’nun için hiçbir şey yapamıyorsak o zaman gülümsememiz yeter.Hem sen niye üzülürsün?Allah’ın seni yaratması,sana nefes vermesi,sağlıklı olman yetmez mi?Kul yıllarca ibadet etse bir gözün hakkını bile ödeyemez.Cenab-ı Allah mahlukatı yarattığında merhametini yüz parçaya böler ve bir parçasını onlara verir.Bu bir parçanın yarısını da sadece anne ve babalara verir.Yani tüm mahlukatın,anne ve babalarının merhametinin toplamı Rabbimizin merhametinin yanında bir damla bile değildir.Yani boşuna üzülmektense yapılması gerekenleri yapmak daha doğrudur.Çaresizsek üzülebiliriz.

  Sevgili masal dostları aşağıya yazacağım acı gerçeği ise masal içine almaya utandım.Ne yaptığımızı iyi düşünelim.
  Vakıfları tükettik maalesef.Hüthüt kuşu kendisine kızan insanların,cinlerin ve tabiatın hükümdarı olan Süleyman Peygamber'e:
  -Vakıf toprağından toprak alır mülküne serperim,mülkünü harap ederim, demiştir.Yani vakıf malı yiyen onmaz.Biz ise milletçe pek çok vakfı bitirdik adeta.
  Süleyman Peygamberin mülkü vakıf toprağından kuşun gagası kadar alınınca yerin dibine batıyorsa bizim halimiz ne olur?Eskiden sadaka taşları varmış.İnsanlar taşın üzerine sadakalrını bırakır,ihtiyacı olan da ihtiyacı kadar alırmış.Kesinlikle hırsızlık olmazmış.Biz böyle bir vakfı tüketmişiz,eyvah!
Eğer tarih iyi incelenirse buna benzer pek çok vakıf tarih olmuş,insanlar bunların üzerne konmuştur.Sonra da düşünüyoruz niye kalkınamıyoruz diye?Biz bu silinen vakıfları yeşertmedikçe kalkınamıyacağız belki de.

  Bülbül Gül'ün anlattıklarını hayranlıkla dinliyordu.Bir ara sözünü keserek :
  -Bana bir masal anlatır mısın?Ben de yetiştirdiğm küçüklere masalımı anlatayım.
  -Bilmem ki masal dinleyen kaldı mı ki!Masallar masal oldu artık.hikayeler bir bir hikaye oldu,okuyan,dinleyen kalmadı.Masal anlatsam bir ''sağol''diyen olur mu ki?Neyse ben sana kısa bir masal anlatayım:
  Efendim güller ülkesinde güller doğmaya başlamışlar.Güllerin doğuşu pek güzeldir.Gonca halindeki güllerin seyrine doyum olmaz.Lafı uzatmayalım gonca halindeki sarı gül bir kendisine bir de çevresine bakmış ve
  -Acaba benden daha güzel çiçek,benden daha güzel gül var mı ki?Ben sararıp solan sevgilinin yüzüyüm,hazanın rengiyim.Üç aylık güzü anlatmaya benim incecik parçam yeter.Şairler kitaba sığdıramaz sarananın yüzünü de benim tek yaprağım anlatmaya fazla gelir,demiş.
  Bunu duyan kırmızı gül söz almış ve
  -Elbette çok güzelsin ama ya benden güzeli var mı?Ben aşkın ,sevginin rengiyim. Vatan aşkı uğruna dökülen kanın rengiyim.Dizeler yetmez aşkı sevdayı anlatmaya ama benim bir yaprağım fazla gelir,demiş.
  Onları dinleyen beyaz gül söz almış:
  -Ben saflığın,temizliğin rengiyim.Temizliği anlatmaya benim bir zerrem fazla gelir,demiş.
  Kıyıda,köşede bir gül onların övünmelerini dinler renkten renge girermiş.Sessizce bekleyen ve utanan bu pembe güle bakmışlar.Bu gül utanmanın,hayanın rengiymiş.Onlara bir cevap bile verememiş.Utancından pespembe oluvermiş.