MEB İç Denetim Biriminden örnek rapor
Milli Eğitim Bakanlığı İç Denetim Birimi, tüm kamuya örnek olacak bir rapora imza attı. İç Denetim Birimi Başkanı Şenel Gönülaçar imzasıyla yayımlanan 2009 yılı faaliyet raporunda, MEB ilk kez bu derece sert bir şekilde eleştirildi. Bu arada, raporda yer alan tespitlerin bir kısmı 2009 yılı Mart ayına ilişkin olup, daha sonra yapılan mevzuat düzenlemeleriyle eleştirilerin bir kısmı karşılanmıştır. İşte rapordan önemli tespitler...
RAPOR NASIL HAZIRLANDI
İç Denetim Birimi tarafından yayımlanan 2009 yılı faaliyet raporunda;
"gözlem, mülakat, belge incelemesi, yazılım ortamlarının izlenmesi, istatistikî verilerin yorumu, farklı illerde (Mardin, Şırnak, Tekirdağ, İzmir, Ankara Millî Eğitim Müdürlükleri ve farklı okullar bünyesinde yapılan toplantılar) değişik düzeyde görev yapan eğitim çalışanlarıyla değerlendirme toplantıları, en çok üyesi olan üç eğitim sendikasının (Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen, Eğitim Bir-Sen) üst düzey yöneticileriyle görüşme vb. şekillerde"
denetim testlerinin uygulandığı belirtilmiştir.
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİM SÜRECİNE DAİR MART 2009 TARİHLİ TESPİTLER
- Sistemde Aralık 2008 itibariyle 55.786 ders ücreti karşılığı çalışan öğretmen mevcuttur. En çok öğretmen ihtiyacı, 18.373 personel ile okul öncesi öğretmenliği alanındadır. Okul öncesi öğretmen açığını 12.052 kişi ile İngilizce öğretmenliği, 10.840 öğretmen ihtiyacıyla Bilişim Teknolojileri öğretmenliği oluşturmaktadır. Bunların ardından Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi, Teknoloji Tasarım ve Rehber Öğretmenlik alanlarındaki öğretmen açıkları izlemektedir.
-Atanan öğretmenler, tüm memurlar için uygulanan bir yıllık adaylık dönemi sonunda öğretmen olmaktadırlar. Yetiştirilme dönemi, aday öğretmenlerin atandıkları okullar ve verilen eğitimler açısından yetersiz kalmaktadır. Aday öğretmen bağımsız derse girmemesi gerekirken hemen hemen atanan tüm aday öğretmenler bağımsız derslere girmek zorunda kalmaktadırlar.
- Öğretmenlerin atama, iller arası ve il içi yer değiştirmelerinin, eğitim-öğretimi aksatmayacak şekilde özellikle yaz aylarında gerçekleştirilmesi öngörülmüştür. Buna rağmen, Şubat, Ekim ve Kasım ayları gibi eğitim – öğretim dönemi içerisinde ilk atama işlemleri yapılmaktadır. Ayrıca, özür gruplarının yer değiştirme işlemleri yılın her ayı yapılabilmektedir. Sonuçta, eğitim-öğretim hizmetleri aksamakta, öğrenci öğretmensiz kalmakta, ders ücreti karşılığı öğretmenlikle açık kapatılmaya çalışılmaya devam edilmektedir.
- Okul ve eğitim kurumlarında yöneticilik görevleri için sürekli değişiklikler yapılan, bazen hiç uygulanmadan yürürlükten kaldırılan, sürekli müdahalelere maruz kalan yönetmelik düzenlemeleri yapılmaktadır. Gerçekçi ve oturmuş bir düzenleme bulunmadığından eğitim öğretim kurumlarının yaklaşık %50’sinde vekil ya da görevlendirme yöneticiler görev yapmaktadır.
- 26.415 kurumda hiç kadrolu hizmetli bulunmamaktadır. Okulların temizlik gibi en temel problemlerinin çözümüne yönelik hiçbir düzenleme yapılmamış olması, özellikle okul yöneticileri ile velileri karşı karşıya getirmekte, okul idarelerini veliden sürekli para isteyen bir mekanizma haline dönüştürmektedir. Bu durum hem okul yöneticilerini yıpratmakta hem de Bakanlığın itibarını olumsuz etkilemektedir. Konunun bir sorun olarak görülüp çözümüne yönelik sistemli çalışmalar yapılması gerekmektedir. Yine bu belirsiz yapı, okul aile birlikleri üzerine maddi ve manevi ağır sorumluluklar yüklemiştir. Bugün itibariyle okul aile birlikleri tarafından istihdam edilen hizmetli sayısı bilinmemektedir. Hiç hizmetlisi olmayan kurum sayısı 26.415, tek hizmetlisi olan 9.688, iki hizmetlisi olan 4.457’dir. Üç ve daha fazla hizmetlisi olan kurum sayısı ise 3.413 adettir.
Öğretmenlik mesleğine girişte, genel yetenek, genel kültür ve pedagojik formasyon yönünden ölçme ve değerlendirme yapılmakta, ancak öğretmenlerin özel alan bilgileri sorgulanmamaktadır.
Eğitim kurumlarına yönetici seçimine ilişkin düzenlemelerin yap – boz uygulamaları yüzünden, Bakanlık itibar kaybına uğramakta, etkin, güven veren ve genel kabul görmüş bir yönetici seçme sistemi kurulamamaktadır.
Öğretmenlerin ilk atama veya yer değişmeleri eğitim-öğretimi aksatabilecek zaman dilimlerinde yapılmaktadır. Yaz tatilinde gerçekleştirebilecek bu işlem Şubat veya Kasım aylarında yapılmamalıdır.
Taşra ve Merkez Teşkilatında görev yapacak, şube müdürü ve üstü görevler için duyuruya çıkılmamakta, genel kabul görmüş kriterler çerçevesinde bu görevlere atamalar yapılmamaktadır.
Eğitim yöneticileri için sistemli bir yer değiştirme imkanı bulunmamaktadır.
Sözleşmeli personel istihdamına ilişkin temel politikalar oluşturulamamıştır.
26.415 kurumda hiç hizmetli atanmamıştır. Eğitim kurumları özellikle yardımcı hizmetler ile ilgili işleri görmeleri konusunda kendi kaderlerine terk edilmiştir.
Yerele yetki devri yapılırken, yerel birimlerin yönetim kapasitesini güçlendirici girişimlerin bulunmamaktadır.
Öğretmenler il, ilçe, eğitim bölgesi ve okullar düzeyinde ihtiyaçlarla orantılı bir şekilde dağıtılamamaktadır.
Öğretmenler dışındaki diğer çalışanlarla ilgili ihtiyaç analizleri yapılmamış ve normları belirlenmemiştir.
Yetkileri ile orantısız sorumluluklar yüklenen ilköğretim müfettişleri ile ilgili acil düzenlemeler yapılmalıdır.
Yurt dışı hizmetler çok sayıda birim tarafından yürütülmektedir. Bu birimler arasında etkin bir koordinasyon ve işbirliği sağlamada sorunlar yaşanmaktadır.
----
Aylıkla ödüllendirmede yapılan değerlendirme kriterleri objektif sorulara nazaran subjektif ve çoğunluğu genel sorulardan oluşmaktadır. Takdir ve Teşekkür ile ödüllendirmeler ise sınırları net olarak çizilmemiştir. Gerek Aylıkla Ödüllendirme gerekse Takdir ve Teşekkür ile ödüllendirmelerde amirin takdiri ön planda olup, değerlendirmeye personelin iş arkadaşları ve hizmet verdiği kimseler katılmamaktadır.
Personelin performansını ölçmeye yönelik performans değerlendirme sistemi mevcut değildir. Geleneksel sicil sistemine dayalı değerlendirmeler uygulanmaktadır. Devlet Memurları Sicil Raporunda yer alan değerlendirme soruları kişisel yorumlara açık ve ölçülebilir olmayan genel sorulardır.
Birinci sicil amirinin personelin çalışmaları hakkında etkin değerlendirme yapacak kadar bilgi sahibi olma imkanı var iken, aynı durum ikinci sicil amiri için geçerli değildir.
Personelin bilgi, yetenek, beceri ve güdüleri doğrultusunda örgüt içinde ilerleyişine yönelik kariyer planlaması yapılmamıştır
MEVZUAT VE HUKUK İŞLEMLERİ SÜRECİNE DAİR MART 2009 TARİHLİ TESPİTLER
Bakanlık birimleri arasında koordine kurulmak suretiyle, yürürlükte bulunan mevzuatın uygulanırlığı periyodik olarak kontrol edilmeli; böylece gereksiz, uygulama kabiliyeti kalmamış, zımnen ilga edilmiş mevzuatın değiştirilmesi ya da kaldırılması, birimlerce aynı veya benzer konularda ayrı ayrı hazırlanmış olan yönetmelik ve yönergelerin birleştirilerek uygulama farklılıklarının ortadan kaldırılması ve kalkınma planları ile Bakanlığın genel hedeflerine ulaşmada engel teşkil eden mevzuatta da gerekli değişikliğe gidilmesi sağlanmalıdır. Bu bağlamda Başbakanlığın 19.09.2008 tarihli ve 1114 sayılı Genelgesi gereğince; 18.09.2008 tarihli ve 4741 sayılı Bakanlık Oluruyla yürütülen ‘‘Bürokrasinin Azaltılması ve İdari Basitleştirme Çalışması’’nın çerçevesi kanunları da içine alacak şekilde genişletilmelidir. Ayrıca söz konusu yapıya süreklilik kazandıracak şekilde halen bu görevi koordine eden Strateji Geliştirme Başkanlığı çatısı altında kurumsallaşma sağlanmalıdır.
Diğer yandan, yukarıda belirtilen çalışma çerçevesinde tespit edilen; birimler arasında koordine olmadığı, bu nedenle aynı hususlara dair her birimce ayrı ayrı düzenlemelerin yapılabildiği; bazı yönetmelik ve yönergede, yürürlükten kaldırılmış olan Kanun ve yönetmeliklere atıfta bulunulduğu; bazı yönetmelik ve yönergelerin Resmi Gazete’de ve Tebliğler Dergisinde yayımlanmadığı, bu durumda birimlerin kendilerini ilgilendiren hususlardan bile bilgi sahibi olmadığı; bazı birimlerin aynı ve benzer görevleri yürüttüğü, bu durumun görev ve yetki kullanımı açısından karışıklığa sebep olduğu; bazı mevzuatın zamanında güncellenmediği (ilkokul, ortaokul gibi ifadelerinin yer aldığı); Bakanlığımız standart dosya planlarının 2005/7 sayılı Başbakanlık Genelgesine gereğince yapılmadığı; Makam Onayı ile yürürlüğü konulan bazı mevzuatın diğer birimlerden görüş alınmadan ve Tebliğler Dergisinde yayımlanmadan yürürlüğe girdiği,” hususlarında ilgili birimlerince başlatılan çalışmalar en kısa sürede sonuçlandırılmalıdır.
Mevzuat hazırlanması aşamasında; taslaklar hakkında konuyla ilgili mahalli idareler, üniversiteler, sendikalar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinden de faydalanılması hususunda hangi prosedürün takip edileceği; ilgili kurum ve kuruluşlardan ne şekilde görüş alınacağı ve nasıl değerlendirileceği konusunda yazılı bir çerçeve belirlenmeli ve süreç kamuoyuyla paylaşılarak güven, katkı ve uzlaşı ortamı tesis edilmelidir.
Yargı kararlarının ve hukuk içtihatlarının derlenerek konularına göre tasnif edilip değerlendirildiği bir bilgi bankası oluşturulmalıdır. Böylece mevzuat hazırlanması veya değişiklik çalışmalarında öncelikle konuya ilişkin aynı ya da benzer yargı kararlarının dökümü yapılarak tarihsel süreç içerisinde yargının konuya yaklaşımı komisyonların dikkatine sunulmalı; kişi, kurum ve kuruluşlar tarafından Bakanlık aleyhine açılan davalarda savunmaya esas bilgi ve belgelerin hazırlanmasında hukuk müşavirliğiyle de koordine kurularak benzer hususlarda sürekli kaybedilen davalar belirlenmeli, bu hususlarda özel çalışmalar yapılarak aynı konularda Bakanlığın zaman, para ve itibar kaybının önlenmesine yönelik çalışmalar zenginleştirilmelidir. Böylece mevzuat uygulamalarının yargı organlarınca iptal edilmesi neticesi oluşabilecek zaman ve madde kaynağı israfı asgariye indirilmelidir.
Personel Genel Müdürlüğü Mevzuat Dairesi Başkanlığında hukuk fakültesi mezunu hiçbir kadrolu personel ya da yönetici bulunmamaktadır. Bakanlıkta mevzuat hazırlamakla görevli birim personelinin mevzuat hususundaki genel ve özel ihtiyaçları belirlenerek belli bir plan dahilinde hizmet içi eğitime tabi tutulması sağlanmalıdır. Mevzuat hazırlama usul ve esasları, mevzuat hazırlama yöntem ve teknikleri, genel kabul görmüş ilkeler, çağdaş yaklaşımlar, hukukun temel kavramları ve içtihatlar gibi konularda personelin bilgi donanımları sürekli olarak yükseltilmeli, yenilenmeli ve bu konularda özellikle akademik imkânlardan yararlanılma yoluna gidilmelidir.
Yapılan düzenlemelerin ilgili birim ve personele etkileri ve ilgili kesimler tarafından düzenlemenin anlaşılıp anlaşılmadığı ile doğru uygulanıp uygulanmadığına dair periyodik araştırma ve kontroller yapılarak gerekli önlemler alınmalı, böylece uygulama birliği sağlanmalı ve daha sonra oluşturulacak mevzuatlarda özellikle dikkat edilmesi gereken hususlar belirlenmelidir.
Bakanlık verilerine göre (25 Mart 2009 tarihi itibarıyla) atama – yer değiştirme işlemlerine yönelik 2006 – 2008 yıllarında toplam 4.256 dava açılmıştır. Bu davaların 2.646 adedi karara bağlanmıştır. Karara bağlanan bu kararların 1.733 tanesi “RED” 913 tanesi ise “İPTAL” şeklinde sonuçlanmıştır.
Anayasanın 141/son maddesinde: “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” şeklinde hüküm yer almaktadır. Adaletin temel prensiplerinden en önde geleni şüphesiz süratli ve ekonomik olmasıdır. Millî Eğitim Bakanlığı’nın teşkilat büyüklüğü göz önüne alındığında hukuksal işlemlerle ilgili olarak merkez ve taşra teşkilâtında çok sayıda belge ve kayıt kullanıldığı görülmektedir. Bunun ise zaman ve emek kaybına neden olduğu, işlemleri daha da masraflı hale getirdiği ve hata riskini arttırdığı bir gerçektir. E-devlet uygulamalarına geçiş sürecinin hızlandığı günümüzde Millî Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliğinin de bu dönüşüm ve gelişim sürecinin ardında kalmaması için kurumsal bir veri ağı kurması bir zarurettir. Yıllık bazda 5.000 ile 6.000 dava dosyasının izlendiği ve hepsinin de kendine has farklılıklarının ve özel takibinin gerektirdiği bir birimde iş yönetimine ilişkin elektronik veri ağının tasarlanmamış olması çok önemli bir risk oluşturmaktadır. Davaların duruşma tarihlerinin takip edilebilmesi ve yargı kurumlarının talep ettiği belge ve bilgilerin eş zamanlı sunulması yüksek öneme sahiptir.
Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün 22.03.2004 tarih ve 5003 sayılı Genelgesi ile ilama bağlı borçların ve yargılama giderlerinin Hukuk Müşavirliğince ödenmesi belirtilmiştir. Hukuk Müşavirliğinin görevleri arasında tazminat ödemelerine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. İlama bağlı borçların ödenmesi ile ilgili mevzuattaki değişiklik yapılmalıdır.
Bakanlık faaliyet ve hizmet anlayışındaki değişim ve gelişimlere paralel olarak dava dosyalarında da bir artış görülmektedir. Bu artışla ilintili olarak Hukuk Müşavirliğinde yeterli insan kaynağı temin edilmemiştir.
Bakanlık temel amaçlarıyla ilgili işlem detaylarının belirlenmesine yönelik yer verilen idari düzenlemelerin yapılmasında adalet, eşitlik ve hukuksal uygunluğun sağlanmasına azami dikkat ve özen gösterilmelidir.
Mevzuat çalışmalarının mutlaka komisyon marifetiyle yürütülmesi; söz konusu komisyonun çalışmalarında yüksek yargı organlarının görüş ve kararlarının gözden geçirilmesi; idare adına irade ortaya koyan yöneticilerin mevzuatı yorumlama ve uygulamalarında hukuksal yerindeliğe dikkat etmeleri gerekmektedir.
Hukuk Müşavirleri ile Millî Eğitim Bakanlığı icra birimleri arasındaki iletişim sıkıntılarının ortadan kaldırılması yönünde çalışmalar başlatılmalıdır.
Hukuk Müşavirlerinin, Bakanlık davalarındaki savunma görevleriyle ilgili yetki ve sorumluluk düzey ve tanımlamaları yeniden gözden geçirilmelidir.
LOJMAN İŞLEMLERİ SÜRECİNE DAİR MART 2009 TARİHLİ TESPİTLER
Risklerin etkisini azaltmaya yönelik aşağıdaki öneriler geliştirilmiştir.
Talep sahibi personelin sağlıklı bilgi edinmesinin sağlanması ve muhtemel usulsüzlüklerin önüne geçilebilmesi amacıyla yıl içerisinde boşalacak konutların adres ve boşaltılma tarihleri ile konut tahsis komisyonu kararları internet ortamında yayımlanmalıdır.
Konut başvurularından lojmanın tahsis edilmesi sürecinin bilgisayar ortamından takip edilebilecek yazılım sistemi tasarlanmalıdır.
Bakanlığımız merkez teşkilatına tahsis edilen konutların, bakım ve onarım ihtiyaçlarının tespit edilmesine yönelik çalışma yapılarak, ihtiyaçlar arasında belirli kriterlere dayalı önceliklendirme yapılmalı ve bir plan dâhilinde bütçe imkânları zorlanarak bakım onarım ihtiyaçları karşılanmalıdır.
Lojmana girişlerde düzenlenen Kamu Konutları Giriş Tutanağı ile çıkışlarda düzenlenen Kamu Konutları Geri Alma Tutanağıyla teslim edilen demirbaş eşya, mefruşat ve konutun mimari durumu hakkındaki bilgiler ile fark ve noksanlıklar ayrıntılı olarak yazılmalı ve farklılıklar değerlendirilerek zarar doğması durumunda tahsili yoluna gidilmelidir.
Görev-sıra tahsis oranı çok eski tarihlerde belirlendiği için merkez teşkilatı görev ve sıra tahsis kapsamında bulunan personel sayıları ile lojman talepleri dikkate alınarak bu oran yeniden belirlenmelidir. Konutların özel, görev, hizmet ve sıra tahsis olarak net ayırımı yapılmalı ve tahsisler de bu ayırıma uygun gerçekleştirilmelidir.
Bakanlık Merkez Teşkilatının kullanımına tahsis edilen lojmanlardan 18.06.2009 tarihi itibariyle 126 personelin konut kullanım süreleri dolmasına ve Öğretmene Hizmet ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığınca konut tahliyelerine ilişkin kendilerine gerekli tahliye bildirimleri yapılmış olmasına rağmen konutlarını tahliye etmemişlerdir. Öğretmene Hizmet ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığınca da Kamu Konutları Kanunu 8. ve Kamu Konutları Yönetmeliği 34. maddenin zorla boşalttırma hükümleri, yazışmaların yapılması dışında uygulanmamıştır. Tahliye işlemleri bir an önce başlatılmalıdır.
Sıra tahsisli olarak lojmana giren ve görev değişikliği nedeniyle görev tahsisli olarak müracaat edenlerin başvuruları Merkez Konut Tahsis Komisyonu tarafından reddedilmiş; daha sonra yine Merkez Konut Tahsis Komisyonunun başka bir kararı ile bazı kişilerin ‘sıra tahsisli’ olarak oturdukları lojmanları ‘görev tahsisli’ lojman kategorisine alınmasına karar verilmiş ve ortak bir uygulamaya gidilmemiştir.
Yer değişiklik işlemleri 27.06.2008 tarih ve 292 sayılı Komisyon kararı doğrultusunda tüm talep sahipleri için, yılbaşında müracaatta bulunan ve lojman bekleyen personelin yasal hakları da kısıtlanmadan, karar ekinde hazırlanan puanlama tablosunda yapılacak değerlendirme sonucu oluşacak sıralamaya göre yapılmalıdır.
Kamu Konutları Yönetmeliğinin eki (2) sayılı cetvelinin II’nci Grubundaki sıralama ile Millî Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilatı Personeline Tahsis Edilen Kamu Konutlarına İlişkin Uygulama Yönergesinin 5. maddesindeki görev tahsis unvan sıralaması arasında uyumsuzluk mevcuttur. Yönerge hükümleri Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak düzenlenmiştir. Yine aynı uygunsuzluk Millî Eğitim Bakanlığı Taşra Teşkilatı Personeline Tahsis Edilen Kamu Konutlarına İlişkin Uygulama Yönergesinin 5’inci maddesinde de söz konusudur.