Medeniyet Köprüsü: Beş Şehirli

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
06 Eyl 2016 07:25:15
Medeniyet Köprüsü: Beş Şehirli

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

"Medeniyet Köprüsü: Beş Şehirli" isimli eser Milli Eğitim Bakanlığının 2016 yaz semineri için öğretmenlere tavsiye ettiği kitaplardan biridir.

Not:
Milli Eğitim Bakanlığının 2016 yaz semineri için öğretmenlere tavsiye ettiği kitap ve filmler ile ilgili yaptığım paylaşımların linkleri :

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


Şehir-İnsan Medeniyet Köprüsü: Örnek Kişilikler
Yeni neslin tarihini, kültürünü bilerek ve değerlerimize sahip çıkarak bugünün gelişen dinamikleri ile harmanlanması ve bütünsel bir bakış açısına sahip olması temel bir ihtiyaçtır.
Bu sebeple öncelikle gençlerin ilgisini çekerek, rol model olacak değerlerimizin hatırlatılmasına ve anlatılmasına katkı sağlayacak “Şehir-İnsan Medeniyet Köprüsü: Örnek Kişilikler Projesi” geliştirilmiştir

• Hekim, tıp tarihçisi, ressam ve müzehhip Ahmed Süheyl Ünver, geleneksel sanatlara ilgi kapısını açmış olması ve genç nesillere bu geleneği aktarması;
• Hukukçu, fikir ve siyaset adamı Ali Fuad Başgil, hukuk ve demokrasiye adanmış bir ömür yaşamış olması, haksızlığa ve tepeden inmeciliğe karşı tavır alması ve gençlerin yetişmesi için özel kitap yazması;
• Mimar-mühendis ve mimarlık tarihi araştırmacısı Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı kültür ve medeniyet coğrafyasının keşfedilmesine öncülük etmesi ve bu alanda gençleri yetiştirmesi;
• Fikir-dava adamı, yazar ve şair olan Fethi Gemuhluoğlu anlatıcı, temsilci ve yaşatıcı yönleriyle, Anadolulu kaynağından uzaklaşmayan bir İstanbullu ve Osmanlı bilgesi olması;
• Muallim, şair, müellif, mütefekkir ve mutasavvıf Mâhir İz, Osmanlı eğitim ve medeniyetinin son temsilcilerinden, muhafazakâr şehirli münevverliğin gösterişten uzak ve riyasız bir uygulayıcısı olması;
nedeniyle ilk beş isim olarak belirlenmiştir.

Projenin beş şehir ve beş kişi üzerinden kurgulanmasının amacı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Beş Şehir” eserinin bu vesile ile hatırlatılmak istenmesidir.
Etkinlikler için belirlenen ilk beş şehir, Tanpınar’ın beş şehridir: İstanbul, Ankara, Konya, Bursa, Erzurum.
...
1975 yılında tarihçi olmak istediğimi kendisine söylediğimde “Mutlaka Şam’a gitmelisin.” diye tavsiye etmiş ve heyecanla talimat yağdırmıştı.
“… Bıraktığımız Beyrut’u görüyorsunuz. Bıraktığımız Lübnan’ı görüyorsunuz.
Bıraktığımız Suriye’yi görüyorsunuz. Bıraktığımız Irak’ı görüyorsunuz.
Bıraktığımız Suriye meydanda. ‘Fitnenin evveli Şam, âhiri Şam.’ Görüyorsunuz…” (Dostluk Üzerine isimli konferans, 22 Kasım 1975).
Dikkat buyurunuz; bunlar bugünden kırk yıl önce söylenmiştir…
...
“…Tarihe dost değiliz. Coğrafyaya da dost değiliz. Coğrafyaya dost olmadığımızı göreceksiniz.
Türkiye bir iç harbin eşiğindedir. Bir doğu-batı meselesi çıkabilir. Anadolu Beylerbeyliği’ni bile size çok görürler…”
(Dostluk Üzerine isimli konferans, 22 Kasım 1975).

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 07 Eyl 2016 10:42:12
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

"Medeniyet Köprüsü: Beş Şehirli" isimli eserden alıntı:

Ahmed Süheyl Ünver (d. 1898 İstanbul , ö . 1986 İstanbul )

Hekim, tıp tarihçisi, ressam ve müzehhip. Geleneksel sanatlara ilgi kapısını açmış kültür ve şehir insanı.
“San’at hevesim hekimlik tahsilim esnasında inkişaf etti. Yani insanlığa karşı şefkat ve bağlılık hislerim arttı; san’at beni mütevazı, sessiz, mücadelesiz, bambaşka bir adam yaptı.
Ahlakımı düzeltmekte amil oldu. En büyük sanatkar ahlaklı insandan olur. Bir sanat eseri ahlak tezahürüdür.

Başlıca Eserleri
Selçuklular Döneminde Tıp
Selçuk Tababeti
İstanbul Risaleleri
A. Süheyl Ünver’in İstanbul’u
Fatih’in Defteri

Bu arada başta İstanbul olmak üzere gezdiği her şehir için seyahat defterleri hazırlamış, bu defterleri şahsî intibaları, notlar ve gazete kesikleri, fotoğraflar, karakalem ve sulu boya resimleriyle zenginleştirmiştir.
El yazması defterlerinde Evliya Çelebi ile Kâtib Çelebi’yi birleştirdiği, onlarda olmayan görsel malzemeyi defterlerine taşıdığı görülmektedir. Süheyl Ünver’in hazırladığı defterlerden sadece Süleymaniye Kütüphanesi’ne vakfettiklerinin sayısı 1.150’dir.
...
İçindeki Bursa sevgisini, “İdealist bir meclûbu olduğum Bursa’mıza her gidişimde kaybolur ve kendimi oralarda ararım.” sözleriyle anlatan Ünver, bir Bursa dönüşünü de şu duygularla ifade etmiştir.
“Geldim ama yeniden bende Bursa tahassürü başladı; ne yapmalı bilmem.”
Bursa’nın imarıyla ilgili olarak yazdığı makalelerin birinde şöyle diyor:
“Bursa için hiçbirimizin yapamadığı mükemmel bir abidevi eser vücuda getiren Prof. A. Gabriel vaktiyle şehrin idarecilerine az mı söyledi?
O, dünyada hemen yegane otorite olan bu kıymetli zatın sözleri zamanında dinlenmedi...
O, “yeni yapılan hastanenin bu kadar çok katlı olması şehrin pitoresk tarafını bozuyor; Bursa Uludağ’ın eteğinde bir sath-ı mailde yapıldığına göre mürtefi binalar yapılamaz”, dedi.
Bu kadar makul bir görüş bizde hiç kabul edilir mi? İnadına denecek bir şekilde yapıldı.”

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 08 Eyl 2016 08:09:46
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

"Medeniyet Köprüsü: Beş Şehirli" isimli eserden alıntı:

Ali Fuad Başgil (d. 1893 Samsun, ö . 1967 İstanbul )

Hukukçu, fikir ve siyaset adamı. Hukuk ve demokrasiye adanmış bir ömür yaşamış, kültür ve şehir insanı.
“Şuna dikkat edelim ki mektebin sağlam bir hürriyet terbiyesiyle genç nesli yetiştirmesi ve bu yoldaki vazifesini hakkiyle yapabilmesi için, her şeyden evvel, yürekleri sırf hakikat ve memleket aşkıyla çarpan şahsiyet ve karakter sahibi hocalara ve idarecilere sahip bulunması, yeni mektebin, hür bir müessese olması lazımdır.”

Başlıca Eserleri

Klasik Ferdî Hak ve Hürriyetler Nazariyesi ve Muasır Devletçilik Sistemi
La Vie Juridique des Peuples
Esas Teşkilat Hukuku Dersleri
Gençlerle Başbaşa
Din ve Laiklik
Demokrasi Yolunda

İyiliği ve adaleti sevecek, kötülükten ve zulümden nefret edeceksin.
Yalnız nefret edip durmayacaksın, hem de onunla mücadele edeceksin:
Muktedir isen elin, kolunla;
değilsen sözlerin ve yazılarınla;
buna da muktedir değilsen kötülük ve zulüm yapanlardan yüz çevirip onlara selam vermemek ve merhaba dememek suretiyle mücadele edeceksin.
Bahtiyar o memlekettir ki, vatandaşları bu terbiye ile bezenmiştir…
Demokrasi Yolunda - Ali Fuad Başgil

Son söz olarak Başgil için şunları belirtmeliyim:
O her şeyden önce bir Osmanlı münevveriydi.
Aile ocağında, doğduğu Çarşamba’daki okul yıllarında ve muhitinde gördüğü değerleri, Birinci Cihan Harbi’nde müdafaa etmek için kazandığı gazilik rütbesinin manasını, orta ve yüksek tahsilini yapmak üzere gittiği, doktorasını tamamladığı Garbın lider ülkelerinden birinde asli şahsiyetini kaybetmeden, inkar etmeden, ülkesine dönmüş, her şeyin değiştiği, eski değerlerin geçerliliğinin kalmadığı, onlarla irtibatın kesilmek istendiği bir ortamda şaşırmadan, değişmeden, onları inkar etmeden, yoluna ve mesleğine, milletine hizmet veren nadir bir alim, mütefekkir ve kâmil insan olarak onu selamlıyorum.

NURETTİN TOPÇU’NUN Başgil'in mezar taşı için yazdığı metin :
“Kırk yıl Türk Milleti’ne ilim ve irfan aşılayan, ilmi âsârından, şahsı ilminden, kalbi âlemden büyük, Anadolu’nun asil evladı, Ali Fuad Başgil burada Rabbi’nin eşiğine ulaştı, ruhu için Fatiha istiyor.”

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 09 Eyl 2016 07:17:17
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

"Medeniyet Köprüsü: Beş Şehirli" isimli eserden alıntı:

Ekrem Hakkı Ayverdi (d. 1899 İstanbu l , ö. 24 Nisan 1984 İstanbul)

Mimar-mühendis ve mimarlık tarihi araştırmacısı.
Osmanlı kültür coğrafyası ve mimari mirasının keşfedilmesine öncülük eden kültür ve şehir insanı.
Osmanlı mimari üslûbu, bütün dünyadaki mimarilerin hepsine tepeden bakmakta, kimse ondaki mânâya yaklaşamamaktadır.
Bu mimari, dünya yüzünde dört başı mâmur tek mimaridir.

Başlıca Eserleri


Fatih Devri Mimarisi
Fatih Devri Hattatları ve Hat Sanatı
Fatih Devri Mimari Eserleri
Türk Mimarisi ve Dünya
Osmanlı Mimârîsinin İlk Devri, Osmanlı Mimârî Çağının Menşei
Avrupa’da Osmanlı Mimârî Eserleri

Bugün memleketimiz millete dürbünün tersi ile bakan snob, taklitçi, câlî bir zihniyetin tazyîki altındadır.
Hüküm ve kuvvet garp hayranlarının elindedir.
Ters dürbün milleti karınca gibi gösterse de o levh-i mahfuzda yazılı ezelî kanunların zırhı içinde karınca misâli azığını saklamakta, tefekkürünü, mantığını, yaşama ölçülerini, örf ve âdetini muhâfaza etmektedir.
Bunlardan bir tohum kalması kâfidir. Bir gün onlar yeşerecek, bu fetret devri geçecektir.
Ekrem Hakkı Ayverdi - Osmanlı Mimârîsinde Fatih Devri

Osmanlı demek Allah yoluna baş koyan serdengeçti demektir.
Devletini kendinden daha mübârek ve mukaddes tutan insanlardan mürekkep cemiyet demektir.
Ekrem Hakkı Ayverdi - Osmanlı Mimârîsinde Fatih Devri

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 10 Eyl 2016 08:18:32
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

"Medeniyet Köprüsü: Beş Şehirli" isimli eserden alıntı:

Fethi Gemuhluoğlu (d. 1922 İstanbul , ö. 1977 İstanbul)

Şair, yazar ve fikir insanı.
Anadolulu bir şehirli; Osmanlı medeniyeti bilgesi, anlatıcı, tanıtıcı, temsilci, yaşatıcı, yetiştirici, kültür ve şehir insanı.
“Gelecek mübarek bir vakte hazır olunuz.
Şâh-ı Velâyet’in kelam-ı mübarekelerini tekrar söylüyorum: “Gözü olana sabah ışımıştır.” Hâl-i yakazadayız. O sabahın alacasındayız…”

Başlıca Eserleri

Dostluk Üzerine
Çeşitli Dergilerdeki Makaleleri

Konuşmalarında coşkuya, aşka ve dostluğa yaptığı vurgu ile manevi hayata dikkat çekti ve müstakil olarak daha sonra defalarca basılan “Dostluk Üzerine” adlı konferansını 22 Kasım 1975 tarihinde verdi.

Necip Fazıl Kısakürek'in sözleriyle Fethi Gemuhluoğlu :
“Harp meydanında görünmeyen, fakat ateş hattındakilere sakalık eden, nakliye ve levazım kollarına yön veren, hususi çevrelerde mayası halis bir gençlik yoğuran, gönlü tasavvuf kokusuyla ıtırlı ve dili en murassa Osmanlıca zarbı içinde İslâmi zevk mazrufiyle nakışlı, son turfanda bir tipti.”

Belgeselde “Cevheri olan insanları keşfediyordu.” diye bahsedildi.
Cevheri olan insanı keşfetmiyordu, her insanda bir cevher keşfediyordu.
Nasıl her mermer parçasından heykel yapılabilir, eğer yapabiliyorsanız.
Fethi Ağabey öyleydi. Herkeste bir yetenek buluyordu. Ben şuna benzetiyorum.
Hazreti Peygamber’in çok meşhur Hadis-i Şerifi var. Biraz uygun değilmiş gibi gelebilir ama herkes bilir.
Yürürken rastladıkları köpek leşini gören sahabiler; burunlarını tıkayıp başlarını çevirince Hazreti Peygamber bunu fark ediyor ve oradan geçtikten sonra onları utandırmadan “Ne güzel dişleri vardı” diyen, o meşhur hadisi var.
Fethi Ağabey o hadisin ruhunu içine sindirmiş ve herkeste güzel ve değerli olanı arayan ve bulan bir insandı.
Ve onu geliştirmek için de muazzam bir misyonerlik yapardı.
Tanıyanlar bilir, mesela, Fethi Ağabey methetmelerinde biraz mübalağa ediyor, övgülerinde biraz aşırıya gidiyor, diye düşünürlerdi.
Halbuki o genç insanı övgüde aşırıya gitmenin Fethi Ağabeye bir faydası yoktu. Onu anlamakta zorluk çekenlerimiz vardı.
Ama çok çabuk anlaşılırdı ki, herkesin yapabileceği en iyi işi, en önemli başarıyı hemen keşfediyordu ve onun o vasfının üzerinde ısrar ederek o istikamette gelişmesini sağlıyordu.
Yalnız herkeste bir cevher keşfetmekle yetinmiyordu, bu cevherin gelişmesi için fiilen yardım da ediyor ve sonuca ulaşıncaya kadar desteğini sürdürüyordu.
Bu, benim çocukluğumdan beri benim memleketimde örneğini görmediğim yegane haslettir.
...
Osmanlı Devleti sona ererken Osmanlı sistemi hakkında araştırma yapan, bir tez yazan meşhur bir Amerikalı var: Albert Howe Lybyer.
Boğaziçi Üniversitesi’nde hoca idi.
Zannediyorum, 1913 yılında, imparatorluk biterken, Osmanlı Devleti’nin özü, yapısı hakkında önemli bir tez yazdı.
Tezinin İngilizce adı, Türkçeye Kanuni Sultan Süleyman Devrinde Osmanlı İmparatorluğunun Yönetimi adı ile çevrildi.
Orada Lybyer şunu söylüyor. Osmanlı sistemini anlatıyor, devşirme ile nasıl bir eliti nasıl oluşturuyorlar ve bu elite nasıl bir sorumluluk yüklüyorlar ve sorumlulukla birlikte nasıl bir ödül ve yetki veriyorlar; bunu mükemmel bir şekilde anlattıktan sonra, şunu ekliyor:
Bugünkü Amerikan demokrasisi ile mukayese edersek hangisi ne derecededir”, diye bir konu açar ve önce Amerikan demokrasisinin erdemlerini sıralar.
Amerika fırsatlar ülkesidir, herkesin önündeki engelleri kaldırır ve gidebileceği yere kadar serbestçe yürümesine imkân veren mükemmel bir sistemdir” diye özetledikten sonra devam eder: “
Ancak Osmanlı sistemi ise, yeteneğin önündeki engelleri kaldırmakla yetinmez, yeteneği kulağından tutar ve gidebileceği, yükselebileceği yere kadar bizzat kendisi götürür.
Böylesine rasyonel liyakat sistemi, böylesine meritokrasi, dünya tarihinde benzeri görülmemiştir” diye ifade eder.
Osmanlı’nın bu özelliği, imparatorluğun sonuna kadar belki aynı mükemmeliyette olmamakla birlikte yaşamaya devam etti.
İmparatorluktan sonra bunun izini hiçbir yerde görmedim, Fethi Ağabey hariç.
Fethi Ağabey sanki o sistemin son temsilcisiymiş gibi herkeste bulunan en iyi yeteneği bulur ve onun gelişmesi için fiilen yardım ederdi, kendisi bizzat o çok geniş çevresiyle temaslarını bu amaçla kullanırdı, kendi şahsi menfaatleri için değil.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 11 Eyl 2016 07:18:04
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

"Medeniyet Köprüsü: Beş Şehirli" isimli eserden alıntı:

Mâhir İz (d. 1895 İstanbul , ö. 1974 İstanbul)

Öğretmen, şair, yazar ve fikir adamı.
Osmanlı eğitim ve medeniyetinin son temsilcilerinden, sohbet kültürünün mümtaz bir örneği, çok yönlü kültür ve şehir insanı.

İnanan insanlar için hareket düstûrunu şu iki cümlede toplamak istedim:
‘Üzerimde  başkasının hakkı var mı? Yapacağım iş Hakkın rızasına uyar mı?’ Bu düstûru hayatında tatbika muvaffak olan mağfiret ve rahmetle müjdelenen zümreye namzetliğini koymuş olur. Üst tarafı Sahibinin bileceği şeydir…”

Başlıca Eserleri

Yılların İzi
Tasavvuf
Din ve Cemiyet
Üstâdım Mehmed Âkif

Nitekim bir gün sohbete katılanlardan biri sofuların “kıl beşi kurtar başı” şeklinde bir ifadeyi darbımesel hâlinde tekrarladıklarını söyleyince,
Mâhir Hoca, bunun “dini yanlış anlamadan kaynaklandığını ve buna çok üzüldüğünü” söyleyerek kendisi darbımeseli yeniden
“Kıl beşi, tut kardeşi,
ye helâl aşı,
yap doğru her işi,
bil sorumlu her kişi,
ol hayır eşi,
kurtar başı”

şeklinde formüle etmişti.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK