Şimdi sen su olduğunu düşün. Su kadar özel, su kadar faydalı ve su kadar çok, tükenmez
İnanıyorum ki gerçekten de öylesin. Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak; dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani Seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın
Unutma; Daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin
Gürültünün parçası olursun sadece!..
Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü; su nasılsa burada, lüzum yok ki suyu kana kana içmeye diye düşünürler
Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi!
Ormandaki hiç bir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden su içmeye çalışmadı şimdiye kadar. Hepsi, hep sabahın en sakin anini bekledi; suyun durgun yerlerini bulabilmek için. Gittiler ve sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler; Onlar için en uygun olan, kendi istedikleri zamanda
Sen, hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez
Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol; Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil!.. Sen bir su ol
Ama rahmet ol; Afet değil ! Su isen tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme; Sana felaket denmesin!
Su isen bir bardağa sığabil ki; Damarlara giresin!.. Su; Yüce Mevlanın insanlar için yarattığı en büyük nimetlerden biri
Unutma; Ve suya benzediğini unutma. Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi faydalı, su gibi lüzumlu ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu da unutma.
Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de kıyametler koparıcı olabileceğini unutma
Unutma; Senin işin rahmet olmak, afet değil! Vadiler varken önünde ve ovalar varken, yayılabileceğin; Küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene. Ve yaşayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe. Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen; korkulan ve kaçılan olursun seller, afetler gibi.
Tercih elindeydi hep ve hep de senin ellerinde olacak
Ya
tutmayı öğreneceksin dilini; veya hiç durmadan konuştuğun için, sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara! Ama yapman gereken su, değil mi; Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini. Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemediğini, kimin anlayıp, anlamadığını. Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini
Hatta anlayanların anladıklarının da senin anlattıklarının ne kadarı olduğunu düşüneceksin
Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az ama en uygun kelimeleri seçmeye çalışacaksın
Ahmak olmayan yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, vakit yaklaştığında, vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de fikrini bindireceğin kişinin kıyıya yanaşmasını bekleyeceksin!.. Demeyeceksin;
Ben canım isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede gelmek zorunda!.. Demeyeceksin; Ben aklıma geleni aklıma geldiği biçimde söylerim. Karşımdaki de değil duymak, değil dinlemek, anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda!.. Keşke öyle olsaydı. Keşke haklı olsaydın, ama maalesef değil
Ağzını açıp Şelaleden dökülen suyu içmeye çalışan bir tavşan gördün mü hiç?.. Veya önüne çıkan ağaçları dahi sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye uğraşan bir ceylan gördün mü? Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler; Beyni olan her yaratık gibi!
Hadi
Sen şimdi su olduğunu düşün, ve kendini su gibi hisset
Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı
Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu hatırla
Ama yine su gibi bir küçük bardağın içine sığdır ki kendini;
Girebilmeyi öğren insanların damarlarına.
Hayat ver
Vazgeçilmez ol!!..
Hz.Mevlâna