Hz. NUH VE OĞLU KENAN
Hz. Nuh (a.s.) zamanında sular kabardığında Nuh (a.s.)'un oğlu Kenan da gemiye binmekten kaçınmıştı.
Nuh (a.s.) ona:
- Gel de gemiye gir, tufana gark olma, dedi.
- Hayır, dedi Kenan, ben yüzme öğrendim.
- Kendine gel, bugün yüzme bilenin eli ayağı işe yaramaz.
- O zaman ben de şu yüksek dağa çıkarım, o beni kurtarır.
- Aklını başına topla, dağ şimdi bir saman çöpü mesabesindedir. Allah, dostlarından başkasına aman vermez.
- Ben ne zaman senin öğüdünü dinledim ki şimdi sana uymamı istiyorsun?
- Bugün naz günü değildir, Allah kimsenin nazını çekmez.
- Yıllardır bu sözleri söylüyorsun, şimdiye kadar kulağıma girmedi, şimdi mi girecek?! Artık büyüdüm, bilgi sahibiyim.
- Bir kerecik olsun öğüdümü tutsan ne olur?!
Nuh (a.s.) bu şekilde yumuşak nasihatlerde bulunuyor, oğlu
Kenan da sert karşılıklar veriyordu.
Ne Nuh (a.s.) öğüt vermekten usandı ne de Kenan'ın kulağına onun sözü girdi. Onlar böyle konuşup dururlarken yüksek bir dalga geldi, Kenan'ı kapıp götürdü. Nuh (a.s.):
- Ya Rabbi, dedi, bana mensup olanların tufandan kurtulacaklarını vaad etmiştin.
Allahu Teala bunun üzerine şöyle vahyetti:
- Ey Nuh, o senin ehlinden, yakınlarından değil.
- Ya Rabbi, diye niyaz etti Nuh (a.s.), senden başka kimsem yok. Sana teslim olan ağyar sayılmaz.
Allahu Teala da şöyle vahyetti:
- Ey Nuh, eğer istiyorsan bütün boğulanları yeniden dirilteyim. Senin hatırını bir Kenan için kırmam.
- Hayır Ya Rabbi, dedi Hz. Nuh, eğer beni de gark etsen yine hükmüne razıyım.
Mesneviden