Hz. Mevlânâ ekolünde asırlar boyunca, büyük düşünürler, musikişinaslar, şairler, emsalsiz san'atkarlar yetişmiştir. O'nun kültüründen, ilminden ve irfanından, istifade edip yetişen, erkeklerin yanında kadınların da aynı derece varlığına şahit olmaktayız. Hz. Mevlânâ'nın, Fîhî mâ fîh adlı eserinde (Fihî-mâ-fîh, 20.bölüm), mayasında fenalık bulunan kadının, bu fenalığı mutlaka tatbik imkanı bulacağını belirtmektedir. Gizli herşeyin, insanın tecessüsünü uyandıracağından, şehir sokakları ekmekle dolu olsa, köpekler dahi yemekten kaçınsalar, sarılarak gizlenmiş bir ekmeğin herkesin ilgisini çekeceği misalini vererek şöyle buyurur: "Kadın nedir, dünya ne? İster söyle, ister söyleme; o neyse gene O'dur; yaptığını bırakmayacaktır o. Hatta söyledikçe daha da beter olur... Şöyle ki, halk, koltuğuna yenine sakladığın, vermemeye, göstermemeyi savaştığın o ekmeğe öylesine düşerler ki, bu düşkünlük haddi sınırı aşar-gider. çünkü "insan men edildiği şeye düşer", kadına "Gizlen" diye emrettikçe onda, kendini gösterme isteği çoğalır-durur, halkta da, o kadın ne kadar gizlenirse, onu görmek isteği o kadar artar.
Şu halde sen oturmuşsun, iki tarafın da isteğini kızıştırıyorsun. Sonra da bunu doğru düzen bir şey sanıyorsun; oysa ki bu iş bozgunculuğun ta kendisidir. Kadının mayasında kötü bir işte bulunmamak varsa, "yapma" desen de, demesen de, iyi huyuna, temiz yaratılışına uyacak, ona göre hareket edecektir o. Yok tersine, mayası pisse, gene kendi yolunu tutacaktır o. Gerçekten de yapma etme, görünme demek, isteği arttırır ancak, başka şeye yaramaz.”
"Ayran kâsem önümde oldukça, kimsenin balını düşünmem... Azıksızlık, ölümle kulağımı bursa bile, hürriyeti kulluğa satmam ben", diyerek, hürriyete büyük ehemmiyet veren Mevlânâmız, bir rubaisinde; kadın erkek ayrımı yapmaksızın: "Her insanın bedeninde, bir hürriyet dünyası gizlidir" buyurur (Fihî-mâ-fîh, 23.bölüm). Demek oluyor ki, zorlama yaratılıştaki insan tînetine aykırı düşüyor. Kuvvetli bir iç güdüye sahip olan kadın insanına göre hareket etmesini bilir, kiminin yanında rahatça açılır, kötü niyetlinin yanında kapanır. Hz. Mevlânâ aklın kılavuz olması gerektiğini, nefsin arkadan geldiğini söyler... Baskı ile örtünerek ve yalnız örtünmekle iffet muhafaza edilmez...
Mesnevî'sinde: "Gönül sahibi kimselerin, kadına karşı koyamıyacağını ve ona mağlub olacağını söylemektedir"(Mesnevi C.1,B.2433) "Kadın dedin mi çaresiz ona bir erkek gerek. Hâkim dedin mi, çaresiz ona bir mahkûm gerek"(Fihî-mâ-fîh, 37. bölüm) Ancak yine de Mesnevî'sinde erkeğin kadından üstün gibi göründüğünü, gerçekte kadının erkeklere galip geldiğini somut örneklerle ortaya sermektedir... Mevlânâmız, kadını, Allah'ın yaratıcı kudretini dünyadaki en mükemmel temsilcisi; Yüce Yaratan'ın en büyük tecellilerinden birisi olarak tanımlamıştır... Kadına verdiği değeri, "Kadın Hak nurudur, sevgili değil... Sanki yaratıcıdır, yaratılmış değil” (Mesnevi C.1, B.2437), vecizesiyle anlamak mümkündür...