Öğretmenim ben yıllardır bu işi yapıyorum. Size naçizane bir kaç önerilerim olacak.Öncelikle sınavlarda kesinlikle duygusal davranmayın. Adayla çok muhatap olmayın. Mesela adaya ne işle uğraştığını sormayın. Tabiki robot gibi olun demiyorum. Adayın heyecanını alın ama sınavla ilgili sorular sorun özele pek girmeyin.Siz böyle bir soru sorduğunuzda çoğu zaman aday size ben öğrenciyim ya da asgari ücretle çalışıyorum diyor.İster istemez burda artık duygularımız, merhametimiz devreye giriyor . Bu andan sonra inanın sağlıklı karar veremiyoruz.Ama biz bir adaya ehliyet verirken duygularımızı hiç kullanmayacağız. Gerekirse aday bu işi bilmiyorsa acımasız olacağız. Tolarensa hiç yer vermeyeceğiz. Olması gereken de bu zaten. Ben böyle çok adaya denk geldim özellikle idare edilecek güzergahlarda size aday yalvarıyor.Sinavda kaldığı halde ne olursunuz beni bırakmayın bir hak daha verin,benim bir daha sınava girecek param yok diye ağlayan bile gördüm . Bu tür adaylar sizlere de çok denk gelecektir.İlerde bir kazanın başında hüngür hüngür ağlayacaklarına boşverin böyle şeyler için ağlasınlar. Sınav öncesi izlediğimiz videolarda da en sonda hep üstüne basa basa " Trafikte bir yanlış bütün doğruları götürür ." vurgusu yapılıyor. Bu iş vebal işi. Kesinlikle haketmeyen bir adaya ehliyet verip o da o ehliyetle bir cana zarar verirse o zarara biz de ortağız. Bu iş gerçekten basit bir iş değil. Sonra üç kuruş para için vicdanınız yara alıyor.Ben çok şükür aştım o aşamaları.Ama duyguları ile hareket eden ve de sevap işlediğini zanneden çok insanlar var.
Genel olarak haklısınız ama öyle adaylar oluyor ki, ezbere tüm parkuru tamamlıyor ama anlıyorsunuz trafiğe çıkamayacağını. Yani en azından arabasına binip 2 km gitmeyeceğiniz aday hiçbir kırmızı hata yapmadan parkuru tamamlıyor.
Çünkü ezberlemiş her şeyi, onu bırakacak olsan "hocam ne yaptım da kaldım" diyecek.
Aslında 35 dk bir kişinin ehliyeti olması gerektiğini anlayabilmemiz mümkün değil. Birbirimizi kandırıyoruz.