Yıl 1994, Aydın ilimizin Çine ilçesi. Savcı Zekeriya Öz, eşi ve çocuğuyla birlikte ilk görev yeri olan Çine'ye taşındı. Yeni Savcı,önce, eşinin kara çarşafıyla Çinelilerin dikkatini çekti. Savcı Öz'ün evine gelen misafirler ise haremlik ve selamlık olarak ayrılan odalarda konuk ediliyordu. Kadınlar haremlikte, erkekler selamlıkta…
Savcı Zekeriya Öz halktan gelen tepkiler üzerine kara çarşafıçıkarttırıp eşine türban ve pardösü giydirdi. Eşi kara çarşafı çıkardı ama Savcı Öz'ün adı Çine'de hiç gündemden düşmedi. Zira Savcı'nın adının karıştığı skandalın biri bitmeden diğeri başlıyordu.
KIDEMLİ SAVCIYA ÇİRKİN TEKLİF!
Yıl 1995, Çine Adliyesi. Bütün adliyelerde olduğu gibi, faks ve adli sicil kaydı yaptıran yurttaşların ödediği paralar Çine Adliyesi'nde de Adaleti Güçlendirme Vakfı'na aktarılıyordu. Zekeriya Öz, bir gün, dönemin kıdemli savcısı Ayhan Uğurdan'ın kapısını çaldı. Savcı Öz, Vakfa aktarılan paranın bir bölümünü "paylaşma", teklifinde bulunuyordu! Kıdemli Savcı, çirkin teklife büyük tepki gösterdi. Kıdemli Savcı Ayhan Uğurdan, Zekeriya Öz'ü Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na şikâyet etmeyi de ihmal etmedi. Sonunda, hem Zekeriya Öz hem de Kıdemli Savcı Ayhan Uğurdan soruşturma geçirdi. Zekeriya Öz, Çine'den Bitlis Mutki'ye sürüldü. Ayhan Uğurdan ise uğradığı haksızlığa dayanamayıp görevinden istifa etti.
Zekeriya Öz'ün vukuatları bununla bitmiyor. Hakkındaki soruşturma tamamlanıp sürgün cezası yiyene kadar Savcı Öz, yeni skandallarla Çine'yi sarsmaya devam etti…
SAVCI ÖZ, REHİN ALINIYOR
Yıl 1998, Çine girişindeki Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Odası kıraathanesinin önü. Savcı Öz, babasıyla birlikte oradan geçiyordu. Mehmet Ocak adlı bir işadamı, silahını çekip Savcı Öz'ün ensesine dayadı! İşadamı Ocak, Savcı Öz'ü kolundan tutup sürükleyerek kıraathaneye soktu. İşadamı Mehmet Ocak, kıraathanede bulunan Çinelileri dışarı çıkarırken, Savcı Öz'ü rehin aldığını bildirdi.Çineliler eylemi hayretler içinde izliyorlardı. Zira, Mehmet Ocak, aynı yıl Çine vergi rekortmeni olmuş, Çinelilerin yakından tanıdığı bir işadamıydı!
Yirmi kadar polis kıraathanenin etrafını çevirdi, Ocak'a Savcı'yı bırakmasını söylediler, bırakmadı...Daha sonra dönemin kaymakamı, savcısı ve komiseri araya girdiler.İşadamı Mehmet Ocak yatıştırıldı… Mehmet Ocak, tam iki buçuk saat Zekeriya Öz'ü rehin tutmuştu... Olaya tanık olan Çineliler, ertesi gün gazetelerde bu haberi bulamadılar! Ne işadamı Ocak hakkında, ne de savcı Zekeriya Öz hakkında soruşturma açılmıştı. Bu durum Çinelilerin merakını daha da artırdı.
Neden sonra öğrendiler ki; Savcı Zekeriya Öz, işadamı Mehmet Ocak'ı haraç vermeye zorluyordu. Savcı Öz, arabasının benzinini de, yine Ocak'ın benzin istasyonundan bedava doldurtuyordu... Savcı Zekeriya Öz'ün, kendisini iki buçuk saat rehin tutan işadamı Mehmet Ocak hakkında neden şikâyetçi olmadığı da böylece anlaşılıyordu!
Ergenekon Savcısı'nın Çine skandallarını Aydınlık'a anlatan emniyetyetkilileri, işadamları, politikacılar ve yurttaşlar, "İşadamı MehmetOcak, haklı olarak isyan etti" diyorlar…
RESMİ GAZETEDE DE YAZILI
Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'ün savcılıkta ilk dört yılı böyle geçti. Fethullahçı medya tarafından titizlikle sürdürülen "İlk görev yerim Mutki" yalanıyla örtülmek istenen gerçekleri, böylece açığa çıkarmış oluyoruz.
Zekeriya Öz, Mutki'ye tayin olmadı, Çine'den sürgün gitti! Mutki'ninZekeriya Öz'ün ilk görev yeri olmadığı, Mutki'ye Çine'den gittiği, 2 Temmuz 1998 tarihli ve 23390 sayılı Resmi Gazete'de de yazılı. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan atama kararlarının beşinci sayfasında şöyle yazıyor: "Mutki Cumhuriyet Savcılığına, Çine Cumhuriyet Savcısı 35837 Zekeriya Öz".
ADALET BAKANLIĞI'NIN AYDINLIK'A YANITI
Aydınlık, 28 Temmuz 20089’de Adalet Bakanlığı'na savcı Zekeriya Öz'ün "hangitarihte, nerede göreve başladığını ve nerelerde görev yaptığını" sordu. Adalet Bakanlığı da "kamusal gizlilik ve kişisel gizlilik"gerekçesiyle sorularımızı yanıtsız bıraktı.
ÇİNELİLER: “PARAYA ZAAFI VAR”
Zekeriye Öz, aradan on yıl geçmesine rağmen Çine'nin adliye, polis ve işadamları çevreleri tarafından çok iyi hatırlanıyor. Çineliler bu olayları Aydınlık'a anlatırken, Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz hakkında şu sıfatları kullanıyorlar:
-"Doğru adam değildir."
-"Paraya zaafı vardır."
-"Para Zekeriya Öz'ün her şeyidir!"
Çinelilerin anlattığına göre, Zekeriya Öz Çine savcısıyken, kanunaaykırı olduğu halde ticaretle de uğraştı. Merkezi Çine'de bulunan "İstanbullular Nakliyat" isimli bir firma ile araba alım satım işlerine girdi...
"ATATÜRK'TEN 'BETON KEMAL' DİYE SÖZ EDERDİ"
Öz, 1951'de Bulgaristan'dan Bursa'ya göç eden 8 çocuklu mutaassıp bir ailenin tek erkek çocuğu. 1968 doğumlu. Teyze oğlu Seyfullah Vatansever, Zekeriya Öz'ün İmam Hatip (İHL)'te okuduğu yıllarda Fethullah tarikatı tarafından "devşirildiğini" anlatıyor. Zekeriya Öz, o yıllarda Fethullah Gülen'in finanse ettiği Yeşilırmak Dershanesi'nde eğitim gördü. Kurban Bayramı'nda vatandaşlardan kurban derilerini toplar, Fethullahçıların vakfına verirdi.
Öz'ün çocukluğu ve gençliği, Bursa-Yalova-İstanbul hattında geçti.Zekeriya Öz, 1997'de Hakimlik ve Savcılık Sınavı'nı kazandıktan sonra,Aktüel Dergisine verdiği bilgiye göre, Bursa Barosu'ndaki kaydını sildirip 35837 sicil numarasıyla savcı oldu. Mutki'de 2 yıl görev yaptıktan sonra, Balıkesir Bigadiç'e atanıyor. 2004'ten sonra da İstanbul Ümraniye'ye ve sonra da Beşiktaş'ta eski adıyla Devlet Güvenlik Mahkemeleri, yeni adıyla özel yetkilendirilmiş Ağır Ceza Mahkemeleri'ne "özel olarak" tayin ediliyor. Teyzesinin oğlu Seyfullah Vatansever, Zekeriya Öz için "Atatürk ve Cumhuriyet düşmanıdır" diyor,"Atatürk adını ağzına almaz, 'beton Kemal' ifadesini kullanırdı...Savcı olduğunu duyunca çok şaşırdım. Hâlâ da şaşkınım."
ZEKERİYA ÖZ, BURSA BAROSU'NDAN ATILDI MI?
Zekeriya Öz, okulu bitirince Bursa Barosu'na kaydolur. Avukatlık stajını da Avukat Mustafa Noyan'ın yanında yapar. Bursa Barosu'na giriş tarihi 18 Şubat 1993. 18 Aralık 1997 tarihinde Baro'daki kaydı silinir. Ancak basının yazdığının aksine kendi isteğiyle değil, dönemin Bursa Barosu başkanı eski milletvekili Av. Yahya Şimşek'in verdiği bilgiye göre "aidatlarını ödemediği gerekçesiyle."
Zekeriya Öz'ün savcılık görevine başlama tarihi 1994. Bursa Barosu'ndaki kaydı ise 18.12.1997 tarihinde siliniyor.Buna göre Öz, üç yıl boyunca hem savcı hem de avukat. Yasalarımıza göre bir Cumhuriyet Savcısı'nın iki kimliği olamaz. Ergenekon Savcısı, attığı her adımda bir skandal yaratmış!
BİGADİÇ'TE DE SORUŞTURMA GEÇİRDİ
Zekeriya Öz'ün, 2003 yılında görev yaptığı Bigadiç'te Balıkesir Barosu avukatlarından avukat Dilek Özkayıhan tarafından Adalet Bakanlığı'na şikâyet edildiği de ortaya çıktı. Şikâyet üzerine bakanlık müfettişleri olayı soruşturuyor ve Öz'ün cezalandırılması için rapor hazırlayıp dosyayı üst kurula gönderiyor. Ancak Zekeriya Öz, o dönemde çıkan disiplin affı ile ceza almaktan kurtuluyor.
ZEKERİYA ÖZ, 4 CIA AJANINI SAKKA İLE GÖRÜŞTÜRDÜ
Savcı Öz'ün Ergenekon'dan önce baktığı en önemli soruşturma, El Kaide'nin Avrupa, Türkiye, İran, Suriye, Pakistan sorumlusu "LouaiSakka" davasıydı. Zekeriya Öz, İsrail gemisine saldırı hazırlığı yaparken yakalanan El Kaide'ci Sakka hakkında hazırladığı iddianameyle dikkatleri üzerine çekti. Savcı Öz, HSBC Bank, İstanbul'daki İngiliz Başkonsolosluğu ve sinagogları bombalayan eylemciler Azad Ekinci veAbdülkadir Karakuş'un, Suriye'ye Sakka'nın yanına gittiğini belirledi.Öz, Sakka'ya müebbet hapis talep etti. Zekeriya Öz, eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri suikastıyla Sakka'nın bağlantısını araştıran Birleşmiş Milletler Soruşturma Komisyonu'na da bilgi verdi. Louai Sakka, ABD'deki ünlü ikiz kulelere yönelik büyük eylemi gerçekleştiren militanları Yalova'daki terörist kamplarında eğittiğini de daha sonra açıklamıştı.
Tarih: 15 Kasım 2005.
Yer: İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı.
CIA uçağı Türkiye'ye Louai Sakka için geldi. Bu uçağın geliş nedenisonradan ortaya çıktı. Sakka'nın avukatı Osman Karahan'ın verdiği bilgiye göre, "4 CIA ajanı Kandıra F Tipi Cezaevi'nde Sakka ile görütü." CIA ajanlarının cezaevine girişleri için izni veren de Savcı Zekeriya Öz.
Ayrıntıları Avukat Karahan'dan dinleyelim:
"Uçak olayından önce 2 defa müvekkilimle görüşen yabancılar, Sakka'ya Suriye aleyhinde ifade vermesi halinde o dönemde havalimanında bekleyen uçakla dünyanın istediği yerine götürme vaadinde bulundular. İlk görüşmeden kısa bir süre sonra 2'si Türk 4 kişinin Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde görevli Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'den aldıkları yazılı bir belge ile cezaevine geldiler. Sakka ile 4 saat süren bir görüşme olmuş.Gelenlerden Türkçe konuşan 2'si kendilerini emniyet görevlisi olarak tanıtmış. Benzer önerileri sıralamışlar.
Sakka, hiç konuşmayan diğer 2 kişiden şüphelenerek 'Bunlar Türk değil mi?' diye sormuş. Diğerleri 'Onlar da Türk' diye cevaplamışlar. Ancak,bu kişilerin konuşmaları diğerlerinin kulağına aktardığını görünce sinirlenmiş 'Bunlar CIA ajanı' diye bağırmış. Gerginlik yaşanması üzerine bu kişiler 'Seninle nasıl burada görüşüyorsak, gücümüzübiliyorsun. Ay'a da gitsen seni infaz ederiz' diye tehdit etmişler."
Aydınlık, 9 Aralık 2007'de "4 CIA Ajanı El Sakka'yla F Tipinde" görüştü başlığıyla çıkmıştı. Sakka'nın avukatı olayın tüm ayrıntılarını Aydınlık'a açıklamıştı.
'ARANAN SAVCI' NASIL BULUNDU?
Ergenekon tertibini anlayabilmek için, savcının bulunuş hikâyesinitertip merkezinden yazdırılan yazılarla özetleyeceğiz.
Savcı Öz, 17 Mayıs 2006 Danıştay suikastından beri aranıyordu. Olaydan hemen sonra Abdullah Gül, Başbakan Yardımcısı veTerörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı sıfatıyla Emniyet ve MİT yöneticilerini topluyor. Bu bilgilendirme toplantısında (brifing diyorlar) Abdullah Gül'ün önüne bir şema konuyor. İsmet Berkan'ın yazdığına göre, Abdullah Gül, şu "açık talimatı" veriyor:
ABDULLAH GÜL'ÜN TALİMATI
"Bana anlattıklarınızı delillendirip savcıya da anlatın, hepsi yakalansın, yargılansın."
"Açık talimat" terimi İsmet Berkan'a ait.
"Açık talimat"ın içeriği ise, Ergenekon Operasyonu'nun bütün sırlarını ortaya döküyor:
- "Delillendirin",
- "Savcıya anlatın",
- "Hepsi yakalansın",
- "Hepsi yargılansın".
Bunları, savcı veya polis müdürü söylemiyor, o sırada Başbakan Yardımcısı koltuğunu işgal eden Abdullah Gül söylüyor.
Başbakan Yardımcısı "Delillendirip savcıya anlatın" diyorsa, bunun"delil uydurun" anlamına geldiğini, yine İsmet Berkan'ın yazılarından öğreniyoruz:
DANIŞTAY SALDIRISIYLA BAĞLANTI KURULAMIYOR
Ergenekon şeması, sözü geçen toplantıda Abdullah Gül'ün önüne konduğu zaman, "Danıştay saldırısı ile çok sonra İstanbul'da başlayacak olan Ergenekon soruşturması arasında somut bir bağlantı kurulamıyor.Emniyet ilk gün getirip Abdullah Gül'e sunduğu istihbari bağlantıları savcıya sunamıyor, delillendiremiyor."
Uydurma bir "şema" var!
Fethullahçı Gladyo'nun uydurduğu "istihbari bağlantılar" var.
Ancak delil yok!
Ancak talimat yalnız delil bulmaya yönelik değil, aynı zamanda savcı bulmayı da içeriyor.
Burada hayli zorluk çekilmiş. Fethullahçı "güvenlik yetkilileri"Gazeteci Murat Yetkin'e "savcı bulunamıyor" diye yakınıyorlar.
"NASIL OLDUYSA" ZEKERİYA ÖZ
En sonunda delili olmayan uydurulmuş suçlamalarla soruşturma yürütecek o "savcı" da bulunuyor. İsmet Berkan'dan dinleyelim:
"Nasıl olduysa İstanbul'da Zekeriya Öz isimli bir savcı bulundu. (…)Bütün bunların 2003 sonu 2004 başında yaşanan darbe girişimleriyle bağını keşfetti."
"Nasıl olduysa" deyişi yine İsmet Berkan'dan.
Evet "Nasıl olduysa!"
İşte Savcı Zekeriya Öz'ün bulunmasını anlatan anlamlı sözcükler:
"Nasıl olduysa!"
Nasıl olduğunu, olanlardan anlıyoruz. Savcı Öz, "uydurduğu delillerle "kendi bulunuş nedenini de ortaya koyuyor. Ve İsmet Berkan'ın yazdığı gibi, 2006 yılında gerçekleşen Danıştay suikastı ile iki yıl önce 2003-2004 yıllarındaki "darbe girişimleri" arasındaki "bağı keşfediyor".
Darbe 2003, 2004'te!
Oysa Danıştay suikastı 2006'da.
Bağlantıyı "keşfeden" savcının yeteneği işte burada. İki yıl
sonrasının suikastıyla iki yıl önceki darbe girişimi arasında bağlantı kurabiliyor.
Danıştay suikastı, kurguya göre niçin yapılmış?
- "Darbe ortamı hazırlamak" amacıyla.
Ancak darbe girişimi iki yıl öncesinde kalmış! Suçlanan komutanlar,Org. Yalman, Org. Eruygur, Org. Fırtına, Org. Tolon hepsi emekli olmuş.
Mantık yok. Ama Fethullahçı Gladyo'nun 1998'den beri uydurduğukurguları yargı önüne getirme cüreti var.
BOP EŞSAVCILIĞI
"Aranan savcı" bulunmuştur. "Bulunan savcı"nın CIA ile buluşturulduğu haberi de yine basında yer aldı. Fatih Altaylı, Savcı Zekeriya Öz'ün El Kaide soruşturmasında CIA ekibiyle görüşmeler yaptığını belirtti ve bu görüşmeden sonra Ergenekon savcılığına getirildiğine dikkat çekti. Altaylı, yorumu izleyiciye bırakıyordu.
Böylece Ankara'daki BOP Eşbaşkanlığı'ndan sonra İstanbul'da da BOP Eşsavcılığı kuruldu. Bu BOP Eşsavcılığı'nın İstanbul C.Başsavcılığı'nın denetimi dışında çalıştığı haberleri gazetelerde sık sık yayımlandı.
SUÇ İŞLEME AYRICALIĞI
Örneğin İşçi Partisi yöneticilerinin gözaltına alınması konusu Savcı Zekeriya Öz tarafından üç kez İstanbul Başsavcısı Aykut CengizEngin'in önüne götürülmüş, ancak reddedilmişti.
Ne var ki, Savcı Zekeriya Öz'ün arkasındaki kuvvet büyüktü. Bulunansavcı, beğenilmeyen Başsavcı'dan daha güçlüydü. Arkasında ABD vardı; Fethullah Hoca vardı; AB vardı; Tayyip Erdoğan vardı; Abdullah Gülvardı; Mehmet Ali Şahin vardı. PKK ve DTP ve bilcümle Türkiye ve ordu düşmanı örgüt ve çevreler de, açıkça ve üstün bir gayretle Zekeriya Öz'ü destekliyor ve alkışlıyordu.
“Bulunan savcının” Cumhuriyet Başsavcısı’ndan farkı, Ergenekon iddianamesi kamuoyuna açıklandığı zaman da ortaya çıktı. Başsavcı Aykut Cengiz Engin, İddianame'nin sorumluluğunu üç savcıya yüklüyor,basına sızdırılan bilgi ve belgelerin "gerçek dışı" olduğunu vurguluyordu. Basına sızdırılan yalan haberlerle "bilgi kirliliği"yaratılmış ve "şüphelilerin özel yaşamları ve temel hakları ihlal edilmişti"
Bütün bunlar, suçtu!
Savcı Zekeriya Öz ve ekibi suç işlemişti.
Ama o "bulunan" savcı” idi.
Suç işleme ayrıcalığı vardı.
Arkadaşlar bu maili yeni aldım.Doğrusu ciddiye alınması gereken iddiaları bu mailde okudum.
İnanıyorum ki Mustafa Kemal'i seven savcılarımızda vatanımızda görev yapıyordur.Buradan bu maili okumalarını ve bu malum kişi hakkında suç duyurusunda bulunduğumuzu Eğitimhane ailesi olarak ilan etmek istiyorum.
Saygı ve sevgilerimle...