Mutluluk…
Mutluluk, kazandıklarımızda, yahut kaybettiklerimizde değil, kendi içimizdedir.
Mesela, mutluluk, sıcak bir “merhaba” sesidir…
Mutluluk, bebeğimizin kokusu ya da çocuklarınızın tebessümüdür…
Mutluluk, gülümseyerek eve giren eşe “hoşgeldin sevgilim” demek ya da evdeki
eşe getirilen gonca gülü öpüp sunmayı bilmektir…
Mutluluk, alınan her nefesin bir “ikram-ı İlâhî” olduğunu bilmek, bu anlamda
hayatın güzelliklerini de görmeye çalışmaktır.
Mutluluk, tüm mevsimleri sundukları güzelliklerle birlikte algılayıp yaşamaktır…
Mutluluk, pencere kenarına serpiştirilen ekmek kırıntılarını yiyen güvercinleri seyretmektir…
Mutluluk, vecdle Allah (c.c)’a yönelip secde etmektir.
Mutluluk, her gülde “Muhammed (sav)’le buluşma” kokusunu hissetmektir?
Mutluluk, eldekini-avuçtakini fark etmek, kadr-u kıymet bilmek, olanı başkalarıyla da paylaşmaktır…
Mutluluk sadece engelli biriyle karşılaşıldığı zaman değil, kendi vücudundaki büyüleyiciliği her zaman fark etmektir…
Mutluluk, menfaatsiz ve hesapsız sevmektir…
Mutluluk, “Bana Allah (c.c) ve Rasulu yeter” diyerek Allah(c.c)’a teslim olabilmek, her şartta şükredebilmektir…
Mutluluk, güneşin ve yağmurun aynı derecede önemli olduğunu kavrayıp güneşe de, yağmura da sevinmektir…
Mutluluk, hayat karşısında her an taze heyecanlar duyabilmektir.
Liste daha da uzatılabilir.. Sonuçta şunu demeye getiriyorum:
Mutluluk; yabancısı olduğumuz, hiç tanışmadığımız bir duygu değil, belki yakından tanıdığımızdan dolayı kanıksadığımız bir duygudur.
Önce elimizde var olan değer ve güzellikleri keşfedelim, onlara şükredelim, sonra da olmayana ulaşmak için çabalayalım. Ama bizi bütünüyle aşan “imkânsız”a doğru koşup kendimizi telef de etmeyelim. Bu bizi mutsuz eder. Zaten mutsuzluklarımızın çoğunun kaynağı, ihtiraslarımızla hasetlerimizdir. Hayatı kaba-saba yaşamak yerine, bir sanatkâr duyarlılığı içinde yaşamak, çözümsüz zannettiğimiz pek çok sorunu çözebilir?
Unutmayalım ki, hayat sanattır!
“Ey insanoğlu!.. Mutluluğu bulmak için gözünü boş yere başkasının ekmeğine,
başkasının evine, başkasının başarısına, başkasının servetine, başkasının
mutluluğuna dikme. Gözlerini kendi içine çevir, kendi içine bak: Başka
yerlerde, başka şeylerde aradığın şey sende saklı.”
| Yavuz Bahadıroğlu