Ana Sayfa
Dosyalar
Forum
Haberler
Giriş yap
Üye ol
Şifremi unuttum
Egitimhane.Com
»
Genel Konular
»
Kültürel Paylaşımlar
»
Mutluluğun Sırrı
Sayfa:
1
...
91
92
93
94
95
[
96
]
97
98
99
100
101
...
230
Aşağı git
Mutluluğun Sırrı
bynum3662
Tecrübeli Üye
563
2.125
2. Sınıf Öğretmeni
563
2.125
2. Sınıf Öğretmeni
#
06 Ara 2013 22:31:39
Bazen yalnız kalmak, bazen birlikte olmak...
bynum3662
Tecrübeli Üye
563
2.125
2. Sınıf Öğretmeni
563
2.125
2. Sınıf Öğretmeni
#
06 Ara 2013 22:37:01
Ya da bazen iç dünyamıza inmek, bazen dış dünyaya yönelmek... Ve her iki dünya arasındaki köprüleri yıkmaksızın denge kurmak.
tefoo
Bilge Üye
4.462
18.585
Müdür Yardımcısı
4.462
18.585
Müdür Yardımcısı
#
06 Ara 2013 22:45:12
Acıya olgun yaklaşmalı ..
Sabretmenin sırrına ermeli zamanla
eslemnurum
Uzman Üye
10.560
26.279
10.560
26.279
#
06 Ara 2013 22:58:32
.
Tolstoyevski
B Grubu
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
#
06 Ara 2013 22:58:51
Kimse mutsuz değildir Sadece bazıları çocukluğunu kaybetmiştir
William James
murat.rsln
Aktif Üye
32
30
Türk Dili ve Ed.
32
30
Türk Dili ve Ed.
#
06 Ara 2013 23:03:27
Sır diye bir şey yok. Kendinle barışık olan insandan daha mutlu kimse yoktur.
eslemnurum
Uzman Üye
10.560
26.279
10.560
26.279
#
07 Ara 2013 02:00:50
Kalbinizde ilk sıraya Allah'ı koymazsanız;
hem Allah'ı kaybedersiniz, hem de ilk sıraya koyduklarınızı...
Hz. Ömer
eslemnurum
Uzman Üye
10.560
26.279
10.560
26.279
#
07 Ara 2013 06:39:01
Hiçbir insan öylesine girmiyor hayatımıza,
Kimileri ceza,
Kimileri bela,
Kimileri imtihan,
Kimileri ise armağan..!
eslemnurum
Uzman Üye
10.560
26.279
10.560
26.279
#
08 Ara 2013 01:04:02
Bilge bir doktor en iyi ilacın,
"Sevgi ve ilgi" olduğunu söylemiş.
"Ya işe yaramazsa?" diye sorulmuş.
Gülümsemiş ve şöyle cevap vermiş:
"O zaman dozunu arttırın."
blnt3575
Tecrübeli Üye
316
990
316
990
#
08 Ara 2013 08:50:30
..İffetli Evler, Çıplak Evler
Yaşlı kadın usulca odasından çıktı. Salondan torunu ile gelinin sesleri geliyordu:
"-Oğlum sofra hazır çorbanı koydum; haydi gel de soğutmadan ye!.."
Salonun en kuytu yerine geçti yerde kendine ait köyden getirdiği minderin üzerine oturdu. Çocuk babaannesini görünce:
"-Babaanneciğim gel beraber yiyelim!.." dedi.
Yaşlı kadın mânidâr bir şekilde iç çektikten sonra:
"-Evin erkeği gelmeden akşam sofrasına oturulmaz. Hele babanız gelsin beraberce yeriz inşaâllah!" dedi.
Evin gelini:
"-Aman anneciğim eskidenmiş onlar!.. Şimdi acıkan yemek sofrasına oturur o da gelince yer." dedi. Yaşlı kadın:
"-Kızım nasıl insanların bir edebi hayâsı iffeti varsa evlerin de iffeti ve edebi vardır."
Torunu dayanamayarak alaycı bir tavırla söze karıştı:
"-Yaa babaanne neymiş bu evlerin iffeti... Anlat bakalım merak ettim!.." dedi.
Yaşlı kadın söze başladı:
"-Biz küçükken annelerimizden önce babalarımızın karşısında edepli oturmayı öğrenirdik. Evde babamız annemiz varken ayağımız uzatıp oturmaz büyüklerimiz konuşurken söz hakkı verilmedikçe söze dâhil olmazdık. Büyüklerimiz odaya girdiğinde hemen toparlanır kalkıp onlara oturmaları için yer verirdik. Aslâ babamız sofraya oturmadan sofraya el uzatmazdık.
Babamız gelir «Besmele» çeker «Haydi buyurun.» derdi. Huzurla hepimiz başlardık yemeğe... Sonunda da sofra duâsını kardeşlerimiz aramızda sıra ile okurduk. Hiç âilece yenen yemek kadar lezzetli yemek olur mu? Bu sofranın edebidir yavrum!.."
Torunu:
"-Bu kadar baskı karşısında depresyona girmez miydiniz babaanneciğim!" dedi.
"-Hayır yavrum bizim zamanımızda saygı olduğu için sevgi hep bâkî kalırdı. Sevgi var oldukça da hiç depresyona giren olmazdı. Yemekler lezzetli uykular dinlendiriciydi. Biliyor musun? Ben depresyon kelimesini ilk defa burada duydum hattâ köyümüzde bir tane akıldan mahrum birisi vardı «Deli İbram» derlerdi. Vallahi o bile o kadar mutluydu ki anlatamam. Akşama kadar sokakta çocuklarla oynar acıkınca bir kapıyı tıklatır; «Aba acıktım aba su ver!» derdi. Hangi kapıyı çalsa boş çevrilmezdi. Berber saçları uzadıkça tıraş eder hamamcı arada yıkardı. Cumaları esnaf elinden tutar namaza bile götürürlerdi. Yani hiç kimse onu dışlamazdı..
Şimdi hiçbir şeye saygı kalmadı. Bak evlere bile saygı yok bu şehirde! Herkes akşam olduğu hâlde perdelerini örtmemiş bütün evlerin içi görünüyor ama kimse utanmıyor. Biz daha hava kararmaya başlamadan kalın perdelerimizi çeker ondan sonra evin ışıklarını yakardık. Hattâ perde kapalıyken üzerimizi değiştirmeye edep eder; ışığı söndürür yere çömelir öyle üzerimizi değiştirirdik. Gölgemizin bile dışarıdan görünebileceğini düşününce yüzümüz kızarırdı."
Bu sırada gelini oturduğu yerden kalktı mahcup bir edâ ile salonun perdelerini çekti.
"-«Evin edebi önce perdesinin çekilip çekilmediğinden belli olur.» derdi büyüklerimiz... Evler kocaman duvarlarla çevrilmiş avluların içinde olduğu hâlde hiç kimse iç çamaşırlarını ulu orta asmazdı ev ahâlisinden bile edep ederlerdi. Ben daha küçükken giydiğim şalvarı en ön ipe asmışım hemen anam gelip; «Kız baban bugün avluya çıktı senin şalvarın asılı idi utancımdan yerin dibine girdim. Bir daha öyle ortaya asma çamaşırların en arkasındaki ipe as!.. Üstüne uzun bir tülbent ört sonra mandalla... Altında ne olduğu görünmesin!.. İffetimiz edebimiz bir giderse ortada îmanımız kalmaz!..» dedi. Tabiî ben 12 yaşlarındaydım annem bunları bana söylerken ben yerin dibine girdim. Şimdi öyle mi? Geçende bir nefes alayım diye balkona çıktım karşı komşu bütün çamaşırları asmış uluorta ben utancımdan hemen içeri girdim.
Bugün yemekler dışarıda yeniyor «göz hakkı» oluyor kimse umursamıyor. Çarşı pazardan alınanlar şeffaf poşetlerde eve geliyor; alan var alamayan var. Göz hakkı kıskançlık oluyor bu yenenlerde... Hiç şifâ olur mu yavrum? Bizim Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- «Yemeğinizin kokusu ile komşunuza eza etmeyiniz.» buyuruyor. Bugün kokuyla gösterişle çevredekilere hep ezâ veriliyor. Tabiî ki yenilenler içinize sıkıntı veriyor. Sonra da «depresyon» diye diye doktorlara gidiliyor.
Evin bir edebi daha vardır ki en önemlisi de budur herhalde... Evin içinde yaşananlar aslâ dışarıda anlatılmaz; yenenler içilenler muhabbetleşmeler kavgalar... Bu da evin iffetinden sayılır ve hiç kimseye anlatılmazdı. Bu yüzden problemler ev içinde kolaylıkla çözülürdü. Zaten Peygamberimiz de özellikle karı-koca arasında olanların etrafa yayılmasının ne büyük bir günah olduğunu hep hadislerinde anlatıyor değil mi Leylâcım!.." dedi gelinine... Leylâ mahcup bir şekilde:
"-Evet anneciğim." diyebildi.
Torunu:
"-Babaanneciğim şimdi facebook diye bir şey var; insanlar gittikleri lokantalarda yedileri şeylerin fotoğrafını çekip binlerce kişiye gösteriyorlar!.."
"-Aayy ne ayıp... İnsan hiç yediğini söyler mi?"
"-Âh anneciğim her hâllerinin fotoğrafları var. Gezdikleri yerlerin yedikleri yiyecek-içeceklerin aldıkları eşyâ ve kıyâfetlerin hattâ beylerinin aldığı çiçekleri üzerinde yazdıkları notlarla paylaşıyor insanlar..."
"-Yavruuum sen neler diyorsun? Kıyamet koptu kopacak desene... Evler çırılçıplak kaldı desene..." dedi gözyaşları içinde anlatmaya devam etti:
"-Biz beylerimizle yan yana yürümeye ar edinirdik; dul kalanlar var evlenemeyenler var. Onların gönül yaralarına tuz basmayalım diye beylerimizin bir adım gerisinden yürürdük... Şimdi kavgalar ortada sevmeler ortada... Tabiî ki hiç mahremiyet kalmayınca samimiyet de kalmıyor. Evin bereketi büyüklere saygıdadır. Evin iffeti örtülen perdedir. Sevginin iffeti gizliliktedir. Gözün iffeti göz kapaklarındadır. Bedenin iffeti tesettürdedir. Unutma hayâ îmandan bir şûbedir. Bakın size benim annemin anlattığı bir hikâyeyi anlatayım. Hikâye dedimse adı hikâye... Aslında bir hadîs hadîs-i kudsî hem de... Yani mânâsını Allâh'ın Peygamber Efendimize haber verdiği sözlerini ise Peygamberimizin kendi sözleriyle ifade ettiği bir hadis... Bu hadîs-i kudsîye göre:
"ALLAHÜ TEALA Âdem -aleyhisselâm-'ı yarattığı vakit Cebrâil -aleyhisselâm- ona üç hediye getirdi: İLİM HAYA AKIL . Ona dedi ki: «Ya Âdem!.. Bunlardan dilediğini seç!..»
Âdem -aleyhisselâm- AKLI Tercih etti. Cibrîl -aleyhisselâm- hayâ ve ilme makamlarına dönmelerini emretti. Hayâ ve ilim dediler ki:
"-Biz âlem-i ervâhta (ruhlar âleminde) hep beraber idik. Birbirimizden aslâ ayrılmayız. Ruhlar cesetlere girdikten sonra da aynı şekildedir. Ve akıl nerede olursa biz ona tâbî oluruz. Cibrîl -aleyhisselâm- da öyle ise yerlerinize yerleşin!.." diye emretmekle akıl dimağda ilim kalpte hayâ da gözde yerleşti."
İşte bu hadîs-i kudsîde de anlatıldığı gibi hayânın makamı gözdür. Bu yüzden hem gözümüzü korumak önemlidir hem de göze hitâp eden şeyleri kontrol altında tutmak..."
Gelini:
"-Haklısın anneciğim biz iffetimizi kaybettikçe buhranlarımız arttı." dedi.
Torunu kaşığı sessizce bırakıp:
"-Ben babam gelince yemeğe başlayacağım anneciğim!" dedi.
Babaanne de söylediklerinin evlatları üzerindeki tesirini görünce sessiz bir şekilde ALLAHÜ TEALA'ya hamd etti.
İŞTE MUTLULUĞUN SIIRI BURDA
Tolstoyevski
B Grubu
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
#
08 Ara 2013 10:57:30
''Dengin dengini bulmasıdır; en büyük mutluluk bu dünyada.''
Aiskhylos - Düşünceler
eslemnurum
Uzman Üye
10.560
26.279
10.560
26.279
#
08 Ara 2013 11:25:40
Sen sen ol,
Mutlu iken söz,
Üzgün iken cevap,
Öfkeli iken de karar verme...
dost63
Bilge Üye
1.804
6.042
3. Sınıf Öğretmeni
1.804
6.042
3. Sınıf Öğretmeni
#
08 Ara 2013 12:31:24
Allah'la olmak,en çok O'nu sevmek,en çok O'na güvenmek,En çok O'ndan korkmak...Yaşantımızda;her nefeste neyi yaşıyorsak, önce O'nu kalbimizde hissedip,sonra devam etmek .
Rabbım,çok şükür iyi ki Sen'i sevmeyi öğretmişsin !!!!!!!!!!!
eslemnurum
Uzman Üye
10.560
26.279
10.560
26.279
#
08 Ara 2013 19:50:18
Kendi yüreğimin gurbetinde üşüyorum..
Bana biçilen mutluluk oyununu oynuyorum.
Yorulsam da yürüyorum, ağlasam da gülüyorum!..
tefoo
Bilge Üye
4.462
18.585
Müdür Yardımcısı
4.462
18.585
Müdür Yardımcısı
#
08 Ara 2013 20:01:11
'Hala anlayamadınız değil mi? Önemli olan haklı ya da haksız olmak değil. Kavganın kazananı yoktur. Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz. Önemli olan kalp kırmamak. Önemli olan yargılamadan, karşılıksız sevebilmek ve iyilik edebilmek.. Haklı bile olunsa özür dileyecek kadar asil olmak..Bilge olmaktır.. Egonuzu kontrol edemediğiniz sürece, o sizi kontrol etmeye devam edecek. Böyle olduğu sürece tüm dünya sizin bile olsa asla mutlu olamazsınız.'' * Albert Einstein
Sayfa:
1
...
91
92
93
94
95
[
96
]
97
98
99
100
101
...
230
Yukarı git
Egitimhane.Com
»
Genel Konular
»
Kültürel Paylaşımlar
»
Mutluluğun Sırrı
Giriş yap
Üye ol
Her Şeyi Ara
Dosya Ara
Forum Son 100 Konu
4. Sınıf Dökümanlar Günlüğü 2024-2025
Norm Fazlası Öğretmenler
Mys-Ödenek Takip-Doğrudan Temin
Genel Sohbet Günlüğü
Uzman Ve Başögretmenlik Süreci
Okul Yöneticileri Odası
Son Eklenen Dosyalar
3. Sınıf Hayat Bilgisi Evdeki Kaynaklarımız İşleniş Sunusu
3. Sınıf Hayat Bilgisi Teknolojinin Getirdiği Kolaylıklar Sunusu
4. Sınıf Türkçe Yay Ayraç İle Tırnak Kullanımı
4. Sınıf Türkçe Dünya Ve Gezegen Adının Yazımı
4. Sınıf Türkçe Tarih Yazımı Etkinliği
Şu an
3.379
kişi ve
174
üye var.
Aktif üyeler için tıklayınız.
Egitimhane.Com
©2006-2023
KVKK