Her 15 güne bir İstanbula sırf gazetecilik için gitmediğimi kimse bilmezdi benim o yıllarda.
Haydarpaşadan trenden inişimi, her defasında aynı güzergahı takip edip öğleye doğru hazırlanan sabah kahvaltısına yetişmek için Cağaloğlu Yokuşundan koşar adım çıkışımı görüp gülerdi Hulusi amca.
İki haftada bir adam gibi bir karnı doyuyor garibimin derdi.
Gerçek şu ki, benim karnım iki haftada bir doymuyordu. Ama yüreğim iki haftada bir gülüyordu bu kadar coşkuyla.
Ağladığım da oluyordu bazen.
Babam öldükten birkaç gün sonra okula dönmüş, ama babamın öldüğünü kimseye söyleyememiştim. Yüzüm gülmüyordu ve kimse yüzümün neden gülmediğini bilmiyordu.
Cuma günü akşamını zor etmiştim. Saat 21.45 de bindiğim trenden sabah 09.45 de inmiştim Haydarpaşa Garından ve yine aynı güzergâhı takip ederek ulaşmıştım size.
Her zaman kahvaltı hazır mı ablam! diye girdiğim kapıdan babam öldü ablam! diye girmiştim ve kendimi senin o müşfik kollarına bırakıvermiştim.
Benden çok değil, sadece üç yaş büyüktün ama, bir anne şefkatiyle kucaklamıştın beni. Dizlerinde ağlaya ağlaya uyuduğumu, ben uyanmayayım diye saatlerce öylece kaldığını, eşin eve geldikten sonra anlamıştım.
Nazanım, canım
Herkesin ne kadar cesur bir çocuk dediği ben diğer yüzümü tek sana göstermiştim. Gencecik yaşta yazdığım yazıları okuyanlar genç ve cesur tanımlaması yaparken hakkımda tek sen biliyordun benim yüreğimin çırpınışlarını.
Korkularım, ümitsizliklerim, dertlerim, aşklarım
Gözyaşlarımla birlikte tüm zaaflarım da dökülürdü senin önünde.
Herkes yutardı, tek sen yutmazdın benim cesurluk oyunumu.
Harbi harbi korkardım ben çoğu zaman
Korkudan titrediğim de olurdu, biliyor musun?
Cizrede eşimin yanında da titremiştim çatışma yaşanırken. Eşimden ne kadar utanmıştım o zaman.
Ama senden utanmazdım işte.
Sen, benim zaaflarımı açıkladığım tek dostumdun.
..
Nazanım, bir tanem
Eşin, seni ve bir yaşındaki Baranınızı bırakıp gitmeseydi ahirete bu gün ve sen ailenin yeniden evlen baskılarında dayanıp İstanbulda kalsaydın, bu gece çıkardım yola dizine yatıp ağlamak için.
Bu gün, dizine yatıp ağlayacak hakiki bir dosta o kadar çok ihtiyacım var ki
Herkese güçlü görünmekten, herkese akıl vermekten, herkesin sorununu çözmeye uğraşmaktan, herkesin yardımına koşmaktan bıktım bir tanem.
Benim de sorunlarım var çözüm bekleyen.
Ben de ağlamak istiyorum hıçkıra hıçkıra.
Biri de benim ellerimi tutsun, biri de benim gözlerime sevgiyle baksın, saçlarımı okşasın, yanaklarımdan süzülen yaşları silsin istiyorum.
Yüreğime dokunsun biri.
Sabişimin melekleri gibi yüreğimden öpsün diliyorum.
Çok mu şey istiyorum
Seni tanıyalı 25 yıl, görmeyeli 21 yıl oldu Nazanım
21 yıl ne demek bilir misin?
21 yıldır kimsenin dizlerine yatıp ağlamadım demek. 21 yıldır kimseye içimi dökemedim, tüm sıkıntılarımı, dertlerimi, üzüntülerimi, zayıflıklarımı yüreğimde biriktirdim demek.
Küçücük yüreğimde tonlarca sıkıntıyı taşımak demek.
İçin için ağlamak demek.
Yaşarken ölmek demek biraz da
Ya da ölürken gülmek
Bilirsin sen, ölürken gülmek nasıl olur Nazanım
Öyle işte
Aynen Baranın hatırına nasıl gülüyorsan sen ölürken, ben de öyleyim şu anda.
Neyse
Yüzlerce tanıdığım, arkadaşım var. Başım sıkışsa yardımıma koşacak onlarca yakın arkadaşım da var hani.
Yapayalnız değilim de
Yapayalnızım işte
Dizine yatıp gözyaşı dökebileceğim bir Nazanım daha yok çünkü. Ben kahkahalar atarken sen gibi biri yok yüreğimi açıp içindekileri görecek.
Hatırlar mısın canım?
Sezaimiz, canımız ciğerimiz fıkra üstüne fıkra anlatıyordu bir gece. Ben kahkahalarla gülüyordum. Kolunu boynuma atmış ve bana Neyin var Alim demiştin neden gülmüyorsun?
Gülerken ağladığımı bir sen görürdün cancağızım
.
Nazanım, canım
Senin bir saniye üzüntüne bedel ömrümden bir gün gitse razı olurum. 21 yıldır bir dakika gülmemiştir bilirim yüreğin. Sezaimizin acısı hiç hafiflememiştir yüreğinde.
Bu mektubu sana yazmak reva değildir cancağızım.
Bencillik yapıyorum yine, ama
Senden başka kimsem yok sıkıntılarımı paylaşacağım.
Geçenlerde biri var, dedi ki:
Seni sevmeyen mi var?
Bu arada
Biliyor musun cancağızım, aynen senin gözlerine benziyor gözleri. Belki bu yüzden, sen gibi sevmeye çalışıyorum onu da
Olur mu ki
Yazının Orjinal Linki: Yüreğimde
Ali ÇAM / KAHRAMANMARAŞ