Şeytan ve nefis, insanın Allah katında mertebe kazanması için hem engeldirler, hem de vesile. Bunu, Mevlâna’nın şu veciz ifadesinde şöyle görmekteyiz:
“Su, geminin içine girerse onu batırır. Altında bulunursa, onu yüzdürür.” (1) Yani insan nefis ve şeytana hâkim olsa derecesi artar, sahil-i selamete ulaşır. Fakat, o iki düşmana mahkum olursa, ilerleyemez, batar.
“Nefis, bir puttur. Öyle ki, diğer putlar da bu puttan doğmuşlardır.” (10) Put kırmak çok kolaydır. Lakin, nefsi kolay bir şey zannetmek büyük cehalettir. Nefsin suretini görmek istiyorsan yedi kapılı cehennem tarifini oku. (11) Yani, Cenab-ı Hak tarafından cehenneme “Artık doldun mu?” denildiğinde, cehennem “daha yok mu?” (Kaf suresi, 30) diyeceği gibi; doymama ve dolmama noktasında nefis, cehennem gibidir. Nefsin sadece hırsına bakmakla bile, bunu kolayca anlayabiliriz.
Bu mahiyetteki nefis, eğer dizginine sahip olunsa, insanın en büyük yardımcılarından biri olur. Şüphesiz bu, o kadar kolay bir şey değildir. Fakat zor da olsa, böyle bir terbiye mutlaka yapılmalıdır.
Nefse hâkimiyetin temel esaslarından biri, onu aç bırakmaktır. Şöyle rivayet edilir ki, “Cenab-ı Hak, kendi nurundan aklı yarattı. Sonra ona ‘gel’ dedi. O da geldi. ‘Git’ dedi, o da gitti. ‘Sen kimsin, ben kimim?’ diye sordu. Akıl, ‘Sen, benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben ise senin aciz kulunum’ dedi. Cenab-ı Hak buyurdu: Ey akıl, senden daha azîz bir mahluk yaratmadım.
“Sonra, ateşten nefsi yarattı. Ona ‘gel’ dedi. Nefis icabet etmedi. Cenab-ı Hak, ‘Ben kimim, sen kimsin?’ dedi. Nefis, ‘Ben benim, sen sensin’ cevabını verdi. Cenab-ı Hak onu ateşe attı, azab verdi. Yine sordu. Nefis yine ‘Ben benim, sen de sen’ dedi. Cenab-ı Hak, bu defa nefsi, aç bıraktı. ‘Ben kimim, sen kimsin’ diye sorduğunda nefis ‘Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben de senin aciz kulunum’ cevabını verdi.” (14)
“Zahmetlerde rahmet vardır” meşhur bir sözdür. Nefisle yapılan mücadele zahmetinde de elbette büyük rahmetler olacaktır...........