Nöbet Kaldırılsın, Tutmak İstemiyorum!

Bu arada çocuğumuz bu kazayı şans eseri bir iki kırıkla atlattı.

yağızım hocam haklısınız size yürekten katılıyorum

nöbet tutmaktan hoşlanmıyorum ama gerekliliğine inanıyorum. nöbetin gereğini yerine getirmeyen öğretmen arkadaşım pek olmadı, köy okulunda birbirimize yardımcı olduk hep. umarım yeni görev yerimde de nöbet işi aksatılmadan yürütülür.
bence öğrenci yararına olan herşey saçma da olsa gereklidir.

yağızım hocam haklısınız size yürekten katılıyorum

Farklı bir çözüm yolu bulunmalı bence, çünkü öyle zamanlar oluyor ki teneffüste sınıfta olmanız gerekebiliyor. Özellikle 1. sınıfı okuturken teneffüslerimizin çoğunu sınıfta geçirmek zorunda kalıyoruz o zaman da nöbeti aksatıyoruz. İşte böyle bir durumda çocuklardan birinin başına bir şey gelirse sorumluluk tamamen bizim üzerimize kalıyor.

Ben de nöbet tutmak istemiyorum. Ama gereksizdir de diyemiyorum. Bazen aklıma okul polisleri geliyor. Bize oranla okuldaki şiddet olaylarında daha caydırıcı olacakları kesin. Ya da her okula hademe verilmesi gibi, böyle bir güvenlik görevlisi verilmeli.   

yatılı okulda çalışıpta 24 saat nöbet tutmadıysanız nöbet nedir anlamayabilirsiniz arkadaşlar... ayda 8 nöbet bide.. o yüzden normal bir okulda 4 tenefüs ayakta kalıp çocukları kontrol etmek zor olmaz ve de bence nöbet gereklidir... bizde böyle öğrenciler olduktan sonra ...

Farklı bir çözüm yolu bulunmalı bence, çünkü öyle zamanlar oluyor ki teneffüste sınıfta olmanız gerekebiliyor. Özellikle 1. sınıfı okuturken teneffüslerimizin çoğunu sınıfta geçirmek zorunda kalıyoruz o zaman da nöbeti aksatıyoruz. İşte böyle bir durumda çocuklardan birinin başına bir şey gelirse sorumluluk tamamen bizim üzerimize kalıyor.

bence 1. sınıf öğretmenlerine nöbet, eğitsel kulüp vs. olmamalı. fazladan yük. 1. sınıf zor olmayan bi sınıf ama çok çok yorucu ve çok zamanisteyen bir sınıf.

hocam yanlış anlama sakın. ama yatılı okulların durumlarını artı veeksilerini bilerek orayı secmiş olduğunu düşünüyorum. bence nöbet tutmak gerekli ve herkesin bunu yerli yerinde yapması lazım. sonuçta bizim mesleğimiz çocuklar ve cocukların sağı solu belli olmaz.

yatılı okulda çalışıpta 24 saat nöbet tutmadıysanız nöbet nedir anlamayabilirsiniz arkadaşlar... ayda 8 nöbet bide.. o yüzden normal bir okulda 4 tenefüs ayakta kalıp çocukları kontrol etmek zor olmaz ve de bence nöbet gereklidir... bizde böyle öğrenciler olduktan sonra ...

Aynı fikirdeyim öğretmenim.
Teşekkür edemiyorum malum 24 saat.

Arkadaşlar,
Bence okullarda çocukların güvenliğini sağlamak bir başka görevli yoksa malesef yine bizim görevimiz. Elbette nöbet günlerinde nasıl bir yorgunlukla başbaşa kaldığımızı da biliyorum. Ancak bir yerde o çocukların okullarda bizlere emanet edildiğini düşünürsek çaresiz bunu kabullenmek gerektiğini düşünüyorum...
Saygılarımla...

hocam yanlış anlama sakın. ama yatılı okulların durumlarını artı veeksilerini bilerek orayı secmiş olduğunu düşünüyorum. bence nöbet tutmak gerekli ve herkesin bunu yerli yerinde yapması lazım. sonuçta bizim mesleğimiz çocuklar ve cocukların sağı solu belli olmaz.

hocam ben 6 yıl boyunca yatılı okulda nöbet tuttum şikayet etmedimde bende nöbetin gerekli olduğunu vurgulamak istedim sadece... gündüzlü bir okulda nöbet tutmak bunun yanında zor olmaz ve farklı bir yol bulunana kadar da çocuklarımızın güvenliğini sağlamak zorundayız sanırım...  bu arada il ataması sonucu yatılı okulda çalıştım okulu ben tercih etmemiştim...

bencede nöbet tutmak çok yorucu ama bir o kadar da gerekli

yiboda 6 yıl çalıştım yibodaki  nöbetlerden sonra normal okuldaki nöbetler yibodakine göre çok kolay

YİBO, dediniz de aklıma geldi.

YİBO'da bende çalıştım bir ara. Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’dur açılımı.  Belki bilmeyenler olabilir diye, açıklama gereğini duydum. Ben, ancak 4 ay dayanabildim bu okula. Hayatımda asla unutamayacağım anılarım oldu. Belki konu ile ilgisi olmayabilir ama o dönem anılarımı tekrar canlandırdı.

Ardından askere gittim. Tabi YİBO’dan geldiğim için o zaman dikkatimi çok çekmişti. YİBO'daki uygulamalar ile kışla uygulamaları birbirine çok benziyordu.

YİBO'lardaki akşam etütleri, yemekhane düzeni, banyo, çamaşır yıkama tamamıyla kışla düzeninin tıpkısıydı.

Düşünün, ilköğretim 1. sınıf çocukları banyoya toplu olarak çırılçıplak, anadan doğma sokulurdu. Temizlenemezlerdi çocuklar, yardımcı olan çıkmazdı. Bit ve salgın hastalık eksik olmazdı.

Geceleri çocuklar uyumaz geç saatlere kadar sık sık nöbetçi öğretmeni ararlardı. Arada dia fon cihazı vardı o zamanlar. Ranzadan düşenler, rahatsız olanlar, ağlayanlar, annesini özleyenler, hafta sonu izinsiz kaçanlar…  Aman Allahım, neydi o günler! Hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor.

Sonuçta, daha o küçücük yaşta, anne baba şefkatine muhtaç çocukları, eğitim – öğretim adına da olsa, ailelerinden ayırmayı doğru bulmuyorum. Günümüzde, çocukların sıcak aile ortamında yetişmeleri temel bir insan hakkı olması da bu uygulamanın sakıncasının bir tescilidir bana göre.